logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hasan Hüseyin Sağlamcı ve diğerleri, B. No: 2018/37270, 21/6/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN HÜSEYİN SAĞLAMCI VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/37270)

 

Karar Tarihi: 21/6/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucular

:

1. Hasan Hüseyin SAĞLAMCI

 

 

2. Kezban SAĞLAMCI

 

 

3. Cemal SAĞLAMCI

 

 

4. Yasin SAĞLAMCI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, iş kazası nedeniyle oluşan zararların eksik tazmin edilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuruculardan Hasan Hüseyin Sağlamcı, elektrik ustası olarak çalıştığı inşaat şirketinde 5/5/2001 tarihinde iş kazası geçirmiştir. Hasan Hüseyin Sağlamcı iş kazası nedeniyle 8/2/2002 tarihinde alacak davası, 1/2/2011 tarihinde maddi tazminat, 5/1/2011 tarihinde de eşi ve çocuklarıyla birlikte de manevi tazminat davası açmıştır.

3. Başvurucular tarafından açılan davalar 8/2/2002 tarihinde açılan ve Ankara 4. İş Mahkemesinde (Mahkeme) görülen alacak davası dosyasında birleştirilmiştir. Mahkeme, 13/12/2016 tarihli kararında davaların feragat nedeniyle reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucuların 29/9/2016 tarihinde davalı şirketle sulh protokolü imzalayarak davadan feragat ettikleri, aynı tarihli dilekçeyle de bu durumu Mahkemeye sundukları, ayrıca başvurucular tarafından da davanın takip edilmediğinin anlaşıldığı ifade edilmiştir.

4. Mahkeme kararından sonra başvurucular, sulh olduklarını fakat yargılama giderleri yönünden Mahkemenin hatalı karar verdiğini belirten dilekçeyle temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Başvuruculardan Hasan Hüseyin Sağlamcı ve eşi Kezban Sağlamcı, mahkeme kararından sonra makul sürede yargılama yapılmadığı ve dava sonunda zararlarının tam olarak karşılanmadığı bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ve hukuki güvenlik ilkesi ile diğer anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek 30/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. 2017/6165 bireysel başvuru numarasıyla kayda alınan dosya makul süre dışındaki iddialar yönünden yargılamanın temyiz aşamasında incelemede olduğu gerekçesiyle başvuru yollarının tüketilmediğinden kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş, makul süre şikâyeti yönünden ise 2016/126 bireysel başvuru numaralı dosyayla birleştirilerek Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararı doğrultusunda 15/11/2018 tarihinde başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verilmiştir.

6. Başvuruculardan Cemal Sağlamcı ve Yasin Sağlamcı ise aynı iddialarla 30/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. 2017/5340 bireysel başvuru numarasıyla kayda alınan başvuru da makul süre dışındaki iddialar yönünden başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kısmi kabul edilemezlik kararı verilmiş, makul süre şikâyeti yönünden ise 2015/5503 bireysel başvuru numaralı dosyayla birleştirilerek Ferat Yüksel kararı doğrultusunda 29/11/2018 tarihinde başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verilmiştir.

7. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 12/11/2018 tarihli kararıyla yargılama giderleri yönünden düzeltme yaparak mahkeme kararını onamıştır.

8. Başvurucular, nihai hükmü 7/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 24/12/2018 tarihinde yeniden bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Anayasa Mahkemesince, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığına (Tazminat Komisyonu) bahsi geçen kabul edilmezlik kararlarından sonra makul süre şikâyetine ilişkin başvurucular tarafından başvuru yapılıp yapılmadığı, başvurucular hakkında tazminata hükmedilip hükmedilmediği sorulmuştur. Komisyon tarafından, başvurucuların herhangi bir başvuruda bulunmadığı, herhangi bir tazminata da hükmedilmediği 5/12/2022 tarihinde bildirilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Mahkeme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucular; yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle mahkeme dışı sulh olduklarını, daha sonra duruşmada mahkeme dışı sulh anlaşması okunarak mahkeme içi sulhe çevrildiğini, kendilerine yapılan ödemelerin makbuz hükmünde olduğunu, 5.000.000 TL zararları olduğunu ancak 1.200.000 TL sulh olarak alabildiklerini, kalan zararlarının ödenmesi gerektiğini, zararlarının karşılanmadığını Mahkemenin davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, temyiz incelemesinde yeterli inceleme yapılmadan çelişkili kararlar verildiğini ileri sürmüştür.

11. Başvuruya konu olayda Mahkeme, tarafların sulh protokolü imzaladığını gözeterek başvurucuların taleplerinin esasını karara bağlamamıştır. Başvurucuların iddiaları mahkeme hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkeme hakkı; uyuşmazlığın bir mahkeme önüne getirilebilmesini, dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin esaslı iddia ve savunmaların yargı merciince incelenerek değerlendirilmesini ve bir karara bağlanmasını, ayrıca verilen kararın icra edilmesini gerektirir. Buna göre mahkeme hakkı; mahkemeye erişim hakkı, karar hakkı ve kararın icrası hakkını içerir. Karar hakkı genel itibarıyla mahkeme önüne getirilen uyuşmazlığın karara bağlanmasını isteme hakkını ifade eder (Nurettin Balta, B. No: 2016/10023, 28/12/2022, § 39).

13. Anayasa'nın 36. maddesi veya diğer herhangi bir maddesi kişilerin adil yargılanma hakkının güvencelerinden feragat edilmesini yasaklayan bir hüküm içermemektedir. Dolayısıyla kişilerin mahkeme hakkından feragat etmesi kural olarak Anayasa'ya aykırı olmaz. Ne var ki adil yargılanma hakkının güvencelerinden feragat edilmesinin Anayasa'ya uygun olabilmesi için feragat iradesinin açık olmasının ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir olmasının yanında asgari usul güvencelerinin de sağlanmış olması, ayrıca adil yargılanma hakkından feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının bulunmaması gerekir (Nurettin Balta, § 47).

14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir.

15. Bu çerçevede ortaya çıkan sonuç nedeniyle başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42-45).

16. Bireysel başvuruda bir hakkın ihlaline karar verilebilmesi için mağdurluk statüsünün ve/veya başvuruya konu olan kamu gücü kullanımına dayalı temel nedenlerin başvurunun yapıldığı anda mevcut olması ve başvuru hakkında karar verileceği zamana kadar devam etmesi gerekir. Mağdurluk statüsünün varlığı konusunda değerlendirme yapılırken başvurucunun şikâyet ettiği hususların gerçekleşip gerçekleşmediği, hâlâ mevcut olup olmadığı ve muhtemel hak ihlalinin etkilerinin giderilip giderilmediği incelenmelidir (Zübeyit Kaya, B. No: 2013/7674, 21/5/2015, § 36).

17. Bunun yanında tazminat ya da başvurucunun taleplerinin anlaşma ile karşılanması da mağdurluk statüsünün belirlenmesine etki eder (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 43).

18. Anayasa Mahkemesi sulhname imzalama üzerine yapılan başvurularda -sulhname konusu paranın ödenmediği iddiasının bulunması durumu hariç- makul bir tazminata hükmedilmesini temin eden sulhnameyle birlikte başvurucuların mağdur sıfatının ortadan kalkacağı sonucuna varmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu durumlarda mağdur sıfatının ortadan kalkmış olması gerekçesiyle başvuruların kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Zübeyit Kaya, §§ 29-43; Faris Arslan, B. No: 2014/1026, 20/5/2015, §§ 45-58; Salih Alkan, B. No: 2013/4747, 31/3/2016). Sulhnamenin imzalanması mahkeme hakkından feragat iradesi olarak yorumlanması somut olayların koşulları çerçevesinde mümkün olabilir.

19. Somut olaya ilişkin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden (UYAP) yapılan incelemede başvurucuların yargılama sürecinde davalı tarafla 29/9/2016 tarihli sulh protokolü imzaladığı, protokol gereği de 1.200.000 TL ödenmesi karşılığında tüm dava ve icra takip dosyalarından feragat edileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Nitekim başvurucular da sulh protokolünden sonra davadan feragat ettiklerini belirten aynı tarihli dilekçeyle Mahkemeye başvuruda bulunmuşlardır. Mahkeme sulh protokolünü ve davadan feragat dilekçesini dikkate alarak davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar, Yargıtay tarafından yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmıştır.

20. Başvuruya konu olayda eksik hesaplandığı iddia edilen zararın miktarı üzerinde davalı tarafla anlaşma sağlamış ve sulh protokolünü imzalamış olmaları sebebiyle başvurucuların mağduriyetlerinin açıkça orantısız olmayacak şekilde giderildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucular yönünden mağdurluk statüsü de sona ermiştir. Öte yandan başvurucuların temyiz dilekçeleri de incelendiğinde sulh olmalarına ve ödenecek meblağa ilişkin bir şikâyetlerinin bulunmadığı aksine bu konuda şikâyetlerinin bulunmadığını ifade ettikleri görülmüştür.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların mağdurluk statüsünü kaybettiği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucular, yargılamanın uzun sürmesinden şikâyet etmiştir.

23. Başvurucular, sulh protokolü imzalayarak davadan feragat etmişlerse de bu anlaşma, mahkeme hakkından feragat anlamına gelmektedir. Ancak Mahkeme hakkından feragat etmek, adil yargılanma hakkının tüm usul güvencelerinden feragat etmiş olma anlamına gelmemektedir. Nitekim başvurucular yargılamanın uzun sürmesi neticesinde Mahkemeden sonuç alamayınca sulh olma yolunu tercih etmişlerdir. Bu durumda mahkeme hakkından kişi bakımından yetkisizlik kararı verilmişse de, adil yargılanma hakkının diğer bir usul güvencesi olan makul sürede yargılanma hakkından inceleme yapmayı gerektirir.

24. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

25. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a 25/7/2018 tarihinde eklenen geçici ikinci maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Tazminat Komisyonu tarafından incelenmesi öngörülmüştür.

26. Bu defa 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 40. maddesi ile 6384 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında yer alan tarih 9/3/2023 olarak değiştirilmiş ve 9/3/2023 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan bireysel başvuruların, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Tazminat Komisyonu tarafından inceleneceği düzenlenmiştir.

27. Anayasa Mahkemesi Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında; ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir.

28. Mevcut başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır (benzer yönde Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023).

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkeme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 21/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hasan Hüseyin Sağlamcı ve diğerleri, B. No: 2018/37270, 21/6/2023, § …)
   
Başvuru Adı HASAN HÜSEYİN SAĞLAMCI VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2018/37270
Başvuru Tarihi 24/12/2018
Karar Tarihi 21/6/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, iş kazası nedeniyle oluşan zararların eksik tazmin edilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Kişi Bakımından Yetkisizlik
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi