TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN YILDIRIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/26185)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Hüseyin YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, işçi alacakları için açılan davada
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma ve çalışma
haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 29/7/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. İş akdi çalıştığı banka tarafından feshedilen
başvurucu tarafından, söz konusu bankaya karşı 25/2/2009 tarihinde işçi ve
işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davası açılmıştır.
9. İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesinin (Mahkeme) davanın
kısmen kabulüne yönelik 14/2/2013 tarihli kararı, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin
(Daire) 18/3/2014 tarihli kararı ile bozulmuş; bozma üzerine Mahkemece verilen
davanın kısmen kabulüne yönelik 19/12/2017 tarihli karar da yine Dairenin
22/5/2018 tarihli kararı ile bozulmuştur.
10. Mahkemece bozma kararı üzerine 21/2/2019 tarihinde
tekrar davanın kısmen kabulüne temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiş ve
bu karara karşı davalı banka tarafından yapılan temyiz başvurusu Dairenin
27/6/2019 tarihli hükmü ile, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan
18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427.
ve 432. maddeleri uyarınca reddedilmiştir.
11. Dairenin 27/6/2019 tarihli kararı 21/7/2019 tarihinde
tebliğ edilmiş, başvurucu 29/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 19/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
13. Başvurucu, bireysel başvuru konusu yargılamanın uzun
sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
16. İş mahkemeleri nezdinde görülen davalarda yargılama
süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve
kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki
tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772,
7/11/2013, § 58).
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 10 yıl 4 aylık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Çalışma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
19. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle
çalışma hürriyetinden mahrum bırakıldığını belirterek çalışma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
20. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile
30/2/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel
başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia
edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek
protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma
alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun
kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
21. Bireyin dilediği alanda çalışma özgürlüğü ve çalışma
hakkı Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde güvence altına alınmış olmakla
birlikte Sözleşme’de düzenlenen haklardan değildir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi de kamu hizmetine girme ya da dilediği kamu görevinde çalışma
hakkının Sözleşme’de ya da protokollerinde korunan bir hak olmadığını açıkça
ifade etmektedir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 24).
22. Somut olayda, başvurucunun başvuru dilekçesinde ifade
ettiği şekliyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü çalışma hürriyeti ve hakkının
Anayasa ve Sözleşme ile Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerin ortak koruma
alanına girmediği anlaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
25. Başvurucu, ihlalin tespitine ve 200.000 TL maddi ve
100.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
26. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
27. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 26.000 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
28. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Talepte bulunan başvurucunun bu konuda
herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine
karar verilmesi gerekir.
29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harçtan
oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Çalışma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 26.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 364,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya
ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Anadolu 14.
İş Mahkemesine (E.2018/648, K.2019/182) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 19/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.