TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
A.K. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/2763)
|
|
Karar Tarihi: 8/9/2021
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. A.K.
|
|
|
2. B.K.
|
|
|
3.N.K
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Şahin ANTAKYALIOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, çocuğun cinsel istismarı suçu ile ilgili
açılan ceza soruşturmasının etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 25/1/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim
Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit
edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Birinci ve ikinci başvurucunun müşterek çocuğu olan
üçüncü başvurucu, 2002 yılı doğumlu olup başvuruya konu olayların gerçekleştiği
tarihte 15 yaşından küçüktür. Türkiye'nin güneyinde bir ilçede yaşayan
başvurucular 15/8/2016 tarihinde bulundukları ilçe kolluk birimine başvurarak
başvurucu N.K.nın cinsel istismara uğradığını ileri sürmüşlerdir.
9. Kolluk birimi tarafından aynı gün ifadesi alınan N.K.,
2015 yılı Ağustos ayından itibaren F.K.Y. ile aralarında yaklaşık bir buçuk ay
süren duygusal bir ilişki olduğunu, cinsel birlikteliklerinin olmadığını ancak
bazı cinsel temaslarının bulunduğunu iddia etmiştir. F.K.Y. ile ilişkisinin
bitmesinden sonra bir internet sitesinde O.Z. ile tanışıp 2015 yılının Ekim
ayında arkadaşlık kurduklarını dile getiren N.K., O.Z. ile cinsel
birlikteliklerinin olduğunu, O.Z. nin kendisini cinsel birlikteliğe
zorlamadığını ifade etmiştir. Başvurucu anne ve baba O.Z.den şikâyetçi
olmuştur.
10. Başvurucuların şikâyeti üzerine İlçe Cumhuriyet
Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından çocuğun cinsel istismarı suçuyla ilgili
olarak F.K.Y. ve O.Z. hakkında ceza soruşturması başlatılmıştır.Başsavcılıkça o
tarihte çocuk olan başvurucu N.K.nın beyanı avukatı ve psikolog bilirkişi vasıtasıyla
alınarak şikâyet ve delilleri tespit edilmiştir. N.K. kolluk merkezindeki
söylemlerini yinelemiş, olayların detayları hakkında bilgi vermiştir.
Başvurucunun anlatımına göre şüpheli çocuk O.Z. başvurucuyu ilk cinsel
birlikteliklerine zorlamamış ancak sonraki tarihlerdeki birlikteliklere
zorlamış, mahrem görüntüleriyle başvurucuyu tehdit etmiştir. Bu nedenle
başvurucu N.K. her iki şüpheliden de şikâyetçi olduğunu dile getirmiştir.
Başvurucu ifadesinde şüpheliler dışında üçüncü bir kişiden bahsetmemiştir.
11. Başsavcılık tarafından mağdur çocuk hakkında sağlık
raporları alınmış, şüphelilerin savunmaları tespit edilmiştir. Şüpheliler
üzerilerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir. Başsavcılıkça deliller
toplandıktan sonra olay tarihinde O.Z.nin 18 yaşından küçük olması, F.K.Y.nin
ise reşit olması ve eylemlerinin birbirinden bağımsız olması kanaatiyle şüpheli
F.K.Y. hakkında yürütülen soruşturmanın 24/2/2017 tarihinde ayrılmasına karar
verilmiştir.
12. Yapılan soruşturma sonunda 27/2/2017 tarihinde suça
sürüklenen çocuk O.Z. hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma, şantaj, tehdit suçlarının işlendiği isnadıyla ceza
davası açılmıştır. Diğer taraftan aynı tarihte F.K.Y. hakkında da çocuğun
nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının
işlendiği iddiasıyla başka bir ceza davası açılmıştır.
13. Suça sürüklenen çocuk hakkında yapılan ceza
yargılaması 24/10/2017 tarihinde mahkûmiyetle sonuçlanmış, sanık O.Z.nin
nitelikli cinsel istismar suçunu işlediği kanaatiyle 10 yıl hapis cezasıyla
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Ayrıca kişi hürriyetinden yoksun kılma
suçundan da cezalandırılan suça sürüklenen çocuk, tehdit ve şantaj suçlarını
işlediğinin sabit olmaması nedeniyle bu suçlar yönünden beraat etmiştir.
İstinaf ve temyiz incelemelerinden geçen karar en son Yargıtayın 22/4/2019
tarihli onama kararıyla kesinleşmiştir.
14. Diğer taraftan sanık F.K.Y. hakkında açılan ceza
davasının sonunda 16/5/2017 tarihinde sanığın üzerine atılı suçları işlediğinin
sabit olmaması nedeniyle beraatine karar verilmiş, karara karşı yapılan istinaf
talebi 15/11/2018 tarihinde reddedilmiştir.Başvurunun inceleme tarihi
itibarıyla F.K.Y. hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden
verilen beraat kararı kesinleşmiştir. Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu
yönünden verilen beraat kararının temyiz incelemesi aşamasının ise devam ettiği
UYAP sistemine işlenmiştir.
15. Bu arada 31/1/2018 tarihinde bazı basın organları ve
internet sitelerinde aynı ilçede "15 yaşında 14 kız çocuğunun koylarda
yatlara servis ediliyor, dışarıdan getirilenler evlerde tutuluyor"
şeklinde haber ve bilgi paylaşımı olduğunun görülmesi üzerine Başsavcılık
tarafından 1/2/2018 tarihinde resen soruşturma başlatılmıştır.
16. Başsavcılıkça yapılan araştırmada habere konu edilen
ve aralarında başvurucu N.K.nın da bulunduğu on dört çocuk müşteki olarak
soruşturmaya dâhil edilmiştir. Başvurucu N.K. ile ebeveyni olarak soruşturmaya
katılan başvurucu anne ve baba, başvurucunun cinsel istismara maruz kaldığına
ilişkin daha önce soruşturma yapıldığını, O.Z.nin ceza aldığını ancak F.K.Y.nin
cezalandırılmadığını, yargılamaların henüz sonuçlanmadığını dile getirmiş; bu
istismar olayıyla ilgili olduğunu düşündükleri F.K.Y.nin babası, O.Z.nin annesi,
E.S., E.T. ile ilçede bulunan bir kafeterya (M. Cafe) sahibinden de şikâyetçi
olmuşlardır. Başvurucu anne ve baba, iddia edildiği gibi kızlarının veya bir
başka kız çocuğunun yatlarda veya evlerde cinsel istismara uğradığına yönelik
bilgilerinin bulunmadığını beyan etmiştir. Diğer taraftan başvurucu N.K.
dışındaki mağdurlar; cinsel istismara maruz kalmadıklarını, cinsel istismar
olayının yaşanmasıyla ilgili bilgilerinin olmadığını ve bu nedenle
şikâyetlerinin bulunmadığını belirtmişlerdir. Sadece mağdur çocuklardan
bazıları başvurucu N.K. ile O.Z.nin arasında duygusal ilişki olduğunu
bildiklerini ifade etmiştir.
17. Başsavcılık tarafından başvurucuların şikâyetçi
oldukları F.K.Y.nin babası, O.Z.nin annesi, E.S., E.T., M. Cafenin sahipleri ve
çalışanlarıile birlikte on bir kişi hakkında soruşturma açılmıştır. Şüpheliler
genel olarak üzerilerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir.O.Z. ile F.K.Y.
şüpheliler arasında bulunmamaktadır.
18. Konuyla ilgili bilgisi olduğu düşünülen kişiler tanık
olarak dinlenmiş, resmî kurumlarla yazışma yapılarak haber yapılan olayın
gerçekliği araştırılmış, başvurucu baba tarafından soruşturma makamına teslim
edilen görüntüler incelenmiştir. Tamamlanan soruşturma sonunda Başsavcılığın
11/6/2018 tarihli kararıyla şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işlediklerine
dair "kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak somut ve
inandırıcı delil elde edilemediği" gerekçesiyle on bir şüpheli
hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
19. Başvurucuların anılan karara itirazı, İlçe Sulh Ceza
Hâkimliğince reddedilmiştir. Ret kararı başvuruculara 26/12/2018 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucular 25/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
21. Mahkemenin 8/9/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucularınİddiaları
22. Başvurucular çocuklara yapılan cinsel istismar
eyleminin faillerinin cezasız kaldığını, mağdur çocukların ifadelerinin
üstünkörü alındığını ve ifadelerin alınırken psikolog yardımından
faydalanılmadığını, dolayısıyla soruşturmanın etkili yürütülmediğini iddia
ederek hak arama hürriyeti, ailenin korunması ve çocuk hakları ile maddi ve
manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkınınihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve
manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz;
kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
24. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve
görevleri" kenar başlıklı5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin temel amaç ve
görevleri, … kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak;
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmaktır."
25. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969,
18/9/2013, § 16). Başvurucular tarafından Anayasa’da güvence altına alınan hak
arama hürriyeti ile ailenin ve çocuk haklarının korunması hakkıyla bağlantı
kurularak ileri sürülen iddialar Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında kaldığından
sadece bu madde yönünden inceleme yapılmıştır.
26. Somut başvurudaki suçla ilgili iddialar mahiyeti
gereği Anayasa’nın 17. maddesinin birinci veya üçüncü fıkralarında güvence
altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması veya kötü muamele yasağı
kapsamında olmasına karşın (Z.C. [GK], B. No: 2013/3262, 11/5/2016, §
47) bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası gereği maddi ve
manevi bütünlüğün korunması hakkını aşarak üçüncü fıkrası gereği kötü muamele
yasağına girmesi için asgari bir eşiğe ulaşması gerekmektedir. Bu asgari eşik,
göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Bu kapsamda muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun
cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır (Cezmi Demir ve
diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 83).
27. Yukarıda yer verilen kıstaslar kapsamında çocuğun
cinsel istismarı iddiasına yönelik eylemlerin nitelikleri ve sonuçları gereği
kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
28. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
29. Bir devlet görevlisi ya da üçüncü kişi tarafından
hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir
muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddianın bulunması hâlinde
Anayasa’nın 17. maddesi -5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte
yorumlandığında- etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir (Tahir
Canan, § 25). Ancak yürütülen bu soruşturma, belirli bir kişinin sorumlu
olup olmadığıyla sınırlı olmamalı; olayın tüm yönlerini ortaya koyacak kapsamda
ve nitelikte olmalıdır. Nitekim soruşturmanın etkili olup olmadığına ilişkin
değerlendirme -somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak- belirli
bir kişi hakkında verilen kararla sınırlı olarak değil yürütülen soruşturma bir
bütün olarak incelendikten sonra yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve
diğerleri, B. No: 2014/797, 22/3/2017, § 30).
30. Bir ceza soruşturması veya yargılaması sürecinde
kovuşturmasızlık, beraat, mahkûmiyet veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararları ile farklı zamanlarda neticelenmiş aşamalar bulunması
durumunda -bu aşamaların tek bir olay için farklı kişilerin sorumluluklarına
yönelik olduğu gözetildiğinde- soruşturmaların bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerekebileceğinden (S.D. B. No: 2013/3017, 16/12/2015,
§ 69) hareket eden Anayasa Mahkemesi, aynı olaya ilişkin sorumluluğu bulunduğu
iddia edilen, birden fazla kişi hakkında yürütülen adli süreçlerin bir kısmı
devam ederken bazı şüpheli/sanık bakımından sürecin sona ermesi üzerine yapılan
bireysel başvurularda somut olayın ve tüm adli sürecin bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle başvuru yollarının tüketilmediği
sonucuna ulaşmıştır (Bülent Kurt, B. No: 2013/7408, 20/1/2016, § 40; Bilal
Turan ve diğerleri (3), B. No: 2013/7418, 31/3/2016, § 72; Gülcan Keleş
ve diğerleri, §§ 30, 31).
31. Başvuru yollarının tüketilmesi meselesine ilişkin
anılan içtihadın ortaya çıkışında, ihlal iddiasına konu olaya dair sorumluluğu
bulunduğu iddia edilen kişilerden her birine atfedilebilecek kusur durumu ile
her bir kişi için adli süreçte elde edilecek delil durumunun farklı değerlendirilebileceğinin
ve soruşturmanın etkililiği araştırılırken olayın tüm boyutlarıyla ele alınarak
bir bütün olarak irdelenmesi gerekliliğinin gözönünde bulundurulduğu
anlaşılmaktadır (Dilek Genç ve diğerleri [GK], B. No: 2014/3944,
1/2/2018, § 55).
32. Anayasa Mahkemesince birden fazla faille ilgili
yürütülen soruşturmaların etkililiği yönünden yapılan incelemelerde kural
olarak bütünsellik ilkesi gereği tüm aşamaların tamamlanmış olması
beklenmektedir. Bir başka ifadeyle şikâyet edilen bir olayın soruşturulmasına
ilişkin kısmi irdelemenin sağlıklı sonuca ulaşmaya imkân vermeyeceği
değerlendirilerek bazı failler hakkındaki adli sürecin kovuşturma yapılmaması,
mahkûmiyet, beraat ve benzeri kararlarla tamamlanmış olması başvuruların esas
yönünden incelenmesi için yeterli görülmemektedir. Neticede bir kısım fail
hakkında savcılıklarca yapılan soruşturma sonucunda kovuşturma yapılmaması
kararları verilmesinden sonra yapılan bireysel başvurular başvuru yollarının
tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulunmaktadır (Erdal Sarıkaya,
[GK], B. No: 2017/37237,17/3/2021, § 97).
33. Somut olayda başvurucu çocuğun 2015-2016 yılları
arasında maruz kaldığı iddia edilen cinsel istismar olayı Başsavcılık
tarafından soruşturularak başvurucuların şikâyetçi olduğu iki kişi hakkında
ceza davası açılmıştır. Birbiriyle bağlantılı olmadığı düşünülen eylemler
nedeniyle ceza davaları ayrı yürütülmüş, bir sanığın isnat edilen suçtan
mahkûmiyetine karar verilirken diğer sanığın beraatine karar verilmiştir.
İnceleme tarihi itibarıyla mahkûmiyet kararı kesinleşmiş, beraat kararı ise
hâlihazırda kesinleşmemiştir.
34. Sanıklar hakkındaki söz konusu yargılamalar devam
ederken başvurucu çocuğun maruz kaldığı iddia edilen cinsel istismar eyleminin
münferit bir olay olmadığı, farklı çocukların benzer olayları yaşadığı ve bu
durumun tekrarlandığıdile getirilen bir haber ve/ya paylaşım nedeniyle
Başsavcılık tarafından yeniden soruşturma başlatılmış; habere konu edilen
çocukların ifadeleri alınmıştır. Yapılan soruşturma sonucu haberde yer verilen
suçların işlendiğine ilişkin delil bulunmadığına kanaat getirilmiştir.
35. Başvuru konusu yapılan bu ikinci soruşturmada
başvurucu anne ve baba; kızlarının maruz kaldığı eylemlerle ilgili
yargılamaların devam ettiğini, bu eylemlerin habere konu olduğu şekliyle
yatlarda veya evlerde organize bir şekilde gerçekleştiğine ilişkin bilgilerinin
bulunmadığını beyan etmişlerdir. Başvurucu N.K. da maruz kaldığı eylemlerin
habere konu olaylarla ilgisinin bulunduğu yönünde herhangi bir iddiada veya
açıklamada bulunmamıştır.
36. Diğer taraftan başvurucular, yargılaması yapılan
sanıkların eylemleriyle ilgili sorumluluğu bulunduğundan şüphelendikleri birkaç
kişiden -mahkûmiyetine karar verilen O.Z.nin annesi, hakkında beraat kararı
verilen F.K.Y.nin babası ile bir kafeterya sahibi-şikâyetçi olmuş ancak bu
kişilerle ilgili somut bir isnatta bulunmamışlardır. Ayrıca
başvurucularyaklaşık iki yıl önce yapılan ilk soruşturmalarda veya sonrasındaki
ceza yargılamalarında bu kişilerle ilgili herhangi bir şikâyette bulunmamış
veya bu kişilerin olayla ilgili sorumluluklarının veya bilgilerinin olduğuna
ilişkin bir iddia dile getirmemişlerdir. Başsavcılık tarafından bu kişilerin
cinsel istismar suçlarına karıştıklarına ilişkin delil bulunmaması nedeniyle
haklarında kovuşturma yapılmamasına karar verilmiştir.
37. Başvurucu N.K.nın maruz kaldığı ileri sürülen cinsel
istismar eylemleriyle ilgili bir kısım yargılama devam ederken başvurucular,
yaklaşık iki yıl sonraaynı olayla ilgili olarak bu kez dolaylı
sorumluluklarının bulunduğunu iddia ettikleri kişiler hakkında şikâyetçi
olmuş, şikâyetle ilgili Başsavcılık tarafından verilen karar bireysel başvuru
konusu yapılmıştır. Başvurunun inceleme tarihi itibarıyla cinsel istismar
olayıyla ilgili yargılamalardan birinin temyiz aşamasının devam ettiği,beraat
kararının henüz kesinleşmediği dikkate alındığında olaya ilişkin tüm yargısal
aşamaların henüz tamamlanmadığı anlaşılmıştır.
38. Sonuç olarak öncelikle Anayasa Mahkemesince yapılan
tespitlerin kişilerin masumiyetine veya suçluluğuna ilişkin bir yorum yapıldığı
şeklinde değerlendirilmemesi gerekliliği ifade edilmelidir. Bu bağlamda
başvurucuların iddialarının ve olayla ilgili soruşturmanın etkili yürütülüp
yürütülmediğinin, cinsel istismar olayının sebep ve koşulları yani gerçekleşme
şartları adli makamlarca netleştirilmeden Anayasa Mahkemesince bir bütün olarak
değerlendirilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, daha sonra başvuru yapılması
halinde olay hakkında devam etmekte olan yargılama sürecinde elde edilen
veriler de dahil edilerek bu hususların bir bütün olarak incelenmek suretiyle
değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
39. Belirtmek gerekir ki başvurucuların diğer mağdur
çocukların maruz kaldığı eylemlerle ilgili şikâyet hakları bulunmamaktadır.
Dolayısıyla başvurucuların bir yandan müşterek kızlarının cinsel istismar
suçuna organize eylemler nedeniyle maruz kaldığı yönünde şikâyet veya bilgileri
bulunmadığını beyan ederken diğer yandan öteki çocukların bu tür eylemlere
maruz kaldığına ilişkin duyumları bulunduğunu iddia etmeleri anılan
soruşturmanın etkililiğinin Anayasa Mahkemesince denetlenebileceği anlamı
taşımamaktadır.
40. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianınbaşvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 8/9/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.