TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET KURTGÖZ BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2019/15817)
|
|
Karar Tarihi: 20/6/2023
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet KURTGÖZ
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru; şüphelinin elleri kelepçeli şekilde halka
teşhir edilip kamera kaydına alınması, şüphelinin gözaltında maruz kaldığı
eylemler ve bu eylemler hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi
nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan
yasağın, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının, müdafi yardımından yararlandırılmama ve
müdafinin soruşturma evrakına erişmesine izin verilmemesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçunu
işlediği iddiasıyla hakkında yürütülen bir ceza soruşturması kapsamında
23/9/2016-4/10/2016 tarihleri arasında gözaltında tutulmuştur. Başvurucu
hakkında düzenlenen 4/10/2016 tarihli adli raporun “muayene edilenin tıbbi
öz geçmişi” bölümünde sarı ve yeşil renkli, eski ekimozdan bahsedilmiştir
(Rapor okunaklı olmadığı için ekimozun bulunduğu yer anlaşılamamıştır.). Sözü
edilen rapora göre muayene sırasında muayene odasında sadece doktor ile
başvurucu bulunmaktadır ve başvurucu ekimozun nasıl oluştuğunu
hatırlamamaktadır. Önceki adli raporlarda herhangi bir yara izi tarif
edilmemiştir.
3. Başvurucu 4/10/2016 tarihinde kardeşi A.K. ve M.B.
isimli şüpheli ile birlikte tutuklanma talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk
edilmiştir. Yapılan sorgusunda başvurucu,gözaltındayken fiziksel ve ruhsal şiddete
maruz kaldığını öne sürmüştür. İddiasına göre ayakta bekletilmiş, soğuk su ile
yıkanmış ve darbedilmiştir. Başvurucu hakkında düzenlenen son adli raporda
belirtilen yara izi başvurucunun maruz kaldığı şiddet sebebiyle oluşmuştur.
Başvurucu, kötü muamelede bulunan kişileri görememiştir zira başı hep öne bakar
vaziyettedir. Sözünü ettiği kişilerin kendi aralarında birbirlerine nasıl hitap
ettiklerini de hatırlamamaktadır. Kendisine fiziksel şiddet uygulayan sadece
bir kişidir. Başvurucunun kardeşi A.K. da sorgusunda gözaltında bulunduğu
sırada başvurucunun beş altı kez yürüyerek gittiği yerden iki kişinin
kollarında geldiğini ve terör örgütü aleyhine bağırmaya zorlandığını iddia
etmiştir. Anılan iddialar üzerine sulh ceza hâkimliği aynı gün işkence suçu
yönünden savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur.
4. Başvurucu 10/10/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna (İnceleme Komisyonu) bir dilekçe
yazmış ve gözaltında tutulduğu süre içinde yaşadığını iddia ettiği kötü muameleleri
anlatarak kamera kayıtlarının incelenmesini, süreçte görev alan görevliler ile
gözaltında tutulan kişilerin ifadelerinin alınmasını istemiştir. Ceza infaz
kurumu dilekçeyi aynı gün İnceleme Komisyonuna gönderilmek üzere savcılığa
göndermiştir. Başvurucunun talebi üzerine İnceleme Komisyonu, kendilerine
10/10/2016 tarihli dilekçenin gelmediği yönünde başvurucuyu bilgilendirmiştir.
5. Başvurucu 4/11/2016 tarihinde, gözaltında tutulurken
maruz kaldığını iddia ettiği kötü muameleler nedeniyle savcılığa suç
duyurusunda bulunmuştur. İddiasına göreyapıldığını öne sürdüğü mülakatta
kendisine sorulan kişileri tanımadığını söylediği için Gaziantep Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM Şube) binasında tutulduğu sürede
küfre maruz kalmış, tehdit edilmiş, dövülmüş, üzerinde elbise olduğu hâlde
yıkanmış ve uzun süre belirli bir şekilde ayakta bekletilmiştir. Ayrıca terör
örgütü aleyhine bağırmaya ve bazı fiziksel hareketlerde bulunmaya zorlanmış,
zaman zaman da yemek ve sudan mahrum bırakılmıştır. Y. isimli müdür bir gün
başvurucuya eşinin de oraya geleceğini, bir başka gün ise eşinin yurt dışına
gittiğini söylemiştir. 4/10/2016 tarihinden önceki adli muayeneler sırasında
başvurucu, korkusundan maruz kaldığı muameleleri doktorlara anlatmamıştır. Başvurucunun
iddialarına bakılırsa kendisine kötü muamelede bulunanlar Y. isimli müdür ile
diğerlerinin “asker abi” diye seslendikleri kişidir.
6. Başvurucunun suç duyurusu üzerine savcılık konuyla
ilgili bir ceza soruşturması başlatıp TEM Şubeden gerekli tahkikatın
yapılmasını istemiştir. TEM Şube tarafından gönderilen belgelere göre
nezarethane ve ifade alma odalarındaki kameralar ancak 28 gün süreyle kayıt
yaptığı için başvurucunun gözaltında tutulduğu döneme ait kamera görüntüleri
mevcut değildir. Anlaşmalı yemek şirketinden gelen yemekler günde üç öğün
şeklinde başvurucuya verilmiştir. Başvurucuya kötü muamelede bulunulmamıştır ve
başvurucu 4/10/2016 tarihinde müdafii ile görüştürülmüştür. Savcılıkça
yürütülen soruşturma sonunda, başvurucunun kendisine işkence edilip
küfredildiğine ilişkin olarak soyut iddiası dışında delil bulunmadığı
gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Başvurucu,
savcılıkça verilen karara itiraz etmiş; itiraz dilekçesine başka belgeler
yanında kendisiyle aynı dönemde TEM Şubede gözaltında tutulan ve
tutuklanmalarının ardından kendisiyle aynı koğuşa yerleştirilen A.Ü., S.T.,
M.T. ve S.K. isimli şüphelilerin gözaltında iken maruz kaldıklarını iddia
ettikleri kötü muameleler nedeniyle 8/11/2016-22/9/2017 tarihleri arasında
yaptıkları suç duyurularına ilişkin dilekçeler ile yine kendisi ile aynı
dönemde gözaltında tutulan B.A. isimli kişinin maruz kaldığını öne sürdüğü kötü
muameleler nedeniyle çeşitli adli ve idari makamlara yazdığı dilekçeleri
eklemiştir. B.A. dışındaki şüpheliler dilekçelerinde başvurucunun iddialarının
bir kısmını doğrulamaktadır ve bütün şüpheliler aynı terör örgütüne üye olmakla
suçlanmaktadır. Başvurucunun anılan itirazı sulh ceza hâkimliğince reddedilmiş,
karar başvurucuya 11/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
7. Savcılık, sulh ceza hâkimliğince yapılan suç
duyurusunu (bkz. § 3) 21/11/2016 tarihinde kayda almış vekonuyla ilgili
belgeler ile kamera görüntülerini temin etmek için TEM Şube ile yazışmıştır.
TEM Şube, başvurucunun suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında
verdiği bilgilerinin aynısını (bkz. § 6) göndermiştir. Başvurucunun suç
duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonunda verilen kararın -bu kararda
başvurucunun 4/11/2016 tarihli suç duyurusunda dile getirdiği iddialar
ayrıntılı olarak yer almaktadır- bir örneğini soruşturma dosyasına alan
savcılık, başvurucunun kendisine işkence edilip küfredildiğine ilişkin olarak
soyut iddiası dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer
olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yönelik 18/1/2018
tarihli itirazı sulh ceza hâkimliğince 11/10/2018 tarihinde reddedilmiştir. Bu
karar başvurucuya 2019 yılı Nisan ayında tebliğ edilmiştir (Tebliğ belgesindeki
tarih okunaklı olmadığından tebliğ günü kesin olarak saptanamamıştır.).
8. Başvurucu, infaz hâkimliğinden kendisine sağlık
dosyasının fotokopisinin verilmesi yönünde talepte bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği
talep edilmesi hâlinde dosyanın ivedilikle ilgili makama gönderileceğini de
belirterek başvurucunun talebini reddetmiştir. Bu karara yapılan itiraz ağır
ceza mahkemesince yerinde görülmemiştir.
9. Ağır ceza mahkemesi, isnat edilen suçlama sebebiyle
başvurucuyu süreli hapis cezasına mahkûm edip başvurucunun tutukluluk hâlinin
devamına karar vermiştir. Başvurucubu karara karşı istinaf kanun yoluna
başvurmuştur. Bölge adliye mahkemesinin ilgili ceza dairesi başvurucunun
istinaf isteminin esastan reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar
vermiştir. Başvurucunun tutukluluk hâlinin devam ettirilmesine ilişkin itirazı
15/8/2018 tarihinde reddedilmiş ve bu karar başvurucuya 6/9/2018 tarihinde
tebliğ edilmiştir. Başvurucu temyiz kanun yoluna başvursa da istinaf
başvurusunun esastan reddine ilişkin karar Yargıtayca onanmıştır.
10. Başvurucu 2019 yılında 20/10/2016-4/2/2019 tarihleri
arasında gördüğü tedavilerle ilgili evrakın dosyasına eklenmesi için sulh ceza
hâkimliğine dilekçe yazmıştır. Bu talep savcılıkça reddedilmiştir.
11. Başvurucu 26/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
12. Komisyonca adli yardım talebinin kabulü ile
başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
II. İNCELEME VE GEREKÇE
A. Anayasa’nın
17. Maddesinin Üçüncü Fıkrasında Güvence Altına Alınan Yasağın İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu; aleyhine delil olmamasına rağmen suçunu
itiraf etmesi için gözaltında tutulduğu süre içinde hakarete uğramasından, uzun
süre ceza infaz kurumunda kalacağı, eşinin de nezarethaneye getirileceği,
eşinin kendisini terk edeceği, çocuklarının devlet korumasına alınacağı,
uyuşturucu ile fuhşa bulaşacakları da dâhil olmak üzere belirli hususlarla
tehdit edilmesinden, dövülmesinden, üzerinde elbise olduğu hâlde yıkanmasından
ve uzun süre belirli bir şekilde ayakta bekletilmesinden yakınmıştır. Ayrıca
terör örgütü aleyhine bağırmaya ve bazı fiziksel hareketlerde bulunmaya
zorlanmasından, bir süre yemek ve sudan mahrum bırakılmasından, elleri
kelepçeli şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınmasından, maruz
kaldığını iddia ettiği muameleler hakkında etkili bir ceza soruşturması
yürütülmemesinden, soruşturmada verilen nihai kararın kendisine geç tebliğ
edilmesinden ve İnceleme Komisyonuna gönderdiği dilekçenin muhatabına
iletilmemesinden şikâyet etmiştir. Bakanlık görüşünde; ekimozların ne şekilde
oluştuğunu gösterebilecek nesnel bir delil unsuru bulunmadığı, kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararda başvurucu hakkında düzenlenen tüm adli raporların
bütünsel şekilde ele alındığı, usul yükümlüğüne ait gerekliklerin özenle yerine
getirildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında ihlal
iddialarını yinelemiştir.
14. Başvurucunun İnceleme Komisyonuna gönderdiği
dilekçede yer alan talebin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında
yasaklanan muamelelerin soruşturulmasına yönelik olduğu görülmektedir(bkz. §
4). Bu nedenle diğer iddiaların dile getirilme şekli de dikkate alınarak bütün
ihlal iddiaları anılan yasak kapsamında incelenmiştir.
15. Başvurucunun gözaltında maruz kaldığını ileri sürdüğü
muamelelerle ilgili iki farklı soruşturma yürütülse de başvurucu 4/11/2016
tarihinde yaptığı suç duyurusu nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında
verilen nihai karardan sonra süresi içinde bireysel başvuru yapmamıştır (bkz.
§§ 5, 6). Bu nedenle ihlal iddiaları yalnızca sulh ceza hâkimliğinin 4/10/2016
tarihli suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturma kapsamında
değerlendirilmiştir.
16. Başvurucu, elleri kelepçeli şekilde halka teşhir
edilip kamera kaydına alınmasından şikâyet etmiştir ancak bu iddiasını
başvuruya konu ceza soruşturmasında dile getirmemiştir. Oysa bireysel başvuru
yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için
başvurucuların bireysel başvuruya konu şikâyetlerini öncelikle ve süresinde
yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi gerekir (İsmail
Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
17. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun elleri kelepçeli
şekilde halka teşhir edilip kamera kaydına alınması nedeniyle Anayasa’nın 17.
maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan yasağın ihlal edildiğine
ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmelidir. Bununla birlikte açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurucunun anılan yasak kapsamındaki diğer iddialarının kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
18. Kişilerin kendi tutumunun zorunlu kıldığı hâller
dışında güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerince kişilere fiziksel güç
kullanılması kötü muamele yasağını ihlal etmektedir (Gülşah Öztürk ve
diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 52). Kişi gözaltı gibi bireylerin
devletin kontrolü altında bulunduğu bir sırada yaralanmış ise bu olaya ilişkin
tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamların
üzerindedir zira bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler
çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (bkz. S.D. B. No: 2013/3017,
16/12/2015, §§ 89, 91; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No:
2013/8137, 20/4/2016, § 95).
19. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal
eder biçimde fiziksel ve ruhsal bir saldırıya uğranıldığına dair savunulabilir
bir iddia varsa bu iddia hakkında etkili bir soruşturma yürütülmelidir.
Yaralama olayınıngüç kullanmaya yetkili bir kamu görevlisinin kasıtlı bir
eylemi sonucu meydana geldiğinin ileri sürüldüğü hâllerde ivedilikle bir ceza
soruşturması başlatılmalı, soruşturma olaya karışmış olanlardan bağımsız
kişilerceyürütülmeli, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların
belirlenmesini sağlayabilecek bütün deliller toplanmalı, soruşturma süreci
gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık tutulmalı,
soruşturma sonunda çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanılmamalı (nesnel ve
tarafsız analiz) ve soruşturma makamınca, kullanılan gücün ilgilinin davranışı
nedeniyle mutlak surette gerekli olan bir güç kullanımına karşılık gelip
gelmediği ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ayrıca soruşturmada
makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir (sözü edilen ilkelerin yer aldığı
örnek kararlar için Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021,
§§ 75-78; İsmail Adak, B. No: 2018/19964, 20/10/2021, §§ 37-41).
20. Somut olayda başvurucu 23/9/2019-4/10/2016 tarihleri
arasında gözaltında tutulmuştur. Daha önceki adli raporlarda herhangi bir yara
tarif edilmese de başvurucu hakkında düzenlenen 4/10/2016 tarihli adli raporda
sarı ve yeşil renkli, eski bir ekimozdan bahsedilmiştir (bkz. § 2). Söz konusu
raporun düzenlendiği vakitte başvurucu hâlâ gözaltındadır. Başvurucu aynı
tarihte yapılan sorgusunda ekimozun gözaltında maruz kaldığı şiddetin sonucu
olduğunu iddia etmiştir(bkz. § 3). Anılan iddia nedeniyle yapılan suç duyurusu
üzerine yürütülen soruşturma, tespit edilen ekimozun devlet görevlilerine atfı
mümkün olmayan bir sebeple oluştuğunu ortaya koyamamıştır. Anayasa Mahkemesinin
Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili
değerlendirmelerine göre nasıl oluştuğu soruşturma makamınca ortaya konulamayan
bir yaralanmaya sebep olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele
olarak kabul edilebilir (Bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar
için birçok karar arasından bkz. Osman Gökalp, B. No: 2019/7312,
3/2/2022, §§ 32-35). Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele
yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.
21. Başvuruya konu soruşturmadaki delil durumu dikkate
alınarak işbu başvurunun konusunu teşkil eden diğer kötü muamele
eylemleriyönünden Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına
alınan yasağın maddi boyutu kapsamında inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.
22. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan yasağın usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiaya gelince
başvurucu hakkında düzenlenen 4/10/2016 tarihli adli rapora ve başvurucunun
sorgudaki beyanı nedeniyle sulh ceza hâkimliğince yapılan 4/10/2016 tarihli suç
duyurusu rağmen savcılık, konuyla ilgili soruşturmayı ilk kez başvurucunun
4/11/2016 tarihli suç duyurusu sonrasında başlatmış; sulh ceza hâkimliğince
yapılan suç duyurusunu da ancak 21/11/2016 tarihinde soruşturma defterine
kaydetmiştir (bkz. § 7). Hâlbuki bir kişinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasını ihlal eder biçimde fiziksel ve ruhsal bir saldırıya uğradığını
gösteren yeterli, kesin belirtiler olduğunda soruşturma makamları resen
soruşturma başlatmalıdır (birçok karar arasından bkz. S.D. § 112).
23. Soruşturma işlemlerinin geç başlatılması, saklama
süresinin 28 gün olması nedeniyle TEM Şubede bulunan kameralara ait kayıtların
elde edilememesine neden olmuştur. Kamera görüntülerinin başvurucunun
iddialarının doğruluğunu ortaya çıkarmadaki önemi tartışılamaz.
24. Savcılık, ekimoz tespitine yer veren adli rapora ve
sulh ceza hâkimliğince başvurucu ile birlikte sorgulanan A.K.nın başvurucuyla
ilgili beyanlarına rağmen sözü edilen ekimozun nasıl meydana geldiğine ve bu
ekimozdan devlet görevlilerinin sorumlu olup olmadığına ilişkin hiçbir
araştırma yapmamıştır. Bu nedenle başvuruya konu soruşturmada, maruz kaldığını
iddia ettiği muamelelerle ilgili olarak başvurucunun ayrıntılı beyanına
başvurulmamış; A.K.nın ifadesi alınmamış, başvurucu ile aynı zaman diliminde
TEM Şubede gözaltında tutulan diğer kişilerin, nezarethane görevlilerinin ve
başvurucuyla mülakat yapan görevlilerin tespiti ile beyanlarının alınması için
gerekli adımlar atılmamıştır. Savcılık ayrıca başvurucunun 4/11/2016 tarihli
suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonunda verilen kararın bir örneğini
soruşturma dosyasına alması nedeniyle haberdar olduğu Y. isimli müdürün
ifadesini almamıştır. Bu nedenle olayın aydınlatılıp sorumluların
belirlenmesini sağlayabilecek deliller toplanmamıştır.
25. Savcılıkça TEM Şube tarafından verilen bilgilerle
yetinilerek soruşturma sonuçlandırılmıştır. Başvurucunun TEM Şubede gözaltında
tutulduğu dikkate alındığında savcılığın bu tutumu,bağımsız soruşturma
ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
26. Savcılık, başvurucuya işkence edilip küfredildiğine
ilişkin başvurucunun soyut iddiası dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle
kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir ancak 4/11/2016 tarihli adli rapor
başvurucunun fiziksel şiddete uğradığına yönelik iddialarını desteklemektedir.
Bu bakımdan soruşturma dosyasında mevcut delillerin nesnel ve tarafsız bir
analizinin yapıldığını da söylemek güçtür.
27. Anılan tespitler, gerek yaralama gerek kabul
edilebilir bulunan diğer kötü muamele iddiaları yönünden insan haysiyetiyle
bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılması
için yeterlidir.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin
üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele
yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
29. Başvurucu, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki
olmamasından şikâyet etmiştir.
30. Gözaltı tedbirinin hukuki olmadığına ilişkin iddia Neslihan
Aksakal (B.No: 2016/42456, §§ 34-38). kararı doğrultusunda başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle,tutuklama tedbirinin hukuki olmadığı
iddiasının ise Mehmet Emin Kılıç (B. No: 2013/5267, 7/3/2014, §§ 27, 28)
kararı doğrultusunda süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. Adil
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
31. Başvurucu, gözaltında iken on gün boyunca müdafi
yardımından yararlandırılmamasından ve müdafiinin soruşturma evrakına
erişmesine izin verilmemesinden yakınarak adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
32. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu
olarak olağan kanun yollarında ileri sürülmeyen iddialar bireysel başvuru
konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
Başvurucu ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü iddiayı temyiz başvurusunda dile
getirmediği için kanun yollarını usulüne uygun tüketmemiştir.
33. Açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Diğer İhlal
İddiaları
34. Başvurucu; tedavi, tanı ve rapor taleplerinin
mahkemelerce dikkate alınmamasından şikâyet etmiş ve bu şikâyetini fotokopi
talebi nedeniyle verilen kararlar (bkz. § 8) ile gördüğü tedavilere dair
evrakın dosyasına eklenmesine ilişkin talebinin reddedilmesine (bkz. § 10)
dayandırmıştır.
35. Başvurucunun tutulduğu ceza infaz kurumunda sağlık
hizmetlerine erişemediğine yönelik bir şikâyetinin olmadığı, şikâyete dayanak
belgelerin de buna ilişkin olmadığı görülmüştür. Bu durumda başvurucunun bu
konuyla ilgili temel şikâyeti Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında
yasaklanan fiil ve muamelelere maruz kaldığına ve buna ilişkin şikâyeti
hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkindir ve bu şikâyet
zaten incelenmiştir (bkz. §§ 13-27). Bu nedenle başvurucunun diğer ihlal
iddialarıyla ilgili inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi
gerekir.
III. GİDERİM
36. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden soruşturma
yargılama yapılması yanında 20.000.000 TL manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
37. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturmamakamınca yapılması
gereken iş, yenidensoruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875,
7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506,
7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No:
2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
38. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net
112.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurucunun elleri kelepçeli şekilde halka teşhir
edilip kamera kaydına alınması nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasında güvence altına alınan yasağın ihlal edildiğine ilişkin iddiasının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi
ve usul boyutlarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
3. Gözaltı tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
6. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul
boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan
muamele yasağına ilişkin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
soruşturma yapılmak üzere Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No:
2016/51008) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 112.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 20/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.