logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Teyyar Ceberut [1.B.], B. No: 2019/2934, 4/5/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TEYYAR CEBERUT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2934)

 

Karar Tarihi: 4/5/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Mehmet Sadık YAMLI

Başvurucu

:

Teyyar CEBERUT

Vekili

:

Av. Eyüp ERASLAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tam yargı davasında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/1/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, Türkiye Emlak Bankası A.Ş.de çalışmakta iken bu Bankanın tasfiye edilmesi üzerine Türkiye Ziraat Bankasına atanmıştır.

9. Başvurucu hakkında Emlak Bankasında usulsüz kredi kullandırdığı iddiası ile zimmet suçlamasıyla ceza davası açılmıştır. Bunun üzerine başvurucu, Millî Eğitim Müdürlüğüne araştırmacı olarak atanmıştır.

10. Başvurucu hakkındaki ceza davasında suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle 24/10/2002 tarihinde başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Karar Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 24/2/2005 tarihli kararıyla onanmıştır.

11. Başvurucu, karşılaştığı suçlama nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasıyla 31/5/2005 tarihinde İstanbul Asliye 13. Ticaret Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi)Emlak Bankası ve Hazine aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Ticaret Mahkemesi 6/12/2007 tarihli kararıyla davada iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davayı görev yönünden reddetmiştir. Karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2/2/2009 tarihli kararıyla bozulmuştur.

12. Bozma kararına uyan Ticaret Mahkemesi 27/5/2009 tarihli kararıyla, Hazine aleyhine açılan davanın görev yönünden reddine; Emlak Bankası yönünden ise esastan reddine karar vermiştir. Gerekçede, ceza soruşturması sürecinin Emlak Bankasının şikâyeti ile değil Devlet Denetleme Kurulunca yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora istinaden başlatıldığı ve başvurucunun bankacılık görevine Emlak Bankası tarafından değil ZiraatBankası tarafından son verildiği belirtilmiştir. Karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından 3/5/2010 tarihli kararla onanmıştır.

13. Başvurucu, Hazine aleyhine İstanbul 4. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) 31/7/2009 tarihli dilekçesiyle tam yargı davası açmıştır.

14. İdare Mahkemesi 15/4/2010 tarihli kararıyla davayı esastan reddetmiştir. Gerekçede; başvurucu hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın yargısal faaliyet olduğu, başvurucunun bankadaki görevine son verilmesinde dedavalı idarenin herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.

15. Danıştay İkinci Dairesi 30/4/2018 tarihli kararıyla İdare Mahkemesi kararını onamıştır. Başvurucunun karar düzeltme talebi ise aynı Dairenin 4/12/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

16. Başvurucu; bankadaki görevinden alınması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek mülkiyet hakkı ile özel hayata saygı hakkının, tam yargı davasında hakkaniyete aykırı karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 24/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 4/5/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).

21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).

22. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında yaklaşık 14 yıl süren yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

24. Başvurucu; bankadaki görevinden alınması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek mülkiyet hakkı ile özel hayata saygı hakkının, tam yargı davasında hakkaniyete aykırı karar verilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun belirtilen şikâyetleri yönünden açık bir ihlal bulunmadığı değerlendirildiğinden başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

26. Başvurucu, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğinin tespitine bağlı olarak uğradığı 37.286,74 TL maddi zararı ile bu tutarın altında olmayacak manevi zararın ödenmesini talep etmiştir. Diğer taraftan başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin tespiti istemiş ancak manevi tazminat talebinde bulunmamıştır.

27. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmış olduğundan ihlalin tespitiyle yetinilecektir.

28. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul 4. İdare Mahkemesine (E.2009/1259, K.2010/6651) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Danıştay İkinci Dairesine GÖNDERİLMESİNE,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/5/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Teyyar Ceberut [1.B.], B. No: 2019/2934, 4/5/2020, § …)
   
Başvuru Adı TEYYAR CEBERUT
Başvuru No 2019/2934
Başvuru Tarihi 24/1/2019
Karar Tarihi 4/5/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tam yargı davasında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal İhlalin tespiti
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi