TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ZÜLFÜKAR ERGİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/11079)
Karar Tarihi: 7/12/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Zülfükar ERGİN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yaralama suçuna ilişkin olarak etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 11/12/2017 tarihinde, eşinin kardeşi olan V.A. ve V.A.nın akrabası A.Y.A.nın işyerine gelerek miras meselesi nedeniyle kendisini tehdit ettikleri iddiasıyla bu şahıslardan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) nezdinde şikâyetçi olmuştur. Şikâyet üzerine başlatılan soruşturma 12/1/2018 tarihinde başvurucunun soyut iddiası dışında başkaca bir delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlanmış ve karar 14/3/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Başvurucunun bu soruşturma sürecine dair herhangi bir iddiası bulunmamaktadır.
3. Başvurucu 14/12/2017 tarihinde -V.A. ve kardeşleri tarafından yönlendirildiğini iddia ettiği ve aralarında A.Y.A.nın da bulunduğunu ileri sürdüğü kişilerce- işyerinde bıçaklanmış ve gasbedilmiştir. Olayın hemen akabinde başlatılan soruşturmada olay yeri krokisi çıkarılmış, olay yeri inceleme raporu düzenlenmiştir. Olay yeri inceleme raporunda mahalden delillerin toplandığı, vücut izine müsait zeminlerden teşhis ve mukayeseye elverişli bulgu elde edilemediği belirtilmiştir. 15/12/2017 tarihli Kolluk Araştırma Tutanağı'nda olay yerinde görüntü kaydı yapan kamera bulunmadığı, olaya şahitlik edecek birinin olmadığı ifade edilmiştir. Başvurucunun eşkâlini verdiği kişiler için emniyet birimlerinin eşkâl modülünden başvurucu ile birlikte inceleme yapılmış, başvurucunun verdiği kriterlere uygun şahıs tespit edilemediği 15/12/2017 tarihli tutanaklarla kayıt altına alınmıştır. Başvurucu hakkında, olay günü özel bir sağlık kurumu tarafından düzenlenen adli raporda özetle sağ uyluk kemiğinin yan tarafında, üç ayrı yerde 1,5 cm genişliğinde, 4 cm derinliğinde kesi, kafanın arka kısmında yumuşak doku şişliği, sağ üst çene kemiği bölgesinde sıyrık/kazıntı, sol uyluk kemiğinin yan tarafında 2 cm genişliğinde, 2 cm derinliğinde kesi tespit edilmiştir. Soruşturma sürecinde söz konusu yaralamanın başvurunun hayati fonksiyonlarına etkisine ve yaralamanın derecesine ilişkin eğitim ve araştırma hastanesinden sağlık raporu talep edilmiş olup düzenlenen 7/2/2018 tarihli raporda, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu ve hayati tehlikeye neden olmadığı ifade edilmiştir. Soruşturma sürecinde ayrıca ilgili kurumlardan şüpheliler hakkında iletişim (GSM) tespitlerinin yaptırıldığı görülmüştür.
4. Olay gerçekleştiği sırada işyerinde olduğu anlaşılan başvurucunun oğlu M.E.G. 15/12/2017 tarihli ifadesinde; 4-5 erkek şahsın işyerlerine gelerek babasını darbettiğini, bıçakladığını, küfürlü sözler söylediğini, babasının bağırması üzerine kaçtığını beyan etmiştir. Başvurucunun eşi ise aynı tarihli ifadesinde; kardeşlerinin silah göstererek eşini miras uyuşmazlığı nedeniyle tehdit ettiklerini, tehdit eylemine şahit olduğunu, olay günü ikametlerinin işyerinin hemen üzerinde olması nedeniyle işyeri önünde toplanan kalabalığı gördüğünü, oğlunun kendisine haber verdiğini, şahısları tanımadığını, işyerine girdiğinde kan lekelerini gördüğünü beyan etmiştir.
5. Başvurucunun eşinin kardeşleri olan V.A, T.A, Me.A., ve Mu.A. şüpheli sıfatıyla gerek emniyet biriminde gerekse Başsavcılık bünyesinde alınan ifadelerinde özetle olayla ilgilerinin bulunmadığını, olay anında, öncesinde ve sonrasında farklı yerlerde olduklarını, şüpheli bir görüşmelerinin olmadığını, HTS kayıtlarından da bu durumun anlaşılabileceğini, başvurucunun kendilerine iftira attığını ve şikâyetçi olduklarını beyan etmiştir. A.Y.A. da ifadesinde diğer şüphelilerin amcasının çocukları olduğunu, olay günü İzmir'de bulunduğunu, başvurucuyu tanımadığını, işyerine de hiç gitmediğini belirtmiştir.
6. Başsavcılık tarafından 24/10/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Gerekçede; şüphelilerin inkâra yönelik savunmaları, alınan HTS içeriklerine göre olay tarihi ve saatinde olay yerinde bulunmadıklarına dair tespit ile suçun azmettireni olduklarına dair müştekinin soyut iddiası dışında delil elde edilememesi, olayın asli faillerinin kimlik bilgilerinin tespit edilememesi dikkate alınarak kamu davası açılması için yeterli şüphe ve delil bulunmadığını ifade edilmiştir. Kararda ayrıca A.Y.A.nın 17/5/2018 tarihinde vefat ettiği ve bu nedenle anılan şüpheli için kovuşturma imkanı bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun karara yönelik itirazı da 13/2/2019 tarihinde reddedilmiştir. Bu süreçte ayrıca 26/10/2018 tarihinde, olayın kimliği tespit edilemeyen faillerine ilişkin olarak daimi arama kararı verilmiştir.
7. Başvurucu 3/3/2019 tarihinde nihai kararı tebellüğ etmesinin ardından 2/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; yaralanması ve gasbedilmesi ile sonuçlanan olaya ilişkin olarak etkili bir soruşturma yapılmadığını, açık delillere rağmen faillerin tespit edilemediğini, süreçte gereken özenin gösterilmediğini belirterek yaşam ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Başvuru; üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen, hayati bir tehlike yaratmadığı anlaşılan yaralama eylemini temel alıp başvurucunun eylemin gerçekleşmesinin önlenmesi bağlamında kamu makamlarınca gereken korumanın sağlanmadığı yönünde bir iddiası bulunmadığından kötü muamele yasağının usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
11. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin kötü muameleye ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde yürütülmesi gereken ceza soruşturmasının etkili kabul edilebilmesi için derhâl başlatılması, sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmesi, olayı çevreleyen tüm koşulları aydınlatması, nesnel ve tarafsız analizlere dayanması, kamu denetimine tabi olarak özenle yürütülmesi ve suç tespit edildiği takdirde eylemle orantılı bir ceza ile sonuçlandırılmış olması gerekir. Bu, bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Diğer taraftan burada yer verilen değerlendirmeler hiçbir şekilde Anayasa’nın 17. maddesinin başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma, cezalandırma hakkı veya tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklediği anlamına gelmemektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013).
12. Somut olayda başvurucunun kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından işyerinde şiddet gördüğü ve bunun sonucunda yaralandığı doktor raporu ile sabittir. Bu olay nedeniyle devlet tarafından Anayasanın 17.maddesi çerçevesinde sahip olduğu pozitif yükümlülükler gereği etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi şarttır. Soruşturma süreci ele alındığında Başsavcılığın olayı takiben derhâl soruşturma başlattığı, olay yeri krokisinin çıkarıldığı, olay yeri incelemesinin yapıldığı ve tutanağa bağlandığı, olay yerinden biyolojik numuneler dâhil olmak üzere tüm delillerin toplandığı anlaşılmıştır.
13. Soruşturma sürecinde başvurucunun verdiği eşkâl bilgisi üzerinden veri tabanı incelemesi yapıldığı ancak verili niteliğe uygun bir kayda rastlanılmadığı görülmektedir. Ayrıca başvurucunun şikayetine konu kişilerin şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alındığı, iletişim bilgilerinin ilgili kurumlardan alınan veriler kapsamında incelendiği de anlaşılmaktadır. Bununla beraber olayın gerçekleştiği alanda görüntü kaydı yapan bir kameranın ve/veya olaya şahit olan kişilerin varlığının araştırıldığının ancak görüntü kaydı ya da şahitlik edecek bir şahsın tespit edilemediğinin tutanağa bağlandığı gözlemlenmektedir.
14. Başsavcılık elde ettiği deliller ve yapılan inceleme çerçevesinde başvurucunun şikâyetine konu olan ve olay sırasında farklı yerlerde bulunduklarını ispat eden kişiler hakkında kamu davası açmaya yetecek delil/şüphe bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Diğer taraftan başvurucunun eşkâlini tespit ettiğini ileri sürdüğü, soruşturma sürecinde ifadesi alınan ancak olay anında farklı bir yerde olduğunu ileri süren A.Y.A.nın da soruşturma sürecinde vefat etmesi nedeniyle anılan kişi hakkında kovuşturma yapma olanağı kalmamıştır. Başsavcılık ayrıca kimliği tespit edilemeyen failler için daimî arama kararı da vermiş bulunmaktadır.
15. Somut başvuruya konu yaralanma vakasını takiben derhâl başlatılan, olayı çevreleyen koşulların aydınlatılması adına gereken delillerin toplandığı, gerekli teknik incelemelerin ve araştırmanın yapıldığı, şüphelilerin ifadelerine başvurulduğu ve failler hakkında daimî arama kararı da verilen soruşturma sürecinde kamu makamlarına yüklenebilecek bir boşluğun oluştuğu yorumunu getirmek, etkisiz ve pasif kalındığını söylemek mümkün görünmemektedir.
16. Bu perspektifte, soruşturma makamının olayların seyrini aydınlatmaya yönelik işlemlerinden kuşku duyulmasını gerektirecek bir durumun veya yürütülen soruşturmanın derinliği ve ciddiyeti üzerinde etki gösterecek nitelikte bir hususun söz konusu olmadığı ve dolayısıyla kötü muamele yasağının usul boyutuna yönelik bir ihlal bulunmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 7/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.