TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
GENEL KURUL
KARAR
HAKAN BUZHANE BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/1278)
Karar Tarihi: 4/7/2024
R.G. Tarih ve Sayı: 13/11/2024-32721
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Raportör
Melek ŞAHAN
Başvurucu
Hakan BUZHANE
Vekili
Av. İbrahim AFACAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma, yeterli yemek verilmeme, sağlık hizmetlerinin gerektiği gibi sağlanamaması ve bu konulardaki başvurunun infaz hâkimliğince incelenmeden reddedilmesi nedeniyle kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başka bir ceza infaz kurumundan 30/3/2015 tarihinde naklen getirildiği Marmara (Silivri) 2 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) 21/9/2019 tarihine kadar barındırılmıştır. Başvurucu 21/9/2019 tarihinde başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmiş ve 15/4/2020 tarihinde de denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak şartıyla tahliye edilmiştir.
3. Başvurucu; İnfaz Kurumunun aşırı kalabalık olması nedeniyle günlük hayatını sürdürmekte ve haklarını kullanmakta sorunlar yaşadığını, 21 kişi için planlanan koğuşta 48 kişi kaldığını, kalabalık nedeniyle banyo ve tuvalet kullanımının, sıcak su miktarının yeterli olmadığını, hijyen koşullarının gerektiği gibi olmadığını, kişisel eşyaların muhafazası, mutfak ihtiyaçları, ortak kullanım alanları, boş vakitleri değerlendirme, sosyal ve kültürel imkânlardan yararlanma, ziyaretçileriyle görüşme, sağlık hizmeti alma ve havalandırma gibi diğer ihtiyaç ve haklarını kullanmanın zorlaştığını, mahpus sayısının artmasına rağmen İnfaz Kurumu personeli, doktoru, psikoloğu, diş hekimi vs.nin aynı oranda artmadığını belirterek aşırı kalabalık nedeniyle kötü muameleye maruz kalındığına dair şikâyetin kabul edilmesini, İnfaz Kurumu şartlarının uygunsuzluğunun tespit edilmesini, bu şartların düzeltilerek Anayasa'ya ve kanunlara uygun hâle getirilmesini, kanunlara aykırılık taşıyan hususların bir an önce düzeltilmesi mümkün olmazsa infazın durdurulmasına ve tahliye edilmesine karar verilmesi talebiyle 8/10/2018 tarihinde İnfaz Hâkimliğine başvurmuştur.
4. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun talepleri İnfaz Kurumunun idari işleyişine ilişkin olup anılan taleplerin Hâkimliğin 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun 4. maddesinde yazılı görevinin kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle görev yönünden ret kararı vermiştir. Başvurucu, Hâkimliğin ve Mahkemenin şikâyetini incelemeye görevli ve yetkili olduğunu belirterek ret kararına itiraz etmiştir.
5. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz Hâkimliğinin kararında ve kararın gerekçesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.
6. Başvurucu, nihai kararı 4/12/2018 tarihinde öğrenmesinin ardından 3/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
8. Birinci Bölüm başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
10. Başvurucu; barındırıldığı koğuşun çok kalabalık olduğunu, kalabalık nedeniyle asgari kişisel alanın sağlanamadığını, meydana gelen karışıklık ve gürültü sonucu uyuma şartlarının kötüleştiğini, mahpus sayısının artmasına rağmen koğuşa verilen yemek miktarının ve infaz kurumunda çalışan sayısının artmadığını, sıranın çok geç geldiğini ve yeteri kadar ilgilenilmediğini bildiğinden hayati bir sebep olmadıkça doktora/psikoloğa ulaşma hakkını kullanmadığını, kişisel alan hesaplanırken sadece içinde kalınabilecek/uyunabilecek alanların hesaba katılması gerektiğini, tutma şartları yönünden katlanması gereken ağırlık eşiğinin fazlasıyla aşıldığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; tutulma şartları yönünden İnfaz Hâkimliğinin görevsizlik kararı vermesi nedeniyle kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğini, itiraz merciinin ise Hâkimlikten gelen kararların itirazını değerlendirirken kararın içeriğine bakmaksızın reddettiğini, itiraz merciinin çelişkili kararlar vermesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun tutma şartlarına ilişkin şikâyetleri yönünden farklı bir ceza infaz kurumuna nakledilmesi nedeniyle tazminat davası açabileceğinden bahisle başvuru yollarını usulüne uygun tüketmediği, başvurucunun şikâyet ve itirazları hakkında herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan İnfaz Hâkimliği nezdinde şikâyet başvurusunda bulunabildiği, İnfaz Hâkimliği kararına karşı yaptığı itirazla kararın hukuki denetimini sağladığı ileri sürülmüştür. Başvurucunun iddialarının incelenmesinde Anayasa ve mevzuat hükümleri ile Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu karşı beyanda bulunmamıştır.
12. 4675 sayılı Kanun’un 4. maddesine göre hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hâkimliğinin görevlerindendir. Buna rağmen İnfaz Hâkimliği, başvurucunun şikâyetleri yönünden görevsizlik kararı vermiştir. Başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin şikâyetlerinin büsbütün temelsiz olmadığı, bir başka ifadeyle sözü edilen iddiaların savunulabilir (tartışmaya, değerlendirmeye değer) nitelikte olduğu anlaşıldığından belirtilen iddialar kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir (etkili başvuru hakkından inceleme için bağlantı kurulan hak, özgürlük ya da yasağın savunulabilir olmasının şart olduğuna dair kararlar için birçok karar arasından bkz. Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 73).
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlamaya) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlar. Bunun için sözü edilen başvuru yollarının sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp uygulamada da etkili olması, bir başka söyleyişle başarı şansı sunması gerekir. Bununla birlikte bir başvuru yolunun gerek hukuken gerekse uygulamada genel anlamda etkili olması, somut olay bakımından etkili başvuru hakkına ilişkin bir ihlalin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine engel değildir (Yusuf Ahmed Abdelazım Elsayad, B. No: 2016/5604, 24/5/2018, §§ 60, 61). Ayrıca etkili başvuru hakkı bakımından inceleme yapılabilmesi kural olarak bu hakla arasında bağlantı kurulan hakkın, özgürlüğün ya da yasağın ihlal edildiğine önceden karar verilmiş olmasına bağlı değildir (Abdullah Yaşa [GK], B. No: 2015/12486, 5/11/2020, § 64).
15. Somut olayda başvurucunun tutulduğu odaların kalabalık olmasına yönelik şikâyetlerinin yanı sıra sağlık hizmetinin gerektiği gibi sağlanamamasına, hijyen koşullarının yetersiz olduğuna ve yeterli yemek verilmemesine yönelik iddialarını da içeren ceza infaz kurumunun şartlarının uygunsuz olduğuna ilişkin şikâyetlerinin, şikâyet konusunun 4675 sayılı Kanun'da düzenlenen infaz hâkimliklerinin görev alanına girmediği gerekçesiyle esasa girilmeden reddedildiği, bu itibarla başvurucunun barınma, beslenme, muayene ve tedaviye ilişkin şikâyetleri konusunda yerel mahkemelerce bir inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Şikâyet konusunun 4675 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve infaz hâkimliklerine mahpusların hak ve hürriyetlerinin korunması adına geniş bir görev alanı tanıyan düzenlemenin kapsamına hangi nedenlerle girmediği hususunda yerel mahkemelerce ikna edici açıklamalarda bulunulmadığı görülmüştür.
16. Başvurucunun İnfaz Hâkimliğine yaptığı şikâyetine ilişkin verilen görev yönünden ret kararının ilgili ve yeterli gerekçe içermediği, başvurucunun iddialarının incelenmesine ve uygun bir telafi şansı sunmaya elverişli olmadığı değerlendirilmiştir. İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararların dayanağı olarak gösterilen ilgili mevzuatın başvuruya konu işlemin hukuka ve Anayasa'ya uygun olup olmadığının denetlemesini yasaklamadığı da dikkate alındığında İnfaz Hâkimliğince ortaya konulan bu yaklaşım, temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğine yönelik şikâyetin etkili bir şekilde incelenmesine imkân sağlamamıştır. İtirazın yapıldığı Ağır Ceza Mahkemesi de bu eksikliği gidermeye yönelik bir karar vermemiştir. Neticede başvurucuya, kötü muamele yasağı kapsamında olduğunu ileri sürdüğü müdahalenin ortadan kaldırılması talebiyle başvurabileceği ve asgari güvenceleri içeren, pratikte de işleyen etkili bir hukuk yolunun sunulmadığı sonucuna varılmıştır.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
İrfan FİDAN ve Yılmaz AKÇİL bu görüşe katılmamıştır.
III. GİDERİM
18. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
19. Başvurucunun tahliye edilmesi nedeniyle tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
20. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
C. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN ve Yılmaz AKÇİL'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 18.800 TL vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuyaÖDENMESİNE
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Silivri 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2018/5849, K.2018/6064) ve Silivri Ağır Ceza Mahkemesine (2018/2361 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/7/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucu; kalabalık odada tutulma ve bu konudaki taleplerinin İnfaz Hakimliğince incelenmeden reddedilmesi nedeniyle kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınmıştır. Maddenin üçüncü fıkrasında kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı düzenlenmiştir. Anılan fıkrayla özel olarak insan onurunun korunması amaçlanmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
3. Başvuru konusu olayda başvurucu 3/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş, başvuru tarihinden sonra 21/9/2019 tarihinde başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmiş ve 15/4/2020 tarihinde tahliye olmuştur. Başvurucunun kalabalık olduğu ceza infaz kurumunda nakil talebi yerinde görülmüş ve başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun nakil taleplerinin dikkate alındığı not edilmelidir.
4. Öte yandan çoğunluk tarafından belirtilen İnfaz Hakimliğinin başvurucunun taleplerini incelemesi gerektiğine dair görüş değerlendirildiğinde, infaz hakimliğine başvurudan önce başvurucunun anılan iddialarını Cezaevi İdare ve Gözlem Kuruluna iletmesi ve buradan alacağı cevaba gere İnfaz Hakimliğine başvurması gerekir. İdare ve Gözlem Kurulunun etkisiz bir yol olduğu düşünülemez. Nitekim Mustafa Genç kararında başvurucu, eş görüşmesi ödülünden yararlanmak amacıyla doğrudan İnfaz Hâkimliğine başvurduğunu beyan etmiş; İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kuruluna başvurduğuna dair bir iddia ileri sürmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu gerekçesiyle başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir (Mustafa Genç, B. No: 2018/12508, 11/12/2018).
5. Somut olayda da başvurucu, koğuş şartlarının düzeltilmesine veya koğuş değişikliğine yönelik olarak idare ve gözlem kuruluna başvurduğuna veya ceza infaz kurumuna başvurduğuna dair bilgi veya belge ileri sürmemiştir. Doğrudan İnfaz Hakimliğine yapılan başvuruda ise görev yönünden ret kararı verilmiştir.
6. Diğer yandan başvurucunun başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmesi veya tahliye edilmesinden sonra anılan iddialarına ilişkin olarak tazminat davası açabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır.
7. Açıklanan nedenlerle somut olay yönünden başvurucunun kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edilmediği kanaatine vardığımızdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.
Üye