TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ZAFER ALHAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/17959)
|
|
Karar Tarihi: 4/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Pınar ARMAĞAN YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Zafer ALHAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Oğuzhan BOZKURT
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; işçilik alacaklarının tahsili talebiyle
açılan davada emsal davalardan farklı karar verilmesi sebebiyle hukuki
belirlilik ilkesinin, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 27/5/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurucuya ait başvuru formu ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvuru Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 6/5/2014 tarihinde dava açmıştır. Bölge
Adliye Mahkemesinin -Yargıtaya temyiz kanun yolu açık olmak üzere- 10/1/2019
tarihli kararı temyiz edilmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 28/3/2019
tarihinde Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla belirtilen miktarların
kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davacı vekilinin temyiz istemini
reddetmiş ve hüküm kesinleşmiştir. Başvurucu 27/5/2019 tarihinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
9. Mahkemenin 4/11/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
10. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul
sürede yargılanma ve mülkiyet haklarınınihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
11. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
15. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 4 yıl
8 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
17. Başvurucu, emsal davalarda farklı karar verilmesi
sebebiyle hukuki belirlilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvurucunun belirtilen şikâyetleri yönünden açık bir ihlalin bulunmadığı
değerlendirildiğinden iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
19. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 60.000 TL maddi ve
40.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
20. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
21. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 8.000 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
22. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Somut olayda tespit edilen ihlal ile ileri
sürülen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat
taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
23. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 8.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Erciş 1. Asliye Hukuk
(İş) Mahkemesine ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 4/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.