logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sahir Altun [1.B.], B. No: 2019/19270, 18/10/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SAHİR ALTUN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/19270)

 

Karar Tarihi: 18/10/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Hüseyin Özgür SEVİMLİ

Başvurucu

:

Sahir ALTUN

Vekili

:

Av. İbrahim Serdar BAYRAMOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; gece vakti alkollü içki satışı yapıldığı gerekçesine dayalı olarak savunması alınmadan idari para cezası verilmesi, bu cezaya ilişkin karar tutanağında ödenecek ceza tutarı konusunda belirsizlik bulunması, iptal başvurusunun duruşmasız incelenmesi ile eksik ve hatalı inceleme yapılarak itirazın reddedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Ordu ili Perşembe ilçesinde jandarma görevlilerince 5/2/2017 tarihinde saat 01.30 itibarıyla düzenlenen tutanağa göre başvurucunun eşi A.A. adına kayıtlı olup başvurucu tarafından işletilen marketten 4/2/2017 tarihinde saat 23.30 sıralarında çıkan E.K. ve S.A.nın üç adet bira aldıkları tespit edilerek market önünde durdurulmuştur. Kendilerinden sorulduğunda biraların S.A.nın annesine ait kredi kartı ile bu marketten satın alındığı ancak satışa dair fiş ya da fatura alınmadığı beyan edilmiştir. Anılan tutanakta, bu kişilerin beyanı üzerine işyerinde bulunan başvurucudan söz konusu işleme dair fiş, fatura belgeleri talep edilmişse de başvurucunun herhangi bir belge vermeyip marketi saat 23.45'te hızlıca kapatarak oradan ayrıldığı, bu nedenle alkollü içki satışına dair belge temin edilemediği belirtilmiştir.

3. E.K. ve S.A. kollukta bilgi sahibi sıfatıyla alınan ifadelerinde tutanak içeriğini doğrulayarak söz konusu alkollü içkileri yaklaşık 30 TL karşılığında başvurucudan satın aldıklarını söylemiştir.

4. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun (TAPDK) 3/5/2017 tarihli kararıyla gece vakti içki satışı yapıldığı gerekçesiyle market sahibi olarak başvurucunun eşi A.A. hakkında başvurucu hakkında 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesinde yer alan "Alkollü içkiler, 22:00 ila 06:00 saatleri arasında perakende olarak satılamaz." hükmünün ihlal edildiği gerekçesiyle aynı Kanun'un 7. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca 2017 yılı için alt sınırdan olmak üzere 36.758 TL idari para cezası verilmiştir.

5. Market sahibi A.A. idari para cezasının iptali istemiyle başvuruda bulunmuştur. Perşembe Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 2017/319 değişik iş sayılı dosyasında duruşma açılarak yapılan inceleme sırasında başvurucunun, tutanağı düzenleyen iki kolluk görevlisi ile birlikte S.A. ve E.K.nın tanık sıfatıyla ifadeleri alınmıştır. Kolluk görevlileri S.A. ve E.K.yı marketten çıkarken görüp durdurduklarını söyleyerek tutanak içeriğini doğrulamıştır. S.A. ve E.K. da önceki ifadelerinin doğru olduğunu beyan etmiş, S.A. önceki ifadesine ek olarak market kasasında biraların satışı işlemini kendilerine daha önceden de tanıdığı başvurucunun yaptığını söylemiştir. Başvurucu ise markete gelen S.A. ve E.K.ya sadece nakit para karşılığında sigara sattığını, alkollü içki satmadığını ve S.A. ile arasında önceye dayalı husumet bulunduğunu ileri sürmüştür.

6. Hâkimlik 23/2/2018 tarihinde market sahibi A.A.nın başvurusunun kabulüne ve hakkındaki idari para cezasının iptaline, alkollü içki satışı yapan kişinin başvurucu olduğu değerlendirilerek idare tarafından başvurucu hakkında idari para cezası verilip verilmeyeceğinin takdiri için karardan bir örneğin idareye gönderilmesine karar vermiştir. Bu karara yönelik A.A., Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan itiraz başvuruları Ordu 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 27/3/2018 tarihinde reddedilerek karar kesinleşmiştir.

7. Hâkimlik kararı doğrultusunda Tarım ve Orman Bakanlığı (Bakanlık) tarafından aynı eyleme ilişkin olarak 28/1/2019 tarihinde bu kez başvurucuya idari para cezası verilmiştir. Bu hususta düzenlenen idari yaptırım karar tutanağındaki "Uygulanan Yaptırım" başlıklı kısımda idari para cezası miktarı rakamla 36.758 TL olarak yazılmış, devamında yazı ile bu miktar "Kırkikibinyetmişaltılira" olarak belirtilmiş ise de tutanaktaki anlatım içeriğinde ve yine Bakanlığın "İdari Para Cezası Tebligatı" başlıklı 30/1/2019 tarihli belgede bu cezanın 36.758 TL olduğu açıklanmıştır.

8. Başvurucu, Bakanlıkça verilen idari para cezasının iptali istemiyle başvuruda bulunmuştur. Başvurucu dilekçesinde esasa dair itiraz nedenlerini belirtmiş ve incelemenin duruşmalı yapılmasını talep etmiştir. Anılan başvuru, Hâkimliğin dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda 16/4/2019 tarihinde reddedilmiştir. Bu kararda idari para cezasına dayanak olan mevzuata yer verildikten sonra, aynı eyleme dair Hâkimliğin market sahibi A.A. hakkındaki 2017/319 değişik iş sayılı dosya içeriğine ve inceleme sonucu ulaşılan kanaate atıf yapılarak itirazın reddedildiği belirtilmiştir. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı da Ordu 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 26/4/2019 tarihinde reddedilmiştir.

9. Başvurucu, nihai kararı 7/5/2019 tarihinde öğrendikten sonra 3/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Savunma İçin Gerekli Zaman ve Kolaylıklara Sahip Olma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucu, Bakanlıkça kendisi hakkında uygulanan idari para cezasının savunması alınmaksızın verilmesi nedeniyle savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Savunma hakkı Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenmiş olup ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması demokratik toplumun temel bir ilkesidir. Bu sebeple hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilebilmesi için savunma hakkının tam ve etkili bir biçimde kullanılmasının sağlanması gerekir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32).

12. Anayasa Mahkemesi kabahatleri "suç isnadı" olarak değerlendirmekte ve bunlara ilişkin uyuşmazlıkların Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında olduğunu kabul etmektedir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 26; Mahmut Manbaki, B. No: 2012/731, 15/10/2014, §§ 27, 28).

13. Yargılama öncesi aşama (araştırma, soruşturma süreci) konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yargılamaları bir bütün olarak düşünmektedir. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin bazı gerekliliklerine yargılama öncesi süreçte uyulmaması yargılamanın adilliğine önemli ölçüde zarar verecek ise adil yargılanma hakkının bazı güvenceleri yargılamaların bu aşamasında da söz konusu olabilir (Afitap Salman [GK], B. No: 2013/2105, 11/11/2015, § 18). Ancak yargılama öncesi aşamaya ilişkin ileri sürülen iddiaların bireysel başvuruya konu olabilmesi için yargılamanın hakkaniyetinin zedelenecek olması ve bu ihlallerin yargılama sürecinde telafi edilemeyecek nitelikte olması gerekir (Afitap Salman, § 22).

14. Somut olayda başvurucu, idari para cezasının kaldırılması istemiyle Hâkimlik nezdinde itiraz başvurusunda bulunarak anılan cezaya yönelik bilgi ve kanıtlar ile iddia ve savunmalarını yargı mercilerine sunma fırsatı elde etmiştir. Muhakeme süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde idari para cezasının verilmesi aşamasında savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın, bu cezanın iptali istemiyle yapılan başvurunun adil bir şekilde yürütülmesini engelleyecek bir duruma yol açacak nitelikte olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Aleni Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu; incelemenin duruşmalı yapılması yönündeki talebi hakkında karar verilmediğini, duruşma açılmadan inceleme yapılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Muhsin Hükümdar (B. No: 2016/15853, 7/11/2019) kararında incelemiş olup somut başvuruda anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi Muhsin Hükümdar kararında Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birinin de yargılamanın kamuya açık olarak duruşmalı yapılması ilkesi olduğunu, bunun yanında Anayasa’nın 141. maddesinde de yargılamanın kamuya açık olarak duruşmalı yapılması ilkesinin açık olarak düzenlendiğini belirtmiştir. Buna göre başvurucu; hakkaniyete uygun yargılanma, bu bağlamda diğer hususların yanı sıra savunma yapma, aleyhindeki ifadeleri dinleme, tanıkları sorgulama veya sorgulatma imkânlarına sahip olmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Muhsin Hükümdar, § 37).

18. Anayasa Mahkemesi, anılan kararda duruşma yapma yükümlüğünün mutlak bir yükümlülük olmadığını vurgulamıştır. Bu kapsamda ağırlıkları bakımından farklı nitelikte olan suç isnadına ilişkin uyuşmazlık kategorilerinin mevcut olduğuna dikkat çekilerek adil yargılanma hakkının güvencelerinin ceza hukukunun çekirdeğini oluşturan konularda daha katı bir biçimde uygulanması gerekirken bu kategoriye girmeyen ve gerek koruduğu hukuki menfaat gerekse de öngördüğü yaptırım itibarıyla daha hafif nitelikteki dava kategorilerine mutlak surette en katı hâliyle uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Bu sebeple ceza alanındaki her davada duruşma yapılmasının gerekli olmayabileceği kabul edilmelidir (Muhsin Hükümdar, § 38).

19. Anayasa Mahkemesi Muhsin Hükümdar kararında gerek hukuk gerekse ceza yargılamalarında duruşma yapılmamasını haklı kılabilecek koşulların ilgili uyuşmazlığın niteliği ve esas itibarıyla derece mahkemelerince karara bağlanacak meselenin mahiyetine bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda yapılan incelemelerde -duruşma yapılması usul kurallarına göre zorunlu olsun ya da olmasın- davanın açıklığa kavuşturulmasında dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin yeterli olup olmadığı önem taşımaktadır. Bunun yanında davada başvurucunun kişisel özellikleri, davranışları gibi sözlü yargılamayı zorunlu kılan olguların bulunup bulunmadığı veya şeklî, sınırlı ve teknik nitelikte bir incelemenin çözüm için yeterli olup olmadığı hususları da değerlendirilmelidir. Bu çerçevede delil ve ifadelerin sözlü olarak sunulmasını veya tanıkları sorgulamayı veya sorgulatmayı gerektirecek inandırıcılıkla ilgili sorunların ya da ihtilaflı olayların var olmadığı ve suç isnadında bulunulan kişiye savunmasını yazılı olarak sunma ve aleyhindeki delillere itiraz etme imkânının tanındığı hâllerde duruşma yapılması gerekli görülmeyebilir (Muhsin Hükümdar, § 38).

20. Adil yargılama hakkının diğer güvencelerine uyulmak kaydıyla usul ekonomisi ve iş yükünün azaltılması gibi amaçlarla bazı yargılamaların duruşmadan istisna tutulması ve duruşma yapılmaksızın karara bağlanması tek başına ihlale yol açmaz. Anayasa Mahkemesi nihai olarak duruşma yapılmamasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedeleyip zedelemediğini gözönünde bulundurur (benzer yöndeki kararlar için bkz. Adnan Altın, B. No: 2013/9748, 7/1/2016; Mustafa Doğan, B. No: 2014/1836, 28/9/2016; Peyote Müzik Film Org. Tur. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/9345, 7/7/2015; Fatih Birol ve Remziye Birol, B. No: 2013/19, 7/3/2014).

21. Somut olayda başvurucu; olaya ilişkin savunması alınmadan ceza verildiğini, idari para cezası verilebilmesi için mevzuatta öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunu, delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğini ileri sürerek idari para cezasının iptal edilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucu iptal talebini içeren dilekçesinde incelemenin duruşmalı olarak yapılması yönündeki talebini Hâkimliğe iletmiştir. Bununla birlikte bahsi geçen dilekçede uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından duruşma yapılmasının neden gerekli olduğu hususunda başvurucu tarafından herhangi bir açıklamada bulunulmadığının altı çizilmelidir. Hâkimlik; başvurucunun duruşmalı inceleme talebi hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmaksızın dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna ulaşmıştır.

22. Yargılamaya konu uyuşmazlığın ceza hukukunun geleneksel kategorilerinden birine ait olmayan bir idari para cezasına yönelik olduğuna dikkat çekilmelidir. Uyuşmazlık konusunun başvurucunun kişisel özellikleri, davranışları gibi sözlü yargılamayı zorunlu kılan bir olguya dayandığı hususunda bir iddia da bulunmamaktadır. Öte yandan ilgili mevzuatta belirtilen belgelerin öngörülen sürede tamamlanarak idareye teslim edilmemiş olmasından kaynaklanan idari para cezasına ilişkin uyuşmazlığın duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden çözüme kavuşturulabilecek nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre -somut olayın özel koşulları içinde- duruşma yapılmamasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediğinden söz etmek mümkün gözükmemektedir.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

24. Başvurucu, kendisinden alkollü içki satın aldığı kabul edilen kişilerden biri ile arasında önceye dayalı husumet bulunduğunu, satış işlemine dair Bakanlıkça dosyaya belge ibraz edilemediğini ve kamera kayıtlarının getirtilmediğini, bu nedenle deliller eksik ve hatalı değerlendirilerek itiraz başvurusunun reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

26. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).

27. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai durumlarda aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).

28. Somut olayda başvurucunun eşi ve market sahibi olan A.A. hakkında verilen idari para cezasının iptal başvurusuna dair inceleme sırasında alkollü içki satışına dair tutanağı düzenleyen iki kolluk görevlisi ve marketten alkol aldıkları kolluk görevlilerince değerlendirilen kişilerin duruşmada tanık sıfatıyla ifadeleri alınmıştır. Tüm tanıklar olay anında başvurucunun anılan işyerinde bulunduğunu ve alkollü içkileri satan kişinin başvurucu olduğunu söyleyerek tutanak içeriğini doğrulamışlardır. Bu inceleme sırasında başvurucu da tanık sıfatıyla alınan ifadesinde olay günü markette kendisinin çalışmakta olduğunu kabul etmiş, ancak markete gelen kişilere alkollü içki satmadığını savunmuştur. Dosya kapsamında yer alan olay tutanağını, tanık ifadelerini ve aynı eyleme ilişkin A.A. hakkında yapılan itiraz incelemesine dair dosyayı değerlendiren Mahkeme başvurucu hakkındaki idari para cezasına itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucunun ileri sürdüğü ve başvurunun reddedilmesine dair kararın hukuka aykırı olduğuna dair iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkindir. Hâkimliğin karar gerekçesinde bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

29. Diğer yandan, idari para cezası karar tutanağında ceza tutarına ilişkin yazıyla ve rakamla belirtilen miktarların birbirinden farklı olmasının beşerî hatadan kaynaklandığı açık olup dosya içeriğine göre başvurucu hakkında uygulanan idari para cezasının 36.758 TL olduğu hususunda belirsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurucunun esaslı olmayan bu hatanın ödenecek miktar açısından belirsizlik yarattığına dair genel ve soyut beyanları açısından ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Aleni yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Sahir Altun [1.B.], B. No: 2019/19270, 18/10/2022, § …)
   
Başvuru Adı SAHİR ALTUN
Başvuru No 2019/19270
Başvuru Tarihi 3/6/2019
Karar Tarihi 18/10/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; gece vakti alkollü içki satışı yapıldığı gerekçesine dayalı olarak savunması alınmadan idari para cezası verilmesi, bu cezaya ilişkin karar tutanağında ödenecek ceza tutarı konusunda belirsizlik bulunması, iptal başvurusunun duruşmasız incelenmesi ile eksik ve hatalı inceleme yapılarak itirazın reddedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı (tebligat, mehil verme vs.) (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kanun yolu şikâyeti Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi