logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Arzu Özcanoğlu [2.B.], B. No: 2019/7244, 23/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ARZU ÖZCANOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/7244)

 

Karar Tarihi: 23/11/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Arzu ÖZCANOĞLU

Vekili

:

Av. Gürhan DÖLEK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kanuna aykırı olarak aleyhe nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/3/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) taşınmaz alım satımına bağlı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası açmıştır. Dava dilekçesinde taşınmaz değerinin belirli olmaması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL talep ettiğini belirtmiştir.

9. Mahkeme tarafından davaya konu uyuşmazlık hakkında bilirkişi raporu alınmıştır. Raporda, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanak olan gayrimenkulün devir tarihindeki değeri 177.173,10 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece 31/3/2015 tarihli ikinci duruşmada bilirkişi raporu taraf vekillerine verilmiş, eksik harç tamamlanmak üzere başvurucu (davacı) vekiline de iki haftalık süre tanınmıştır. Başvurucu vekili 21/4/2015 tarihli üçüncü duruşmada davanın tapu iptali ve tescili davası olmayıp alacak davası olduğunu, bu nedenle harç ikmalinin yapılamayacağını belirtmiştir.

10. Mahkeme 26/11/2015 tarihli kararında; davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğunu, gerekli bilirkişi incelemesi ve keşfin yapılması neticesinde başvurucu vekiline yemin delilinin de hatırlatıldığını ancak yemin teklif etme hakkı varken bu imkânı kullanmadığını, bu durumda dava ispatlanamadığı belirterek davanın reddine karar vermiştir. Yargılama giderleri yönünden Mahkeme; peşin alınan 170,80 TL harçtan karar tarihi itibarıyla alınması gereken 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 143,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde davacıya iadesine, 16.030,39 TL nispi vekâlet ücretinin de başvurucudan alınarak davalı tarafa verilmesine karar vermiştir. Söz konusu vekâlet ücretine ilişkin tutarı gayrimenkulün devir tarihindeki değeri olan 177.173,10 TL üzerinden hesaplanmıştır.

11. Başvurucu, temyiz talebinde bulunmuş; dilekçesinde esasa ilişkin şikâyetlerinin yanında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL alacak talepli dava açtığını, bu değer üzerinden harç yatırdığını, ıslah talebinde de bulunmamasına rağmen dava değerine göre 1.500 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı olarak 16.030,39 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini ileri sürmüştür.

12. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 19/2/2018 tarihli kararla ayrı bir gerekçe belirtmeksizin temyiz istemini reddederek kararı onamıştır.

13. Başvurucu aynı gerekçelerle karar düzeltme talebinde bulunmuş; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 16/1/2019 tarihli kararla, karar düzeltme isteminin de reddine karar vermiştir.

14. Nihai karar başvurucu vekiline 12/2/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 1/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Mevzuat

15. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Yargılama giderleri şunlardır:

...

ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti.”

16. 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahelenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.

...

Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz.

Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır."

17. 492 sayılı Kanun'un 30. maddesi şöyledir:

"Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır."

18. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.

Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.

...

Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. ... Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır."

19. 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. ... Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. ...

Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır."

20. 31/12/2014 tarihli ve 29222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesi şöyledir:

“(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.

(2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.”

21. Anılan tarifenin üçüncü kısımının ilgili bölümü şöyledir:

“Yargı Yerleri ile İcra ve İflas Dairelerinde Yapılan ve Konusu Para Olan veya Para ile Değerlendirilebilen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret

1. İlk 30.000,00 TL için % 12

2. Sonra gelen 40.000,00 TL için % 11”

B. Yargıtay Kararları

22. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15/6/2017 tarihli ve E.2015/8732, K.2017/9136 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... dava 5.000.-TL dava değeri üzerinden harç yatırılmak suretiyle açılmış, mahkemece hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bu durumda, vekalet ücretine esas alınması gereken dava değeri, dava dilekçesinde harçlandırılan 5.000.00.-TL’dir, bu bedel üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

Ne var ki, mahkemece takip çıkış miktarı olan 28.638,85 TL üzerinden belirlenen ancak harçlandırılmayan değer üzerinden avukatlık ücretine hükmedilmesi doğru değilse de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun ek Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür."

23. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 19/2/2020 tarihli ve E.2016/13953, K.2020/1966 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... Somut uyuşmazlıkta, davacı dava değerini 5.000,00TL olarak belirterek önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazdaki payın naklini sağlayan resmi senette 5.000,00TL bedel ödenerek edinildiği anlaşılmıştır. Davacının davasını açarken harçlandırdığı değer ise, yine resmi senette belirtilen 5.000,00TL’dir. Ancak mahkemece davanın reddine karar verilmesine rağmen kendini vekille temsil ettiren davalı yararına 6.001,25 TL tutarında nisbi vekalet ücretine hükmedildiği, bu miktarın hesabında 12.01.2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın toplam arazi bedelinin belirlendiği 102.750,00TL’nin davalının kullanımında olan 1/2 kısmına düşen 51.375,00 TL'nin esas alındığı anlaşılmıştır.

Mahkemece, davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin harçlandırılan ve resmi satış sözleşmesinde gösterilen satış bedeli olan 5.000,00TL üzerinden hesaplanması gerekirken, bilirkişi raporunda belirtilen ve harçlandırılmayan 51.375,00TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş..."

24. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 18/6/2020 tarihli ve E.2016/17106, K.2020/3859 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"...Somut uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmazdaki payın naklini sağlayan resmi senette satış bedelinin 13.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Davacının davasını açarken harçlandırdığı değer de yine resmi senette belirtilen 13.000,00 TL’dir. Ancak mahkemece davanın reddine karar verilmesine rağmen, davaya konu hissenin bilirkişi raporunda belirlenen 24.415,00 TL bedeli üzerinden hesaplama yapılarak, kendini vekille temsil ettiren davalı lehine2.929,80 TL tutarında nisbi vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmıştır.

Mahkemece, davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin harçlandırılan ve resmi satış sözleşmesinde gösterilen satış bedeli olan 13.000,00 TL üzerinden hesaplanması gerekirken, bilirkişi raporunda belirtilen bedel üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş..."

25. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2/3/2022 tarihli ve E.2021/10334, K.2022/1678 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; yolsuz tescil istemine ilişkin talep taşınmaz malın aynına ilişkin olup para ile değerlendirilmesi mümkündür. Böyle bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen saptanan bedelinden ibaret olacağı kuşkusuzdur. Vekalet ücreti hesap edilirken deharcı yatırılmış olan dava değerinin esas alınması gerekmektedir.

Somut olayda, davacı dava dilekçesinde, dava değerini 7.151.985,70. TL olarak göstermiş, harcı bu tutar üzerinden yatırmış, dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen 20.084,835,14 TL üzerinden eksik harcı tamamlamamıştır. Bu durumda davalı vekili lehine vekalet ücreti harçlandırılan değer üzerinden hesaplanması gerekirken, taşınmazın keşfen belirlenen ancak harcı tamamlanmayan değeri üzerindenfazla hesaplanması doğru görülmemiştir..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

26. Anayasa Mahkemesinin 23/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

27. Başvurucu, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağı nedeniyle açtığı davada vekâlet ücretinin tarifeye göre dava değeri üzerinden nispi olarak belirlenmesi gerekirken yani 10.000 TL talebiyle açtığı davada aleyhine 1.500 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken Mahkemenin dava değerinin ıslah edildiğini değerlendirerek bilirkişi raporunda tespit edilen taşınmaz değeri üzerinden aleyhine nispi vekâlet ücretine hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, bu kararın yerleşik Yargıtay içtihadına aykırı olduğunu belirtmiş; temyiz ve karar düzeltme aşamalarında bu hususu açıkça öne sürdüğü hâlde bir sonuç elde edemediğini ifade etmiştir. Başvurucu, hukuka aykırı şekilde hesaplanarak aleyhine yüksek nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

28. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun hukuka aykırı olarak nispi vekâlet ücretine hükmedildiğine ilişkin şikâyetinin adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı ve Hakkın Kapsamı

31. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmiştir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

32. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

33. Başvuruya konu davada başvurucu aleyhine 16.030,39 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

34. Anayasa’nın ''Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması'' kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

35. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

36. Başvuru konusu olayda, başvurucu aleyhine hükmedilen 16.030,39 TL nispi vekâlet ücreti nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesi gerekir.

i. Genel İlkeler

37. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60). Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).

38. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44). Kanunilik unsuru yönünden değerlendirme yapılırken derece mahkemelerince müdahaleye imkân tanıyan kanun hükümlerinin yorumu ve bu hükümlerin olaya uygulanması bariz takdir hatası ya da açık bir keyfîlik içermediği sürece bu alanda bir inceleme yapılması bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmaz. Ancak derece mahkemelerinin müdahaleye imkân tanıyan kanun hükmünü açık bir biçimde hatalı yorumladıklarının ve uyguladıklarının tespiti hâlinde müdahalenin kanunilik temelinden yoksun olduğu sonucuna ulaşılabilir (Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

39. Somut olayda başvurucu 10.000 TL tazminat talebiyle, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açmış ve davası reddedilmiştir. Başvurucu aleyhine de 16.030,39 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

40. 492 sayılı Kanun'un 16. maddesinin birinci fıkrasında, gayrimenkulün aynına ilişkin açılan davalarda yargı harçlarının gayrimenkulün değeri üzerinden belirleneceği düzenlenmiştir. Yargılama sırasında tespit edilen gayrimenkulün değeri dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu takdirde o celse için yargılamaya devam edileceği, takip eden celseye kadar eksik harçlar tamamlanmadıkça yargılamaya devam edilemeyeceği aynı Kanun'un 30. maddesinde ifade edilmiştir.

41. Tarifenin 13. maddesinde de dava konusu para veya para ile değerlendirilebilen hâllerde dava değeri üzerinden tarifenin üçüncü kısmına göre nispi vekâlet ücretinin belirleneceği düzenlenmiştir.

42. Yargılama giderlerinin hesabına ilişkin Yargıtay kararlarında, dava değerinin aynı zamanda harçlandırılan değer olup vekâlet ücretinin de bu değer üzerinden hesaplanacağı açıkça vurgulanmıştır. Konusu belli bir değerle ilgili olan davaların reddi hâlinde nispi vekâlet ücretine hükmedileceği, taşınmazın aynına ilişkin davalarda ise talep edilenden bağımsız gayrimenkul değeri üzerinden harçlandırmanın yapılacağı ve nispi vekâlet ücretine hükmedileceği belirtilmiştir (bkz. §§ 22-25).

43. Bu durumda başvuruya konu yargılamanın gayrimenkulün aynına ilişkin bir dava mı yoksa sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası mı olduğunun ortaya konulması gerekir.

44. Başvurucu dava dilekçesinde açıkça sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açtığını belirtmiştir. Yargılama sırasında bilirkişi raporunun alınmasının ardından başvurucu vekiline eksik harcın tamamlanması için süre tanınmışsa da başvurucu davanın alacak davası olduğunu belirterek harcı tamamlamayacağını Mahkemeye bildirmiştir.

45. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında da davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olarak kabul edildiği, başvurucunun 10.000 TL üzerinden yatırdığı peşin harçtan 27,70 TL maktu harç dışındaki harcın da iadesine karar verildiği görülmüştür.

46. Açıklanan hususlar doğrultusunda söz konusu davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğu, gayrimenkulün aynına ilişkin bir davanın söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.

47. Mahkeme kararında, gayrimenkulün aynına ilişkin bir dava olmadığı ve ıslah talebinde de bulunulmadığı hâlde neden gayrimenkulün devir tarihindeki değeri üzerinden vekâlet ücretine hükmedildiğiyle ilgili olarak herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir. Bu durumda Mahkemenin söz konusu kararına dayanak kanun hükmünü nasıl yorumladığı anlaşılamamıştır. Ayrıca başvurucunun temyiz ve karar düzeltme dilekçelerinde söz konusu vekâlet ücretine dair açıkça ileri sürdüğü iddialarına ilişkin olarak Yargıtay Dairesince açık bir değerlendirme yapılmamıştır.

48. Bu hâliyle Mahkemenin reddettiği davada gayrimenkul değerini dikkate alarak yüksek miktarda nispi vekâlet ücretine hükmetmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

49. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

50. Başvurucu, ihlal tespiti ve yeniden yargılama yapılmasıyla 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

51. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

52. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

53. İncelenen başvuruda, başvurucu aleyhine yüksek nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak amacıyla Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2014/811, K.2015/824) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Arzu Özcanoğlu [2.B.], B. No: 2019/7244, 23/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı ARZU ÖZCANOĞLU
Başvuru No 2019/7244
Başvuru Tarihi 1/3/2019
Karar Tarihi 23/11/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kanuna aykırı olarak aleyhe nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 323
492 Harçlar Kanunu 16
30
1136 Avukatlık Kanunu 164
168
Tarife 31/12/2014 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi