TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDÜSSAMED KADİR UZUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/20842)
Karar Tarihi: 15/5/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Pınar ARMAĞAN YILDIRIM
Başvurucular
1. Abdüssamed Kadir UZUN
2. Emine UZUN
3. Hüsnül Bena UZUN
4. Metin UZUN
Başvurucular Vekili
Av. Ülviye TURĞUT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılan tazminat davasında yaşam ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/6/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucular, yakınlarının davalı idarenin sorumluğunda bulunan park içinde yer alan demir kapının altında kalmak suretiyle ölümünde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle 12/4/2013 tarihinde dava açmıştır.
7. Mahkemenin maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin 10/4/2015 tarihli kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin 28/12/2015 tarihli kararıyla maddi tazminata ilişkin kısmı ile manevi tazminatın davacılar Abdüssamed Kadir Uzun ve Hüsnül Bena Uzun'a ilişkin kısmının onanmasına, manevi tazminatın davacılar Metin Uzun ve Emine Uzun'a ilişkin kısmı ile kabul edilen tazminat miktarına uygulanacak faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiş, karar düzeltme istemi aynı Dairenin 14/11/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Yargılama devam etmektedir.
8. 14/11/2018 tarihli karar 21/1/2019 tarihinde başvurucular vekiline e-tebligat yoluyla tebliğ edilmiştir. 20/1/2019 tarihinde Av. Seda Sözen' e ait yetki belgesi dosyaya Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden sunulmuştur.
9. Başvurucuların vekili Av. Ülviye Turğut 11/1/2019 tarihinde gözaltına alınmış, 14/1/2019 tarihinde tutuklanmıştır. Avukat24/4/2019 tarihinde tahliye edilmiştir.
10. Başvurucular vekili Av. Ülviye Turğut 24/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 15/5/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
12. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının bir bütün olarak Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvuru konusu davada 7 yıllık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
19. Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı mazeret hâllerinin olup olmadığını, olayın özelliklerini dikkate alarak değerlendirmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 21).
20. Temsilci veya avukat aracılığıyla yapılan bireysel başvurularda, bu kişilerin haklı mazeretlerinin bulunması hâlinde mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde yapılan başvuruların süresinde yapılmış olduğunun 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 64. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği kabul edilmesi gerekir (Ramazan Sönmez, B. No: 2013/6325, 15/4/2014 , § 22).
21. Başvurucular, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğunu belirterek yaşam haklarının ihlal edildiğini, yargılamanın 6 yıl sürmesi sebebiyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Başvurucular vekili, davanın bir kısmının kesinleşmesi durumunda bireysel başvurunun ne zaman yapılacağına dair yasal düzenleme bulunmadığını ifade etmiştir. Vekil, e-tebligatın yapıldığı tarihte tutuklu olduğunu, tahliye edildikten sonra davalarına vâkıf olmasının zaman aldığını, mazeretinin sona erdiği tarih olarak 15/6/2019 tarihinin kabul edilmesini talep etmiştir.
23. Başvuru formunun tamamı incelendiğinde, kesinleşen maddi tazminata ilişkin kısım yönünden bireysel başvuru yapıldığı değerlendirilmiştir.
24. UYAP üzerinden yapılan incelemede başvurucular vekili Av. Ülviye Turğut'un 20/1/2019 tarihinde Av. Seda Sözen'e ait yetki belgesini dosyaya UYAP üzerinden sunduğu görülmüştür. Av. Seda Sözen'in karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararı 15/2/2019 tarihinde UYAP üzerinden okuduğu anlaşılmıştır.
25. Somut olayda, başvurucular vekilinin tutuklu olduğu sürede başka bir avukatı dosyada yetkili kıldığı, bu süreçte tüm işlemlerin bu avukat tarafından yürütülmesine yasal bir engel olmadığı anlaşılmakla, vekilin tutuklu olmasının haklı mazeret olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla nihai kararın tebliğ edildiği 21/1/2019 tarihinden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 24/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.
26. Başvurucuların yaşam haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiaları yönünden başvurunun incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucular, ihlalin tespiti ile manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
29. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
30. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara net 12.000 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 12.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderininbaşvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Danıştay Sekizinci Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/5/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.