logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Seyfullah Çakmak (2) [1.B.], B. No: 2019/22810, 23/5/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEYFULLAH ÇAKMAK BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2019/22810)

 

Karar Tarihi: 23/5/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

Seyfullah ÇAKMAK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, noter işleminden kaynaklanan zararların giderilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 21/6/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, Cumhuriyet savcısı olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde başlatılan Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında 20/7/2016 tarihinde tutuklanarak Kandıra 2 No.lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumuna konulmuş ve 24/8/2016 tarihinde kamu görevinden çıkarılmıştır.

6. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 29/7/2016 tarihinde başvurucunun da aralarında bulunduğu şüphelilere ait mal varlığı üzerinde elkoyma tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir.

7. Başvurucu, eşi H.Ç. ile avukatı M.O.ya vekâlet vermek amacıyla Kandıra Noterliğine başvurmuştur. Başvurucu; miras, veraset intikali, mirasın paylara ayrılması, ÖTV muafiyetli araç satışı, maaş çekme, kart ödemelerini yapma, bankacılık işlemleri yapılması ve abonelik sözleşmelerinin düzenlenmesi gibi konularda eşine vekâletname vermek istediğini bildirmiştir.

8. Avukatın vekil olarak belirlendiği vekâletname, Noter tarafından hazırlanmış ancak eş adına vekâletname düzenlenmesine ilişkin diğer talepler, başvurucu hakkında verilmiş bir tedbir kararı bulunduğu, mal varlığı değerlerinin el değiştirmesine yönelik taleplerin yerine getirilemediği gerekçesiyle reddedilmiştir. Anılan Noterliğin 4/10/2016 tarihli yazısında; Noterler Birliği ve Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen yazılarda rutin ihtiyaçların makul seviyede karşılanmasına yönelik işlemlerin yapılması amacıyla vekâletname düzenlenmesinde veya noterlik işlemleri yapılmasında engel bir hâlin bulunmadığı ancak mal varlığı değerlerinin el değiştirmesi sonucunu doğuracak işlemlerin gerçekleştirilmemesi hususunda görüş bildirildiği ifade edilmiştir.

9. Başvurucu; vekâletname düzenlenmesi konusundaki yazılı ve sözlü taleplerinin Noterlik tarafından keyfî şekilde dikkate alınmadığını, sakıncalı kişi olarak nitelendirilmesinin ve olağan işlerini aksatacak şekilde keyfî bir tutum sergilenmesinin kabul edilemez olduğunu ileri sürerek Kandıra Noteri ve görevlileri hakkında 31/10/2016 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur. Ayrıca başvurucu, idari soruşturma açılması talebiyle Türkiye Noterler Birliğine de başvurmuştur.

10. Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı, Kandıra Noterinin savunmasını almış ve dosyayı 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 153. maddesi uyarınca kovuşturma izni verilmesi amacıyla Adalet Bakanlığına göndermiştir. Bakanlık tarafından Notere kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle kovuşturma izni verilmemiştir.

11. Başvurucu söz konusu Bakanlık işleminin iptal edilmesi talebiyle Ankara 9. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme, Noterin yetkisi dâhilinde hareket ettiği ve görevi kötüye kullanma yönünde kastının bulunmadığı gerekçesiyle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşarak davanın reddine karar vermiştir. Karara karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinin 30/4/2019 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

12. Nihai karar 22/5/2019 tarihinde başvuru tarafından öğrenilmiştir.

13. Öte yandan başvurucunun noter hakkında idari soruşturma açılması talebine ilişkin olarak Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulu tarafından ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ve bu karara karşı yapılan itiraz Bakanlık tarafından reddedilmiştir. Başvurucu, anılan kararın iptali talebiyle Ankara 11. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme, mevzuata ve alınan tedbirlerin içeriğine yer vererek Noterin herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle 4/9/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. İstinaf başvurusu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesinin 10/6/2020 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 1512 sayılı Kanun'un "Noterlerin Hukuki Sorumlulukları" kenar başlıklı 162. maddesi şöyledir:

"Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.

Taşınmaz satış sözleşmesinin düzenlenmesinden dolayı oluşan zarardan noterler de sorumludur. Bu zararın Devlet tarafından ödenmesi hâlinde Devlet, sözleşmeyi düzenleyen notere rücu eder. Notere karşı açılacak davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.

Noter, birinci ve ikinci fıkralar gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajiyer veya noterlik personeline rücu edebilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 23/5/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

16. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

17. Başvurucu; kendisi hakkında verilen tedbir kararının noter tarafından yanlış yorumlandığını, meşru taleplerinin sakıncalı kişilerden olduğu gerekçesiyle ve keyfî şekilde noter tarafından yerine getirilmediğini, sakıncalı görülmesi ve vekâletnamenin düzenlenmemesi nedeniyle kendisinin ve ailesinin maddi ve manevi varlıklarına müdahalede bulunulduğunu ileri sürmüştür. İç hukuk düzeninde etkili yargı yolu bulunmadığını ve zararlarının tazmin edilmediğini ifade etmiştir. Başvurucu; talebinin aylar sonra başka bir noter tarafından yerine getirildiğini, bu süreçte maddi ve manevi zarara uğradığını, iş ve emek kaybı yaşadıklarını ve acı ve ızdırap çektiğini belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, eşitlik ilkesinin ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

18. Bakanlık görüşünde; sonraki bir tarihte ve farklı bir noter aracılığıyla başvurucunun istediği yetkileri içerecek şekilde vekâletnamenin düzenlendiği, mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, başvurucunun isteğinin üçüncü kişilerin cezalandırılmasına ilişkin olduğu, kovuşturma izni verilmemesine dair kararın etkilerinin de ceza muhakemesi süreci ile sınırlı tutulduğu, esas yönünden de uygulanan tedbirin meşru ve ölçülü olduğu belirtilmiştir.

C. Değerlendirme

19. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında; bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Işıl Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, § 41). Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

20. Olağan başvuru yolları ibaresinin başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olarak anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca başvuru yollarını tüketme kuralı ne mutlak ne şeklî olarak uygulanabilir bir kural olup bu kurala riayetin denetlenmesinde münferit başvurunun koşullarının dikkate alınması esastır. Bu anlamda yalnızca hukuk sisteminde birtakım başvuru yollarının varlığının değil aynı zamanda bunların uygulama şartları ile başvurucunun kişisel koşullarının gerçekçi bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Bu nedenle başvurucunun kendisinden başvuru yollarının tüketilmesi noktasında beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (Işıl Yaykır, § 42).

21. Başvurucunun iddialarının özü, talep ettiği vekâletnamenin keyfî şekilde düzenlenmemesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğramasına ilişkindir.

22. Noterlerin hukuki sorumluluklarını düzenleyen 1512 sayılı Kanun'un 162. maddesine göre noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görenlere karşı sorumlu tutulmuştur. Hatta zarara neden olan işlem ya da ihmal veya bir işin yapılmaması durumu stajyer, kâtip ve kâtip adayları tarafından yapılmış olsa dahi ilgili noter hukuken sorumlu kabul edilmektedir. Dolayısıyla somut olayda, bir işin noter tarafından zamanında yapılmamasından yakınan başvurucunun iddia ettiği zararlarının bulunup bulunmadığını tespit etmeye ve bulunması durumunda uğranılan zararı tazmin etmeye elverişli bir yolun bulunduğu açıktır. Noterin hukuki sorumluluğunu tespit etmeye ve zararlarının giderilmesine imkân sağlayan söz konusu yolun etkili şekilde işlemediği yönünde herhangi bir bulgu da bulunmamaktadır. Buna rağmen anılan yolun başvurucu tarafından tüketilmediği görülmektedir.

23. Netice itibarıyla başvurucunun Noterin hukuki sorumluluğunu tespite elverişli olan hukuk davası açma hakkını kullanmaksızın ve bu suretle olağan yargısal yollarını tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Seyfullah Çakmak (2) [1.B.], B. No: 2019/22810, 23/5/2023, § …)
   
Başvuru Adı SEYFULLAH ÇAKMAK (2)
Başvuru No 2019/22810
Başvuru Tarihi 21/6/2019
Karar Tarihi 23/5/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, noter işleminden kaynaklanan zararların giderilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kapsam dışı haklar Kapsam dışı (hak) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 1512 Noterlik Kanunu 162
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi