TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÇİĞDEM ÖZMEN ARSLAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/23558)
|
|
Karar Tarihi: 31/12/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucular
|
:
|
Çiğdem ÖZMEN ARSLAN ve
Diğerleri
|
|
|
(bkz. ekli tablonun (C)
sütunu)
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Kasım YAVUZYİĞİT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; hukuk davasında yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının, karar kesinleşinceye kadar kamulaştırma
bedelinin bankada tutulması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvuru, başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyonlara
sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun (B)
sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı
satırında yer alan 2019/23558 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Mülkiyeti başvuruculara ait taşınmazların kamu projesi
kapsamında acele kamulaştırılmasına karar verilmiş, ilgili Bakanlık tarafından başvurucular
aleyhine Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırma (bedel
tespiti ve tescil) davaları açılmıştır.
9. Mahkemenin davanın kabulüne, kamulaştırma bedellerinin
belirlenmesine ve taşınmazların Hazine adına tapuya tesciline yönelik kararları
başvurucular vekili tarafından kamulaştırma bedelleri yönünden temyiz edilmiş,
Yargıtay 5. Hukuk Dairesince (Daire) kararlar bozulmuştur.
10. Bozma kararları üzerine Mahkemece yeniden bilirkişi
incelemesi yaptırılarak tekrar kamulaştırma bedelleri belirlenip davaların
kabulüne ve taşınmazların Hazine adına tapuya tesciline hükmedilmiştir.
Mahkemece ayrıca, hükmedilen kamulaştırma bedelleri arasındaki farkların
kararlar kesinleşinceye kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak üzere
ilgili bankaya müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
11. Mahkeme kararları davacı Bakanlık tarafından temyiz
edilmiş, Dairece kararların onanmasına hükmedilmiştir.
12. Başvurucular, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle
adil yargılanma haklarının ve karar kesinleşinceye kadar kamulaştırma bedelinin
bankada tutularak düşük vadeyle nemalandırılması sebebiyle de mülkiyet
haklarının ihlal edildiği iddiasıyla çeşitli tarihlerde Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 31/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
14. Başvurucular, bireysel başvuru konusu yargılamanın
uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında ekli tablonun (G) sütununda
belirtilen 5 yıl 2 ay ila 5 yıl 4 ayı bulan yargılama sürelerinin makul
olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
20. Başvurucular, Mahkeme kararları kesinleşinceye kadar
kamulaştırma bedellerinin bankada tutularak düşük vadeyle nemalandırılması
nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem
ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
23. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel
başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin
tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve
Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
24. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu
olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar
ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu
edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
25. Somut olayda başvurucuların, Mahkeme kararlarındaki
ihlale neden olduğunu ileri sürdükleri hükme yönelik temyiz isteminde
bulunmadıkları, söz konusu iddiayı yargılama sürecinde dile getirmedikleri, bu
iddialarına ilişkin bilgi veya belge sunmadıkları ve böylece başvuru yollarını
usulüne uygun tüketmedikleri anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
27. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal
edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde
ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucular, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi
tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
29. Somut olaylarda makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
30. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvuruya konu her bir davanın özel koşulları dikkate
alınarak hesaplanan ekli tablonun (H) sütununda belirtilen net tutarlarda
manevi tazminatın başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucuların uğradıklarını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Somut olayda tespit edilen ihlalle
ileri sürülen maddi zarar arazında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat
talebinin reddi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harçtan
oluşan yargılama giderinin başvuruculara ekli tablonun (E) sütununda
belirtildiği şekilde ödenmesine; aynı avukatla temsil edilen başvuruculara
3.600 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ekli tablonun (H) sütununda belirtilen
net tutarlarda manevi tazminat ÖDENMESİNE, diğer tazminat istemlerinin REDDİNE,
D. Ekli tabloda belirtilen harçlarının başvuruculara ekli
tablonun (E) sütununda belirtildiği şekilde, aynı avukatla temsil edilen
başvuruculara 3.600 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için ekli tablonun (D)
sütununda belirtilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 31/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.