TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERDEM SEMİH YILDIZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/24814)
Karar Tarihi: 19/1/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Erdem Semih YILDIZ
Vekili
Av. Vahide Büşra GÜN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; gözaltı sürecinde fiziksel ve psikolojik şiddet nedeniyle kötü muamele yasağının, ceza soruşturması sürecindeki tutukluluk, elkoyma işlemleri nedeniyle özel hayata saygı, kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Avukat olan başvurucu, terör örgütü (FETÖ) üyeliği isnadıyla hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 8/3/2019 tarihinde gözaltına alınmış; akabinde ikametinde arama yapılmıştır (Başvurucunun ikametinin aranması ve tespit edilecek suç deliline el konulması için 7/3/2019 tarihinde Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğinden karar alındığı anlaşılmıştır. Başvurucunun süreç sonunda silahlı terör örgütüne üye olma suçu nedeniyle hapis cezası aldığı ve hükmün kesinleştiği görülmüştür.).
3. Başvurucu, gözaltına alınmasının ardından emniyet biriminde tutulmuştur. Bu süreçte başvurucunun yakınlarına haber verilmiş, müdafi ile görüştürülmüştür. Başvurucunun gözaltında tutulduğu 8/3/2019 ile 12/3/2019 tarihleri arasında hakkında düzenlenen adli muayene raporlarında "darp ve cebir izine rastlanmadığı" tespit edilmiştir. 12/3/2019 tarihinde üzerine atılı suç nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından yapılan sorgusunda başvurucu; gözaltı sürecinde kendisine elleri arkada olacak şekilde kelepçe takıldığını, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını ileri sürmüştür. Başvurucu müdafi, Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği nezdinde yapılan ve tutuklama kararı verilen 12/3/2019 tarihli sorguda da kötü muamele iddialarını yinelemiştir. Başsavcılık sorgu tutanağında, başvurucunun görünür nitelikte bir yaralanması olduğu, bu durumun başvurucu tarafından gösterildiği ve/veya başvurucunun fiziksel şiddet gördüğüne dair bir tespitin dışarıdan basit gözlemle yapılabildiği yönünde bir belirlemede bulunulmamış; bu yönde bir bilgiye yer verilmemiştir.
4. Başvurucunun beyanı üzerine başlatılan soruşturmada ilgili emniyet birimlerinden sürece ilişkin bilgi/belge temin edilmiş ve soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Gerekçede, başvurucunun soyut iddiası dışında kamu davası açılması için yeterli delil/şüphe bulunmadığı ifade edilmiştir. Başvurucunun karara yönelik itirazı da sulh ceza hâkimliği tarafından reddedilmiştir.
5. Başvurucu, nihai kararı 18/6/2019 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 17/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
8. Başvurucu, gözaltı sürecinde elleri arkasında olacak şekilde kelepçelendiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet gördüğünü ileri sürmüştür. Konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadını sunan Adalet Bakanlığı, adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığını beyan etmiştir. Başvurucu, karşı beyan dilekçesinde başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
9. Başvurunun bu kısmı kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
10. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü; öncelikle negatif yükümlülük olarak kamu otoritelerinin kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirdiği gibi ayrıca pozitif yükümlülük olarak devlete kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde, aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir. Kötü muamele iddiaların savunabilir olduğundan, dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilebilmesi için iddiaların güçlü bir dayanakla birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu gereklilik sağlanmadığında mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru bir beklentiye girebileceklerinin söylenebilmesi mümkün değildir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018).
11. Somut olayda başvurucu, terör örgütüne üyelik suçu şüphesi ile gözaltına alınmıştır. Başvurucunun üyesi olduğu şüphesiyle gözaltına alındığı terör örgütünce gerçekleştirilen darbe girişiminin yaşandığı dönemde çok sayıda vatandaşın hayatını kaybettiği, darbe girişimi sırasında büyük bir yıkım yaşandığı, kaos ve çatışma ortamının hâkim olduğu da gözönünde tutulmalıdır (detaylı aktarım için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017). Bu koşullar altında güvenlik gerekleri doğrultusunda zanlılara kelepçe takılmasının ve zor kullanılmasının makul bir tedbir olduğu, bu müdahalenin kötü muamele yasağının ihlali için aranan asgari ağırlık derecesini aşmadığını hatırlatmak gerekir.
12. Başvurucu, fiziksel şiddet uygulandığını yaralandığını ileri sürmekte ise de hakkında düzenlenen genel adli muayene raporlarında darp ve cebir izine rastlandığı yönünde bir bulgu elde edilmediği, kötü muamele iddiasını doğrulayacak şekilde bir tespit yapılmadığı görülmüştür. Gözaltı dönemi ile ilgili olarak düzenlenen tıbbi raporlarda yapılan tespit ile başvurucunun kötü muamele iddiası örtüşmemektedir. Bu bağlamda gözaltına alındığı, gözetim altında tutulduğu dönemde kelepçe takılan ve tıbbi raporlar uyarınca vücudunda darp ve cebir izine rastlanmayan başvurucu için kötü muamele bağlamında asgari ağırlık derecesini aşan bir müdahalenin varlığından söz edilemez.
13. Başvurucu kötü muamele iddialarını destekleyen bir veri (tanık delili vs.) ortaya koyamadığı gibi Başsavcılık nezdinde yapılan sorgusunda ve hâkim karşısında da bu tespitin yapılabilmesine, darp izlerinin görülmesine yönelik bir girişimde bulunmamıştır. Yine başvurucunun sözlü/psikolojik şiddet iddialarını destekleyen bir bulgu dosya kapsamında bulunmamaktadır. Tüm bu tespitlere göre başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddia ortaya koyamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
15. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Ahmet Kubilay Tezcan (B. No: 2014/3473, 25/1/2018), Ekrem Atıcı (B. No: 2014/15609, 8/3/2018) kararları doğrultusunda; özel hayata saygı hakkına ilişkin iddiasının Nuray Işık (B. No: 2014/7561, 28/9/2016), Alaaddin Akkaşoğlu ve Akis Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş. (B. No: 2014/18247, 20/12/2017) kararları doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/1/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.