TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUHAMMED ZENGİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/7687)
Karar Tarihi: 2/3/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Raportör
Gülsüm Gizem GÜRSOY
Başvurucu
Muhammed ZENGİN
Vekili
Av. Hasan BOZDAŞ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, süresi içinde ilçe kongresini yapmayan bir siyasi partinin ilçe dönem başkanı olan başvurucu hakkında idari para cezasına hükmedilmesi nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvuruya konu Hür Dava Partisi (Hüda Par/Parti) 19/12/2012 tarihinde yasal olarak kurulmuş ve faaliyetlerini hâlen sürdüren bir siyasi partidir. Başvurucu, olayların geçtiği tarihte Hüda Par Ankara Keçiören ilçesi ilçe dönem başkanı olarak görev yapmaktadır. Başvurucu hakkında Ankara Valiliğinin 31/10/2017 tarihli oluru ile 881 TL idari para cezası verilmiştir. Gerekçe olarak Partinin bir önceki olağan kongresini 13/3/2013 tarihinde gerçekleştirdiği ve bir sonraki kongresini 13/3/2015-13/3/2016 tarihleri arasında yapması gerekirken 7/10/2017 tarihinde yapması gösterilmiştir.
3. Başvurucunun anılan işleme karşı yaptığı itiraz, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/2/2018 tarihli kararıyla usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle ve idari para cezasının miktarı itibarıyla kesin olarak reddedilmiştir.
4. Başvurucu, süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
5. Başvuruya konu idari para cezası 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 118. maddesinde yapılan atıfla 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 32. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine istinaden uygulanmıştır. Söz konusu ceza 5253 sayılı Kanun’un 33. maddesine dayanılarak Valilik tarafından verilmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi, daha önce Mehmet Tekcanlı (B. No: 2018/16233, 8/9/2021) kararı ile Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi ([GK], B. No: 2014/15220, 4/6/2015) kararında 5253 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca bir siyasi partinin zamanında il ve ilçe kongresini yapmaması nedeniyle idari para cezası uygulanmasına ilişkin başvurularda kanunilik koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemiştir. Anılan kararlarda, 2820 sayılı Kanun’un 118. maddesinde “1630 sayılı Dernekler Kanunu’na yapılan atıflar hakkında” aynı Kanun’da yer alan ve 2820 sayılı Kanun’a aykırı bulunmayan ceza müeyyidelerinin siyasi partiler ve sorumluları hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre anılan maddede 1630 sayılı mülga Kanun’da yer alan ceza müeyyidelerinin tamamına yollama yapılmadığı, Kanun’daki cezai müeyyidelerin siyasi partiler ve sorumluları hakkında uygulanmasının 2820 sayılı Kanun’da 1630 sayılı mülga Kanun’a yapılan atıflar ile sınırlandırıldığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla önce somut olaydaki idari para cezası yönünden böyle bir atıf yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır (Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi, § 59; Mehmet Tekcanlı, § 36).
7. Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi (aynı kararda bkz. §§ 60-65) kararında yapılan ve Mehmet Tekcanlı başvurusunda yinelenen (aynı kararda bkz. § 37) değerlendirmeye göre 2820 sayılı Kanun’un 118. maddesi uyarınca, 5253 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrasının genel kurulu toplantıya çağırmayan veya toplantıyı mevzuata uygun yapmayan yöneticiler hakkında cezai müeyyide öngören (b) bendinin, siyasi partilerin her kademedeki kongrelerini toplantıya çağırmayan veya kongreleri mevzuata uygun yapmayan siyasi parti sorumluları hakkında da uygulanması mümkündür. Bununla birlikte başvurucu hakkındaki idari para cezası 5253 sayılı Kanun’un “Cezaların uygulanması” kenar başlıklı 33. maddesinin üçüncü fıkrasının “Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara karar vermeye mahalli mülki amir yetkilidir.” şeklindeki hükmü uyarınca Valilik tarafından verilmiştir. Hâlbuki 2820 sayılı Kanun’un 118. maddesinde sadece ceza müeyyideleri bakımından derneklerle ilgili hükümlere atıf yapılmış olup ceza müeyyidelerinin uygulanma usulü ve bu kapsamda müeyyideleri uygulayacak merci bakımından atıf yapılmamıştır. Diğer taraftan 2820 sayılı Kanun’un 118. maddesinde, derneklerle ilgili ceza müeyyidelerinin sadece siyasi parti sorumluları hakkında değil siyasi partiler hakkında da uygulanacağı öngörülmüştür. Ancak 2820 sayılı Kanun’un 101. maddesinde Kanun’da sayılan hâllerde bir siyasi partinin kapatılmasına veya devlet yardımından yoksun bırakılmasına, 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesinde ise bu Kanun’un 101. maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık hâlinde bir siyasi parti hakkında ihtarda bulunulmasına karar verme yetkisi Anayasa Mahkemesine tanınmıştır. Dolayısıyla kanun koyucunun 2820 sayılı Kanun’un 118. maddesiyle, 5253 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen ceza müeyyideleri dışında, aynı Kanun’un 33. maddesinde düzenlenen ceza müeyyidelerini uygulayacak merci bakımından da dernekler hakkındaki hükümlere atıf yaptığı düşünülemez. Buna göre siyasi parti sorumluları hakkında yaptırım uygulama konusunda mülki amirlerin kanuni yetkilerinin bulunduğunu söylemek mümkün değildir.
8. Eldeki başvuruda yöneticisi olduğu siyasi partinin ilçe kongresini zamanında yapmadığı gerekçesiyle başvurucu hakkında Valilikçe idari para cezası uygulanmıştır. Dolayısıyla Mehmet Tekcanlı ile Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi kararlarında belirlenen ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir yön görülmemiştir. Belirtilen hususlar dikkate alındığında siyasi partilerin her düzeyde kongrelerini toplantıya çağırmayan veya kongreleri mevzuata uygun olarak yapmayan siyasi parti sorumluları hakkında 5253 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen ceza müeyyidesinin uygulanabilmesi mümkün ise de bu ceza müeyyidesini uygulayacak mercinin bir hukuk devletinde olması gereken belirlilikte kanunla tayin edilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
9. Açıklanan gerekçelerle başvuruya konu idari para cezasının kanunilik şartını karşılamadığına ve başvurucunun örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
10. İncelenen başvuruda örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin idarenin işleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte derece mahkemeleri de ihlali giderememiştir. Bu açıdan ihlalin aynı zamanda mahkeme kararından da kaynaklandığı söylenebilir. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
11. Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile birlikte önceki kararlarında da aynı nedenle ihlal tespiti yapıldığı göz önüne alındığında, uygulamada yaşanan belirsizliklerin giderilmesi ve yeni ihlallerin önüne geçilmesi adına ilgili kurumların bilgilendirilmesinin faydalı olacağı düşünülmüştür. Bu kapsamda gerekli bilgilendirmelerin yapılması adına kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığına bildirilmesinin çözüme katkı sağlayacağı değerlendirilmiştir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 68. maddesinde güvence altına alınan siyasi örgütlenme özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin siyasi örgütlenme özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğine (D.İş 2017/9386) GÖNDERİLMESİNE,
D. İlgili kurumlara gerekli bilgilendirmelerin yapılması amacıyla İçişleri Bakanlığına bildirimde BULUNULMASINA,
E. 294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.