TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FEDAYİM PATLAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/35798)
|
|
Karar Tarihi: 14/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Eren Can BENAKAY
|
Başvurucular
|
:
|
1. Fedayim PATLAR
|
|
|
2. Sabriye PATLAR
|
|
|
3. Sezai PATLAR
|
|
|
4. Zuhal KILINÇ
|
Başvurucular
Vekilleri
|
:
|
1. Av. Esra AKÖZEK
|
|
|
2. Av. Mehmet Murat
ERYILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; hükmedilen tazminat tutarının az olması
nedeniyle mülkiyet hakkının, tam yargı davasının makul sürede sonuçlanmaması
nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 3/12/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucuların murisi işyerinde çalışmaktayken silahla
vurularak hayatını kaybetmiştir. Başvurucular yaşanan olay nedeniyle 11/11/2005
tarihinde manevi tazminat davası açmıştır. Yapılan yargılamada Bursa 6. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 27/4/2016 tarihli kararıyla dava görev yönünden
reddedilmiştir. Kararda davanın idari yargının görev alanına girdiği
belirtilmiştir.
9. Başvurucular 4/10/2016 tarihinde Bursa 1. İdare
Mahkemesinde (Mahkeme) tam yargı davası açmıştır. Mahkeme 19/4/2018 tarihinde
davanın kısmen kabulüne karar vermiş ve başvuruculara 40.000 TL manevi tazminat
ödenmesine hükmetmiştir.
10. Başvurucuların istinaf talebi İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesince 24/10/2018 tarihinde kesin olarak
reddedilmiştir.
11. Başvurucular 28/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
13. Başvurucular çok uzun sürede tazminata hükmedilmesi
ve hükmedilen tazminat tutarının az olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
14. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak
koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve ekonomik değerleri
koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün
mülkiyetini kazanma hakkı, bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun
mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B.
No: 2012/636, 15/4/2014, § 36). Ayrıca gelecekte elde edileceği iddia edilen
bir gelirin mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir (Sultan
Tokay ve diğerleri, B. No: 2013/1122, 26/6/2014, § 42).
15. Bir mülk veya alacakla ilgili olarak hak iddia eden
kişinin söz konusu hakkın varlığını hukuken ispat etmesi gerekir (Kemal Yeler
ve Ali Arslan Çelebi, § 38).
16. Somut olayda mahkemenin gerekçeli kararında yer
verilen hukuki tespitler ve dayanaklar birlikte değerlendirildiğinde
başvurucuların Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı
kapsamına giren bir ekonomik değeri veya en azından böyle bir değeri elde etme
yönünde meşru beklentisi bulunmadığı anlaşılmaktadır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
18. Başvurucular görevli mahkemenin çok uzun sürede
belirlenmesi nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucuların iddiası Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan
makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi
olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu
zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken
yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili
makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle
sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin
Akyıl, § 41).
23. Başvuruya konu 11/11/2005 tarihinde başlayan
yargılamada yaklaşık 10 yıl 5 aylık sürenin adli yargı mahkemesinde geçtiği ve
nihayetinde görev yönünden davanın reddedildiği, idari yargı mahkemelerinde ise
2 yıl sürdüğü ve 24/10 2018 tarihli kesin kararla sona erdiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği
kararlar dikkate alındığında başvuruya konu olan yaklaşık 13 yıllık yargılamaya
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
26. Başvurucular ihlalin tespiti ile her bir başvurucu
için ayrı ayrı 70.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
27. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
28. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı
karşılığında başvuruculara net 41.600 TL manevi tazminatın müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 41.600 TL tazminatın MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Bursa 4. İş
Mahkemesine (E.2005/60, K.2012/63) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 14/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.