logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Erol [1.B.], B. No: 2019/2940, 20/7/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET EROL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2940)

 

Karar Tarihi: 20/7/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Gülsüm Gizem GÜRSOY

Başvurucu

:

Ahmet EROL

Vekili

:

Av. Ömer EROL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, avukat olan başvurucunun kanun hükmünde kararname ile kapatılan derneğe üye olması gerekçe gösterilerek işbaşı eğitim programı kapsamında işçi statüsünde avukat almasına izin verilmemesi nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/1/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Başvuru Konusu Olaydan Önceki Süreç

4. 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 2. maddesinde yapılan düzenlemeyle millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) aidiyeti veya bu örgütle iltisakı ve irtibatı belirlenen dernekler (KHK ekindeki listede yer alan) kapatılmıştır.

5. Başvurucu 667 sayılı KHK uyarınca kapatılan Mizan Hukukçular Derneği Yönetim Kurulunun üyeliğini yapmıştır.

B. Başvuruya Konu Süreç

6. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) işverenlerin işçi istihdam edebilmelerini sağlayan işbaşı eğitim programları düzenlemektedir. Kurumun internet sitesinde yer alan bilgilere göre işbaşı eğitim programı, nitelikli işgücü temin etmekte zorlanan işverenlere işe alacakları kişileri işyerinde belli bir süre gözlemleyerek ve bu kişilere eğitim vererek kişiler hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma ve onları işe alma konusunda isabetli bir karar verme imkânı sunmaktadır. Bu sayede işverenler ihtiyaç duydukları iş gücünü herhangi bir maliyete katlanmak zorunda kalmadan kazanma imkânına kavuşmakta ve doğru işçi bulma imkânı elde etmektedir.

7. Başvurucu İstanbul'da serbest avukat olarak çalışmaktadır. Başvurucu, avukatlık ofisinde çalıştırmak üzere avukat istihdam etmek istemiş ve bu amaçla 25/1/2017 tarihinde, işbaşı eğitim programında işçi statüsünde avukat alımı yapabilmek için İŞKUR İstanbul İl Müdürlüğü Kadıköy Hizmet Merkezine (Hizmet Merkezi) başvurmuştur.

8. Başvurucunun beyanına göre kurum yetkilisi, başvurucuyu 27/1/2017 tarihinde elektronik postayla işbaşı eğitim programı sözleşmesi imzalaması için davet etmiştir. Daha sonra yine aynı gün başvurucuya bir e-posta daha gönderilmiş ve bu kez sözleşme davetinin iptal edildiği haber verilmiştir. Sonrasında 30/1/2017 tarihinde Hizmet Merkezi tarafından başvurucuya talebinin reddedildiği bildirilmiştir. Yazıda; yapılan inceleme, araştırma ve değerlendirme sonucu başvurucu ile işbaşı eğitim programı yapılmama kararı verildiği belirtilmiştir. Başvurucu, Hizmet Merkezine 20/2/2017 tarihinde tekrar başvurarak verilen ret kararına itiraz etmiş; işlemin geri alınarak düzeltilmesini, aksi hâlde mevzuata uygun gerekçe sunulmasını talep etmiştir. Kurum tarafından 9/3/2017 tarihinde başvurucuya gönderilen yazıda, işbaşı eğitim programları başvurularının kabul edilip edilmemesi hususunda yetki ve sorumluluğun 12/3/2013 tarihli ve 28585 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği (Yönetmelik) kapsamında sadece il müdürlükleri/hizmet merkezlerinde olduğu ve gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra talebinin tekrar değerlendirileceği bildirilmiştir.

9. Başvurucu 24/4/2017 tarihinde İŞKUR'a işe başlatma eğitim programı kapsamında avukat alımı için yaptığı başvurunun idare tarafından gerekçesiz şekilde reddedildiği iddiasıyla İstanbul 8. İdare Mahkemesinde ret işleminin iptali talebiyle dava açmıştır.

10. Davalı idare, işlemin 667 sayılı KHK ile 27/7/2016 tarihli ve 29783 2. mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (668 sayılı KHK) kapsamında uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı İŞKUR 3/8/2016 tarihli bir yazı ile Türkiye genelinde il müdürlüklerine gönderdiği "667 ve 668 sayılı KHK'nın Uygulama Esasları" başlıklı bir yazıya dayanmıştır. Söz konusu yazının ilgili kısmı şöyledir:

"... 667 ve 668 saylı KHK'ların ekinde yer alan listelerdeki kurum ve kuruluşlarla ilgili ... il müdürlüklerimizin işlem yaparken standart uygulama olması bakımından:

-KHK eki listede yer alan kurum ve kuruluşlara (özellikle STK'lara) kapatılma tarihi itibari ile aktif olan üye yöneticilere ait iş yerleri ile olan kurs ve programların iptal edilmesi ve bundan sonraki süreçte sözleşme protokol imzalanmaması,

-Bu kurum ve kuruluşlara daha önce üye yönetici olmasına rağmen üyelikten veya yöneticilikten daha önceli tarihlerde istifa etmiş ve bu durumun da resmi belgelerle kanıtlanabilecek olanların detaylı şekilde ilgili emniyet ve istihbarat birimleri nezdinde araştırılması ve söz konusu örgütle ilişkisinin devam ettiği yönünde bilgi, kanıt veya kanaat oluşanların kurs ve programlarının iptal edilmesi, aksi durumdakilerle ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmaması, gereklidir..."

11. Davanın görüldüğü Mahkeme 14/3/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararda; İŞKUR Genel Müdürlüğünce Türkiye genelinde il müdürlüklerine "667 ve 668 sayılı KHK'nın Uygulama Esasları" başlıklı yazı gönderildiği ve yazıda KHK'ların ekindeki listede yer alan kurum ve kuruluşlara kapatılma tarihi itibarıyla aktif olan üye/yöneticilere ait işyerleri ile bağlantısı olan kurs ve programların iptal edilmesi, bundan sonraki süreçte sözleşme/protokol imzalanmaması gerektiğinin bildirildiği vurgulanmıştır. Mahkeme; başvurucunun başvurusu sonucunda hakkında yapılan araştırma neticesinde 667 ve 668 sayılı KHK'lar uyarınca kapatılan Mizan Hukukçular Derneğinde başvurucunun yönetim kurulu üyeliği yaptığının tespit edildiğini, bu nedenle işbaşı eğitim programından yararlanma talebinin reddedildiğini belirterek yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.

12. Karara karşı istinaf yargı yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesi 6/12/2018 tarihinde istinaf talebinin reddine kesin olarak karar vermiştir.

13. Nihai karar 14/1/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu'nun 32. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Bu Kanun ile ilgili olarak;

...

c) İşgücü yetiştirme ve uyum hizmetlerine ilişkin usul ve esaslar,

Yönetmeliklerle belirlenir."

15. Yönetmelik'in 1. maddesi şöyledir:

"Bu Yönetmeliğin amacı; istihdamın korunmasına ve artırılmasına, işsizlerin mesleki niteliklerinin geliştirilmesine, işsizliğin azaltılmasına ve özel politika gerektiren grupların işgücü piyasasına kazandırılmasına yardımcı olmak üzere Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen aktif işgücü hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir."

16. Yönetmelik'in 2. maddesi şöyledir:

"Bu Yönetmelik; Türkiye İş Kurumu tarafından işgücü piyasası ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilecek olan mesleki eğitim kurslarını, işbaşı eğitim programlarını, girişimcilik eğitim programlarını, toplum yararına programları, iş ve meslek danışmanlığı faaliyetlerini ve bu Yönetmelik çerçevesinde tasarlanacak olan diğer kurs, program, proje ve özel uygulamalar ile bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır."

17. Yönetmelik'in 4. maddesinin (j) bendi şöyledir:

"İşbaşı eğitim programı: Katılımcılara mesleki deneyim kazandırmak üzere, Kurumca belirlenen asgari şartları taşıyan işyerlerinde işbaşında verilen eğitimi,

ifade eder."

18. Yönetmelik'in "İşbaşı Eğitim Programı" başlıklı Üçüncü Bölümü'nün 47. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"İşbaşı eğitim programı, 4857 sayılı Kanuna ve 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olarak en az iki çalışanı bulunan ve Kuruma kayıtlı işyerlerinde ve kamu kurum veya kuruluşlarının payının yüzde ellinin altında olduğu iktisadi teşekküllerde uygulanabilir."

19. Yönetmelik'in "İşbaşı Eğitim Programı" başlıklı Üçüncü Bölümü'nün 48. maddesi şöyledir:

"(1) İşverenin, katılımcının programa katıldığı mesleğe yönelik işbaşı eğitimini fiilen sağlaması ve Kurum ile imzalanan işbaşı eğitim sözleşmesinde belirtilen görev, sorumluluk ve yükümlülüklere uyması gerekir.

 (2) İşbaşı eğitim programı düzenlenecek işyeri tarafından, katılımcının işbaşı eğitim programından usulüne uygun şekilde yararlanmasını ve deneyim sahibi olmasını sağlamak üzere gerekli mesleki bilgiye ve deneyime sahip en az bir sorumlu belirlenir."

20. Yönetmelik'in "İşbaşı Eğitim Programı" başlıklı Üçüncü Bölümü'nün 52. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İşbaşı eğitim programından yararlanacakların, programın başlama tarihinden önceki üç aylık dönemde; programın yapılacağı işyerinin sigortalı hizmet listesinde kayıtlı veya kayıtdışı çalışanı olmaması gerekir."

21. Yönetmelik'in "İşbaşı Eğitim Programı" başlıklı Üçüncü Bölümünün 57. maddesi şöyledir:

"İşbaşı eğitim programlarından yararlanacak olan işyeri ile katılımcı arasında işbaşı eğitim sözleşmesi imzalanır. Ancak işbaşı eğitim sözleşmesinin Kurum yönünden hüküm ifade etmesi il müdürlüğünün onayına bağlıdır. Sözleşmenin içeriği, şartları ve şekli Kurum tarafından belirlenir."

22. 667 sayılı KHK'nın "Kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin tedbirler'' kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

''(1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen;

...

c)Ekli (III) sayılı listede yer alan vakıf ve dernekler ile bunların iktisadi işletmeleri,

...

kapatılmıştır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Anayasa Mahkemesinin 20/7/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvuruyu İnceleme Usulü

24. Anayasa, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin olarak olağan ve olağanüstü dönemler için iki ayrı hukuki rejim öngörmektedir. Olağan dönemde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması rejimi Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenmişken olağanüstü dönemde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ya da kullanılmasının durdurulması rejimi Anayasa’nın 15. maddesinde yer almaktadır (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 5).

25. Anayasa’nın 15. maddesine göre savaş, seferberlik hâllerinde veya olağanüstü durumlarda temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulması ve bunlar için Anayasa’nın diğer maddelerinde öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınması mümkündür. Ancak Anayasa’nın 15. maddesiyle bu hususta tanınan yetki de sınırsız değildir. Anayasa’nın diğer maddelerinde öngörülen güvencelere aykırı tedbirleri milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlal etmemeli ve durumun gerektirdiği ölçüde olmalıdır. Ayrıca bu durumlarda dahi kişinin yaşam hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulması, din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanması ve bunlardan dolayı suçlanması yasaklanmış; suç ve cezaların geriye yürümemesi ilkesi ile masumiyet karinesinin bu hâllerde de geçerli olduğu kabul edilmiştir (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 8; Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017 §§ 185, 186).

26. Bu durumla birlikte bir tedbirin OHAL tedbiri olarak nitelendirilebilmesi ve incelemenin Anayasa’nın OHAL dönemi için öngördüğü denetim rejimi kapsamında yapılabilmesi için Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında açıkladığı şartların da olması gerekir. Bu bağlamda tedbirin OHAL tedbiri olarak kabul edilebilmesi için olağanüstü bir durumun var olması ve ilan edilmesi, tedbirin olağanüstü hâlin ilanına sebep olan tehditlerin veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olması ve OHAL süresiyle sınırlı uygulanması şeklindeki şartlar da bulunmalıdır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 188-191; AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 11; Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, §§ 71-75).

27. Tedbirlerin OHAL'in süresini aştığı durumlara ilişkin yapılacak incelemelerde ise Anayasa’nın 15. maddesi dikkate alınamaz. Bu kapsamdaki başvurular Anayasa’nın ilgili hükümleri ile olağan dönemde, hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel önemde olan 13. maddesi bağlamında incelenecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Tamer Mahmutoğlu, § 76).

28. Başvuru konusu tedbirin OHAL ilanına neden olan tehditlerin veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olduğu açıktır. Ancak söz konusu tedbirin İŞKUR tarafından gerçekleştirilen bir idari işlemle, OHAL süresini de aşacak şekilde uygulandığı anlaşılmıştır. Diğer yandan OHAL döneminde çıkarılan bir kanun ya da KHK'da anılan tedbire yer verilmediği de görülmüştür. Sonuç olarak başvurucunun şikâyet ettiği işlemin OHAL süresini aşar şekilde uygulandığı gözetildiğinde somut olayda Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında bir inceleme yapılamayacağı değerlendirilmiştir. Bu bağlamda başvuru, Anayasa’nın olağan dönemde hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel önemde olan 13. maddesi bağlamında incelenecektir (benzer değerlendirmeler için bkz. Ayşe Ortak [GK], B. No: 2018/25011, § 38).

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucu; üyesi olduğu Derneğin KHK ile kapatılması esas alınarak karar verildiğini ancak bu üyeliğin talep ettiği işlem ile ne gibi bir bağlantısı olduğunun, bunun yasal dayanağının ne olduğunun açıklanmadığını iddia etmiştir. Ayrıca kapatılan derneklere üye olmanın çeşitli sosyal haklardan mahrum kalınacağı anlamına bir dönem gelmediğini, buna dair herhangi yasal bir hüküm bulunmadığını, hakkında tesis edilen idari işlem ile devamında verilen mahkeme kararlarının hukuka aykırı olduğunu belirterek gerekçeli karar hakkı ile örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğini öne sürmüştür.

30. Bakanlık görüşünde; başvurucunun örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetleri incelenirken yargılama makamları kararlarının yeterli gerekçe içerip içermediği, verilen kararlardaki tespit ve sonuçların kanunun uygulanması niteliğinde olup olmadığı hususlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

C. Değerlendirme

31. Anayasa’nın “Dernek kurma hürriyeti” kenar başlıklı 33. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.

Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

...

Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır."

32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Anayasa'nın 33. maddesinde, herkesin bir derneğe üye olma özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun işbaşı eğitim programına katılma talebi, üyesi olduğu derneğin KHK ile kapatılması nedeniyle reddedilmiştir. Dolayısıyla eldeki başvurunun bir bütün olarak örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

34. Başvurucunun yanında avukat çalıştırmak için kendisiyle işbaşı eğitim programı yapılması talebinin bir terör örgütü ile irtibatı veya iltisakı bulunan ve bu yüzden kapatılan bir derneğe üye olduğu gerekçesiyle İŞKUR tarafından kabul edilmemesi suretiyle örgütlenme özgürlüğüne müdahalede bulunulduğu sonucuna varılmıştır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

35. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen şartlara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 33. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

36. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedene dayanma ve demokratik toplum düzeni ile ölçülülük ilkesine aykırı olmama şartlarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Genel İlkeler

37. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Anayasa’nın 33. maddesi kapsamında korunan bir hakka yapılan bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığının kabul edilebilmesi için söz konusu müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunması zorunludur (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çekilen kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).

38. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kez temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında kanunilik ölçütünün ilk olarak şeklî bir kanunun varlığını gerekli kıldığını belirtmiştir (Tuğba Arslan, § 96; Fikriye Aytin ve diğerleri, B. No: 2013/6154, 11/12/2014, § 34). Bir yasama işlemi olarak kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) iradesinin ürünüdür ve TBMM tarafından Anayasa’da öngörülen kanun yapma usullerine uyularak yapılan işlemlerdir. Bu anlayış temel hak ve özgürlükler alanında önemli bir güvence sağlar (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 54; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş., § 36).

39. Hak ve özgürlüklerin bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60). Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik şartının sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, müdahaleye ilişkin yeterince erişilebilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).

40. Fakat kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirir ve bu noktada kanunun niteliği önem kazanır. Bu anlamıyla kanunilik ölçütü, sınırlamaya ilişkin kuralın erişilebilirliğini ve öngörülebilirliği ile kesinliğini ifade eden belirliliğini güvence altına alır (benzer değerlendirmeler için bkz. Metin Bayyar ve Halkın Kurtuluş Partisi [GK], B. No: 2014/15220, 4/6/2015, § 56; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 55; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş., § 37).

41. Bir uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarının ve özellikle müdahalenin kanuni dayanağını oluşturan kanun hükümlerinin yorumlanması derece mahkemelerinin takdirindedir. Derece mahkemelerince örgütlenme özgürlüğüne yapılan müdahalenin kanuni dayanağını oluşturduğu ifade edilen hükümlerle ilgili olarak geliştirilen yorumların isabetli olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte derece mahkemelerinin yorumlarının kanunun açık lafzıyla çelişki içinde olduğu veya kanun metni dikkate alındığında bireyler tarafından öngörülmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı hâllerde sendika hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılması mümkündür (benzer değerlendirmeler için bkz. Ziya Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 59; Hüseyin Ercan, B. No: 2018/11352, 8/9/2021,§ 40).

ii. Somut Olayın Değerlendirilmesi

42. Somut olayda 4904 sayılı Kanun'a göre çıkarılan Yönetmelik kapsamında gerekli şartları taşıyan işverenlerin işbaşı eğitim programlarına katılabilecekleri düzenlenmiştir. Belirtilen Yönetmelik hükümlerine göre işbaşı eğitim programlarına katılabilmenin İŞKUR tarafından verilecek izne bağlandığı, bu kapsamda kurumca yapılacak inceleme sonucunda mevzuatta belirtilen şartları sağlayan kişiye iznin verilebildiği görülmüştür.

43. Derece mahkemelerinin kararlarına bakıldığında başvuru konusu idari işlem, 667 ve 668 sayılı KHK'lara dayandırılmıştır. Ancak 667 sayılı KHK ile millî güvenliğe tehdit oluşturduğu veya terör örgütüyle ilişkili olduğu tespit edilen derneklerin kapatılmasına karar verildiği, 667 Sayılı KHK'da bu derneklere daha önce üye olanlarla işbaşı eğitim programları yapılamayacağına yönelik bir düzenleme olmadığı açıktır. 668 sayılı KHK'da ise başvuru konusu olaya ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

44. Ayrıca olayda doğrudan İŞKUR'un 667 ve 668 sayılı KHK'lar kapsamında standart uygulama yapılması için dağıttığı yazı esas alınmış ancak yazıda yer alan söz konusu KHK hükümlerinin somut olaya nasıl uygulanacağı konusunda ne idare ne yargı makamlarınca herhangi bir belirleme yapılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun üye olduğu derneğin niteliği, neden kapatıldığı, söz konusu kapatılma kararının başvurucunun İŞKUR ile yapmak istediği işbaşı eğitim programına etkisi tartışılmamış; bu çerçevede Yönetmelik hükümlerine göre işbaşı eğitim programı sözleşmesi yapılması talebinin reddedilmesinin somut gereklilikleri ortaya konulamamıştır.

45. Örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı müdahalenin kanuni dayanağının bulunmasıdır. Somut olayda ise üyesi olduğu Derneğin kapatılması nedeniyle İŞKUR, başvurucu ile işbaşı eğitim programı yapmamıştır. Bundan hareketle ilgili mevzuatta açık bir düzenleme olmaksızın bir idari işlem ile başvurucunun avukat istihdam etmesinin engellendiği anlaşılmıştır. Bu şekilde herhangi bir kanuni dayanağı olmaksızın bir idari işlemle temel hak ve özgürlüklere müdahale edilmesi Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütü gereğince mümkün değildir.

46. Açıklanan gerekçelerle kanunilik şartını sağlamadığı anlaşılan başvuruya konu müdahaleyle Anayasa'nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

47. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.

48. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin örgütlenme özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 8. İdare Mahkemesine (E.2017/846, K.2018/523) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ahmet Erol [1.B.], B. No: 2019/2940, 20/7/2023, § …)
   
Başvuru Adı AHMET EROL
Başvuru No 2019/2940
Başvuru Tarihi 23/1/2019
Karar Tarihi 20/7/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, avukat olan başvurucunun kanun hükmünde kararname ile kapatılan derneğe üye olması gerekçe gösterilerek işbaşı eğitim programı kapsamında işçi statüsünde avukat almasına izin verilmemesi nedeniyle örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Örgütlenme özgürlüğü Örgütlenme İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4904 Türkiye İş Kurumu Kanunu 32
KHK 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 2
Yönetmelik 12/3/2013 Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği 1
2
4
47
48
52
57
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi