logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Menevşe Erkuş [2.B.], B. No: 2019/42579, 27/7/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MENEVŞE ERKUŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/42579)

 

Karar Tarihi: 27/7/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucu

:

Menevşe ERKUŞ

Vekili

:

Av. Suat ÇETİNKAYA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kolluk görevlisinin gereksiz güç kullanımı dolayısıyla meydana gelen yaralanma ve bu olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 19/12/2019 tarihinde yapılmıştır. Kabul edilebilirlik konusunda oybirliği sağlanamadığı için başvuru Komisyonca Bölüme sevk edilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Urla Cumhuriyet Başsavcılığında (Başsavcılık) görevli bir Cumhuriyet savcısınca verilen arama kararı uyarınca S.E.ye ait olup başvurucunun da içinde yaşadığı İzmir ili Urla ilçesi Bademli Mahallesi İğdelipınar mevkiindeki bağ evi 23/10/2018 tarihinde 20.15-21.21 saatleri arasında aranmıştır. Bir komiser yardımcısı, sekiz polis memuru, iki jandarma, Bademli Mahallesi Muhtarı M.U. ve hazırun olarak arama işlemine katılan İ.Ş. tarafından imzalanan konuyla ilgili tutanağa (Tutanağa komiser yardımcısı ile polis ve jandarmaların isimleri yazılmamış ancak bu kişilerin sicil numaraları ile rütbeleri yazılmıştır.) göre süreç şöyle gelişmiştir:

- İzmir Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçarla Mücadele Şube Müdürlüğü Operasyon ve Soruşturma Büro Amirliği (Amirlik) görevlileri; başvurucunun eşi S.E. ve oğlu E.E. ile Z.K.nın uyuşturucu madde ticareti yaptığı ve bu şahıslarca temin edilen yüklü miktardaki uyuşturucu maddenin Urla ilçesi Bademli Mahallesi İğdelipınar mevkiindeki bir bağda ve zeytin ağaçlarının bulunduğu bir tarlada gizlendiği yönünde istihbarat bilgisi edinmiştir. Bunun üzerine Amirlikte, Urla Emniyet Müdürlüğünde ve Urla Jandarma Komutanlığında görevli bazı kolluk görevlileri, arama kararı gelinceye kadar geçecek sürede uyuşturucu maddelerin başka yere nakledilmemesi veya yok edilmemesi için S.E.ye ait bağ evinin çevresini kontrol altına almak üzere saat 17.45 sıralarında bağ evinin bulunduğu yere intikal etmiştir. Bağ evinin çevresi kontrol altına alınırken S.E. kolluk görevlilerini fark ederek ormana doğru kaçmış ancak kolluk görevlilerince yakalanmıştır. Kolluk görevlilerinin fark edilmesi nedeniyle Cumhuriyet savcısı, gecikmesinde sakınca bulunan hâl bulunduğunu değerlendirerek arama kararı vermiştir. Arama sırasında S.E. aydınlatmanın olmamasından ve arazinin engebeli olmasından istifade ederek kaçmıştır. Aramada içinde uyuşturucu madde bulunan dört bidon ele geçirilmiştir. Bidonların daralı ağırlığı 4.500 gramdan biraz fazladır.

6. Başvurucu 25/10/2018 tarihinde saat 11.52 sıralarında şiddete bağlı travma şikâyeti ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesine (Üniversite Hastanesi) müracaat etmiştir. Yapılan muayenede sol kol üst 1/3 lateralde (dış yan, yan) 13x3 cm ebadında ekimoz, sağ uyluk üst 1/3 lateralde 18x4 cm ebadında ekimoz, sol uyluk üst 1/3 lateralde 15x4 cm ve 13x4 cm ebadında iki ekimoz, sol bacak orta 1/3 lateralde 4x4 cm ebadında ekimoz ve sağ göz konjontiva (kornea tabakasına yakın bir zar) medialinde (iş yan, orta, ortada) hiperemi (kızarıklık) tespit edilmiştir. Ekimozların tamamı kırmızıdır. Üniversite Hastanesince düzenlenen adli olgu bildirim belgesine göre başvurucu, şikâyetine neden olan olayı şöyle anlatmıştır:

- Başvurucu ve ailesi Bademli bölgesinde hayvancılık yapmaktadır ve sahip oldukları arazinin yanındaki bir başka arazi nedeniyle bir davanın tarafıdır. Mahkeme heyetinin keşif için geldiğini haber alan başvurucu, eşi ve oğlu araziye gitmiş ancak kimseyi görmemiştir. Daha sonra araziye başka araçlar gelmiştir. Başvurucu ve ailesi polise haber vermiştir. Gelen polislerden biri önce keser sapıyla, sonra da eliyle başvurucuya vurmuştur. Daha sonra polisler başvurucunun oğlunu götürmüştür.

7. Başvurucu 26/10/2018 tarihinde Başsavcılığa giderek kendisini yaralayan kişinin Y. isimli bir polis olduğunu bildirmiş ve konuyla ilgili şikâyetini dile getirmiştir. Başvurucunun Başsavcılıkta verdiği ifade şöyledir:

 “...Urla ilçesi Bademler Köyünde eşim [S.E.] adına kayıtlı arazimiz vardır. Söz konusu arazide iki oda bir salon ev ve ağılımız vardır...Ağılda beslediğimiz 60 tane kadar koyunumuz vardır. Bu 60 tane koyunlara A... ve R... ismindeki çobanlar bakmaktadır... Haftada yada onbeş günde bir eşim [S.E.] ve oğlum [E.E.] ile birlikte koyunlara bakmaya gider geliriz. Gittiğimizde şimdiye kadar hiç kalmadık... 23.10.2018 Salı günü koyanlara bakan çobanımız [A.E.] bize saat 11:00 sıralarında telefon açarak keşif geldi buraya gelin dedi. Keşiften kast ettiği de daha önceden bu arazi ile ecri misil talebinde bulunmuştuk ve bu talebimizle ilgili olarak bilmediğimiz bir tarihte keşif geleceğini biliyorduk... Oğlum [E.E.] ve ben saat 12:00 gibi Narlıderede ki ikametizden çıktık... Geldiğimizde evde [A.E.] vardı. [A.E.ye], oğlum [E.E.] keşiften gelen kişiler nerde diye sordu. Bunu sorduğunda saat tahmini olarak 13:00 sıralarıydı. [A.E.] de oğluma iki kişi geldi, fotoğraf çekti, bunun sahibi nerede diye sordular ve fotoğraf çekip gittiler dedi... Yaklaşık 5-10 dakika sonra eşim [S.E.] de geldi... Ben mutfakta yemek yaptıktan sonra balkonda bulunan eşim [S.E.],oğlum [E.E.] ve çalışanımız [A.E.nin] yanına balkona geçtim. Mutfakta ortalama 1,5- 2 saat kadar vakit geçirmişimdir. Balkona onların yanına çıktıktan yaklaşık 20 dakika sonra da oğlumun arkadaşı olan [Z.K.] beyaz renkli bir araçla geldi... Akşam 17:30' kadar balkonda hep beraber vakit geçirdik. Benim yapmış olduğum yemeği yedik ve çay içtik... [B]en[E.E.ye] ‘hadi eve gidelim dediğim de [E.E.] de bana ben bir ahıra gideyim, hayvanlara yem vereyim ondan sonra gidelim dedi... [E.E.] yanımızdan kalkarak ahıra doğru gidiyordu. Eşim[S.E.] ve[Z.K.] da kalkarak[E.E.nin] arkasından ahıra doğru gitmeye başladılar. Bende balkonda çay içmeye devam ettim. Aradan 20 dakika kadar zaman geçtikten sonra bir takım araba sesleri geldi.[E.E.] ağıldan çıkarak arabalara baktı. Arabalar beyaz renkliydi. Arabadan çıkan adamlar havaya ateş ettiler. [E.E.] korkarak kaçtı. Daha sonra adamlar dur polisdediler ve [E.E.yi] yakaladılar. Ben [E.E. ile] polislerin yanına gitmedim. Zaten polislerin üzerinde polis üniforması yoktu ve araçlarda üzerinde POLİS yazan araçlar değildi. O esnada telefonum çaldı. Arayan kişi[E.E.nin] eşi[H.E. idi]. Telefonu açtığımda anne keşif gelmiş mi dediği sırada ismini sonradan Y... olduğunu öğrendiğim uzun ve arkadan bağlanmış saçlı, yüzü dolgun, hafif göbekli, oğlum[E.E.nin] boylarında, 30-35 yaşlarında, sakalsız ve bıyıksız bir polis yanıma geldi. Beni, telefonu elimde görünce sen kime haber veriyorsun diye sordu. Bende ona gelinim ile konuşuyorum dedim. Bu esnada telefon açıktı. Devamında bu polis memuru bana ver o telefonu diyerek telefonu elimden aldı. Ona telefonda konuştuğum kişinin gelinim olduğunu söylememe rağmen balkon divanının üzerinde bulunan keseri alıp tahta sap kısmıyla sağ ve sol bacağıma, sol koluma ve sağ gözümün üzerine doğru vurdu. Bir taraftan da polis memuru bana senin a... koyacağım, orospu, sen oğlunu korumaya çalışıyorsun dedi. Sonrasında dengemi kaybederek yere düştüm. Polisin bana vurduğu esnada yanımızda kimse yoktu. Diğer polisler arazide birşeyler arıyorlardı...

8. Başvurucunun şikâyeti üzerine Başsavcılık başvurucunun şikâyetine konu olay hakkında bir soruşturma başlatmıştır.

A. Bireysel Başvuru Tarihine Kadar Olan Soruşturma Süreci

9. Başvurucu ifadesi sonrasında Üniversite Hastanesince düzenlenen adli olgu bildirim belgesinin bir örneği ile olayda kullanıldığını iddia ettiği keseri ve yaralarına gösterir altı fotoğrafı Başsavcılığa teslim etmiştir.

10. Başsavcılık 26/10/2018 tarihinde, adli olgu bildirim belgesinin bir örneğini gönderdiği Üniversite Hastanesinden başvurucuda meydana gelen yaralanma ile ilgili kesin adli rapor düzenlemesini istemiştir.

11. Başvurucunun vekili 6/11/2018 tarihinde Başsavcılığa başvurucu tarafından kendisine verilen vekâletnameyi sunmuştur.

12. Başsavcılığın 26/10/2018 tarihli yazısı üzerine Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı (Adli Tıp Birimi) başvurucuda meydana gelen yaralar hakkında 21/5/2019 tarihinde bir rapor hazırlamıştır. Bu rapora göre sol kolda, her iki uylukta ve sol bacaktaki ekimozlar, sağ göz konjonktivadaki hiperemi ve 16/11/2018 tarihli muayenede “sol ayak bileğinde hassasiyet” olarak tanımlanan lezyon basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafiftir.

13. Başsavcılık 5/7/2019 tarihli bir yazıyla İzmir Emniyet Müdürlüğünden arama işlemine katılan Y. isimli polisin kimlik ve adres bilgilerini bildirmesini istemiştir. Soruşturma dosyasına gelen yazıya göre bahsi geçen kişi Y.D.dir.

14. Başsavcılık başvurucunun kesin adli raporunun aldırılması için 5/7/2019 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığından (İzmir Başsavcılığı) istinabe talep etmiş, 31/10/2019 tarihinde de istinabe talebini tekit etmiştir.

15. Adli Tıp Birimi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı (Adli Psikiyatri Birimi) 15/10/2019 tarihinde başvurucuyla ilgili bir tıbbi belgeleme ve bilimsel değerlendirme raporu hazırlamıştır. Bu raporun sonuç ve yorum kısmında;

- Başvurucunun sol ayak bileğinde hassasiyetler olarak tanımlanan lezyon ile sol kolda, her iki uylukta ve sol bacaktaki ekimozlar ile sağ göz konjonktivadaki hipereminin başvurucunun aktardığı kaba dayak, keser sapı ile vurma ve çekilerek sürüklenme ile meydana gelebilecek nitelikte travmatik değişmeler olduğu,

- 26/2/2019 tarihinde yapılan ruhsal durum muayenesi sonucunda travma sonrası stres bozukluğu ve majör depresif bozukluk tanılarının konulduğu, karşılaşılan ruhsal tablonun insan eliyle yaratılmış travmalardan sonra görülen ve görülmesi beklenen ruhsal yakınma ve bulgularla örtüştüğü,

- İnsan eliyle oluşturulan şiddet olaylarının ruh sağlığı üzerinde travmatik olumsuz etkilerinin uzun vadeli olabileceği, ileriki zamanlarda ek etkilerin/belirtilerinortaya çıkabileceği, var olan etkilerin etki ve belirtilerin ağırlaşabileceği, gelecekte başvurucunun ruh sağlığının bozulma olasılığı olduğu ve başvurucunun belli aralıklarla ruhsal açıdan tekrar değerlendirilmesinin uygun olduğu belirtilerek saptanan klinik tabloya işaret edilerek tıbbi bulguların basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı açıklanmıştır.

16. Başvurucunun talebi üzerine Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği de30/10/2019 tarihinde bir değerlendirme raporu düzenlemiştir.

17. Y.D., İzmir Başsavcılığının talimatı uyarınca kolluk görevlilerince alınan2/12/2019 tarihli ifadesinde arama işlemi sırasında yaşananları konuyla ilgili tutanak doğrultusunda anlatıp Narlıdere bölgesinde birçok operasyona katıldığı için isminin bilindiğini, başvurucuya hakaret etmediğini ve kötü muamelede bulunmadığını savunmuştur. Y.D.ye göre başvurucu, oğlunun uyuşturucu maddelerle birlikte yakalanması ve uyuşturucu maddelere el konulması sebebiyle ailesinin kazanç elde etmekten mahrum kalacağı için kendisine iftira atmıştır.

18. 12/12/2019 tarihinde Urla Jandarma Komutanlığından Bademli Mahallesi Muhtarı M.U.nun ifadesinin alınması istenmiştir.

19. Başvurucu 19/12/2019 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.

B. Bireysel Başvurudan Sonraki Soruşturma Süreci

20. M.U. kollukça alınan 30/12/2019 tarihli ifadesinde mahalle muhtarı olduğu için arama işlemi sırasında hazır bulunduğunu, arama işlemi bittikten sonra kapıda duran bir kadının “Muhtarım, bizim böyle işlerle işimiz olmaz.” dediğini, bu kadın ile polisler arasında nasıl bir diyalog geçtiğini bilmediğini beyan etmiştir.

21. Başsavcılık, Arama Tutanağı’nda imzaları ile sicil numaraları bulunan üç polisin kimlik ve adres bilgilerinin temini için 14/2/2020 tarihinde yazışma yapmıştır. Sözü edilen kişilerin H.M., K.Y. ve Ö.M.S. olduğu öğrenilince bu kişilerin ifadelerinin alınması için 18/2/2020 tarihinde İzmir Başsavcılığından istinabe talep edilmiştir. İzmir Başsavcılığı ifadelerin alınması için kolluğa talimat vermiştir.

i. Ö.M.S. 4/3/2020 tarihli ifadesinde başvurucuya kötü söz söylenmediğini, başvurucunun darbedilmediğini, ayrıca arama işleminin sona ermesinden sonra başvurucuda herhangi bir sağlık sorunu görülmediğini beyan etmiştir.

ii. K.Y. 21/4/2020 tarihli ifadesinde arama işlemi nedeniyle düzenlenen tutanakla uyumlu beyanda bulunmuş, başvurucuya kötü muamelede bulunulmadığını söylemiştir.

iii. H.M. 9/6/2020 tarihli ifadesinde içinde uyuşturucu madde bulunan bidonları muhafaza altına aldıktan sonra operasyonun başladığı ahırın önüne gittiklerini, burada başvurucuyu gördüğünü ancak başvurucuda herhangi bir darp izi görmediğini beyan etmiştir.

22. Başsavcılık şüpheli hakkında kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle 18/6/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

23. Başvurucu, vekili aracılığıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu özetle olayı aydınlatmaya yönelik ayrıntılı araştırma yapılmadığını oysa olayda kullanılan keserin, vücutta oluşan izleri gösteren fotoğrafların ve adli olgu bildirim belgesinin soruşturma dosyasına sunulduğunu, kararda soruşturma dosyasındaki delillerle ilgili hiçbir değerlendirme yer almadığını, dövüldüğünü gören eşinin uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdiğini (Başvurucunun eşi S.E. sözü edilen soruşturma kapsamında verdiği 13/2/2019 tarihli ifadesinde bir polisin, elindeki keser sapı ile eşine vururken gördüğünü iddia etmiştir ancak E.E. ve Z.K. olaydan sonraki gün -24/10/2018- alınan ifadelerinde başvurucunun darbedilmesinden ve/veya hakarete uğramasından söz etmemiştir.), soruşturmanın makul bir sürede sonuçlandırılmadığını ve kararın, verilmesinden üç aydan daha fazla bir süre sonra tebliğe çıkarıldığını iddia etmiştir.

24. Adli Tıp Birimince düzenlenen 29/6/2020 tarihli değerlendirme raporunda, Adli Psikiyatri Biriminin15/10/2019 tarihli raporundaki tespitlere benzer saptamalar yer almıştır.

25. İzmir 4. Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 27/10/2020 tarihinde başvurucunun itirazını kabul etmiştir. Hâkimlikçe verilen kararda adli olgu bildirim raporundaki tespitler ileadli raporun ve başvurucunun soruşturma dosyasına sunduğu fotoğrafların birbiriyle uyumlu olduğuna işaret edilerek S.E. ve E.E.nin haklarında yürütülen soruşturma kapsamında verdikleri ifadeleri içerir tutanakların getirtilmesi ve şüpheliye isnat edilen kasten yaralama suçu yönünden yeniden değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

26. Başsavcılık, başvurucu ile eşi S.E.nin beyanına ve başvurucu hakkında düzenlenmiş adli rapora dayanarak silahla kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla Y.D. hakkında Urla 3. Asliye Ceza Mahkemesinde (Ceza Mahkemesi) dava açmıştır.

27. Ceza Mahkemesi 1/10/2021 tarihli celsede Y.D.nin sorgusunu yapıp başvurucu ile tanıklar S.E., K.Y. ve Ö.M.S.nin beyanlarını almıştır. Y.D. yaptığı savunmada başka hususlar yanında başvurucu hakkındaki raporun olaydan üç gün sonra düzenlendiğini, başvurucuda tespit edilen ekimozların kırmızı olduğunu, iddia edildiği gibi başvurucuya vursa idi ekimozların mor renkte olması gerektiğini öne sürmüştür. Başvurucu soruşturma aşamasındaki verdiği ifadeye büyük ölçüde benzer şekilde beyanda bulunmuştur. S.E., Y.D.nin bazı eylemlerinden bahsettikten sonra ismini vermediği bir kişiyi eşiyle boğuşurken gördüğünü, elinde keser bulunan bu şahsın eşini içeri çekmek istediğini, eşinin ise bağırarak şahsı ittiğini söylemiştir. Ö.M.S. ve K.Y. soruşturma aşamasında verdikleri ifadeleriyle uyumlu beyanlarda bulunmuştur.

28. 17/12/2021 tarihli celsede Mahalle Muhtarı M.U., H.M. ve Z.K. tanık olarak dinlenmiştir. Verdikleri ifadelerde M.U. ve H.M. iddianameye konu olaya tanık olmadıklarını söylemiştir. M.U. ek olarak olay günü başvurucuda herhangi bir darp izi görmediğini beyan etmiştir. Z.K.nın verdiği ifade şöyledir:

 “...Olay tarihinde ben hayvan almak için [E.E.nin] çiftliğine gitmiştim, ben ahırın yanındayken bir anda silah sesleri geldi kimse görünmüyordu, [E.E.] kaçtı bende ahırın içine attım, şahıslar polis memuru olduklarını söylediler [E.E.] teslim oldu, sonra polis memurları şahsı aldılar, bu sırada Menevşe ERKUŞ evin oradaydı, o da bize doğru geldi, o sırada telefonu çalıyordu, o sırada sanık [Y.D.] sen yine kimi aradın ver o telefonu pislik diyerek elini telefona attı, müşteki sanığa telefonu göstererek gelinimi arıyorum, dedi, [Y.D. de] elini telefona vurarak telefonu düşürdü, Müşteki telefonu almaya eğilince sanık [da] telefonu almak istediği sırada hamle yapınca müştekiyi iteledi müşteki yere düştü, hatta bana da senin burada ne işin var dedi, hayvan almaya geldiğimi söyledim, ben bir bayana karşı neden böyle davranıyorsun deyince, sanık Jandarmaya dönerek alınbunu kelepçeye bunu da götüründedi, beni götürürlerken Menevşe ERKUŞun sesi geliyordu beni kurtarın [S.E.] diye eşine sesleniyordu, [S.E.] o sırada bizim yanımızdaydı eşinin yanına doğru gitti daha sonrasını görmedim...”

29. 27/5/2022 tarihli celsede, arama işlemi sırasında hazır bulunan jandarmaH.D. ile arama işleminde hazır bulunan İ.Ş.nin ifadesi alınmıştır. Beyanlarına göre H.D. ve İ.Ş. arama işlemi sırasında herhangi bir şiddet olayına tanık olmamıştır.

30. Ceza Mahkemesi sanığın isnat edilen suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle 17/6/2022 tarihinde sanığın beraatine karar vermiştir.

31. Başvurucu anılan karar aleyhine istinaf başvurusu yapmıştır ve bu başvuru hakkında henüz bir karar verilmemiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

32. Anayasa Mahkemesinin 27/7/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

33. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeyemeyecek durumda olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

34. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

35. Başvurucu; polisin keserin ahşap kısmı ile bacaklarına, sol koluna ve sağ gözünün üzerine vurup kendisine sövdüğünü ve şikâyeti ile bireysel başvuru arasında geçen süreye rağmen Başsavcılığın şikâyeti ile ilgili hiçbir işlem yapmadığını iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca başvuruya konu soruşturmada teşhis işlemine başvurulmadığını, şüpheli ile tanıkların ifadelerinin alınmadığını öne sürmüştür. Başvurucuya göre kötü muamele yasağı ile bu yasakla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı ihlal edilmiştir.

36. Bakanlık görüşünde şüpheli polis hakkında açılan kamu davasının derdest olduğu belirtilerek başvurucunun bireysel başvuru öncesinde hukuki sisteminde mevcut etkili başvuru yollarını tüketip tüketmediğinin Anayasa Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

37. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrar edip Başsavcılıkça yürütülen ceza soruşturmasındaki bazı eksikliklerden ve soruşturmanın makul görülemeyecek bir sürede tamamlandığından söz ederek Başsavcılığın şikâyeti hakkında etkili bir soruşturma yürütmediğini iddia etmiştir.

C. Değerlendirme

1. İddiaların Vasıflandırılması ve İncelemenin Kapsamı Yönünden

38. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı ile üçüncü fıkrası şöyledir:

 “Herkes, ...maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.

...”

39. Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Devletin temel amaç ve görevleri ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

40. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru etkili başvuru hakkı yönünden ayrı mesele ortaya çıkarmadığından sözü edilen hak yönünden ayrı bir inceleme yapılmamıştır.

41. Başvurucu, kendisine “Senin a.. koyacağım, orospu!” denilmesi nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiğinden yakınmıştır ancak başvurucunun Başsavcılıkça alınan ifadesinde başvuruya konu olay sırasında yanlarında kimsenin bulunmadığını beyan ettiği (bkz. § 7) görülmüştür. Ayrıca başvuru, başvurucunun iddiasını doğrulayan somut bir kanıt içermemektedir. O hâlde bahsi geçen sözlerin kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği kabul edilse bile söz konusu sözler nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddia savunulabilir nitelikte değildir. Bu nedenle soruşturman makamlarının savunulabilir nitelikte olmayan iddialar hakkında soruşturma yürütme konusunda pozitif bir yükümlülük altında olmadığı dikkate alındığında mevcut başvuruda kötü muamele yasağının negatif yükümlülüğe ilişkin maddi boyutu kapsamında incelenmesi gereken husus, polisin başvurucuya fiziksel şiddet uyguladığı yönündeki iddiadır. Başvurucunun dile getirdiği diğer iddiaların ise kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmelidir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Genel İlkeler

42. Kolluk görevlilerinin haksız ve/veya orantısız güç kullanmaları nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine yönelik iddialar hakkında yürütülen bir ceza soruşturmasının etkililiği hakkında değerlendirme yapılabilmesi için mutlak surette gerekli olmasa da sözü edilen soruşturmanın -makul bir sürenin aşmaması şartıyla- ilgili kamu makamları tarafından nasıl sonlandırılacağının beklenmesi, bireysel başvuru ile getirilen koruma mekanizmasının ikincil niteliğine uygun olacaktır (bkz. Umut Can Bozgun, B. No: 2018/755, 29/6/2022, § 40).

43. Buna karşın başvurucuların bir soruşturmanın açılmayacağının, soruşturmada ilerleme olmadığının, etkili bir ceza soruşturması yapılmadığının, ileride de böyle bir soruşturmanın yürütüleceği konusunda gerçekçi bir şans olmadığının farkına vardığı veya varması gerektiği andan itibaren yaptıkları bireysel başvurular kabul edilebilmelidir. Böyle bir durumda başvurucular, gerekli özeni göstermeli ve şikâyetlerini çok uzun süre geçirmeden Anayasa Mahkemesine sunabilmelidir zira soruşturmanın etkililiğini sağlayacak bir başvuru yolu bulunmamaktadır. O hâlde anılan ihlal iddiaları yönünden başvuru yollarının tüketilmesi gerekmemektedir. Böyle bir durumda başvurucular, etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren başvuru süresi içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır. Doğal olarak başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varması gerektiği her başvurunun şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir (bkz. Umut Can Bozgun, § 41, 42 ve bu paragraflarda yapılan atıflar).

44. Soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmeler ve gerçekçi varsayımlar bulunduğu, soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı tedbirler alındığı sürece başvuruculardan başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunmaları beklenmemelidir. Ancak bu hâlde dahi soruşturmanın daha sonra etkisizleştiğini öğrenen başvurucular, durumun farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuruda bulunmalıdır (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, B. No: 2014/15732, 24/1/2018, § 88).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

45. Somut olayda başvurucu, bir polisin fiziksel şiddetine maruz kaldığı iddiasıyla Başsavcılığa başvurmuş ancak şikâyeti ile başvuru tarihi arasında geçen sürede -bu, 1 yıl 2 aya yakın bir süredir- teşhis işlemine başvurulmadığını ve şüpheli ile tanıkların ifadelerinin alınmadığını belirterek soruşturmanın sonuçlanmasını beklemeden bireysel başvuru yapmıştır. Başvurucunun iddiasına göre Başsavcılık başvurucunun şikâyeti ile ilgili hiçbir işlem yapmamıştır.

46. Bireysel başvuru tarihine kadarki süreçte başvurucunun kesin raporunun aldırıldığı, başvurucunun yaralanmasına neden olduğunu iddia ettiği polisin kimlik ve adres bilgilerinin temini için yazışma yapıldığı, sözü edilen polisin beyanının alındığı ve Başsavcılığın kolluktan Bademli Mahallesi Muhtarı M.U.nun ifadesinin alınmasını istediği görülmüştür. Başvuru tarihinden sonra ise M.U., H.M., K.Y. ve Ö.M.S.nin ifadeleri alınmış, Başsavcılık olay hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verse de Hâkimlik başvurucunun anılan karara yönelik itirazını kabul etmiş ve sonuç olarak silahla kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla Y.D. hakkında Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Ceza Mahkemesince yürütülen yargılama henüz kesin hükümle nihayete ermemiş, başvurucu da Ceza Mahkemesince yürütülen yargılamanın etkisizliğine dair bir şikâyeti dile getirmemiştir. Bu bakımdan bireysel başvuru tarihine kadar olan soruşturma süreci etkili kabul edilsin veya edilmesin başvuru tarihinden sonraki süreçte başvurucu bakımından umut verici gelişmelerin olmadığını ve soruşturmanın ilerlemesini sağlayan adımların atılmadığını söylemek mümkün değildir. Ayrıca ifade etmek gerekir ki kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiası hakkında yürütülen bir soruşturmanın etkili olup olmadığının incelenmesi, olası cezai sorumluluğun tespiti adına soruşturma sonrasında kovuşturma aşamasına geçildiği durumlarda kovuşturma aşaması dâhil bütün sürecin incelenmesini gerektirir. Bu koşullar altında Anayasa Mahkemesi, başvurucunun başvuru yapmak için kovuşturmanın sonucunu beklemesi gerektiği kanaatindedir.

47. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 27/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Menevşe Erkuş [2.B.], B. No: 2019/42579, 27/7/2022, § …)
   
Başvuru Adı MENEVŞE ERKUŞ
Başvuru No 2019/42579
Başvuru Tarihi 19/12/2019
Karar Tarihi 27/7/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kolluk görevlisinin gereksiz güç kullanımı dolayısıyla meydana gelen yaralanma ve bu olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi