TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NURİ DUYAN VE EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/23371)
Karar Tarihi: 11/5/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Ali Erdem ŞAHİN
Başvurucu
1. Nuri DUYAN
2. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
Başvurucular Vekili
Av. Asuman TOKGÖZ SUCU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamu görevlisi başvurucunun üyesi olduğu sendikanın almış olduğu kararlar üzerine göreve gitmemesi nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasının örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı Mardin'de öğretmen olarak görev yapmaktadır. Başvurucu, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyesidir.
3. Somut olay, 2015 yılı Haziran ayından itibaren yoğun bir şekilde maruz kalınan terör eylemleriyle mücadele kapsamında bazı ilçelerde ilan edilen sokağa çıkma yasakları(arka plan bilgisi için bkz. Dilek Kaya, B. No: 2018/14313, 17/7/2019, §§ 8-11)ile yine aynı yılın Ekim ayında meydana gelen Ankara Tren Garı saldırısı (arka plan bilgisi için bkz. Tayyip Akbudak, B. No: 2018/5558, 11/9/2019, §§ 8-13)etrafında şekillenmiştir.
4. Eğitim-Sen, bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunun (KESK) almış olduğu kararlar doğrultusunda (bkz. Dilek Kaya, § 14; Tayyip Akbudak, § 16) bahse konu olayları protesto etmek amacıyla üyelerinin belirli tarihlerde göreve gitmemeleri yönünde kararlar almıştır.
5. Başvurucu, yukarıda ifade edilen kararlar kapsamında 12/10/2015, 13/10/2015 ve 29/12/2015 tarihlerinde göreve gitmemiştir. İdare, söz konusu eylemleri nedeniyle başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatmıştır. Nihayetinde başvurucunun 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendi uyarınca "özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmediği" gerekçesiyle aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
6. Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali istemiyle idare mahkemesine başvurmuştur. İlk derece mahkemesi, eylemlerin amacı ile kullanılan araçların uyumlu, orantılı ve ölçülü olmadığını ve sendika kararlarının kamu görevlilerinin mesleki hak ve menfaatleriyle ilgili olmadığını belirterek eylemlerin sendikal faaliyet olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmiştir. Nihayetinde mahkeme, davacının söz konusu tarihlerde göreve gelmediğinin sübuta erdiğini kabul ederek davanın reddine karar vermiştir.
7. Başvurucu anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge idare mahkemesi 12/10/2015, ve 13/10/2015 tarihli eylemler yönünden idarenin disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığını, 29/12/2015 tarihli eylem yönünden ise ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını gerektirecek bir neden bulunmadığını belirterek davanın anılan gerekçeyle kesin olarak reddine karar vermiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 2/6/2019 tarihinde öğrendikten sonra 28/6/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Gerçek Kişi Başvurucu Yönünden
1. Örgütlenme Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
10. Başvurucu; üyesi olduğu sendikanın almış olduğu kararı icra etmesi nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının dernek ve sendika kurma, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme ve adil yargılanma hakları ile ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; Anayasa Mahkemesinin aynı sendika kararından kaynaklanan disiplin cezalarını incelediği başvurularda işe gitmemek şeklinde bir eylemin yol açacağı sonuçlara devlet idaresinin ve toplumun katlanmasını gerektiren bir sebep bulunmadığına karar verdiği ve yapılacak değerlendirmede söz konusu hususun gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir.
11. Anayasa Mahkemesi, Dilek Kaya kararında başvuru konusu eylem ile aynı sendika çağrısına dayanan göreve gitmeme eylemi nedeniyle yapılan bir müdahalenin sendika hakkı kapsamında incelenip incelenemeyeceğini değerlendirmiştir. Anılan kararda sendikanın eylem çağrısının çalışma hayatına ilişkin olmadığı ve çekirdek faaliyet alanında kalmadığı belirtilerek başvurunun sendika hakkından incelenemeyeceğine karar verilmiştir. Dolayısıyla şu hâlde mevcut başvuru yönünden de söz konusu kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla mevcut başvurunun örgütlenme özgürlüğü yönünden incelenmesine karar verilmiştir (sendika kararından kaynaklı benzer eylemlerin örgütlenme özgürlüğü kapsamında incelendiği kararlar için bkz. Ahmet Parmaksız [GK], B. No: 2017/29263, 22/5/2019, §§ 50,62; Tayyip Akbudak, B. No: 2018/5558, 11/9/2019, §§ 46-52; kamu görevlileri sendikalarının faaliyet alanlarına ilişkin geniş açıklamalar için bkz. Ahmet Parmaksız, §§ 50,62; Ayfer Altuntaş ve İkbal Ünzile Gürsoy, B. No: 2018/24874, 31/3/2022, §§ 26,36).
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Müdahalenin kamu hizmetlerinin sürekliliğinin sağlanmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve Anayasa'nın 33. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacını taşıdığı değerlendirilmiştir. Örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Ahmet Parmaksız, §§ 76-80; Dilek Kaya, §§ 55-59; Tayyip Akbudak, §§ 65-69; Mustafa Akıcıoğlu, B. No: 2018/2513, 11/5/2022, §§ 36-38). Bu itibarla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.
14. Anayasa Mahkemesi Dilek Kaya kararında başvuru konusu ile aynı sendika kararından kaynaklı olarak göreve gitmeyen başvurucuya yapılan aylıktan kesme disiplin cezası şeklindeki müdahaleyi örgütlenme özgürlüğü yönünden incelemiştir. Buna göre eylemin ülkenin iç siyasetine ilişkin sosyo-politik unsurların ağırlıkta olduğu bir amaca ilişkin olduğunu belirterek sendika üyelerinin ekonomik ve sosyal menfaatleriyle doğrudan ilgili olmayan ve politik yönü ağır basan bir amaçla işe gitmemek şeklinde bir eylemin yol açacağı sonuçlara devlet idaresinin ve toplumun katlanmasını gerektiren bir sebep bulunmadığını değerlendirmiş, örgütlenme özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir (Dilek Kaya, §§ 62-64). Buna göre başvuru konusu müdahalenin de aynı sendika kararının uygulanmasından kaynaklandığı anlaşıldığından bahse konu kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu, aynı sendika kararından kaynaklanan müdahalelerin incelendiği davalarda bazı mahkemelerce iptal kararları verildiğini belirterek içtihat farklılığı nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi Dilek Kaya başvurusunda adil yargılanma hakkı yönünden ileri sürülen benzer bir iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Buna göre mevcut başvuru yönünden de bu kapsamda bir ihlal olmadığı açık olduğundan söz konusu ihlal iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir (Dilek Kaya, §§ 65-70).
B. Tüzel Kişi Başvurucu Yönünden
16. Başvurucu Sendika, öncelikle alınan karar uyarınca gerçekleştirilen eylemin idare ve mahkemelerce amaç yönünden denetlenmesinin Sendikanın iç işleyişine ve karar mekanizmalarına müdahale niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte anılan eylem çağrısına uyan on binlerce sendika üyesinin disiplin cezası aldığını ve kişilerin bu nedenle sendikalarına üye olmaktan çekindiklerini belirterek sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
18. Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24) Öte yandan hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan derneklerin sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin yerleşik hâle gelmiş içtihadına göre ise yalnızca üyelerinin haklarını etkileyen müdahaleler nedeniyle topluluk tarafından bireysel başvuruda bulunulamayacağı kabul edilmiştir (Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği, B. No: 2012/95, 25/12/2012, §§ 20-23; Ahmet Pervane ve İnsan Hakları Derneği, B. No: 2016/3349, 2/6/2020, §§ 32-37; Egeçep Derneği, B. No: 2015/17415, 17/4/2019, §§ 33-38; Pak Eğitim İşçileri Sendikası, B. No: 2015/13767, 29/11/2018, §§ 10-14).
19. Somut olayda başvurucu sendikaya herhangi bir yaptırım uygulanmamıştır. Başvurucu sendika da tüzel kişiliğin haklarını doğrudan etkileyen somut bir olgu ileri sürmemiştir. Sendika üyelerine uygulanan disiplin cezaları yalnızca üyelerin haklarını etkileyen nitelikte müdahaledir. Dolayısıyla somut olayda başvurucu sendikanın mağdur sıfatı bulunmamaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerçek kişi başvurucu yönünden örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Gerçek kişi başvurucu yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Tüzel kişi başvurucu yönünden başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.