logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Harun Ağsakallı [2.B.], B. No: 2019/17656, 11/5/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HARUN AĞSAKALLI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/17656)

 

Karar Tarihi: 11/5/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ömer MENCİK

Başvurucu

:

Harun AĞSAKALLI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun posta yolu ile göndermek istediği dokümanın sakıncalı bulunarak gönderilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuru tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan Söke T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucu, 198 sayfadan oluşan el yazısı ile oluşturduğu bir dokümanı yakınına göndermek istemiştir. Başvurucu, dokümanı kitaplaştırması için yakınına gönderdiğini belirtmiştir.

4. Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu (Komisyon) söz konusu el yazısı dokümanı incelemiştir. Komisyon, başvuru konusu dokümanın özellikle ceza infaz kurumlarıyla ilgili olarak kişi veya kurumları paniğe yöneltecek ifadeler ile devleti ve devlet adamlarını küçük düşürecek ifadeler içerdiğini belirtmiş ve Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kuruluna (Disiplin Kurulu) sunulmasına karar vermiştir.

5. Disiplin Kurulu, incelemesinin sonucunda başvuru konusu dokümanda sakıncalı olduğu değerlendirilen sözcükler bulunduğu kanaatine varmış ve dokümanın alıcısına gönderilmemesine ve başvurucuya iadesine karar vermiştir.

6. Başvurucu, Disiplin Kurulu kararına karşı Söke İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. Hâkimlik, başvuru konusu dokümanı incelemiş "20, 21, 37, 38, 47, 48, 55, 56, 74, 75, 80, 82, 84, 90 ıncı sayfalarda kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan yanlış bilgiler ile görevlileri hedef gösteren kelimeler ve cümleler bulunduğunun anlaşıldığı ve söz konusu mektup içeriğinde sakıncalı ibareler bulunduğu" gerekçesiyle Disiplin Kurulu kararının usul ve yasaya uygun olduğuna ve başvurucunun şikâyetinin reddine 5/2/2019 tarihinde karar vermiştir.

7. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. Söke 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) Hâkimliğin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı 20/3/2019 tarihinde reddetmiştir.

8. Başvurucu, nihai kararı 4/4/2019 tarihinde öğrendikten sonra 26/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucu; 198 sayfadan oluşan ve kendisinin oluşturduğu bir dokümanı yakınına göndermek istediğini ancak sakıncalı olduğu gerekçesiyle alıcısına gönderilmediğini, dokümanın "İnsan Ne ile Yaşar, Zaman ve Sabır, Temiz Bir Sevgi, Kadının Altın Kuralı" gibi 51 başlıkta yazılmış bir eser olduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca başvuru konusu dokümanı kitaplaştırmak için yakınına göndermek istediğini ancak engellemenin de ötesinde defterine el konulduğunu ifade etmiş ve bu nedenlerle haberleşme özgürlüğünün, mülkiyet hakkının ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; öncelikle Anayasa Mahkemesinin benzer başvuruları haberleşme özgürlüğü kapsamında incelediği, bu nedenle somut başvurunun da haberleşme özgürlüğü kapsamında incelendiği belirtilmiş ve bu kapsamda bir görüş sunulmuştur. Anayasa Mahkemesinin somut olayla benzer olaylarda verdiği bazı kararlara ve Disiplin Kurulunun ve derece mahkemelerinin gerekçelerine yer verilmiştir. Başvurucunun haberleşme özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği noktasında inceleme yapılırken görüşte değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.

13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yazılı belgelerin bir başkasına verilmesi, iletilmesi ve bastırılması özgürlüğü ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle mevcut koşullar altında başvurunun ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir (benzer değerlendirmeler için bkz. Bejdar Ro Amed, B. No: 2013/7363, 16/4/2015, § 40; Murat Türk (2), B. No: 2013/7082, 21/4/2016, § 36). Öte yandan Disiplin Kurulu kararına konu edilen dokümanın başvurucunun beyanına göre edebî bir çalışma niteliğinde olduğu, bu yönüyle başvurucunun iletişim kurmasını sağlayan bir materyal özelliğini taşımadığı anlaşılmış ve başvurucunun haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğine dair şikâyetinin de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. Murat Türk (2), § 37; Abdullah Kalay (2), B. No: 2016/2374, 3/3/2022, § 22).

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Başvuruya konu dokümanların Ceza İnfaz Kurumu dışına gönderilmesinin engellenmesi ile başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulduğunun kabul edilmesi gerekir. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

16. Müdahaleye dayanak olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı (benzer değerlendirmeler için bkz. Bejdar Ro Amed, § 51; Murat Türk (2), § 37; Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-46), müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında benzer değerlendirmeler için bkz. Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, §§ 38-41; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 21; Eşref Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, §§ 39-43).

17. Somut olayda başvurucu, kurum dışındaki bir yakınına 198 sayfadan oluşan ve kitaplaştırmayı düşündüğü yazılı bir doküman göndermek istemiştir. Disiplin Kurulu, söz konusu dokümanın sakıncalı ifadeler içerdiği, Hâkimlik ise dokümanın bazı sayfalarında açıkça kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan yanlış bilgiler ile görevlileri hedef gösteren kelimeler ve cümleler bulunduğu gerekçesiyle alıcısına gönderilmemesine karar vermiştir. Mahkeme de Hâkimlik kararını hukuka uygun bulmuştur.

18. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altında olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır (Murat Karayel (5), § 27).

19. Öte yandan bir hapis cezasının veya özgürlükten yoksun bırakan benzer bir yaptırımın amacı ve meşruiyeti toplumu suça karşı korumak, bununla bağlantılı olarak da mahkûmların ıslahını sağlayabilmektir (daha geniş değerlendirmeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 36). Mahkûmların kendilerini geliştirmelerine imkân sağlayan edebî metinler oluşturmalarına ve bunları yayımlayabilmelerine olanak tanınması da mahkûmların ıslahı için önemlidir.

20. Bununla birlikte ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlanabilir. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

21. Ceza infaz kurumlarınca mahpusların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin takdir payı içinde kalıp kalmadığı ve esas itibarıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı müdahalenin gerekçesine bakılarak anlaşılabilir. Dolayısıyla mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde kurumların ve derece mahkemelerinin dava konusu ifadelerin ceza infaz kurumunun asayişini ve güvenliğini tehlikeye düşüren, kamu görevlilerini hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yönelten yalan ve yanlış bilgileri içerip içermediği, tehdit ve hakaret unsuru taşıyıp taşımadığını değerlendirmeleri gerekir (Bejdar Ro Amed, § 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için bkz. Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 73; derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapıldığının tespit edildiği bir karar için bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 39-44).

22. Somut olayda Disiplin Kurulu ve Hâkimlik kararlarında; gönderen, muhatap ve içerik gözetilerek başvuruya konu doküman içeriğinde yer alan hangi sözlerin kişi veya kuruluşları paniğe yönelten yalan ve yanlış beyanlar içerdiği belirtilmeden dokümanın tamamının sakıncalı olduğuna karar verilmiştir. Bu tespiti yapan kararı denetleyen derece mahkemesinin kararında da söz konusu dokümanın neden sakıncalı olduğu dokümanın içeriğiyle ilişkilendirerek gerekçelendirilmemiştir.

23. İfade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerekir (diğerleri arasından bkz. Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında bkz. Eşref Arslan, §§ 50-54; Abdulhamit Babat (3), B. No: 2015/3370, 9/1/2020, §§ 33-37). Sonuç olarak somut olayda Disiplin Kurulu ve Hâkimlik, başvurucunun göndermek istediği dokümanın gönderilmemesinin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir. Bu nedenle başvuru konusu dokümanın gönderilmemesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.

24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

25. Bundan başka başvurucu, yargı mercilerine başvurabilmek için sakıncalı bulunan sayfaların fotokopilerinin kendisine verilmesini ve ayrıca sakıncalı bulunan açıklamaların neler olduğunun bildirilmesini talep etmiş ise de idare talepleri yerine getirmemiş, derece mahkemeleri de başvurucunun şikayetlerini görmezden gelmiştir. Somut başvuruda, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşıldığından adil yargılanma hakkı kapsamında kalan şikâyetlerin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve 5.000.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında net 18.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Öte yandan başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkı yönünden İNCELEME YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Söke İnfaz Hâkimliğine (E.2019/42, K.2019/206 sayılı karar) GÖNDERİLMESİNE,

F. Başvurucuya net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Harun Ağsakallı [2.B.], B. No: 2019/17656, 11/5/2023, § …)
   
Başvuru Adı HARUN AĞSAKALLI
Başvuru No 2019/17656
Başvuru Tarihi 26/4/2019
Karar Tarihi 11/5/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun posta yolu ile göndermek istediği dokümanın sakıncalı bulunarak gönderilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi