TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CANSAL HİÇYILMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/6)
|
|
Karar Tarihi: 14/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Tuğba YILDIZ
|
Başvurucular
|
:
|
Cansal HİÇYILMAZ ve Diğerleri
(bkz. ekli tablo)
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
bkz. ekli tablonun F sütunu
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, hukuk mahkemelerinde açılan davalarda
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Ekli tabloda sıralanan başvurulara ait başvuru formu
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemelerinden sonra başvurular
Komisyona sunulmuştur.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Konularının aynı olması sebebiyle ekli tablonun (B)
sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının 2019/6 numaralı bireysel
başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2019/6 numaralı dosya
üzerinden yapılmasına ve diğer dosyaların kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular, hukuk mahkemelerinde açtıkları davalarda/aleyhlerine
açılan davalarda yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma
haklarının ihlal edildiğini iddia ederek çeşitli tarihlerde Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
9. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
10. Başvuruculardan biri bireysel başvuru harç ve
masraflarını karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde
bulunmuştur.
11. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
12. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle makul
sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
13. Başvuruculardan bazıları makul süre dışında birtakım
ihlal iddiaları ileri sürmüşse de ileri sürülen iddiaların karar sonucuna
ilişkin olduğu anlaşıldığından anılan iddialar yönünden ayrıca değerlendirme yapılmasının
gerekmediği sonucuna ulaşılmıştır.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken ise sürenin başlangıç tarihi
olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu
zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih,
yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği
tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013,
§§ 50-52).
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında ekli tablonun (G) sütununda
belirtilen yargılama sürelerinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
20. Başvurucular, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi
tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
21. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
22. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında, her bir başvurunun somut özelliği, başvurucuların
talepleri ve Anayasa Mahkemesi kararlarında belirlenen ilkelere göre tespit
edilerek ekli tablonun (H) sütununda yer verilen net tutarlarda manevi
tazminatın başvuruculara tabloda gösterilen şekilde ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
23. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir
belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar
verilmesi gerekir.
24. Avukat İbrahim Dündar tarafından temsil edilen
başvuruculara 3.000 TL vekâlet ücretinin müştereken, Avukat Faruk Doğan
tarafından temsil edilen başvuruculara 3.000 TL vekâlet ücretinin müştereken,
avukatla temsil edilen diğer başvuruculara 3.000 TL vekâlet ücretinin ayrı ayrı
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
25. Dosyadaki belgelerden tespit edilen ekli tablonun (E)
sütununda belirtilen harçtan oluşan yargılama giderlerinin başvuruculara
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinde bulunan başvurucunun adli yardım
talebinin KABULÜNE,
B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvuruculara ekli tablonun (H) sütununda belirtilen
net tutarlarda manevi tazminatın tabloda gösterilen şekilde ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
E. 1. Ekli tablonun (E) sütununda belirtilen başvuru
harçlarının başvuruculara ÖDENMESİNE,
2. 3.000 TL vekâlet ücretinin Avukat İbrahim Dündar
tarafından temsil edilen başvuruculara MÜŞTEREKEN, Avukat Faruk Doğan
tarafından temsil edilen başvuruculara MÜŞTEREKEN, avukatla temsil edilen diğer
başvuruculara AYRI AYRI ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Ekli tablonun (D)
sütununda belirtilen ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 14/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.