logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ömer Çakıcıoğlu [2.B.], B. No: 2019/12087, 31/1/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖMER ÇAKICIOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/12087)

 

Karar Tarihi: 31/1/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Ömer ÇAKICIOĞLU

Vekili

:

Av. Bülent AKBAY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle uzman erbaşlık görevine başlatılmama işlemine karşı açılan iptal davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/4/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. 3/7/1991 doğumlu olan başvurucu 2/2/2016 tarihinde Manisa'da Kırkağaç 6. Jandarma Komando Eğitim Alayında askerliğe başlamıştır. İki aylık eğitimini bitirdikten sonra usta birliğini tamamlamak üzere Kayseri İl Jandarma Komutanlığına nakledilmiştir.

7. Askerlik görevini ifa etmekteyken 31/9/2016 tarihinde Ankara'da uzman erbaşlık sınavına girerek başarılı olmuş ve askerlik görevini de 4/2/2017 tarihinde tamamlamıştır.

8. Başvurucu 11/2/2017 tarihinde Manisa'da bulunan Kırkağaç Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığında uzman erbaş kursiyeri olarak eğitimine başladıktan sonra 12/4/2000 tarihli ve 24018 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren mülga Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin (mülga Yönetmelik) 12. maddesi uyarınca hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılmıştır. Yönetmelik'in 15. maddesine uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda başvurucunun güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu sonucuna varılmıştır. Buna bağlı olarak 26/4/2017 tarihinde başvurucunun sözleşmesi feshedilmiştir.

9. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali istemiyle 22/6/2017 tarihinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde, arşiv araştırması ya da güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına ilişkin hiçbir bilgi verilmediğini belirtmiştir. Kendisinin hiçbir sabıka kaydı, idari ya da adli soruşturması bulunmadığı ve sicilini olumsuz etkileyebilecek hiçbir durumun olmadığını ifade etmiştir. Hiçbir örgüte üyeliği, örgütlerle yakınlığı ya da ilişkisi olmadığını da dile getirmiştir. İdari işlemin gerekçesinin belirtilmediğini ve işleme yönelik olarak savunmasının alınmadığını söylemiştir.

10. Ankara 2. İdare Mahkemesi 3/11/2017 tarihinde davayı yetki yönünden reddetmiştir. Kararda, dava konusu işlemin göreve son verme işlemi olması ve davacının da son görev yerinin Manisa olması nedeniyle davanın görülmesi ve çözümünde Manisa İdare Mahkemesinin yetkili olduğu belirtilmiştir.

11. Manisa 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 14/12/2017 tarihinde dava konusu işlemi iptal etmiştir. Kararda; başvurucu hakkında yapılan güvenlik soruşturması sonucunda kardeşinin darbe girişimi sonrasında kamu görevine son verildiği ve Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandığı, ayrıca kardeşinin adına kayıtlı iki GSM hattında ByLock programının bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiştir. Cezaların şahsiliği ilkesine yönelik açıklamalara yer verildikten sonra başvurucunun ağabeyi hakkında yapılan tespitlerden ötürü sorumlu tutulması nedeniyle cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği belirtilerek işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

12. Davalı idare 6/2/2018 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde, güvenlik soruşturmasının yaptırılmasının ve güvenlik soruşturması sonucunda tespit edilen hususlar kapsamında yapılan işlemlerin ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda hukuka uygun olduğu belirtilmiştir.

13. Başvurucu 22/2/2018 tarihinde istinaf başvurusuna cevap vermiştir. Cevap dilekçesinde, davalı idare tarafından güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak sonuçlanmasının nedeninin açıklanmadığını belirtmiştir. Sözleşmesinin feshedilmesine yönelik geçerli bir nedenin idare tarafından gösterilmediğini ifade etmiştir. Ağabeyi hakkında yapılan tespitler nedeniyle sözleşmesinin feshedilmesi sonucunda cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiğini vurgulamıştır.

14. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 18/4/2018 tarihinde istinaf başvurusunu kabul ederek Mahkeme kararını kaldırmış ve davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Dosyanın incelenmesinden, davacının Kırkağaç Jandarma Komando Eğitim Alay Komutanlığında uzman erbaş kursiyeri olarak göreve başladığı, hakkında yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasında ilgili birimlerce davacının kardeşi M.Ç'nin telefonunda Bylock uygulamasının yüklü olduğu, FETÖ/PDY terör örgütüne mensubiyeti nedeniyle KHK ile görevine son verilerek tutuklandığının bildirildiği, bu not üzerine davacının arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının ilgili kurulca “menfi” olarak değerlendirildiği, davacı hakkındaki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle 26/04/2017 tarihli onayla uzman erbaş sözleşmesi feshedilerek eğitimine son verilip terhis edildiği, bunun üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Askeri hizmetin niteliği, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu ve bu Kanun uyarınca düzenlenen Uzman Erbaş Yönetmeliğinin6. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan yapılacak güvenlik soruşturmasından olumlu sonuç almak biçimindeki koşul ve Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği birlikte değerlendirildiğinde, uzman erbaş olarak görev alacak personelin kendisi, annesi, babası veya kardeşleri yönünden de bilgi edinilmesive buna göre değerlendirme yapılmasını öngören Silahı Kuvvetler İstihbarata Karşı Koyma, Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesi'nin Üçüncü Bölüm Birinci Kısım 13. maddesinin (ı) bendi kapsamında bulunduğu anlaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

...

Davacının ,kardeşine yönelik elde edilen bilgilerden dolayı güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle davacının sözleşmesinin feshedilerek terhis edilmesi işlemi ceza hukuku bağlamında bir "ceza" olmadığı gibi, davacının sözleşmesinin feshedilmesinin idare hukuku anlamında da bir ceza olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Zira, davacının sözleşmesi, hukuk düzenince hukuka aykırı kabul edilen bir fiil nedeniyle değil, sözleşmeli er olabilme koşullarından birini sağlamadığının sonradan anlaşılması üzerine feshedilmiştir. Dolayısıyla davacıya, gerek ceza hukuku gerekse idare hukuku anlamında ceza olarak nitelendirilebilecek herhangi bir suç isnadında bulunulmadığından, "sözleşmeli er sözleşmesinin feshine ilişkin işlem"in "suç isnadına bağlı bir ceza olarak değerlendirilmesi de hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre, davacı hakkında bir suç isnadında bulunulmadığından, ailesine yönelik elde edilen bilgiler kapsamında maruz kalınan, kamu hizmetine giriş koşullarına ilişkin bir metin olan sözleşmenin feshedilerek, terhis edilmesi işleminin ve bunun sonuçlarının suç ve cezaların şahsiliği ilkesi kapsamında değerlendirilmesine de olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, suç ve cezaların şahsiliği ilkesine dayanılarak dava konusu işlemin iptaline ilişkin bulunan İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır."

15. Başvurucu, karara karşı 11/6/2018 tarihinde temyiz yoluna başvurmuştur. Temyiz dilekçesinde, mülga Yönetmelik'in hiçbir maddesinde kişinin ailesi dahi olsa başkalarının fiillerinden sorumlu tutulacağına dair düzenleme olmadığı belirtilmiştir. Güvenlik soruşturmasının hangi hâllerde olumsuz olarak kabul edileceğinin Yönetmelik'te belirtildiği, kendi şahsında herhangi bir sebep bulunmamasına rağmen haksız ve hukuka aykırı bir şekilde sözleşmesinin feshedildiğini ifade etmiştir. Her ne kadar Bölge İdare Mahkemesi tarafından tesis edilen işlemin suç isnadına ilişkin bir cezalandırma olmadığı ifade edilse de ağabeyi hakkındaki tespitler nedeniyle sözleşmesinin feshedilmesinin de bir cezalandırma kabul edilmesi gerektiğini ve bu nedenle de cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiğini söylemiştir.

16. Danıştay On İkinci Dairesi (Danıştay) 28/11/2018 tarihinde temyiz talebini oyçokluğu ile reddederek Bölge İdare Mahkemesi kararını onamıştır. Kararda yer alan karşıoyda, başvurucu hakkında yapılan güvenlik soruşturmasında, başvurucunun devletin güvenliğini tehlikeye düşürebilecek yasa dışı ideolojik bir görüşü benimsediği veya kurumun güvenliğini ihlal edebilecek tutum ve davranışlar içerisinde bulunduğunu ortaya koyan hukuken kabul edilebilir somut bir tespite ver verilmediği belirtilmiştir. Başvurucunun ağabeyi hakkında yapılan tespit nedeniyle görevine son verilmesinin cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca tesis edilen işlemin Anayasa'nın 70. maddesinde belirtilen kamu hizmetine alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez kuralına aykırı olduğu hususuna da dikkat çekilmiştir.

17. Nihai karar, başvurucuya 6/3/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 5/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. 20/9/2005 tarihli ve 25942 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin "Personelde aranacak nitelikler" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Uzman erbaş olarak alınacaklarda aşağıdaki şartlar aranır:

...

g) (Değişik:RG-4/2/2017-29969) İcra edilen temel askerlik eğitimini başarıyla tamamlayanlardan güvenlik soruşturması uygun olmak veya ilk atamaları doğrudan doğruya kıt’a veya birliklere yapılan uzman erbaşlar için güvenlik soruşturması uygun olmak.

...

Uzman erbaş olmak için gerek muvazzaflık görevini yaptığı sırada, gerekse terhislerini müteakip başvuruda bulunan ve alınmaları uygun görülen personelin, güvenlik soruşturmaları; kuvvet komutanlıkları veya Jandarma Genel Komutanlığı yahut Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yaptırılır. Temel askerlik eğitimi sırasında güvenlik soruşturması sonuçlanmayanların eğitimleri devam ettirilir. Bunlardan güvenlik soruşturmaları olumlu sonuçlananlar göreve başlatılır, olumsuz sonuçlananların ise Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile ilişiği kesilir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine gölge düşüren veya askerliğin şeref ve haysiyeti ile bağdaşmayacak eylemlerde bulunanlar ile tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüşü benimseyenler, uzman erbaş olarak istihdam edilmezler..."

19. Dava konusu işlemin dayanağı olan mülga Yönetmelik'in "Amaç" kenar başlıklı 1. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Yönetmeliğin amacı; ... Türk Silahlı Kuvvetlerinde, ... çalışacak personel ... hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenlemektir."

20. Mülga Yönetmelik'in "Kapsam" kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Yönetmelik; ... Türk Silahlı Kuvvetlerinde, ... çalışacak personeli, ... için yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usullerini, bunu yapacak mercileri, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak gizlilik dereceli yerlerde çalışan kamu personeli ile meslek grupları ve üst kademe yöneticilerini kapsar."

21. Mülga Yönetmelik'in "Yöntem" kenar başlıklı 12. maddesi şöyledir:

"Bu Yönetmelik kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarınca yaptırılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında aşağıdaki yöntem izlenir :

a ) 9 / A ve 9 / B maddeleri kapsamındaki talepler doğrudan Cumhurbaşkanlığına iletilir.

b ) Emniyet Genel Müdürlüğü ve/veya mahalli mülki idare amirliklerince (a) bendi kapsamındaki talepleri hariç yapılması öngörülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması ilgili bakanlık veya kamu kurumu ve kuruluşlarının talebi üzerine gerçekleştirilir. İllerden gelen talepler valilikler aracılığı ile yapılır.

c) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması taleplerinin ilgili makama ulaşmasından itibaren arşiv araştırması sonuçları en geç 30 iş günü, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 iş günü içinde cevaplandırılır. Soruşturma ve araştırma sonucu içeren bilgi ve belgeler ilgilinin işlemini yapan makamlardaki dosyasında asgari ‘‘gizli’’ gizlilik derecesinde aidiyet konusuna göre fiziki ve / veya elektronik ortamda muhafaza edilir .

ç) Güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasını isteyen makama, kişi hakkında karar vermeye yeterli bilgiler aktarılır.

d ) Güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasını nasıl ve ne şekilde yapılacağı, soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev ve talimatları ile belirlenir.

e ) Mahalli mülki idari amirliklerince yapılmış olan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında durumu saptananların evrakının bir örneği dosya açılmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir.

f) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması taleplerine, ilgili kişinin adı, soyadı ve kimlik numarası bilgilerini içeren liste dijital ortama kaydedilerek eklenir. Ancak Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına iletilmek üzere gönderilen güvenlik soruşturması talep yazılarına, söz konusu liste yerine bu Yönetmeliğin ekinde yer alan güvenlik soruşturması formu dijital ortama kaydedilerek eklenir."

22. Mülga Yönetmelik'in "Değerlendirme" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla gerektiğinde kişinin gizlilik dereceli birim, kısım ve gizlilik dereceli yerler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatları, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılıp çalıştırılmamaları, yer değiştirerek bu görevlere devam edip etmemeleri ile 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesi kapsamında belirtilen şartları taşıyıp taşımadığı gibi hususları incelemek ve sonucunu sorumlu amirin takdirine sunmak üzere; bakanlıklarda görevlendirilecek bakan yardımcısının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst amirin, üniversitelerde rektörün, illerde valinin başkanlığında, personel birim amiri, hukuk müşaviri ve varsa güvenlik işlerinden sorumlu birim amirinden oluşan değerlendirme komisyonu kurulur. Cumhurbaşkanlığında kurulacak Değerlendirme Komisyonu İdari İşler Başkanının görevlendireceği bir üst kademe yöneticisinin başkanlığında belirlenecek genel müdürlerin katılımıyla oluşur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde ise bu Komisyonun oluşumu kendi yönergeleri ile belirlenir. Değerlendirme Komisyonunun çalışma tutanakları ve kararları gizlidir"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Anayasa Mahkemesinin 31/1/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucu, sözleşmesinin feshedilmesi nedeninin hakkında tesis edilen güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması olmasına karşın güvenlik soruşturmasının neden olumsuz sonuçlandığına dair herhangi bir bilgi verilmediğini belirtmiş ve işlemin gerekçesinin bulunmamasından yakınmıştır. Hakkında açılan herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma bulunmadığını ifade etmiştir. Savunması alınmadan tesis edilen işlem nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık görüşünde, başvurucunun yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu iddialardan ve üzerine atılı eylemlerden haberdar olduğu, işleme karşı iptal davası açarak anılan işleme yönelik bilgi ve kanıtlar ile iddia ve savunmalarını yargı mercilerine sunma fırsatı elde ettiği, derece mahkemelerinin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında elde edilen delilleri ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirmek suretiyle sonuca ulaştığı belirtilmiştir. Başvurucunun çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine aykırı bir uygulamaya maruz kalmadığı, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunun olumsuz olmasına neden olabilecek durum hakkında dayanaklarını, idare tarafından bilgilendirilmemişlerse dahi iddia ve delillerini ileri sürebilecek kadar bilgi sahibi olduğu ifade edilmiştir. Bireysel başvuru kapsamında yapılacak incelemede aktarılan hususların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

26. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda belirttiği hususları tekrarlamıştır.

B. Değerlendirme

27. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun temel iddiası, güvenlik soruşturmasının neden olumsuz olduğunun kendisine bildirilmemesi ve işlemin gerekçesinin bulunmamasıdır. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiasının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

30. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

31. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa’nın bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

32. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak mahkeme kararlarının gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Derece mahkemeleri, dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varılmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçelerin oluşturulmasında açıkça bir keyfîlik görüntüsünün olmaması ve makul bir biçimde gerekçe gösterilmesi hâlinde adil yargılanma hakkının ihlalinden söz edilemez (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 23).

33. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur (İbrahim Ataş, § 24).

34. Kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hâle getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez (Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, § 34).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

35. Somut olayda başvurucu uzman erbaş sınavını kazandıktan sonra eğitimine başlamıştır. Hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak neticelenmesi üzerine sözleşmesi feshedilmiştir. Güvenlik soruşturması neticesinde başvurucunun kendisi ile ilgili herhangi bir tespit yapılmamış, ağabeyinin ise 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamu görevinden çıkarıldığı, hakkında terör örgütü ile ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandığı ve üzerine kayıtlı cep telefonları hattında ByLock uygulamasının bulunduğu tespit edilmiştir.

36. İlk derece mahkemesi, başvurucu hakkında yapılan güvenlik soruşturmasında şahsıyla alakalı herhangi bir tespit yapılmamış olması ve ağabeyi hakkında yapılan tespitlerden şahsın sorumlu tutulması hâlinin cezaların şahsiliği ilkesini ihlal edecek olması nedeniyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Buna karşın Bölge İdare Mahkemesi ise olayda herhangi bir cezalandırma bulunmadığı, cezalandırmadan söz edebilmek için suç isnadına ait ilişkin verilen somut bir ceza bulunması gerektiğini belirttikten sonra başvurucunun ağabeyi hakkında yapılan tespitler nedeniyle cezalandırılmadığını, sözleşmesinin feshedilmesinin cezalandırma anlamına gelmeyeceğini söyleyerek davayı reddetmiştir. Danıştay da Bölge İdare Mahkemesinin görüşüne katılmıştır.

37. Mülga Yönetmelik'in amaç ve kapsamından anlaşıldığı üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalıştırılacak personel hakkında güvenlik soruşturması yapılması gerekmektedir. Güvenlik soruşturmasında araştırılacak hususlar hakkında belirtilen yönteme göre araştırma yaptırıldıktan sonra elde edilen veriler değerlendirilecek ve güvenlik soruşturmasının sonucunun olumlu olması aranacaktır (bkz. §§ 18-22).

38. Bireysel başvuruya konu kararın gerekçesinden de derece mahkemelerinin Yönetmelik hükümlerini güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanması biçiminde yorumladığı anlaşılmaktadır.

39. Uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarının yorumlanmasında öncelikli yetkinin derece mahkemelerine ait olduğunun altı bir kez daha çizilmelidir. Anayasa Mahkemesinin kendi yorumunu derece mahkemelerininkinin yerine kaim etmesi söz konusu olamaz. Bununla birlikte derece mahkemelerinin yorumlarının etkilerinin adil yargılanma hakkıyla çelişip çelişmediğini incelemek Anayasa Mahkemesinin görevidir. Bu bakımdan bireysel başvuru kapsamında yapılacak değerlendirmede derece mahkemelerinin söz konusu fıkranın güvenlik soruşturmasının olumlu sonuçlanmasını gerektirdiği biçimindeki yorumu veri kabul edilecektir (Sebiha Kaya, B. No: 2018/34124, 20/5/2021 § 48).

40. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumlu sonuçlanması şartının aranmasının kuralı belli ölçüde muğlaklaştırdığı söylenebilir. Zira güvenlik soruşturmasının olumlu neticelenip neticelenmediği konusunda ulaşılacak sonucun atamaya yetkili konumda bulunan kişi veya kişilere bağlı olarak değişmesi riski bulunmaktadır. Bu da keyfî ve ayrımcı uygulamaların gelişmesine, dolayısıyla bireylerin devlete olan güvenlerinin zedelenmesine sebep olabilecektir (Sebiha Kaya, § 49).

41. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi; hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir (AYM, E.2013/39, K.2013/65, 22/5/2013). Bu noktada gerekçeli karar hakkı, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin tesisinde önemli bir araç konumundadır. Zira kişiler ancak gerekçeli karar vasıtasıyla somut olayın hukuk kuralları karşısında nasıl konumlandırıldığını öğrenebilmekte ve buna karşı etkili bir savunma geliştirme imkânı bulabilmektedir.

42. Derece mahkemelerince gerçekleştirilen araştırma ve incelemeler neticesinde tespit edilen hususların hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini temin edecek ve keyfî uygulamaların önüne geçecek şekilde somut olayın özelliği dikkate alınarak gerekçeli kararda ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda sadece şeklî anlamda bir gerekçenin varlığı yeterli değildir, aynı zamanda makul olması aranmaktadır. Makul gerekçeden anlaşılması gereken mahkemelerin dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varılmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini ortaya koymasıdır (bkz. §§ 30-34)

43. Bu nedenle güvenlik soruşturmasına ilişkin açılan bir davada, davacının hangi sebeple güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak sonuçlandığının ve güvenlik soruşturması neticesinde elde edilen verinin kişinin yapacağı görevi neden olumsuz etkilediğinin açıkça ortaya konulması önemlidir. Bu kapsamda derece mahkemelerinden beklenen, güvenlik soruşturması sonucunda elde edilen bilgilerin neler olduğunun kararında belirtmesi ve söz konusu bilgiyi, davacının yerleştirildiği kurumu ve alacağı görevi gözönünde bulundurarak değerlendirmesidir. Burada önemli olan husus güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasını doğuran tespitlerin davacının şahsından kaynaklanması ya da davacının şahsıyla güncel ve kişisel bir bağlantıyı ortaya koyabilecek nitelikte olmasıdır. Yine bu noktada derece mahkemelerince söz konusu bağlantının nasıl kurulduğunun detaylı bir şekilde gerekçelendirilmesi, keyfîliğin önüne geçebilmek adına önem arz etmektedir.

44. Başvuruya konu olayda başvurucunun güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak sonuçlanması kendisiyle ilgili bir tespitten kaynaklanmamakta, doğrudan ağabeyi hakkında yapılan tespite dayanmaktadır. Bir kişinin akrabalarının davranışlarından sorumlu tutulamayacağı hususu hukuk devleti ilkesinin evrensel prensiplerindendir. Başkasının yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmak, insanı hür ve irade sahibi bir varlık olarak kabul etmemek demektir. Hukuk devletinde bir kimsenin başkalarının fiillerinden sorumlu tutulması -kanunda öngörülen- çok istisnai hâller dışında kabul edilemez. Çağdaş hukuk sistemleri bireyin özerkliğini esas alarak ona haklar bahşetmekte ve sorumluluklar yüklemektedir. Bir kimsenin hukuken ve fiilen davranışlarını kontrol etme gücü ve yükümlülüğünü haiz olmadığı, başka bir bireyin fiillerden dolayı kamu otoritelerinin yaptırımına maruz kalması bireysel özerklik düşüncesiyle bağdaşmamaktadır (Sebiha Kaya, § 54).

45. Bölge İdare Mahkemesi başvurucunun yerleştirilmesinin yapıldığı kurumun sahip olduğu görevin önemine ve bu nedenle kurumda çalışacak personelin seçimi konusunda hassas olunması gerektiğine vurgu yapsa da başvurucunun ağabeyi hakkında yapılan tespitin başvurucunun mesleği bakımından ne gibi bir tehdit oluşturduğu hususunu ortaya koymamıştır. Başvurucunun ağabeyi hakkında yapılan tespitlerden nasıl etkilendiğinin, yapacağı göreve olumsuz etkisinin ne şekilde olduğunun mahkeme kararında ortaya konması gerekmektedir.

46. Sonuç olarak istihbari bilgilerin idari işlemi neden ve nasıl haklılaştırdığı hususunun Bölge İdare Mahkemesinin kararının gerekçesinde yer almadığı görülmektedir. Bölge İdare Mahkemesi başvurucu hakkında elde edilen bilgileri herhangi bir şekilde değerlendirmemiş, bilginin tesis edilen işleme ulaşmadaki hukuki etkisi ve benzeri boyutları ile işin esası ile ilgili kendi değerlendirmesini ortaya koymamıştır. Diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturmasının sonucuna ilişkin başvurucunun iddiaları yeterli bir şekilde açıklığa kovuşturulmamıştır. Bu nedenle, yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

47. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

48. Başvurucu, ağabeyi hakkında yapılan tespitler nedeniyle haksız bir şekilde görevine son verildiğini belirterek suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşse de, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden söz konusu iddialar hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

49. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

50. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

51. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzereİzmir Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesine (E.2018/667; K.2018/1648) iletilmesi için Manisa 2. İdare Mahkemesine (E. 2017/1353; K.2017/1689) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ömer Çakıcıoğlu [2.B.], B. No: 2019/12087, 31/1/2023, § …)
   
Başvuru Adı ÖMER ÇAKICIOĞLU
Başvuru No 2019/12087
Başvuru Tarihi 5/4/2019
Karar Tarihi 31/1/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığı gerekçesiyle uzman erbaşlık görevine başlatılmama işlemine karşı açılan iptal davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Yönetmelik 20/9/2005 Uzman Erbaş Yönetmeliği 6
12/4/2000 Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği 1
2
12
15
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi