TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MAHMUT OLUR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/5363)
Karar Tarihi: 21/12/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Mehmet Yavuz YAŞAR
Başvurucu
Mahmut OLUR
Vekili
Av. Şenal SARIHAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan karar verilmesi ve uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (İdare) tarafından yapılan engelli personel alımı sınavını kazanmış ancak ataması güvenlik soruşturmasının olumsuz olması nedeniyle yapılmamıştır.
3. Başvurucu tarafından memuriyete atanma istemiyle yapılan başvuru, İdarece 16/12/1999 tarihinde reddedilmiştir. Bunun üzerine 3/2/2000 tarihinde işlemin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal ve özlük hakların yasal faiziyle tazmini istemiyle Ankara 6. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açılmıştır.
4. Mahkeme 27/9/2000 tarihinde açılan davanın reddine karar vermiş, yapılan temyiz incelemesi sonucu hüküm Danıştay Onikinci Dairesinin (Daire) 7/6/2001 tarihli kararıyla bozulmuştur.
5. Mahkeme 24/9/2003 tarihli hükmüyle ilk kararında ısrar etmiş ve davanın reddine karar vermiştir. Israr kararına yapılan temyizi inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 30/11/2006 tarihli kararıyla mahkeme kararını bozmuştur. Bozma kararı sonrası Mahkeme 11/9/2007 tarihli kararıyla başvurucunun atamasının yapılmamasına dair işlemin iptaline hükmetmiştir.
6. Başvurucu, Mahkemenin işlemi iptal etmesine karşın yoksun kalınan parasal ve özlük haklarıyla ilgili hüküm kurulmadığı iddiasıyla kararı temyiz etmiştir. Temyiz incelemesinde Daire 17/11/2009 tarihli kararıyla başvurucunun talebi doğrultusunda mahkeme kararını bozmuştur.
7. Bozma sonrası Mahkeme 23/9/2011 tarihli kararıyla Daire kararına uyarak yoksun kalınan parasal ve özlük haklarının İdareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte başvurucuya ödenmesine hükmetmiştir. Bu karar üzerine İdare tarafından tüm parasal ve özlük hakları mahkeme kararında belirtildiği şekilde başvurucuya ödenmiştir.
8. İdarenin kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay Onikinci Dairesi 26/5/2015 tarihli kararıyla mahkeme kararını bozmuştur. Bozma kararı sonrası Mahkeme 21/12/2017 tarihinde karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Mahkeme gerekçesinde, bozma kararı uyarınca yaptığı ara kararı cevabında şirketin kamu payının %50'nin altına düştüğünü ve anonim şirket statüsüne kavuştuğunu bu sebeple başvurucunun atanıp atanamayacağı hususunda bir değerlendirme yapılamadığının belirtildiğini vurgulamıştır. Mahkeme bu sebeple başvurucunun iptal hükmü uyarınca atanmayı talep ettiği kadroya atanıp atanamayacağı hususunda bir değerlendirmenin yapılamayacağını, bunun sonucunda da parasal ve özlük hakları yönünden esasa yönelik hüküm kurulmasının hukuken mümkün olmadığını belirtmiştir. Mahkeme ayrıca kesinleşen iptal hükmünü de dikkate alarak tüm yargılama giderlerini ve vekâlet ücretinin İdareden alınarak başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.
9. Mahkeme kararına karşı yapılan temyiz talebi Dairenin 20/6/2018 tarihli kararıyla gerekçeli olarak onanmıştır. Daire gerekçesinde, başvurucu tarafından verilen 15/2/2017 tarihli temyiz dilekçesinde İdare Mahkemesince (parasal hak talebi yönünden) verilen 23/9/2011 tarihli kabul kararı sonrasında, parasal haklarının kendisine ödendiğini belirtmiş olmasına vurgu yapmıştır. Daire, oluşan bu duruma göre başvurucunun bu davayı açmaktaki hukuki menfaatinin İdare Mahkemesinin kabul kararı sonucunda elde edildiğini belirtmiş ve Mahkeme kararının sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunarak bozulmasını gerektirir nitelikte olmadığına işaret etmiştir.
10. Daire kararına karşı yapılan karar düzeltme talebi aynı Dairenin 6/12/2018 tarihli hükmüyle reddedilmiştir.
11. Başvurucu nihai hükmü 29/1/2019 tarihinde öğrendikten sonra 14/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
13. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında iki derecede 18 yıl 10 ay 3 günlük yargılamaya ilişkin sürenin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
20. Başvurucu, 19 yıla yakın süren davasında esasa ilişkin bir karar verilmediğini, tazminatının ödendiğini ancak ödemeye ilişkin hükmün sonucu itibarıyla kuşkulu olduğunu belirterek etkili başvuru ve mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
21. Başvuruya konu yargısal süreç incelendiğinde, başvurucunun açmış olduğu davanın iptal kararı ile sonuçlandığı görülmüştür. Öte yandan başvurucunun talep ettiği tüm parasal ve özlük haklarının tarafına ödendiği de açıktır.
22. Buna göre başvurucunun belirtilen şikâyetleri yönünden açık bir ihlalin bulunmadığı değerlendirildiğinden başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu, ihlalin tespitiyle 300.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
24. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
25. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 117.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 117.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 364,60 TL harçtan ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara 6. İdare Mahkemesine (E.2017/2477, K.2017/3817) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.