TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CENGİZ MUTLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/35088)
|
|
Karar Tarihi: 28/1/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Mehmet AKTEPE
|
Başvurucu
|
:
|
Cengiz MUTLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ege SANVER
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, başvurucuya (sanığa) gerekçeli karar tebliğ
edilmeden dosyanın kanun yolu denetimi yapan mahkemeye gönderilmesi nedeniyle
savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 26/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 9/12/2015
tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi
Usul Kanunu'na muhalefet suçundan kamu davası açılmıştır.
9. Yargılamayı yürüten Gaziosmanpaşa 11. Asliye Ceza
Mahkemesi 2/7/2018 tarihinde başvurucunun 213 sayılı Kanun'a muhalefet suçunu
işlediğinden bahisle mahkûmiyetine hükmetmiş, sonrasında hükmün açıklanmasının
geri bırakılması (HAGB) kararı vermiştir. Tefhim edilen kararda gerekçeye yer
verilmemiştir.
10. Başvurucu müdafii karara itiraz ettiğine ilişkin
dilekçesini 9/7/2018 tarihinde vermiş ve gerekçeli itiraz dilekçesini gerekçeli
kararın tebliğinden sonra vereceğini bildirmiştir.
11. Gerekçeli karar başvurucu veya müdafiine tebliğ
edilmemiş ve itiraz hususunda karar verilmek üzere dosya 19/9/2018 tarihinde
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
12. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi 9/10/2018 tarihinde
itirazı kesin olarak reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"İtiraza konu mahkeme kararında
açıklanan gerekçelere, yargılama aşamasında alınan beyanlara, itiraz
dilekçesinde ileri sürülen sebeplere ve tüm dosya kapsamına göre, itiraza konu
kararın CMK.'nın 231. maddesinde öngörülen yasal unsurları taşıdığı ve bu hali
ile kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu görülmekle yerinde olmayan itirazın
reddine ... "
13. Başvurucu, nihai kararın 25/10/2018 tarihinde tebliğ
edildiğini beyan etmiş ve 26/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
14. İlgili hukuk için bkz. Ayşe Eşlik, B. No:
2014/15969, 21/6/2017, §§ 14-18; İbrahim Kaya, B. No: 2017/29474,
28/1/2020, §§ 15-16.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 28/1/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Savunma İçin
Gerekli Kolaylıklara Sahip Olma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
16. Başvurucu, gerekçeli kararın kendisine tebliğ
edilmediğini, ayrıntılı itiraz dilekçesi vermeden HAGB kararına yaptığı
itirazın incelenerek reddedildiğini ve adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; ihlale neden olan kararın kaldırılması talebinde
bulunmuştur.
2. Değerlendirme
17. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti"
kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddialarının savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip
olma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel
İlkeler
20. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes savunma
ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Savunma hakkının sağladığı güvenceler,
esasen adil yargılanma hakkı içinde yer almaktadır. Savunma hakkı, hukuk
devleti ilkesinin gereklerinden ve adil yargılanma hakkının önemli
güvencelerinden biri olması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde ayrıca ifade
edilmiştir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, B. No: 2014/6971, 1/2/2017, § 35).
21. Ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına
alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir (Erol Aydeğer, B.
No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32).İddiaya karşı savunma imkânı tanınmadığı sürece
adil bir yargılama yapılması mümkün değildir.
22. Suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen
değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altındaki kişi,
savunma için yeterli imkâna yani gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmalıdır.
Bu itibarla anılan güvence adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil
ve bu hakkın doğal sonucudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil
yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (b) bendinde, bir
suç ile itham edilen herkesin savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve
kolaylıklara sahip olma hakkı düzenlenmiştir (Ufuk Rifat Çobanoğlu, §
37).
23. Anayasa Mahkemesi de savunma için gerekli zaman ve
kolaylıklara sahip olma hakkının Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil
yargılanma kavramı yanında meşru vasıta ve yollardan yararlanma kavramının da
kapsamında olduğunu belirtmiştir (AYM, E.1992/8, K.1992/39, 16/6/1992).
24. Savunma için gerekli kolaylık kavramı
şüpheliye/sanığa savunma için yardımcı olacak veya olabilecek zorunlu olan
imkânları ifade etmekte ve silahların eşitliğini sağlamayı
amaçlamaktadır. Suç isnadı altındaki kişiye sağlanması zorunlu kolaylıklar,
savunma için gerekli olanlardır. Kişinin beraat etmesini veya cezasının
azaltılmasını sağlayabilecek delil niteliğindeki belgelere erişimine ve
müdafiiyle görüşmesine izin verilmesi, gerekçeli kararın tebliğ edilmesi ve
yargılama esnasında esaslı değişikliklerden haberdar edilmesi sağlanacak
kolaylıklardır (Ufuk Rifat Çobanoğlu, § 45).
25. Kanun yoluna başvuru süresi tefhimle başlayan kişinin
gerekçeli karar tebliğ edilmeden kanun yoluna başvurmak zorunda kalması
durumunda gerekçesini bilmediği karar veya hükme karşı kanun yoluna başvuru
hakkını gereği gibi kullandığı söylenemeyeceği gibi kanun yoluna başvurma
nedenlerini bilmeyen kanun yolu merciinin de kanun yolu incelemesini sağlıklı
bir şekilde yapması da mümkün değildir (temyiz kanun yolu bakımından benzer
değerlendirmeler için bkz. Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014).
ii. İlkelerin
Olaya Uygulanması
26. Somut olayda Mahkemece 2/7/2018 tarihli celsede 213
sayılı Kanun'a muhalefet suçundan başvurucunun mahkûmiyetine karar verilerek
hüküm başvurucu müdafiine tefhim edilmiştir. Mahkeme tefhim ettiği kısa
kararda, mahkûmiyet kararının ve HAGB kararı verilmesinin gerekçesine dair bir
açıklamada bulunmamıştır.
27. Başvurucu müdafii, tefhimle başlayan yedi günlük
itiraz süresi içinde verdiği 9/7/2018 tarihli dilekçe ile karara itiraz etmiş
ve gerekçeli kararının kendisine tebliği ile birlikte mahkeme kararına ilişkin
gerekçeli itiraz nedenlerini bildireceğini belirtmiştir. Buna karşın gerekçeli
karar başvurucuya tebliğ edilmeden dosya 19/9/2018 tarihinde İstanbul 19. Ağır
Ceza Mahkemesine gönderilmiş ve başvurucuya gerekçeye itiraz etme fırsatı
tanınmadan itiraz, İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesince incelenerek
reddedilmiştir.
28. Yukarıda açıklanan tespitler ışığında başvuruya konu
davada, başvurucunun Mahkeme tarafından 2/7/2018 tarihli celsede gerekçesi
açıklanmadan tefhim edilen kısa karar üzerine yedi günlük itiraz süresi içinde
verdiği dilekçeyle yaptığı itiraz başvurusunda gerekçeli karar tebliğ edilmeden
dosyanın İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği ve başvurucunun
Mahkemenin gerekçesini bilmediği için itiraz nedenlerini sunamadığı
anlaşılmıştır.
29. Somut olayda başvurucuya gerekçeli karar tebliğ
edilip başvurucunun ayrıntılı itiraz sebeplerini ileri sürmesi beklenmeden
dosyanın itirazı inceleyecek ağır ceza mahkemesine gönderildiği ve bu sebeple
başvurucunun kanun yoluna başvurma nedenlerini sunamadığı anlaşılmaktadır.
Kanun yoluna başvuru süresi tefhimle başlayan başvurucunun gerekçesini
bilmediği bir hükme karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkını gereği gibi
kullandığı söylenemez. Başvurucunun beraat etmesini veya cezasının
azaltılmasını sağlayabilecek argümanları ileri sürebilmesi için hangi gerekçe
ile cezalandırıldığını bilmesi gerekir. Dolayısıyla yargılamanın esaslı
belgelerinden olan ve cezalandırmanın olgusal ve hukuksal temelini oluşturan
gerekçeli kararın başvurucuya tebliğ edilmemesi, başvurucunun savunma için
gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edilmesi sonucunu
doğurmuştur (benzer yönde bkz. İbrahim Kaya, § 33).
30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara
sahip olma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
31. Başvurucunun savunma için gerekli zaman ve
kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden adil
yargılanma hakkı kapsamındaki idarenin çelişkili ifadelerine itibar edilerek
eksik inceleme ile yasal unsurları oluşmayan suçtan mahkûmiyet kararı verildiği
şeklindeki diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden
ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden
yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya
üzerinden karar verir.”
33. Başvurucu, ihlale neden olan kararların kaldırılması
talebinde bulunmuştur.
34. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında
ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir
kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
35. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
36. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya
mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı
Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili
mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki
benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla
yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim
yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına
bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki
yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden
yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal
yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı
nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını
gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§
58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).
37. İncelenen başvuruda, gerekçeli karar tebliğ edilmeden
gönderilen dosyada başvurucu aleyhine Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karar
verilmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan savunma
için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır. Dolayısıyla ihlalin ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının
sanığa tebliği sağlanmadan itiraz talebini değerlendiren Ağır Ceza Mahkemesi
kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
38. Bu durumda savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara
sahip olma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama
ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50.
maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama
kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri
gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden
ibarettir. Bu sebeple başvurucuya gerekçeli kararı tebliğ edip gerekçeli itiraz
dilekçesi hazırlaması için belli bir süre tanınması ve sonrasında dosyayı
yeniden itiraz incelemesi yapılması amacıyla İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine
gönderilmek üzere Gaziosmanpaşa 11. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
39. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip
olma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkı
kapsamındaki savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden itiraz incelemesinin
yapılması amacıyla İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere
Gaziosmanpaşa 11. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2015/1602, K.2018/1188)
GÖNDERİLMESİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 28/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.