TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HATİCE CANBAŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/32557)
Karar Tarihi: 20/10/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucu
Hatice CANBAŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, nakdi tazminat isteminin reddedilmesi üzerine açılan iptal davasında hukuka aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucunun eşi Gaziantep H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma memuru olarak çalışmakta iken 20/8/2012 tarihinde gece vardiyası nöbetine gitmek için kurum personelini taşıyan servis aracına binmiştir. Servis aracı Gaziantep Karşıyaka Polis Karakolu yanından geçtiği sırada (saat 19.45'te) bomba yüklü bir araç karakolun yanında patlamıştır. Servis aracının bombanın etkisiyle yanması sonucu başvurucunun eşi vefat etmiştir.
7. Başvurucuya Vazife Malullüğü Tespit Kurulunun 1/3/2013 tarihli kararıyla eşinin ölüm olayının Kurumunca tahsis edilen servis aracı ile göreve giderken meydana geldiğinden bahisle 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ile Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 47. maddesinin birinci fıkrası uyarınca vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
8. Başvurucu daha sonra eşinin terör saldırısı sonucu vefat ettiği gerekçesiyle 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) başvuruda bulunmuş, talebinin reddedilmesi üzerine Ankara İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır.
9. Ankara 10. İdare Mahkemesi 31/3/2017 tarihinde iptal kararı vermiştir. Karar gerekçesinde başvurucunun eşinin göreve gittiği sırada patlamanın meydana geldiği, dolayısıyla vefatının görevi sebebiyle ve ifa ettiği göreve yönelik olarak gerçekleştiği kanaatine varıldığından başvurucuya 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 2330 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmamasına yönelik işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
10. SGK'nın istinaf talebi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi iptal kararını kaldırarak davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde başvurucunun eşinin bir terör olayı sonucu vefat ettiği açık olmakla birlikte ölümüne neden olan terör eyleminin görevi nedeniyle ve ifa ettiği göreve ilişkin olarak gerçekleşmediği belirtilmiştir. Olay anında 2330 sayılı Kanun kapsamında başvurucunun eşinin bir görevinin bulunmadığı, vardiya nöbet görevine gitmek üzere bindiği personel servis aracının Gaziantep'te bulunan Karşıyaka Polis Karakolu yanına bırakılan bomba yüklü aracın patlatılması esnasında oradan geçerken yanması sonucu vefat ettiğinin anlaşıldığı ifade edilmiştir. Başvurucunun vefat eden eşinin vazife malullüğünün 2330 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Karar başvurucuya 5/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 1/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 20/10/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu; eşinin terör suçlularının da tutulduğu ceza infaz kurumunda görev yaptığını, gerçekleşen terör eyleminin hedefinde Ceza İnfaz Kurumu aracının da olduğunu, bu durumun tesadüf olamayacağını, konuya ilişkin ceza yargılamasının devam ettiğini belirterek verilen kararla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
15. Somut olayda başvurucuya eşinin vefatı nedeniyle 5510 sayılı Kanun gereğince vazife malullüğü aylığı bağlanmıştır. Başvurucu görevi nedeniyle eşinin terör olayı neticesinde vefat ettiğini ileri sürerek 2330 sayılı ve 3713 sayılı Kanunlar kapsamında durumunun değerlendirilmesini talep etmiştir. Talebinin SGK tarafından reddedilmesi üzerine açtığı davada Mahkeme iptal kararı vermiş, istinaf incelemesinde Bölge İdare Mahkemesi başvurucunun eşini terör eylemi neticesinde vefat ettiğine ilişkin tereddüt bulunmadığını ancak eylemin görevi nedeniyle ve ifa ettiği göreve ilişkin olarak gerçekleşmediğini, bu nedenle vazife malullüğü durumunun 2330 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar vermiştir (bkz. §§ 9, 10).
16. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 14) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez. Başvurucu her ne kadar terör olayının eşinin içinde bulunduğu servise yönelik yapıldığını iddia etmişse de konuya ilişkin ceza yargılamasının sona ermediği, başvurucunun da bu iddiaya yönelik somut bilgi belge sunmadığı da dikkate alındığında varılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
17. Bu durumda başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.