TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞÜKRÜ DEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/25897)
|
|
Karar Tarihi: 31/12/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan y.
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Şükrü DEMİR
|
Vekili
|
:
|
Av. Kadri AKGÜN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, kadastro tespitine itiraza ilişkin davada
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 1/7/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu tarafından 21/11/2006 tarihinde kadastro
tespitine itiraza ilişkin dava açılmış, Cizre Kadastro Mahkemesince (Mahkeme)
17/6/2015 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.
9. Temyiz edilen Mahkeme kararı, Yargıtay 16. Hukuk
Dairesinin 18/4/2019 tarihli kararı ile onanmış ve aynı tarihte kesinleşmiştir.
10. Yargıtay onama ilamı, başvurucunun avukatına
elektronik tebligat (e-tebligat) usulüyle tebliğ edilmiştir. Söz konusu
e-tebliğ mazbatasında 27/5/2019 tarihinde ilgili tebligatın alıcı için ayrılmış
tebligat hesabına başarılı bir şekilde konduğu ve aynı tarihte tebligatın
alıcısı tarafından açıldığı, 1/6/2019 tarihinde ise tebligatın alıcının
hesabına iletilmesini müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik
olarak okunmuş sayıldığı bilgisi yer almaktadır.
11. Başvurucu bireysel başvuru formunda, başvuru konusu
yargılama sürecine ilişkin nihai karar olan Yargıtay onama ilamından 1/6/2019
tarihinde haberdar olduğunu beyan etmiştir.
12. Başvurucu 1/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
13. 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun
"Elektronik Tebligat" başlıklı 7/a maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
Elektronik yolla tebligat, muhatabın
elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış
sayılır.
...
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul
ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”
14. 6/12/2018 tarihli ve 30617 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 3. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
" Bu Yönetmelikte geçen;
...
b) Delil kaydı: Tebligatın; tebligat
çıkarmaya yetkili makam ve merciden Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi (UETS)
tarafından teslim alındığına, muhatabın elektronik tebligat adresine
ulaştığına, okunduğuna ve usulen tebliğ edilmiş sayıldığına dair üretilen ve
elektronik sertifika ile imzalanmış kayıtları,
...
ifade eder."
15. Anılan Yönetmelik'in "Elektronik tebligatın
hazırlanması ve muhataba ulaştırılması" kenar başlıklı 9. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"...
(4) Gerek UETS içi ve gerekse sistemler
arası entegrasyon yoluyla yapılan tebligata ait delil kayıtları, elektronik
tebligat mesajının tamamının ulaştığı anda üretilir.
...
(6) Elektronik yolla tebligat, muhatabın
elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda
yapılmış sayılır."
16. Bakanlık tarafından anılan Yönetmelik uyarınca
hazırlanan "Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi ile İlgili Teknik
Kriterlere İlişkin Usul ve Esaslar" düzenlemesinin "Deliller"
başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şu şekildedir:
" (1) UETS süreci işleyişi
içerisinde aşağıdaki deliller oluşturulacaktır.
a. Tebligat kabul edildi (Submission AcceptanceRejection:Acceptance):
Gelen iletinin gerekli kontroller sonrası muhatap hesabına teslim edilmek üzere
UETS tarafından teslim alındığının delilidir.
b. Tebligat kabul edilmedi (SubmissionAcceptanceRejection:Rejection):
Gelen tebligatın içinde virüs olması, gönderici tarafından hazırlanan paketteki
özet değerinin UETS’ye gelen paketin özet değeri ile tutarsız olması,
gönderilebilecek ileti büyüklüğünden daha büyük değerde ileti gönderilmiş
olması gibi durumlarda, UETS tarafından gönderinin kabul edilmediğine dair
üretilen delildir.
c. Tebligat teslim edildi
(DeliveryNonDeliveryToRecipient:Rejection): Tebligatın alıcı için ayrılmış
tebligat alanına (hesabına)başarılı bir şekilde konulduğuna veya sadece PTT
UETS Bilişim sistemi ile hesap sahibinin bilişim sistemi arasındaki entegrasyon
ile tebligatlarını alan hesap sahiplerine başarılı bir şekilde aktarıldığına
dair oluşturulan delildir.
d. Tebligat teslim edilmedi (DeliveryNonDeliveryToRecipient:NonDelivery):
Tebligatın alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına) konulamadığına veya
sadece entegrasyon ile tebligatlarını alan hesap sahiplerine 24 saat içinde
başarılı bir şekilde aktarılamamasına dair oluşturulan delildir.
e. Tebligat okundu
(RetrievalNonRetrievalByRecipient:Retrieval): Tebligatın, alıcısı tarafından
açıldığında oluşturulan delildir.
f. Tebligat okundu kabul edildi (RetrievalNonRetrievalByRecipient:RetrievalTimeout):
Tebligatın, alıcının hesabına iletilmesini müteakip mevzuat gereği belirlenen
süre sonunda otomatik oluşturulan delildir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 31/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu, bireysel başvuru konusu yargılamanın uzun
sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru
yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir
mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayan/ar, mazeretin kalktığı tarihten
itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte
başvurabilirler ... "
20. İçtüzük'ün "Başvuru süresi ve mazeret"
kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvurunun, başvuru
yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."
21. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de otuz
günlük süre kuralıdır. Sürenin başvurunun her aşamasında dikkate alınması
gerekir (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32). Ayrıca otuz
günlük sürenin başlangıcında kanun hükmü gereği öğrenme tarihi esas
alınmalıdır.
22. Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla
hukuki belirlilik de sağlanmaktadır. Dolayısıyla dava açma ya da kanun
yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı
imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir
gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz,
B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
23. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun'un 47.
maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı
fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu
öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen
durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak başvuru
yollarının tüketildiği tarihten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir
hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin nihai kararın
gerekçesinin öğrenildiği tarih olarak anlaşılması gerekir (A. C. ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/1827, 25/2/2016, § 25).
24. Bireysel başvuru süresinin işlemeye başlaması
yönünden nihai kararın gerekçesinin tebliği, öğrenme şekillerinden
biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak
öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka
şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Başvurucunun nihai kararın
gerekçesini dava dosyasını incelemek suretiyle öğrenmesi mümkündür. Bu
doğrultuda dosyadan suret alınması gibi hâllerde başvurucunun gerekçeli
kararı öğrendiği kabul edilebilir. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini öğrendiklerini
beyan ettikleri tarih de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele
alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
25. Diğer yandan somut olayın koşullarında başvurucunun
nihai karardan daha erken bir tarihte haberdar olması gerektiğinin
değerlendirilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi, başvuru süresinin başlangıcı
için bu tarihi de esas alabilir (Ögeday Akın, B. No: 2014/2345,
10/6/2015, § 38).
26. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi; henüz avukatına tebliğ
edilmemiş olmakla birlikte nihai karar olan gerekçeli Yargıtay ilamının ilk
derece mahkemesine ulaştığı, başvurucunun avukatının ise bireysel başvuru
formunda bu karardan haberdar olduklarını belirttiği tarihten daha önce ilk
derece mahkemesine söz konusu ilamın tebliğe çıkarılması için birden fazla
talepte bulunduğunun anlaşıldığı bir bireysel başvuruda başvuru süresinin
avukatın ilk yazılı talep tarihinden itibaren işlemeye başladığını kabul
etmiştir. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, gerekçeli nihai kararın ilk derece
mahkemesine ulaştığından başvurucunun haberdar olduğu ve bu durumda UYAP Avukat
Bilgi Sistemi'ni kullandığı görülen başvurucu vekilinin nihai karar sonucunu ve
gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip bulunduğu konusunda şüphe
olmadığını ifade etmiştir (Suat Bircan [GK], B. No: 2014/16800,
1/12/2016, §§ 25-27).
27. Somut olayda şikâyet konusu yargılama sürecine
ilişkin nihai karar olan Yargıtay ilamı, başvurucunun avukatına e-tebligat
yoluyla tebliğ edilmiştir. İlgili mevzuat uyarınca (bkz. §§ 13, 15) e-tebligat
yolunun kullanıldığı gönderiler, muhatabın hesabına ulaştığı tarihi izleyen
beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılmaktadır (anılan hükmün vergi hukuku
bağlamında mahkemeye erişim hakkı ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil
etmediğine dair Anayasa Mahkemesi kararı için bkz. AYM, E. 2018/144, K.2019/72,
19/9/2019). Buna göre somut olayda tebliğ mazbatasında "Tebligat
alıcının hesabına iletilmesini müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda
otomatik olarak okundu sayıldı." şeklindeki delil kaydının
oluşturulduğu 1/6/2019 tarihi tebliğ tarihidir.
28. Bununla birlikte başvuru konusu olayda başvurucu
vekilinin 27/5/2019 tarihinde gerekçeli nihai karar tebligatını açtığına dair
delil kaydı oluşturulmuş ve bu kayıt e-tebligat mazbatası ile PTT sorgulama
raporuna da işlenmiştir. Yukarıda yer verilen Bakanlık düzenlemesi uyarınca söz
konusu delil kaydı, tebligatın alıcısı tarafından okunduğu anlamına gelmektedir
(bkz. § 16). İlgili Yönetmelik uyarınca elektronik mesajın tamamı iletilmeden
delil kaydı oluşturulmadığı da dikkate alındığında (bkz. § 15) somut olayda
başvurucunun e-tebligatın vekili tarafından açıldığı 27/5/2019 tarihinde
bireysel başvuruya ilişkin gerekçeli nihai karardan haberdar olduğunun ve bu doğrultuda
bireysel başvuru süresinin 27/5/2019 tarihinden itibaren işlemeye başladığının
kabul edilmesi gerekir. Nitekim ilgili usul kuralları uyarınca sürenin
münhasıran tebliğden itibaren işlemeye başlayacağının kabul edildiği
uygulamaların aksine bireysel başvuru yolunda başvuru süresi, ihlalin
öğrenilmesi esasına bağlanmıştır (bkz. § 19).
29. Sonuç olarak bireysel başvuru konusu yargılama
sürecine ilişkin nihai karardan 27/5/2019 tarihinde haberdar olduğu anlaşılan
başvurucunun otuz günlük bireysel başvurusu süresinden sonra 1/7/2019 tarihinde
gerçekleştirdiği bireysel başvurusunun süre aşımı nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 31/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.