TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YAKUP ENES AKA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/34520)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Eren Can BENAKAY
|
Başvurucu
|
:
|
Yakup Enes AKA
|
Vekili
|
:
|
Av. Hülya DÜNDAR ÖZTÜRK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, yargı kararı gerekçe gösterilerek komiser
yardımcılığından polis memurluğuna tenzilen atanma işleminin iptali istemiyle
açılan davada bariz takdir hatası bulunması nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 28/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. 2009-2010 eğitim öğretim yılında Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından 1.125 erkek ve 75 kadın kontenjanı olmak üzere 1.200 polis
memuru için komiser yardımcılığı kursu açılması uygun görülmüştür. Bunun
üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında yapılan
protokol uyarınca 2/5/2009 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı tarafından komiser
yardımcılığı kursu yazılı sınavı yapılmıştır. Başvurucu anılan sınavda 78 puan
almak suretiyle 1082. sırada yer almış ve komiser yardımcılığı kursuna
başlamıştır.
9. Yukarıda belirtilen sınava karşı, bazı soruların
hatalı olduğu belirtilerek iptal davası açılmış ve Ankara 2. İdare Mahkemesi
tarafından 10/3/2010 tarihinde sınavın 12 sorusunun yürütmesinin durdurulmasına
karar verilmiştir. Kararda, yürütmesi durdurulan 12 soru değerlendirme dışı
bırakılarak tüm adayların puanlarının 88 soru üzerinden protokol hükümleri
uyarınca hesaplanarak yeniden bir başarı sırası yapılması gerektiği
belirtilmiştir. Bunun üzerine yazılı sınav 88 soru üzerinden yeniden
değerlendirilmiştir. Yapılan bu değerlendirme neticesinde hazırlanan yeni
listeye göre başvurucu 76,541 puanla 368. yedek sırada yer almış ve erkek polis
memurları için belirlenen 1.125 kişilik kontenjana girememiştir.
10. Ankara 2. İdare Mahkemesi 30/6/2010 tarihinde anılan
sınavın 12 sorusunun iptaline karar vermiştir. Yürütmenin durdurulması
kararında belirtilen gerekçeler söz konusu kararda da yer almıştır.
11. Sınav soruları iptal edilmesine ve yeniden bir liste
hazırlanmasına rağmen daha öncesinde kursa başlamış ve yeni hazırlanan liste
sonucunda kursu yarım kalanların durumunun ne olacağına ilişkin Emniyet Genel
Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği; Mahkemece yalnızca sınavın yürütmesinin
durdurulduğu, sınavın iptaline karar verilmediğinden söz konusu husus hakkında
yapılacak bir işlem bulunmadığı şeklinde görüş bildirmiştir. Bu görüş üzerine
başvurucu kursa devam ettirilmiş ve kursu başarı ile tamamlaması üzerine 2010
yılı Temmuz ayında komiser yardımcısı olarak atanmıştır.
12. Bununla birlikte Ankara 2. İdare Mahkemesi 30/6/2010
tarihli kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onikinci Dairesi 16/3/2011
tarihinde mahkeme kararını gerekçeli olarak onamıştır. Kararda 12 sorunun iptal
edilmesi üzerine değerlendirmenin 88 soru üzerinden yapılmaması gerektiği
belirtilmiştir. İptal edilen sorular doğru kabul edilerek değerlendirmenin yine
100 puan üzerinden yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
13. Bu karar üzerine yapılan değerlendirme sonucunda
başvurucu 80 puanla 343. yedek sırada yer alarak 1.125 kişilik komiser
yardımcılığı kontenjanına girememiştir. Bunun sonucunda başvurucu 3/9/2014
tarihli işlemle komiser yardımcılığından tekrar polis memurluğuna atanmıştır.
14. Başvurucu, polis memurluğuna atanmasına yönelik
3/9/2014 tarihli işlemin iptali istemiyle 16/9/2014 tarihinde dava açmıştır.
Dava dilekçesinde; komiser yardımcılığı rütbesinden beş yıl gibi uzun bir süre
faydalandığını ve bu durumun kazanılmış hak olduğunu belirtmiş, idarenin yeni
bir işlem tesis ederken kazanılmış haklara riayet etmesi gerektiğini
vurgulamış, bu nedenle komiser yardımcılığı rütbesinin geri alınmasının haksız
ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
15. Davalı idare 14/11/2014 tarihinde savunmasını yapmıştır.
Dilekçede başvurucunun mahkeme kararı gereği komiser yardımcılığı kursuna
katılma hakkının bulunmadığı belirtilmiştir. Düşük puan alan kişiler kendinden
yüksek puan alan kişilere amir olamayacağından başvurucunun komiser
yardımcılığından alınarak polis memuru olarak atandığı savunulmuştur. Mahkeme
kararlarını icra etmek amacıyla tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ifade
edilmiştir.
16. Trabzon İdare Mahkemesi (Mahkeme) 12/3/2015 tarihinde
atama işleminin iptaline karar vermiştir. Kararda başvurucunun 2010 yılı Temmuz
ayından beri komiser yardımcılığı görevini ifa ettiği, söz konusu durumun
kazanılmış hak sonucunu doğurduğu belirtilmiştir. Başvurucunun komiser
yardımcılığına atanmasına yönelik işlemin; yokluk, memurun gerçek dışı beyanı
veya hilesi ya da açık hata ile sakat olmadığı da ifade edilmiştir. Sınavda
sorulan bazı soruların yanlış ve hatalı olmasının sonuçlarına başvurucunun
katlanmasının beklenmesinin adil ve hakkaniyetli bir çözüm olmadığı
vurgulanmıştır.
17. Davalı idare 29/4/2015 tarihinde kararı temyiz
etmiştir. Dilekçesinde savunma dilekçesinde belirtmiş olduğu hususları tekrar
etmiştir.
18. Danıştay Onaltıncı Dairesi 11/11/2015 tarihinde
temyiz talebini kabul ederek mahkeme kararını bozmuştur. Kararda idarenin
Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması kararının
uygulanması kapsamında idarece yapılması gereken daha önce başarılı olduğu
kabul edilerek kursa başlatılan ancak yargı kararı üzerine yapılan
değerlendirme sonucunda kontenjana giremeyerek başarısız oldukları anlaşılan
personelin kursa devamının sonlandırılması olduğu hâlde bu yapılmayarak açık
hataya düşüldüğü belirtilmiştir. Açık hataya düşülerek tesis edilen işlemin her
zaman geri alınabileceği vurgulanmıştır. Öte yandan kazanılmış haktan
bahsedilebilmesi için hakkın yürürlükte olan kurallara görebütün sonuçlarıyla
fiilen elde edilmiş olması gerektiği ifade edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında
2/5/2009 tarihinde yapılan komiser yardımcılığı sınavında başarısız olduğu
sabit olan başvurucunun komiser yardımcılığı kursuna devam ettirilerek kursu
başarıyla tamamlaması üzerine komiser yardımcılığına atanmasında, idarenin açık
hatası bulunduğu ve başvurucunun hukuka aykırı işlem dolayısıyla elde ettiği
komiser yardımcılığı statüsünün kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği
sonucuna ulaşılmıştır.
19. Mahkeme 22/3/2016 tarihinde bozma kararına uyarak
davayı reddetmiştir.
20. Başvurucu 15/4/2016 tarihinde kararı temyiz etmiştir.
Dilekçede komiser yardımcılığına atanılan 2010 yılı Temmuz ayından itibaren
altmış günlük hak düşürücü süre içinde işlemin geri alınabileceği
belirtilmiştir. Atama işlemin de açık hata olmadığı vurgulanmıştır. Tesis
edilen işlemle birlikte kazanılmış hakka saygı gösterilmediği ifade edilmiştir.
İdarenin yargı kararını uygularken keyfî davrandığından yakınılmıştır.
21. Danıştay Beşinci Dairesi 3/1/2017 tarihinde temyiz
talebini reddederek mahkeme kararını onamıştır.
22. Başvurucu 31/5/2017 tarihinde kararın düzeltilmesini
talep etmiştir. Dilekçesinde temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar
etmiştir.
23. Danıştay Beşinci Dairesi 26/9/2018 tarihinde karar
düzeltme talebini reddetmiştir.
24. Nihai karar başvurucuya 2/11/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 28/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
25. İlgili hukuk için bkz. İsmail Hadidi, B. No:
2013/2126, 16/9/2015; Selim Salihoğlu, B. No: 2013/6285, 7/7/2015.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
26. Mahkemenin 10/3/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
27. Başvurucu, komiser yardımcılığı kursunu başarı ile
bitirip komiser yardımcısı olarak atanmasından beş yıl sonra yargı kararı ile
kazanılmış haklarının elinden alındığını belirtmiştir. Açık hata hususunun
mahkemelerce yanlış yorumlandığını ifade etmiştir. İdarenin kusurlu
davranışının sonuçlarına katlanmasının beklendiğinden yakınmıştır. Haksız ve
hukuka aykırı olarak tesis edilen işlem nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
28. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti"
kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan
hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
30. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
31. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz
konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin
Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa
Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak
bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip
edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK],
B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
32. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai
durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir
şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına
girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin
temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin
güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde aslında yargılamanın
sonucuna dair olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye
dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin
değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip
getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden
sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği
anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin
delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil
yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren
bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No:
2018/15231, 4/6/2020, § 149).
33. Başvuru konusu olaya ilişkin benzer yöndeki
başvuruları Anayasa Mahkemesi daha önce incelemiş (İsmail Hadidi; Selim
Salihoğlu; Mustafa Uslu, B. No: 2018/36616, 20/10/2020) ve
iddiaların özünün esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu
gerekçesiyle açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar vermiştir.
34. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar,
mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup mahkeme karar gerekçesinde bariz takdir hatası veya açık bir
keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda daha önce
benzer yöndeki başvurularda verilen kararların sonucundan ayrılmayı gerektirir
bir durum bulunmamaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 10/3/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.