TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BEDRETTİN YÜKSEK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/6431)
|
|
Karar Tarihi: 9/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Tuğba TUNA IŞIK
|
Başvurucular
|
:
|
1. Bedrettin YÜKSEK
|
|
|
2. Sabri ÇELİK
|
|
|
3. Lezgin ERTAŞ
|
|
|
4. Naci ARSLAN
|
|
|
5. Nezmi DİLCE
|
|
|
6. Zahir İPEK
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Abdurrahman BAYAR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve
Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında
yapılan başvuru ve akabinde açılan davada yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvurulara ait başvuru formu
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvurular
Komisyonlara sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun B
sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı
satırında yer alan 2019/6431 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular, haklarındaki yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla çeşitli
tarihlerde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
9. Mahkemenin 9/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
10. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılayacak gelirleri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde
bulunmuştur.
11. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
12. Başvurucular, bireysel başvuru konusu yargılamaların
uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüş; ihlalin ortadan kaldırılması ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
15. Medeni
hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul
olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli
olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve
başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği
gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
16. Somut olayda da iptal kararı üzerine tazminat
komisyonu tarafından karar verilmiş ve sulhname imzalanmış ise imza tarihi,
henüz karar verilmemiş ise Anayasa Mahkemesinin karar tarihi dikkate
alınmıştır.
17. Bu hususlara ek olarak Anayasa Mahkemesi, 5233 sayılı
Kanun kapsamında yapılan yargılamalarda komisyonların belli bir dönem içinde
geçici olarak olağanüstü iş yükü artışı ile karşılaşmasından kaynaklanan
gecikmelerde, kamu otoritelerince zamanında ve yeterli tedbirlerin alınmış olup
olmadığını da gözönünde bulundurmaktadır. Gerekli tedbirler alınmışsa makul
sürenin hesaplanmasında olağan yargılamalara kıyasla daha esnek bir yaklaşım
benimsenmektedir (Sabri Çetin, B. No: 2013/3007, 6/2/2014, §§ 60-72; Mahmut
Can Arslan, B. No: 2013/3008, 6/2/2014, §§ 59-71; Mehmet Gürgen, B.
No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 57-67; Celal Demir, B. No: 2013/3309,
6/2/2014, §§ 57-69).
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında ekli tablonun (G) sütununda
belirtilen 10 yıl 6 ay ila 14 yıl 2 ayı bulan yargılama sürelerinin makul
olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
21. Başvurucular, ihlalin tespiti ile ayrı ayrı 25.000 TL
manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
22. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
23. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvuruya konu her bir davanın özel koşulları dikkate
alınarak hesaplanan ekli tablonun H sütununda belirtilen net tutarlarda manevi
tazminatın başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Başvuruculara 3.000 TL vekâlet ücretinin müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvuruculara ekli tablonun (H) sütununda belirtilen tutarlarda
manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. Başvuruculara 3.000 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için ilgili mahkemelere
(İlgili mahkemeler ekli tablonun D sütununda belirtilmiştir.) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 9/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.