TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
REMZİYE TEZDİĞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/33684)
Karar Tarihi: 21/12/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Mahmut ALTIN
Başvurucu
Remziye TEZDİĞ
Vekili
Av. Vedat Mutlu ÖZEVİN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; kesinleşen mahkeme kararının uzun süre icra edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Eşinin vefatı üzerine ölüm aylığı ödenmesi talebiyle 27/3/2007 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) başvuran başvurucunun talebinin reddedilmesi üzerine 14/1/2008 tarihinde SGK aleyhine 1/4/2007 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması ve birikmiş aylıkların reeskont faiziyle birlikte ödenmesi için dava açılmıştır.
3. Mahkemece 16/2/2012 tarihinde davanın kabulüyle 1/4/2007-1/7/2010 tarihleri arasındaki aylıkların yasal faiziyle başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun aylık bağlanma koşullarının oluştuğu ve talep tarihini takip eden ay başından (1/4/2007) itibaren aylık bağlanması gerekirken başvurucuya 1/1/2009 tarihinden itibaren ölüm aylığı tahsisi yapıldığı, 1/7/2010 tarihinden itibaren de ölüm aylığı ödenmeye başlandığı belirtilmiştir. Karar Yargıtayca 11/4/2013 tarihinde onanmıştır.
4. Başvurucu, anılan kararın kesinleşmesine rağmen SGK tarafından ölüm aylıklarının ödenmediğini belirterek ölüm aylıklarının reeskont faiziyle ile birlikte ödenmesi talebiyle 9/12/2013 tarihinde SGK aleyhine ikinci kez dava açmıştır. Mahkemece 27/11/2014 tarihinde verilen davanın kabulüne dair karar, Yargıtayca 6/3/2017 tarihinde eksik inceleme gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak 15/5/2018 tarihinde verilen 9.412,85 TL birikmiş aylık alacağı ile 4.357 TL faiz alacağının ödenmesine dair karar, Yargıtayca 20/5/2019 tarihinde düzeltilerek onanmıştır.
5. Adalet Bakanlığı görüşü ekindeki SGK evraklarından başvurucunun alacağının tamamının 8/4/2022 tarihinde başvurucunun banka hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır.
6. Başvurucu nihai hükmü 27/9/2019 tarihinde öğrendikten sonra 30/9/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
8. Başvurucu mahkeme kararıyla hüküm altına alınan ölüm aylığı ve faizinin ödenmemesinden yakınmaktadır. Bakanlık görüşünde, alacağın tamamının 8/4/2022 tarihinde ödenmesi nedeniyle başvurucunun mağdur sıfatının devam edip etmediğinin kabul edilebilirlik incelemesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu cevap dilekçesinde önceki beyanlarını yinelemiştir. Öte yandan aylıklarının zamanında ödenmemesi nedeniyle alacağının değer kaybına uğradığını ileri sürmüştür.
9. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenecektir. Bununla birlikte başvurucunun başvuru formunda dile getirmeyip Bakanlık görüşüne karşı cevap dilekçesinde şikâyet konusu yaptığı değer kaybı iddiası değerlendirilmeyecektir.
10. Başvurucunun kesinleşmiş alacakları ödenmiş ise de kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen alacağın uzun bir süre ödenmemesi nedeniyle başvurucunun mağdur sıfatının devam ettiği değerlendirilmiştir. Buna göre açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkına yönelik nihai bir yargı kararının uygulanmamasının ihlale yol açtığını daha önce çeşitli kararlarında kabul etmiş ve ilgili mahkeme kararını uygulamakla görevli kamu makamlarının kararın uygulanmasını engellemesinin veya kararın uygulanması için gerekli özeni göstermemesinin Anayasa'nın 35. maddesinin ihlali anlamına geldiğini vurgulamıştır. Bu minvalde kamu kurum ve kuruluşları aleyhine hükmedilmiş bir alacağın hiç ödenmemesi ya da ödenmesinin uzun sürmesi suretiyle oluşan belirsizliğin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir (Erol Aksoy (2) §§ 75-84; Nebi Seyhan, [GK], B. No: 2018/27882, 27/10/2021, §§ 50-66; Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, §§ 55-75; Mehmet Hocaoğlu, B. No: 2013/3207, 15/10/2015, §§ 59-74; Necdet Çetinkaya, B. No: 2013/7725, 24/3/2016, §§ 64-73; Ali Kayan, B. No: 2015/9814, 20/3/2019, §§ 69-75).
12. Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde 16/2/2012 tarihinde ilk davanın kabulüyle 1/4/2007-1/7/2010 tarihleri arasındaki aylıkların yasal faiziyle birlikte başvurucuya ödenmesine dair karar, Yargıtayca 11/4/2013 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Buna rağmen SGK tarafından ölüm aylıkları ödenmediğinden aynı taleple 9/12/2013 tarihinde ikinci kez dava açılmıştır. Neticede 9.412,85 TL birikmiş aylık alacağı ile 4.357 TL faiz alacağının ödenmesine dair 15/5/2018 tarihli karar, Yargıtayca 20/5/2019 tarihinde düzeltilerek onanmış ancak 8/4/2022 tarihinde başvurucunun banka hesabına yatırılmıştır. Buna göre mahkeme kararıyla başvurucu lehine hükmedilen alacaklar yaklaşık 10 yıl sonra ödenmiştir.
13. Bu çerçevede Anayasa'nın 138. maddesi, Mahkeme kararının gereğinin SGK tarafından kendiliğinden yerine getirmesini zorunlu kılmasına rağmen SGK'nın Mahkeme kararının icrası için harekete geçmemiş olması ve makul süreyi aşacak şekilde yaklaşık 10 yıl sonra kararın icra edilmiş olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmak gerekir.
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu, ilk dava tarihinden başlayarak yargılamanın makul süre içinde tamamlanmamasından yakınmaktadır. Bakanlık görüşünde, yargılama süresinin makul olup olmadığı incelenirken olağanüstü hâl koşulları ve Anayasa Mahkemesinin içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşullarının gözönünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu cevap dilekçesinde önceki beyanlarını yinelemiştir. Öte yandan makul süre hesabında ilk davanın açıldığı tarih ile ödemenin yapıldığı tarihin esas alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
16. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
17. Başvurucu ilk dava tarihinin dikkate alınarak sürenin hesaplanması gerektiğini iddia etmiş ise de ilk davanın nihai kararının öğrenilmesinden sonra süresinde bireysel başvuruda bulunulmamıştır. Bu nedenle sadece ikinci dava dikkate alınarak değerlendirme yapılacaktır. Buna göre açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 5 yıl 5 ay 11 gün devam eden yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu, ihlalin tespiti ile her hak yönünden ayrı ayrı 100.000 TL maddi tazminat ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
23. Başvuru konusu olayda mülkiyet hakkı yönünden ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Olayda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından etkin giderim yolu, tazminat olarak görülmektedir. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 54.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Nihayetinde Mahkeme kararının gereği yerine getirildiğinden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
24. Ayrıca makul sürede yargılanma hakkı yönünden ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında net 18.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmayıp başvurucu da yeterli bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. 1. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya mülkiyet ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edilmesi nedeniyle toplamda net 72.000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için SGK'ya ve Batman 1. İş Mahkemesine (E.2017/208, K.2018/587) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.