logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yol Bıldungs Und Medıenwerk [2.B.], B. No: 2019/19624, 12/7/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YOL BILDUNGS UND MEDIENWERK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/19624)

 

Karar Tarihi: 12/7/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 2/11/2023 - 32357

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Şeyda Nur ÜN

Başvurucu

:

Yol Bildungs Und Medienwerk

Temsilcisi

:

Veli AYDIN

Vekili

:

Av. Ali SARIGÜL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Yol TV logosuyla yayın yapan başvurucunun yayın iletiminin durdurulmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/6/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, Almanya merkezli olarak 2007 yılından itibaren Yol TV ünvanıyla televizyon yayını dâhil yayımcılık yapmaktadır. Başvurucu, Almanya ve İngiltere'de ulusal ve uluslararası mevzuata uygun yayın lisansına sahip olup 2007 yılından itibaren tüm AB ülkelerinde TV yayını yapmıştır. Söz konusu şirket TV yayımcılığını Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi (bkz. § 18) hükümleri çerçevesinde gerçekleştirmektedir.

6. Başvurucu Türkiye'de yayın yapmak amacıyla Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi (TÜRKSAT) ile 2015-2016 ve 2016-2017 yılları için Uydu Üzerinden TV-Radyo İletim ve Uplink Servisi Sözleşmesi yapmış ve bu sözleşme hükümleri gereğince Türkiye'de TV yayımcılığı faaliyetinde bulunmuştur.

7. Başvurucunun Yol TV logolu kanalında 13/10/2016 tarihinde saat 22.00'de sunuculuğunu F.A.nın yaptığı Yol Aşkına isimli bir program yayımlanmış ve söz konusu programa Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) ilgili kararında (bkz.§ 8)yer aldığı şekliyle "Avrupa Demokratik Kürt Toplumu Kongresi Eş Başkanı ile Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı" konuk olarak katılmıştır. Söz konusu programda konuşmacılar görüşlerini beyan etmiştir.

8. Akabinde söz konusu program hakkında RTÜK tarafından inceleme başlatılmış, 21/12/2016 tarihli kararla Yol TV'nin yayın iletiminin durdurulması için hizmet sağlayıcıya bildirimde bulunulmasına karar verilmiş ve 29/12/2016 tarihinde Yol TV'nin yayını durdurulmuştur. Anılan kararın içeriği şöyledir:

"İzleme ve DeğerIendirme Dairesi Başkanlığının 18/11/2016 tarih ve 955 sayılı yazısına konu; YOL TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 13.10.2016 tarihinde, saat 22:33'de yayınladığı 'Yol Aşkına' adlı yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerIendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;

Ayrıntıları bahse konu uzman raporunda belirtildiği üzere; kuruluşun 13/10/2016 tarihinde, saat 22:33'de sunuculuğunu F. A.'in yaptığı, Avrupa Demokratik Kürt Toplumu Kongresi Eş Başkanı Y. K. ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Başkanı H. M.'ın konuk olduğu ve Türkiye gündemi üzerinden haber ve tartışmaların yapıldığı 'Yol Aşkına' İsimli programda; Avrupa Demokratik Kürt Toplumu Kongresi Eş Başkanı olduğu belirtilen Y. K. tarafından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hükümetin El Nusra ve DAİŞ gibi terör örgütlerini geliştirdiği, büyüttüğü ve bugünlere getirdiği, Türkiye'nin tekçi, Sünni, egemenlikçi, Türkçü anlayışı Ortadoğuda gerçekleştirmek istediği, Kürt düşmanlığı, Alevi düşmanlığının devletin 90 yıllık tarihinde var olduğu, Kürt şehirlerinin yakıldığı, yıkıldığı, binlerce insanın katledildiği, Milli Güvenlik Kurulu'nda Alevileri çökertme planı çıkarıldığı, devletin Kürtleri ve Alevileri hedef aldığı ve bu iki kesimi bertaraf etmek istediğinin iddia edildiği, buna karşın PKK, YPG, YPC, YPŞ, HPG gibi terör örgütlerinin ise özgürlük savunucusu gerillalar olarak gösterildiği, Y. K., 'herkes' şeklinde Avrupa devletlerini kasdederek 'Herkes şunu biliyor ki Tayyip Erdoğan insanlık başına beladır. Bizim de başımıza beladır. Bu mezhepçi, tekçi anlayışın sahibi, işte katliamcı adam hepimizin başına bela olacaktır.' ve "Faşizm her zaman aynı mantıktır. Bunun adı Muaviye'dir o gün, bunun adı Yezid'dir, bugünkü adı Tayyip Erdoğan'dır... Fakat mantık, zihniyet, temsilciliği aynıdır." şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.

İhlale konu 'Yol Aşkına' adlı programda;

-Kürt düşmanlığı, Alevi düşmanlığının devletin 90 yıllık tarihinde var olduğu, Kürt şehirlerinin yakıldığı, yıkıldığı, binlerce insanın katledildiği, Milli Güvenlik Kurulu'nda Alevileri çökertme planı çıkarıldığı, Devletin Alevi ve Kürtleri hedef aldığı ve bu iki kesimi bertaraf etmek için herşeyi yaptığı şeklindeki ifadelerle, Kürt ve Alevi toplumunun Devlete karşı kin ve düşmanlığa tahrik edildiği,

-Türkiye'nin El Nusra, DAİŞ gibi bir terör örgütlerini geliştirdiği, büyüttüğü, desteklediği, Cerablus'ta işgalci olduğu ifadeleri ve PKK, YPG, YPC, YPŞ, HPG gibi terör örgütlerinin özgürlük savunucusu gerillalar olduğu söylemleri ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik 'mezhepçi, katliamcı' ifadelerinin kullanıldığı ve Yezid benzetmesi yapıldığı,

Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (b), (ç) ve (d) bentleri ile Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesinin 7/I/b hükmünün ihlal edildiği kanaatine varılmıştır,

İzin ve Tahsisler Dairesi Başkanlığının 8/11/2016 tarih ve 28563 sayılı yazısı doğrultusunda, Üst Kuruldan yayın lisansı olmadığı tespit edilen ve siyasi haber ve tartışma programlarının önemli bir bölümünün Türkiye'ye yönelik olduğu ve Türkiye gündemi üzerinden haber ve tartışmaların yapıldığı görülen söz konusu kuruluşa, bu yayım nedeniyle müeyyide uygulanması mümkün olmadığı, ancak anılan kuruluş hakkında 6112 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükmünün ihlali nedeniyle işlem yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.

Bu itibarla; İzin ve Tahsisler Dairesi Yayıncı Bilgileri Veritabanı'ndaki mevcut durum itibariyle, Üst Kurul'dan U-TV lisansına sahip olduğuna ilişkin kayıt bulunmayan ve uydu ortamından YOL TV logosuyla yayın yapmakta olan Kuruluş hakkında, 6112 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki; 'Platform ve altyapı işletmecileri, Üst Kuruldan yayın lisansı almayan veya yayın lisansı iptal edilen medya hizmet sağlayıcılar ile Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası antlaşmalar ve bu Kanun hükümlerine aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılarının yayım hizmetlerinin iletimini, Üst Kurul kararının tebliğini müteakiben durdurur; Tebliğe rağmen yayın hizmetlerinin iletimini durdurmayan işletmecinin yayın iletim yetkisi iptal edilir ve bu durum Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirilir.' hükmü gereğince işlem yapılmasına,

...karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi."

9. Başvurucu anılan kararın iptali talebiyle dava açmış, Ankara 10. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 28/12/2017 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Dava, davacı şirkete ait Yol TV logosuyla yayın yapan kanalın 29.12.2016 tarihinden itibaren yayın iletiminin durdurulmasına ilişkin davalı idare işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 'kapsam' başlıklı 2. maddesinde; ... hükümleri öngörülmüştür.

Anılan Kanun'un 'Tanımlar' başlıklı 3.maddesinin birinci fıkrasının; ( a ) bendinde ise; '...'; (l) bendinde, ' ...; (p) bendinde, '...' ; (ğğ) alt bendinde, ...' ;ifade edeceği belirtilmiştir.

Öte yandan, anılan Kanun'un "Platform işletmecileri ve yayın hizmeti iletimi yapan altyapı işletmecileri" başlıklı29.maddesinde;

'..'düzenlemelerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Almanya'da kurulu olan ve İngiltere'den OFCOM lisansına sahip bulunan davacı şirketin, 'Yol TV' logosuyla yürüttüğü yayın hizmetlerinin iletiminin Türksat A.Ş. ile yaptığı sözleşme uyarınca Türksat uydusu üzerinden sağlandığı, anılan sözleşmeye dayanılarak iletilen yayınların Türkiye'den izlenebildiği, 'Yol TV' logosuyla yürütülen yayın hizmetleri için Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan alınmış uydu yayın lisansının bulunmadığı, uydu ortamından Yol TV logosuyla yayın yaptığı belirtilerek, davacı yayın kuruluşunun yayınların 6112 sayılı Kanun'un 29. maddesinin 3.fıkrası kapsamında iletiminin durdurulmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Olayda, davacı yayın kuruluşu tarafından, hem Almanya hem de İngiltere'de yayın lisansı sahibi olduğu, şirket merkezinin Almanya olup editoryal kararların Almanya'da alındığı, bu nedenle yargılama alanının yerleşik olunan ülke olduğu, Türkiye'den lisanslı olmayan kanalların yayına devam edemeyeceğine dair açık bir düzenleme bulunmadığı, Türkiye'de program yapılmadığı, tüm programlarını merkezinin bulunduğu ülkede yaptığı, dolayısıyla dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgeler ile ilgili mevzuat hükmü birlikte değerlendirildiğinde, Türksat A.Ş. ile yaptığı sözleşme uyarınca Türksat uydusu üzerinden medya hizmet sağlayıcısı olan (televizyon yayını yapan) davacı şirket tarafından, Türkiye'ye ait uydular üzerinde kapasite kullanmaları nedeniyle 6112 sayılı Yasanın 2.maddesinin 2. fıkrasının 3 nolu bendi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisinin kapsamında bulunan medya hizmet sağlayıcıların yayınlarının iletiminin yapıldığı ve davacı şirketin bu faaliyette bulunabilmesi için anılan Yasanın 29.maddesiyle Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlar İle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliğinin 12. ve 13. maddeleri uyarınca, iletiminin sağlanması istenilen medya hizmet sağlayıcı kuruluş ile ilgili olarak davalı idareye sunulması gereken bilgi ve belgelerin uydu altyapı/platform işleticisi tarafından davalı idareye sunulması gerektiği sonucuna varılmış olup, ancak Yasa kapsamında bulunan yayınların iletiminin yapıldığı dikkate alındığında, ilgili bilgi ve belgeler ile bildirimde bulunmaksızın yapılan iletiminin durdurulmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddine,"

10. Anılan kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 27/9/2018 tarihli kararıyla ve "Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen 28/12/2017 tarih ve E:2017/48, K:2017/3469 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup istinaf başvurusunun kabulünü gerektiren bir neden bulunmadığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine," gerekçesiyle temyiz yolu açık olmak üzere istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.

11. Bölge İdare Mahkemesinin kararı da başvurucu tarafından temyiz edilmiş ve Danıştay 13. Dairesi 27/2/2019 tarihli kararıyla temyiz başvurusunun reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"İlgili Mevzuat:

6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 'kapsam' başlıklı 2. maddesinde;.....

Anılan Kanun'un 'Tanımlar' başlıklı 3.maddesinin birinci fıkrasının;........ ifade edeceği belirtilmiştir,

Öte yandan, anılan Kanun'un 'Platform işletmecileri ve yayın hizmeti iletimi yapan altyapı işletmecileri' başlıklı 29.maddesinde........

kurallarına yer verilmiştir.

Hukuki Değerlendirme:

Yukarıya alınan Kanun hükümleri uyarınca, gerek Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanarak, gerekse Türkiye'ye ait uydular üzerinde kapasite kullanarak yayın yapan medya hizmet sağlayıcılarının Türkiye'nin yargı yetkisi altında oldukları ve yayın hizmetlerinde 6112 sayılı Yasa hükümleri ile bağlı oldukları ve uydu üzerinden yayın yapabilmeleri için ayrıca uydu yayın lisansı almak zorunda oldukları açıktır.

Bu durumda, Türkiye 'ye ait Türksat uydusu üzerinden kapasite kullanarak yayın yapan davacı şirketin Türkiye'nin yargı yetkisi altında ve 6112 sayılı Yasa hükümlerine tabi olduğu, bu kapsamda anılan Kanun'un 27. maddesi uyarınca her bir yayın tekniği ve ortamına ilişkin Üst Kurul'dan ayrı ayrı yayın lisansı alınması gerektiği göz önüne alındığında, Üst Kurul'dan gerekli izni almayan ve Türkiye'ye ait uydu üzerinden yayın yaptığı anlaşılan davacı şirket hakkında 6112 sayılı Kanun'un 29/3 maddesi uyarınca tesis edilen yayın iletiminin durdurulmasına ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."

12. Nihai kararı başvurucu 16/5/2019 tarihinde öğrenmiş, süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

13. 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un "Kapsam" kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:

(1) Bu Kanun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında, her türlü teknik, usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalgalar veya diğer yollarla yapılan radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleriyle ilgili hususları kapsar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılar, ikinci fıkra gereğince Türkiye’de yerleşik kabul edilenler ile üçüncü ve dördüncü fıkra hükümlerine tabi olanlardır.

(2) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Medya hizmet sağlayıcı, şirket merkezinin Türkiye’de bulunması ve yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların Türkiye sınırları içinde alınıyor olması durumunda Türkiye’de yerleşik kabul edilir.

b) Medya hizmet sağlayıcının şirket merkezinin Türkiye’de bulunmasına rağmen, yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesine taraf başka bir ülkede alınması ya da yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararlar Türkiye’de alınmakla birlikte şirket merkezinin anılan Sözleşmeye taraf başka bir ülkede bulunması durumunda medya hizmet sağlayıcı, yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının bulunduğu ülkede yerleşik kabul edilir. Ancak,

1) Yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücü her iki ülkede de bulunmakla birlikte, hangi ülkede daha yoğun olarak çalışıldığının tespit edilemediği durumlarda medya hizmet sağlayıcı, şirket merkezinin bulunduğu ülkede yerleşik kabul edilir.

2) Yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının, her iki ülkede de yoğun olarak faaliyet göstermediği durumlarda medya hizmet sağlayıcı, faaliyetine Türkiye’de daha önce başlamış olması ve Türkiye ekonomisi ile istikrarlı ve etkili bir bağlantısının bulunması hâlinde Türkiye’de yerleşik kabuledilir.

c) Bir medya hizmet sağlayıcının şirket merkezi Türkiye’de bulunmakla birlikte, yayın hizmeti faaliyetine ilişkin editoryal kararların Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesine taraf olmayan bir ülkede alınması ya da yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararlar Türkiye’de alınmakla birlikte şirket merkezinin anılan Sözleşmeye taraf olmayan üçüncü bir ülkede bulunması durumunda medya hizmet sağlayıcı, yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının Türkiye’de bulunması hâlinde Türkiye’de yerleşik kabul edilir.

(3) İkinci fıkra hükümlerinin uygulanamadığı durumlarda;

a) Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanan medya hizmet sağlayıcılar,

b) Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanmamalarına rağmen, Türkiye’ye ait uydular üzerinde kapasite kullanan medya hizmet sağlayıcılar, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında kabul edilir.

(4) (Ek: 17/4/2017-KHK-690/58 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7077/48 md.) Türkiye’ye ait uydular üzerinden Türkçe olarak Türkiye’ye yönelik yayın yapan veya yayın dili Türkçe olmamakla birlikte Türkiye’ye yönelik ticari iletişim yayınlarına yer veren yayın kuruluşları, bu maddenin diğer fıkralarına bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında kabul edilir. Bu kuruluşların da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altındaki kuruluşlar gibi Üst Kuruldan yayın lisansı alması zorunludur."

14. 6112 sayılı Kanun'un "Yeniden iletim" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Yayın hizmetlerinin alımı ve yeniden iletimi serbesttir. Yeniden iletim, ancak Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ilgili hükümleri çerçevesinde sınırlandırılabilir.

..."

15. 6112 sayılı Kanun'un "Platform işletmecileri ve yayın hizmeti iletimi yapan altyapı işletmecileri" kenar başlıklı 29. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"(3) Platform ve altyapı işletmecileri, Üst Kuruldan yayın lisansı almayan veya yayın lisansı iptal edilen medya hizmet sağlayıcılar ile Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası andlaşmalar ve bu Kanun hükümlerine aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinin iletimini, Üst Kurul kararının tebliğini müteakiben durdurur. Tebliğe rağmen yayın hizmetlerinin iletimini durdurmayan işletmecinin yayın iletim yetkisi iptal edilir ve bu durum Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirilir."

16. 15/6/2011 tarihli ve 27965 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Uydu platform işletmecilerinin yükümlülükleri ve yaptırımlar" kenar başlıklı 12. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" (1) Uydu platform işletmecileri;

a) Kanunda, bu Yönetmelikte, İdari ve Mali Şartlar Yönetmeliğinde ve ilgili diğer mevzuatta, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası andlaşmalarda öngörülen yükümlülükleri ve idarî, malî ve teknik şartları yerine getirmek ve Üst Kuruldan yayın iletim yetkisi almakla,

b) Yayın lisansı olmayan veya yayın lisans süresi sona eren medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayınlarını iletmemekle,

...

g) Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası andlaşmalar ve Kanunda düzenlenen yayın ilkeleri ile ilgili hükümlere aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinin iletimini, Üst Kurul kararının tebliğini müteakiben durdurmakla.. yükümlüdürler

....

(3) Uydu platform işletmecileri, Üst Kuruldan yayın lisansı almayan veya yayın lisansı iptal edilen medya hizmet sağlayıcılar ile Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası andlaşmalar ve Kanunda düzenlenen yayın ilkeleri ile ilgili hükümlere aykırı yayın yaptığı Üst Kurulca tespit edilen bir başka ülkenin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinin iletimini, Üst Kurul kararının tebliğini müteakiben durdurur. Tebliğe rağmen yayın hizmetlerinin iletimini durdurmayan veya diğer yükümlülüklerini Üst Kurulca verilen süre içinde yerine getirmeyen platform işletmecisinin yayın iletim yetkisi iptal edilir ve bu durum Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirilir.

(4) (Ek:RG-26/6/2015-29398) Uydu platform işletmecileri,

a) Platform üzerinden iletimini yapacakları medya hizmet sağlayıcı kuruluşların; iletim sözleşmesi, lisans belgesi, yayın logosu/çağrı işareti ve yayın dilini gösteren belgelerin asılları veya noter tasdikli örnekleri ile medya hizmet sağlayıcının unvanı, adresi, telefon numarası ile Türksat uyduları üzerinden yabancı bir ülkeden alınan lisansla iletilmek istenen radyo ve televizyon yayınına ilişkin olarak yukarıda belirtilenler dışında, şirket merkezi, yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların alındığı ülke, yayın hizmeti faaliyetinin yürütüldüğü işgücünün bulunduğu ülke ve uplink çıkış yerine dair bilgi ve belgeleri, iletim tarihinden en az 30 gün önce her yayın için ayrı bir dosya halinde Üst Kurula bildirmek zorundadır. Üst Kurulca yapılan inceleme neticesinde, dosyasındaki bilgi ve belgeleri eksiksiz olan medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayınlarının iletimi hususu platform işletmeci kuruluşa yazı ile bildirilir. Dosyasında eksik bulunan kuruluşların dosyaları iade edilir. Türk yargı yetkisinde olduğu anlaşılan kuruluşların yabancı bir ülkeden alınan lisansla Türksat uyduları üzerinden Türkiye’ye yönelik yayın iletimi sağlanamaz. Üst Kurulca platform işletmecilerine yazı ile yapılan bildirime müteakip, yayın iletimine başlama tarihini ve saatini, uydu yayın frekansı, polarizasyonu, sembol oranı (SR), ileri yönlü hata kodu (FEC), video paket tanıma (V-PID), ses paket tanıma (A-PID), servis tanıma (SID) bilgilerini en az 24 saat önce Üst Kurulun bildireceği faks numarasına veya eposta adresine bildirmek zorundadır.

...

c) Bu fıkrada belirlenen yükümlülüklere uymayan platform işletmecileri hakkında, Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır. "

17. Yönetmelik'in "Uydu altyapı işletmecilerinin yükümlülükleri" kenar başlıklı 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"c) (Değişik:RG-26/6/2015-29398) Uydu ortamından kapasite tahsis ettiği uydu platform işletmecilerinin, unvanı, adresi, telefon numarası bilgilerini ve bu kuruluşlarla ilgili her türlü değişikliği ise değişikliğin olduğu tarihten itibaren en geç bir ay içerisinde Üst Kurula bildirmekle,

 ....

(3) (Ek:RG-26/6/2015-29398) Uydu altyapı işletmecileri,

a) Sahip olduğu veya kiraladığı uydu kapasitesi üzerinden iletimini yapacakları medya hizmet sağlayıcı kuruluşların; iletim sözleşmesi, lisans belgesi, yayın logosu/çağrı işareti ve yayın dilini gösteren belgelerin asılları veya noter tasdikli örnekleri ile medya hizmet sağlayıcının unvanı, adresi, telefon numarası ile Türksat uyduları üzerinden yabancı bir ülkeden alınan lisansla iletilmek istenen radyo ve televizyon yayınına ilişkin olarak bu bilgi ve belgelerin dışında, şirket merkezi, yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların alındığı ülke, yayın hizmeti faaliyetinin yürütüldüğü işgücünün bulunduğu ülke ve uplink çıkış yerine dair bilgi ve belgeleri, iletim tarihinden en az 30 gün önce her bir yayın için ayrı bir dosya halinde Üst Kurula bildirmek zorundadır. Üst Kurulca yapılan inceleme neticesinde, dosyasındaki bilgi ve belgeleri eksiksiz olan medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayınlarının iletimi hususu altyapı işletmeci kuruluşa yazı ile bildirilir. Dosyasında eksik bulunan kuruluşların dosyaları iade edilir. Türk yargı yetkisinde olduğu anlaşılan kuruluşların yabancı bir ülkeden alınan lisansla Türksat uyduları üzerinden Türkiye’ye yönelik yayın iletimi sağlanamaz. Üst Kurulca altyapı işletmecilerine yazı ile yapılan bildirime müteakip, yayın iletimine başlama tarihini ve saatini, uydu yayın frekansı, polarizasyonu, sembol oranı (SR), ileri yönlü hata kodu (FEC), video paket tanıma (V-PID), ses paket tanıma (A-PID), servis tanıma (SID) bilgilerini en az 24 saat önce Üst Kurulun bildireceği faks numarasına veya e-posta adresine bildirmek zorundadır.

...

c) Bu fıkrada belirlenen yükümlülüklere uymayan altyapı işletmecileri hakkında, Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır"

B. Uluslararası Hukuk

18. 7/9/1992 yılında ülkemizce imzalanan ve 4/11/1993 tarihinde 3915 sayılı Kanun ile onaylanan 5/5/1989 tarihli, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi'nin "Konu ve Amaç" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

"Bu sözleşme, yayınlarda yer alan program hizmetleri ile ilgilidir. Amaç, taraflar arasında televizyon program hizmetlerinin sınır ötesi yayınını ve tekrar yayınını kolaylaştırmaktır."

19. Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi'nin "Yayın İzleme ve Yeniden İletim Özgürlüğü" başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"Taraflar, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunması Sözleşmesi'nin 10. Maddesi'ne uygun olarak, ifade ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak ve yayın izleme özgürlüğünü güvence altına alacak ve bu Sözleşme hükümlerine uygun bulunan program hizmetlerinin kendi toprakları üzerinde yeniden iletimini kısıtlamayacaktır."

20. Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi'nin "Yayıncının Sorumlulukları" başlıklı 7. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"1. Program hizmetlerinin sunuş ve içerik bakımından bütün unsurları, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olacaktır.

Program hizmetleri, özellikle :

a) Edebe aykırı olmayacak ve pornografi içermeyecek,

b) Şiddet eğilimini körüklemeyecek veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmayacaktır.

2. Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyebilecek türden program hizmetleri, bunların seyredilebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmayacaktır..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Anayasa Mahkemesinin 12/7/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

22. Başvurucu;

i. Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde Türkiye'de yayın hakkına sahip olduğunu, Türkiye'nin bu sözleşmeyi kabul ettiğini ve herhangi bir çekince koymadığını, sözleşme uyarınca Türkiye'de yayın lisansı almak zorunda olmadığını,

ii. RTÜK tarafından verilen kararın kanuna, hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, söz konusu kararın üç gerekçeye dayandığını, bunların üst kuruldan yayın lisansı almama, siyasi haber ve tartışmaların büyük bir bölümünün Türkiye'ye yönelik olmasına rağmen bu yayın nedeniyle müeyyide uygulanmasının mümkün olmadığını ve ancak anılan kuruluş hakkında 6112 sayılı Kanun'a aykırılık nedeniyle işlem yapılması gerektiğini,

iii. RTÜK'ün kendilerine yönelik yaptırım uygulama yetkisi olmadığının farkında olmasına ve kendilerinin sözleşme hükümleri gereğince lisans izni almak zorunda olmamasına rağmen söz konusu Kurumun olmayan bir yükümlülük nedeniyle kendilerine ceza verdiğini, RTÜK'ün kararında müeyyide uygulama yetkisi olmadığını belirtmesinin isabetli olmadığını, nitekim sözleşme hükümleri çerçevesinde karşılıklı yardımlaşma hükümleri gereğince müeyyide uygulanmasının mümkün olabileceğini,

iv. Söz konusu olayda derece mahkemelerinin ve Danıştayın kararlarında yalnızca mevzuat hükümlerinin yer aldığını, olaya dair hiçbir hukuki gerekçenin bulunmadığını, RTÜK kararında bahsi dahi geçmeyen Yönetmelik maddelerinin derece mahkemelerince somut olaya gerekçe gösterildiğini ancak söz konusu maddelerde bahsi geçen ve üst kuruluşa sunulmayan bilgi ve belgelerin ne olduğuna dair bir açıklamanın yer almadığını, üstelik söz konusu maddelerin uydu altyapı ve platform işletmecilerinin sorumluluğunda olduğunu,

v. Yol TV'de yayımlanan programda geçen konuşma ve içeriklerin konuşmacıların kendi düşünceleri olduğunu ve bu görüşlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını,

vi. Sözleşme ile verilmiş yayın yetkisinin durdurulması nedeniyle basın özgürlüğünün ihlal edildiğini,

vii. Yayın yapma hakkının mal varlığının bir parçası olduğunu, yayın hakkının durdurulması nedeniyle birçok ikili sözleşmesinin iptal olduğunu, bu kapsamda elde etmeyi umduğu gelirden mahrum kaldığını, TÜRKSAT'la olan kira sözleşmesi nedeniyle de fazladan haksız bir ödeme yapmak zorunda kaldığını iddia etmiştir.

23. Bakanlık görüşünde; mevcut başvuruda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki beyanları tekrar ederek Bakanlık görüşünü kabul etmediğini belirtmiştir.

B. Değerlendirme

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun iddialarının özü, sahibi olduğu kanalda yayımlanan bir program nedeniyle ve yayın lisansı olmadığı gerekçesiyle yayın iletiminin durdurulmasına ilişkindir. Bu kapsamda başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ışığında ve bir bütün olarak Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Bizim Fm Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., §§ 47, 48)

25. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi,suçlularıncezalandırılması,Devletsırrıolarakusulüncebelirtilmişbilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir

..."

26. Anayasa’nın “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Basın hürdür, sansür edilemez…

Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.

Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır."

27. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kez Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu ifade etmiştir (Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36). İfade özgürlüğü Anayasa’da yer alan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmını doğrudan etkiler. Gerçekten de düşüncenin açıklanmasının ve yayılmasının başlıca aracı olan basın da ifade özgürlüğünün kullanılma biçimlerinden biridir. Basın özgürlüğü düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını gerçekleştirerek bireyin ve toplumun bilgilenmesini sağlar. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirmek ve gerçekleştirme konusunda ikna etmek çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. İfade özgürlüğünün sağlanamadığı bir siyasal sistemin demokrasi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu itibarla ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (AYM, E.1997/19, K.1997/66,23/10/1997; Bekir Coşkun, §§ 34-36; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 28). Anayasa Mahkemesinin birçok kararında ifade ve basın özgürlüklerine ilişkin temel ilkeler de ayrıntılı olarak belirtilmiştir (Fatih Taş, §§ 57-67, 80, 94; Ali Rıza Üçer (2) [GK], B. No: 2013/8598, 2/7/2015, §§ 30-33; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, §§ 33-39; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015, §§ 27- 55).

28. Kitlesel medyanın ifade özgürlüğü ve bu kapsamda basın özgürlüğü de Anayasa'nın 26. maddesi ile 28 ila 32. maddelerinde tam olarak korunmaktadır. İfade özgürlüğü yalnızca düşünce ve kanaatlerin içeriğini değil iletilme biçimlerini de koruma altına almaktadır. Nitekim Anayasa’nın 26. maddesinde ifade özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 58). Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde ifade özgürlüğünün radyo, televizyon ve benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı ifade edilerek radyo ve televizyon yayınlarının da 26. maddenin koruması altında olduğu belirtilmiştir. Radyo ve televizyon yayınlarının ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır (R.V.Y.A.Ş., B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 28).

29. Somut olayda Yol TV logosuyla Almanya merkezli televizyon yayımcılığı yapan başvurucu Şirket, TÜRKSAT ile yaptığı sözleşmenin hükümleri gereğince Türkiye'de de uydu üzerinden TV yayını yapmakta iken 13/10/2016 tarihinde gerçekleştirilen bir program nedeniyle RTÜK tarafından incelemeye alınmıştır. Yaptığı inceleme sonucunda RTÜK, söz konusu programda yer verilen görüşlerin halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği, devlete, hükûmete ve Cumhurbaşkanı'na yönelik nefret söylemi içerdiği ancak Şirketin yayın lisansı olmadığı için bu hususlarda söz konusu yayına müeyyide uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna varmıştır. Bununla birlikte RTÜK, başvurucu yayın kuruluşunun üst kuruldan yayın lisansı almadan yayın yaptığını tespit etmiş ve 6112 sayılı Kanun'un 29. maddesi gereğince yayın iletiminin süre belirtilmeksizin durdurulmasına karar vermiştir (bkz. § 8).

30. Mahkeme, dosyadaki belgeler ve ilgili mevzuat hükümlerini değerlendirerek söz konusu yayın kuruluşunun yurt dışında yayın lisansına sahip olduğunu ancak TÜRKSAT ile yaptığı sözleşme uyarınca TÜRKSAT uydusu üzerinden yayın yaptığını belirtmiş; Türkiye'ye ait uydular üzerinden kapasite kullanması nedeniyle ilgili mevzuat gereği Türkiye Cumhuriyeti devletinin yargı yetkisinin kapsamında bulunduğu kanaatine varmıştır. Başvurucunun bu faaliyette bulunabilmesi için mevzuat gereği ilgili bilgi ve belgeleri üst kuruluşa sunması gerektiğini belirterek somut olayda başvurucunun idareye sunması gereken bilgi ve belgeleri sunmadığı ve bunlarla ilgili bildirimde bulunmadığı tespitiyle davanın reddine karar vermiştir.

31. Bölge İdare Mahkemesi somut olaya ilişkin olarak Mahkemece tespit edilen hususlarda daha fazla bir değerlendirme yapmadan istinaf başvurusunu reddetmiştir. Danıştay ise mevcut olaya ilişkin ilgili mevzuata yer vererek ve Mahkemece yapılan değerlendirmelere benzer yönde bir değerlendirme yaparak temyiz talebinin reddine karar vermiştir. O hâlde nihai olarak başvurucunun yayın iletimi, ilgili mevzuat gereği Türkiye Cumhuriyeti yargı yetkisi kapsamında olmasına rağmen üst kuruluştan yayın lisansı almadan yayın yapması nedeniyle durdurulmuştur.

32. Mevcut başvuruda başvurucu Şirketin Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi hükümleri gereğince yurt dışı yayın lisansına sahip olduğu ve Türkiye'de de TÜRKSAT ile yaptığı anlaşma ile yayın faaliyetinde bulunduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak başvurucu Şirket, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi'nin ilgili hükümleri gereği Türkiye'de yayın faaliyetinde bulunmak için RTÜK'ten yayın lisansı almak mecburiyetinde olmadığını belirtirken RTÜK ve derece mahkemeleri ise kararlarında aksi yönde bir değerlendirmede bulunmuştur. Başvurucu da yayın iletiminin durdurulması nedeniyle ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.

33. İdare ve derece mahkemeleri başvurucunun yayın iletiminin durdurulmasına gerekçe olarak 6112 sayılı Kanun'un 29. maddesinin (3) numaralı fıkrasını göstermiştir. Söz konusu hüküm gereği yayın iletiminin durdurulması için ya üst kuruldan yayın lisansının alınmamış veya lisansın iptal edilmiş olması ya da bir başka ülkenin yargı yetkisi altında olup da uluslararası sözleşmelere ve kanuna aykırı yayın yapıldığının tespit edilmiş olması gerekmektedir.

34. Mevcut olayda RTÜK'ün kararında hangi sebebe dayanıldığı açık olarak belirtilmemekle birlikte gerek söz konusu kararın içeriğinde geçen "Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (b), (ç) ve (d) bentleri ile Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesinin 7/I/b hükmünün ihlal edildiği kanaatine varılmıştır, ... Üst Kuruldan yayın lisansı olmadığı tespit edilen ve siyasi haber ve tartışma programlarının önemli bir bölümünün Türkiye'ye yönelik olduğu ve Türkiye gündemi üzerinden haber ve tanışmaların yapıldığı görülen söz konusu kuruluşa, bu yayım nedeniyle müeyyide uygulanması mümkün olmadığı," ifadesinden gerekse de derece mahkemelerinin söz konusu yayın kuruluşunu Türkiye Cumhuriyeti'nin yargı yetkisi altında kabul eden gerekçelerinden anlaşıldığı üzere başvurucunun yayın iletimi 6112 sayılı Kanun'un 29. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan "üst kuruldan yayın lisansının alınmamış olması" sebebine dayanarak durdurulmuştur. O hâlde Anayasa Mahkemesince mevcut başvuruda başvurucunun kanalında yayımlanan programın içeriği ile ilgili bir değerlenme yapılmasına gerek görülmemiş ve mevcut başvuru üst kuruldan yayın lisansının alınmamış olması sebebi yönünden değerlendirilmiştir.

35. 6112 sayılı Kanun'un 2. maddesinde mezkûr Kanun'un kapsamı belirlenmiş ve (3) numaralı fıkrasında "Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanan medya hizmet sağlayıcılar" ile "Türkiye'ye ait uydular üzerinden kapasite kullanan medya hizmet sağlayıcılar"ın Türkiye Cumhuriyeti'nin yargı yetkisi altında olduğu ve Kanun kapsamına girdiği belirtilmiştir. Yine Yönetmelik'in 12. maddesinin dördüncü fıkrasında da "Türk yargı yetkisi altında olduğu anlaşılan kuruluşların yabancı bir ülkeden alınan lisansla Türksat uyduları üzerinden Türkiye'ye yönelik yayın iletimi sağlanamaz." şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Anılan düzenlemeler gereği Türk yargı yetkisi altında kabul edilen medya hizmet sağlayıcılarının 6112 sayılı Kanun'a tabi olduğu ve söz konusu Kanun gereği lisans almak zorunda olduğu anlaşılmıştır.

36. Mevcut başvuruda da derece mahkemeleri yukarıda zikredilen hükümlerden yola çıkarak somut olay özelinde bir değerlendirme yapmış ve başvurucunun "Türkiye'ye ait TÜRKSAT uydusu üzerinde kapasite kullanarak yayın yaptığını" belirterek Türk yargı yetkisi altında olduğunu ve üst kuruldan yayın lisansı almak zorunda olmasına karşın lisansının bulunmadığını tespit ederek davanın reddine karar vermiştir. Gerek konuya ilişkin yasal düzenlemeler gerekse de derece mahkemelerinin gerekçelerinde yer alan değerlendirmeler gözönüne alındığında başvurucunun yayın iletiminin durdurulmasına yönelik mahkeme kararlarının ilgili ve yeterli bir gerekçe içerdiği ve anılan kararlarda bir keyfîlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.

37. Diğer yandan başvurucu her ne kadar Almaya ve İngiltere'de yayın lisansının bulunduğunu ve Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi gereği Türkiye'den yayın lisansı almak zorunda olmadığını iddia etmekte ise de söz konusu iddiaların bahsi geçen sözleşmenin hangi hükümlerine dayandığına ve bu hükümlerin yayın lisansı alma zorunluluğunu nasıl bertaraf ettiğine ilişkin detaylı bir açıklama yapmamıştır. Başvurucu yalnızca anılan sözleşme gereği yayın lisansı almak zorunda olmadığını genel olarak belirtmekle yetinmiş, bu kapsamdaki iddialarını yeterince temellendirememiştir. Anayasa Mahkemesince de Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi'nin hükümleri incelendiğinde sözleşmeye taraf ülkelerden yayın lisansına sahip olan kuruluşların farklı bir taraf ülkede yayın yapmaları hâlinde o ülkenin iç hukukuna göre yayın lisansı almaları gerekliliğini bertaraf edecek bir düzenlemenin bulunduğu kanaatine varılamamıştır.

38. Yukarıdaki değerlendirmelerin tamamı ve yargı mercilerinin gerekçeleri dikkate alındığında Türkiye'ye ait TÜRKSAT uydusu üzerinden yayın yapması nedeniyle Türk yargı yetkisi altında kabul edilen başvurucunun ilgili mevzuat uyarınca yayın lisansı alarak Türkiye'de yayın yapması önünde bir engel bulunmadığı da gözetilerek devletin başvurucunun ifade özgürlüğünün korunmasına yönelik yükümlülüklerine aykırı davrandığı sonucuna ulaşılamamıştır.

39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda bir ihlal bulunmadığı açık olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

40. Açıklanan gerekçelerle başvuru konusu olayda ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Yol Bıldungs Und Medıenwerk [2.B.], B. No: 2019/19624, 12/7/2023, § …)
   
Başvuru Adı YOL BILDUNGS UND MEDIENWERK
Başvuru No 2019/19624
Başvuru Tarihi 14/6/2019
Karar Tarihi 12/7/2023
Resmi Gazete Tarihi 2/11/2023 - 32357

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Yol TV logosuyla yayın yapan başvurucunun yayın iletiminin durdurulmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Radyo Televizyon Üst Kurulu Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6112 Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun 2
29
Yönetmelik 15/6/2011 Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliği 12
13
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi