TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMİT AKTAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/6275)
|
|
Karar Tarihi: 29/12/2021
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ALTIN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hamit AKTAŞ
|
|
|
2. Hasan DENİZ
|
|
|
3. Mevlüt EMİR
|
|
|
4. Selver ÇALAR
|
|
|
5. Emin Ali KAN
|
|
|
6. Abdullah BALLICA
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Adil AKTAY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davasında aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 22/2/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. 2019/6299, 2019/6308, 2019/6319 ve 2019/6320 sayılı
başvuruların 2019/6275 sayılı başvuru ile konu yönünden hukuki irtibat
bulunması sebebiyle 2019/6299, 2019/6308, 2019/6319 ve 2019/6320 sayılı
başvuruların kapatılmasına, incelemenin 2019/6275 sayılı başvuru üzerinden
yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvuru numaraları küçük olandan büyük olana doğru
sırasıyla 2019/6275 No.lu başvuru dosyasında başvurucu Hamit Aktaş'a ait 261
ada 15 parsel sayılı ve 259 ada 45 parsel sayılı; 2019/6299 No.lu başvuru
dosyasında başvurucu Abdullah Ballıca'ya ait 171 ada 11 parsel sayılı;
2019/6308 No.lu başvuru dosyasında başvurucular Selver Çalar ve Mevlüt Emir'e
ait 160 ada 8 parsel sayılı; 2019/6319 No.lu başvuru dosyasında başvurucu Hasan
Deniz'e ait 259 ada 226 parsel sayılı ve 2019/6320 No.lu başvuru dosyasında
başvurucu Emin Ali Kan'a ait 170 ada 20 parsel sayılı başvuru konusu
taşınmazlar, Konya'nın Hadim ilçesine bağlı Bolat köyünde bulunmaktadır.
10. Bağbaşı Barajı, Mavi Tüneli ve Hidroelektrik Santrali
projesi çerçevesinde Bakanlar Kurulunun 18/12/2008 tarihli ve 27084 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan kararı ile anılan taşınmazın da bulunduğu alanda
acele kamulaştırma yapılmasına karar verilmiştir. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü (DSİ) tarafından 19/12/2008 tarihinde başvuruculara ait bu
taşınmazların kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
11. Yukarıda belirtilen sırayla başvuru dosyalarındaki
taşınmazlar için DSİ Kıymet Takdir Komisyonu tarafından 14/1/2009 tarihinde
1.857,08 TL, 2.989,72 TL, 1.537,63 TL, 387,03 TL ve 2.711,76 TL bedel
belirlemiş; başvurucular ile anlaşma sağlanamadığından satın alma usulü
başarısız olmuştur.
12. DSİ 10/2/2009 tarihinde taşınmazlara acele elkoyma
talebinde bulunmuş, Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 27/3/2009 tarihinde
bu talepleri kabul etmiştir. Mahkeme, mahallinde yapılan keşif sonucu
taşınmazların değerini belirlemiş ve bedellerin ödenmesi karşılığında
taşınmazlara acele el konulmasına karar vermiştir.
13. DSİ 30/12/2013 tarihinde başvurucular aleyhine aynı
Mahkemede kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davaları açmıştır.
14. Mahkemece başvuru konusu taşınmazlarda, Bilirkişi
Kurulu eşliğinde keşif yapılarak bilirkişi kurulu raporları aldırılmış ve davaların
kabulüyle, taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline ve DSİ adına tapuya
tesciline karar verilmiştir. Ayrıca 2019/6275 No.lu başvuru dosyasında 261 ada
15 parsel sayılı ve 259 ada 45 parsel sayılı taşınmazlar için 7.284,32 TL;
2019/6299 No.lu başvuru dosyasında 171 ada 11 parsel sayılı taşınmaz için
9.610,74 TL; 2019/6308 No.lu başvuru dosyasında 160 ada 8 parsel sayılı
taşınmaz için 3.453,60 TL; 2019/6319 No.lu başvuru dosyasında 259 ada 226
parsel sayılı taşınmaz için 2.322,17 ve 2019/6320 No.lu başvuru dosyasında 170
ada 20 parsel sayılı taşınmaz için 4.720,22 TL kamulaştırma bedeline
hükmedilmiştir.
15. Bununla birlikte davacı idare ve başvurucular
lehine/aleyhine karşılıklı olarak vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmiştir.
Buna göre 2019/6275 No.lu başvuru dosyasında 1.500 TL; 2019/6299 No.lu başvuru
dosyasında 2.180 TL; 2019/6308 No.lu başvuru dosyasında 1.980 TL; 2019/6319
No.lu başvuru dosyasında 1.500 TL ve 2019/6320 No.lu başvuru dosyasında 1.980
TL karşılıklı vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
16. Başvurucuların temyiz talepleri üzerine Yargıtay 18.
Hukuk Dairesince (Daire) temyiz kanun yolu denetiminden geçen kararlar yukarıda
belirtilen şekilde kesinleşmiştir.
17. Nihai kararlar başvurucular vekiline 23/1/2019
tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucular 22/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
18. İlgili hukuk için bkz. Sadettin Ekiz, B. No:
2016/9364, 9/5/2019, §§ 20-34.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 29/12/2021 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
20. Başvurucular; kamulaştırma kapsamında uzlaşma
görüşmelerinde kendilerine teklif edilen düşük bedel ile yargılama neticesinde
Mahkemenin hükmettiği tutarlar arasında yüksek oranda farklılık olmasına ve
davanın açılmasında kendilerinin kusuru bulunmamasına rağmen kamulaştırma
bedelini önemli oranda azaltan aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle
gerçek kamulaştırma bedeline hükmedilmemesinden yakınmaktadır. Başvurucular
ayrıca başvuru yollarının tüketilebilmesi için temyiz, karar düzeltme ve
bireysel başvuru harçları ile tebliğ masrafları ödemek zorunda kaldıklarını ve
temyiz duruşmasına vekillerin katılması nedeniyle tarafların leh ve aleyhine
vekâlet ücretine hükmedildiğini dile getirmişlerdir. Başvurucular sonuç olarak
taşınmazının kamulaştırılmasına rağmen hükmedilen kamulaştırma bedelinin
vekâlet ücreti adı altında idareye ödenmesine karar verilmesi suretiyle
azaltıldığını belirterek hukuk devleti ilkesiyle adil yargılanma ve mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar
başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla,
kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum
yararına aykırı olamaz.”
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucuların şikâyetinin özünün kamulaştırma bedelinin miktarına
ilişkin olduğu gözetildiğinde şikâyetlerin tümünün mülkiyet hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Başvuruya konu davalar öncesinde kamulaştırmayı yapan
idare tarafından satın alma görüşmeleri yürütülmüş ancak taraflar arasında
uzlaşma sağlanamadığı için idare tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ve
tescil davaları açılmıştır.
24. Satın alma usulünde 2019/6275 No.lu başvuru
dosyasında idare tarafından takdir edilen bedel 1.857,08 TL olup yapılan
yargılama neticesinde başvurucu lehine 7.284,32 TL kamulaştırma bedeli
ödenmesine ve aleyhine 1.500 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
25. 2019/6299 No.lu başvuru dosyasında ise idare
tarafından takdir edilen bedel 2.989,72 TL olup yapılan yargılama neticesinde
başvurucu lehine 9.610,74 TL kamulaştırma bedeli ödenmesine ve aleyhine 2.180
TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
26. 2019/6308 No.lu başvuru dosyasında ise idare
tarafından takdir edilen bedel 1.537,63 TL olup yapılan yargılama neticesinde
başvurucu lehine 3.453,60 TL kamulaştırma bedeli ödenmesine ve aleyhine 1.980
TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
27. 2019/6319 No.lu başvuru dosyasında ise idare
tarafından takdir edilen bedel 387,03 TL olup yapılan yargılama neticesinde
başvurucu lehine 2.322,17 TL kamulaştırma bedeli ödenmesine ve aleyhine 1.500
TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
28. 2019/6320 No.lu başvuru dosyasında ise idare
tarafından takdir edilen bedel 2.711,76 TL olup yapılan yargılama neticesinde
başvurucu lehine 4.720,22 TL kamulaştırma bedeli ödenmesine ve aleyhine 1.980
TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
29. Anayasa Mahkemesi benzer bir konu ile ilgili
şikâyetleri daha önce incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Sadettin
Ekiz, §§ 44-58).
30. Sadettin Ekiz başvurusunda, kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescili davasında aleyhe hükmedilen vekâlet ücretinin
başvurucudan tahsiline hükmedilen bir miktar para olduğu, başvurucunun mal
varlığına dâhil olan bu paranın da Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk
teşkil ettiği kabul edilmiştir (Sadettin Ekiz, § 44). Anılan kararda
başvurucunun bu vekâlet ücretini ödemek zorunda kalması suretiyle daha az
kamulaştırma bedeli elde etmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği
vurgulanmış ve söz konusu müdahalenin mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin
genel kural çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Sadettin
Ekiz, §§ 45, 46).
31. Anılan kararda baraj yapımı amacıyla kamulaştırma
yapılmasında ve bu süreçte idarenin hukuki temsil giderlerinin karşı tarafa
yükletilmesinde kamu yararının bulunduğu ifade edilmiştir (Sadettin Ekiz, §
52).
32. Kanunilik incelemesinde müdahalenin niteliğini
gözeten Anayasa Mahkemesi müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığını
ölçülülüğünü sorgulamak suretiyle tespit edeceğini ifade etmiştir (Sadettin
Ekiz, § 50). Orantılılık incelemesinde ilk derece mahkemelerince hükmedilen
kamulaştırma bedelinin satın alma usulünde teklif edilen bedelin yaklaşık iki
katı olduğuna vurgu yapılarak başvurucunun davanın açılmasına sebebiyet
vermediği, başvurucunun idareyi dava açmaya zorlayarak kamulaştırma bedelinin
taşınmazın gerçek değeri üzerinden ödenmesini sağladığı belirtilmiştir (Sadettin
Ekiz, § 65).
33. Sözü edilen başvuruda sonuç olarak taşınmazı
kamulaştırılan başvurucunun satın alma usulündeki bedeli kabul etmediği olayda
derece mahkemelerince daha yüksek bir bedelin tespit edilmesiyle başvurucunun
haksız olmadığının anlaşıldığı ve kamulaştırmayı yapan idareye başvurucunun
vekâlet ücreti ödemek zorunda bırakılmasıyla kamulaştırma bedelinin önemli
ölçüde azalmasına sebebiyet verildiği belirtilmiştir. Buna göre bu sonuca
başvurucunun davranışının yol açtığı gösterilemediğinden müdahalenin
başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yükleyerek müdahalenin dayandığı kamu
yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasındaki adil dengenin
başvurucu aleyhine bozulduğu, başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
ölçüsüz olduğu değerlendirilmiştir (Sadettin Ekiz, § 70).
34. Somut olaylarda da satın alma usulünde teklif
edilenden fazla bir tutarın kamulaştırma bedeli olarak tespit edildiği ve
başvurucuların kamulaştırma bedelinin önemli bir kısmına tekabül eden vekâlet
ücretini ödemek durumunda kaldığı anlaşılmıştır. Buna göre somut başvurularda
da -yukarıdaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı
dikkate alındığında- mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
35. Başvurucular ayrıca bireysel başvurunun kabul
edilebilirlik şartlarından olan başvuru yollarının tüketilebilmesi için temyiz
ve karar düzeltme yollarına başvurmaları sebebiyle ödemek zorunda oldukları
yargılama giderleri ve bireysel başvuru harcı ile temyiz duruşmasına vekillerin
katılmasından dolayı tarafların leh ve aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
36. Başvurucuların mülkiyet hakkının ihlal edildiği
sonucuna ulaşılmış olması nedeniyle ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmasına ve ödenen bireysel başvuru harcının iadesine
karar verildiğinden bireysel başvuru harcı yönünden başvurucuların
mağduriyetinden söz edilemez. Bu kapsamda yeniden yargılamanın başlamasıyla
birlikte Mahkeme ve Daire hükümleri ortadan kalkmış olacaktır. Dolayısıyla
temyiz duruşmasına vekillerin katılması nedeniyle tarafların leh ve aleyhine
hükmedilen vekâlet ücretine ilişkin hükümler de ihlalin sonucuna bağlı olarak
kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Öte yandan yapılacak olan yeniden
yargılamada, temyiz ve karar düzeltme yollarına başvurmaları sebebiyle ödenen
yargılama giderlerine ilişkin olarak da yeniden karar verileceğinden bu
şikâyetler yönünden bu aşamada inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
39. Başvurucular, ihlalin tespit edilmesini istemiş ve
tazminat talebinde bulunmuştur.
40. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK]B. No:
2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl
ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi
diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine
getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına
geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret
etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
41. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
42. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda
Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi
uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder.
Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı
olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve
bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle
Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama
kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı
olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda
herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın
kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini
beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama
kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri
yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve
diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
43. Mahkememizce kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davalarında kamulaştırmayı yapan idareye başvurucuların kamulaştırma bedelinin
önemli oranda azalmasına neden olacak vekâlet ücreti ödemesine karar verilmesi
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla
ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
44. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere Hadim Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmesi gerekmektedir.
45. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat
talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç
tutarlarının 3. ve 4. Başvuruculara müştereken diğer başvuruculara ayrı ayrı,
4.500 TL vekâlet ücretinin ise başvuruculara müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan
mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Hadim
Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2014/1062, K.2015/1364; E.2017/189, K.2018/165;
E.2017/161, K.2017/455; E.2014/1054, K.2015/483; E.2017/59,
K.2017/352)GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç tutarının 3. ve 4. başvuruculara
MÜŞTEREKEN, diğer başvuruculara AYRI AYRI, 4.500 TL vekâlet ücretinin
başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 29/12/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.