TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA DEMİRBAŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/21716)
|
|
Karar Tarihi: 13/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Pınar ARMAĞAN YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa DEMİRBAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet Tunca
DEMİRBAŞ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, itirazın iptali talebiyle açılan davalarda
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 18/6/2019 ve 21/6/2019 tarihlerinde
yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemelerinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
7. 2019/21725, 2019/21819 başvuru numaralı bireysel
başvuru dosyalarının kişi yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2019/21716 başvuru
numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin
2019/21716 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucunun 17/12/2013 tarihinde Antalya 1., 2. ve 3.
Asliye Hukuk Mahkemelerinde açtığı davalarda yargısal süreç Yargıtay 13. Hukuk
Dairesinin 17/4/2019 tarihli -ve birleştirilen 2019/21819 sayılı başvuruda
2/5/2019 tarihli- onama kararlarıyla sona ermiştir.
10. Başvurucu, açtığı davalarda yargılamanın uzun sürdüğü
iddiasıyla 18/6/2019 ve 21/6/2019 tarihlerinde Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
11. Mahkemenin 13/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
12. Başvurucu, uzun süren yargılamalar nedeniyle makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
16. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda, başvuru konusu
davalarda (2019/21716 ve birleştirilen 2019/21725 sayılı başvurularda) 5 yıl 4
aylık ve (birleştirilen 2019/21819 sayılı başvuruda) 5 yıl 5 aylık yargılama
sürelerinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
19. Başvurucu, ihlallerin tespiti ile 2019/21716 sayılı
başvuruda enflasyon kaybı kadar maddi tazminat, birleştirilen 2019/21819 sayılı
başvuruda 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesi
talebinde bulunmuştur. Başvurucu birleştirilen 2019/21725 sayılı başvuruda ise
ihlallerin tespiti ile tazminat talebinde bulunmuş ancak herhangi bir miktar
belirtmemiştir.
20. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
21. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya birleştirilen 2019/21819 ve 2019/21725
sayılı başvurular için ayrı ayrı 8.000 TL olmak üzere toplam 16.000 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
22. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Somut olayda tespit edilen ihlal ile ileri
sürülen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığından başvurucunun maddi
tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
23. Dosyadaki belgelerden -364,60 TL olarak her bir
başvuru için yatırıldığı tespit edilen- 1.093,80 TL harç ve 3.000 TL vekâlet
ücretinden oluşan toplam 4.093,80 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya birleştirilen 2019/21819 ve 2019/21725
sayılı başvurular için ayrı ayrı 8.000 TL olmak üzere toplam 16.000 TL manevi
tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 1.093,80 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 4.093,80 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Antalya 1. Asliye
Hukuk (E.2013/587); Antalya 2. Asliye Hukuk (E.2013/580) ve Antalya 3. Asliye
Hukuk (E.2013/526) Mahkemelerine GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 13/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.