TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
UĞUR AHMET YAŞAR BAŞVURUSU (4)
(Başvuru Numarası: 2019/8089)
Karar Tarihi: 15/6/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
Başvurucu
Uğur Ahmet YAŞAR
Vekili
Av. Abdulkadir YILDIRIM
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda çıplak arama yapılması, olumsuz barındırılma koşulları ve fiziksel saldırıya maruz kalma nedenleriyle kötü muamele yasağının, kol saatinin teslim edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/3/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu 19/5/2018 tarihinde, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü olarak bulunduğu Elazığ 2 No.lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumundan Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.
6. İki gün süreyle mahkûm kabul odasında tutulan başvurucu 21/5/2018 tarihinde C Blok 92 numaralı odaya yerleştirilmiştir.
7. İnfaz ve koruma memurları tarafından tutulan 21/5/2018 tarihli tutanağa göre; 21/5/2018 tarihinde idari ve gözlem kurulu ile C Blok 92 numaralı odaya yerleştirilen başvurucu, acil durum butonuna basarak "Beni bu odadan alın ben A blokta eylem yapan kapı vuran kendi arkadaşlarımın yanına gitmek istiyorum bu odada kalanlar kapı vurmuyor slogan atmıyor, ben bunlarla kalmak istemiyorum beni hemen alacaksınız." demiştir. Görevli başmemur başvurucuya, konuyla ilgili dilekçe yazması gerektiğini, dilekçesinin Kurul tarafından değerlendirileceğini söylemiş ancak başvurucu bir süre sonra kapı ziline tekrar basarak ve kapıya tekme ile vurarak gürültü çıkarmış; bunun üzerine blok nöbetçileri Ani Müdahale Birimine bildirimde bulunmuştur. Yeterli sayıda ekip oluşturularak başvurucunun kaldığı C 92 No.lu odaya gidilmiş, başvurucunun "Ben bu odadan gitmek istiyorum ya beni bu odadan alacaksınız ya da ben olay çıkartacağım." demesi üzerine başvurucu, odadan çıkarılarak koridora alınmış, başvurucya sakin olması gerektiği söylendiğinde koridorda olduğu yerde zıplayarak kamera önünde dikkat çekmeye çalışmış; "Odaya gidersem kendime zarar verecğim, beni A Blok'a vereceksiniz, ben de cezaevine ayar çekeceğim." demiş, başvurucunun agresif tavırlarını sürdürmesi ve sakinleşmediğinin görülmesi üzerine süngerli odaya konulmak istenmiş, başvurucunun "Durun, beni buraya koymayın." demesi üzerine kurum revirine çıkarılarak bir müddet sonra tekrar C-92 No.lu odaya konulmuştur.
8. Başvurucu hakkında olaya ilişkin disiplin soruşturması başlatılmıştır. Disiplin soruşturması kapsamında C-92 No.lu koğuşta kalan iki hükümlünün beyanı alınmış ve kamera kaydı görüntüleri izlenmiştir.
9. Beyanı alınan iki hükümlü özetle başvurucunun "Ben aktif örgüt üyelerinin yanın[a] gideceğim." diyerek kapıya vurduğunu, zile bastığını, gelen görevlilerinin yanında kendisini yere attığını, kendilerine yönelik olarak "Siz karışmayın, ben bu koğuştan çıkmak istiyorum." dediğini beyan etmişlerdir.
10. Kamera kaydı görüntülerine ilişkin disiplin soruşturması dosyasındaki tespit şu şekildedir:
"21/05/2018 tarihinde saat 15:46 sularında görevli personellerin C 92 nolu odanın kapı mazgalını açtıkları, el kol hareketleri ile bir şeyler söyledikleri, daha sonra tekrar başka görevli personellerin el kol hareketleri ile bir şeyler söyledikleri,16:03 sularında görevli personellerin oda kapısı mazgalını kapatarak koridordan çıkış yaptıkları, 16:09 sularında görevli personellerin C92 nolu odanın mazgalını açtıkları, el kol hareketleri ile bir şeyler söyledikleri, görevli personellerin oda kapısını açtıkları ve odaya giriş yaptıkları, daha sonra hükümlü Uğur Ahmet YAŞAR görevli personeller tarafından odadan çıkarıldığı esnada hükümlünün direnç gösterdiği, görevlilerce hükümlü Müşahede odasının bulunduğu koridora götürüldüğü, daha sonra B Blok ana koridoruna çıkarılan hükümlünün revir birine götürüldüğü, saat 16:31 sularında görevli personeller eşliğinde hükümlü Uğur Ahmet YAŞAR’ ın üst araması yapılarak odasına konulduğu görülmüştür."
11. Başvurucuya bir ay süreyle ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma disiplin cezası verilmiştir. Başvurucunun disiplin cezasına karşı yaptığı itiraz infaz hâkimliğince reddedilmiştir.
12. Başvurucu 24/5/2018 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçe ile kuruma kabul işlemleri sırasında rızası olmamasına karşın çıplak aramaya tabi tutulduğunu, kıyafetlerinin zorla ve keyfî şekilde çıkarıldığını, iki gün süresince kirli ve havalandırmasız bir odada tutulduğunu, ayakta sayım alınmak istenmesine karşı çıktığında "Siz göreceksiniz." şeklinde tehdit edildiğini, koğuşa götürülmek istendiğinde aktif koğuş olarak tanımlanan koğuşa geçmek istediğini beyan etmesi nedeniyle koridorda darbedildiğini, tokat atılarak saçının çekildiğini ve ittirildiğini, talep ettiği koğuşa yerleştirilmediğini ve koğuş için dilekçe vermesi gerektiğinin söylendiğini, acil çağrı butonuna basarak infaz ve koruma memurlarını çağırarak koğuş değiştirmek istediğini söylemesi üzerine koğuş içinde darbedildiğini, küfredildiğini, saatinin kendisine teslim edilmediğini belirterek şikâyetçi olmuştur.
13. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun sağlık raporları temin edilmiş ve kamera kaydı görüntülerine ilişkin bilirkişi raporu alınmıştır.
14. 21/5/2018 tarihli infaz kurumuna kabul sırasında alınan sağlık raporunda, darp ve cebir izi bulunmadığı belirtilmektedir. 20/7/2018 tarihinde aldırılan sağlık raporunda da başvurucuda darp ve cebir izine rastlanmadığı tespit edilmiştir.
15. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturma kapsamında 7/11/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Karar gerekçesinde 21/5/2018 tarihli tutanağa yer verildikten sonra (bkz. § 7) başvurucu hakkında düzenlenen doktor raporunda şahsın vücudunda darp ve cebir izine rastlanmadığının belirtildiği, bilirkişi raporuna göre güvenlik kamera kayıtlarında hükümlünün darbedildiğine dair görüntü kaydına rastlanmadığı, infaz ve koruma memurlarının görevlerini kötüye kullandıklarına ilişkin olarak hükümlüye karşı darp, tehdit ve hakaret eylemlerinde bulundukları soyut iddiası dışında kamu davası açılmasını gerektirecek yeterlilikte herhangi bir delil olmadığı belirtilmiştir.
16. Başvurucunun kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yaptığı itiraz reddedilmiştir.
17. Başvurucunun 2/10/2019 tarihinde tahliye edilerek Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan salıverildiği tespit edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. İlgili hukuk için bkz. Uğur Ahmet Yaşar (2), B. No: 2017/24680, 13/10/2020, §§ 20-27.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 15/6/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Çıplak Arama Yapıldığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu, ceza infaz kurumuna giriş işlemleri kapsamında zorla üstü çıkarılarak çıplak aramaya maruz bırakıldığını ileri sürmüştür.
21. Bakanlık görüşünde; başvurucuya rutin üst ve eşya araması uygulandığı, çıplak aramanın söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
22. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu, çıplak arama iddiasını yinelemiştir.
b. Değerlendirme
23. Başvurucu, ceza infaz kurumuna girişte üstü zorla çıkarılarak çıplak aramaya tabi tutulduğunu belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
25. Başvurucu, uygulandığını ileri sürdüğü çıplak arama tedbirine ilişkin ayrıntılı açıklamada ve bilgi paylaşımında bulunmamıştır. Başvurucu; hangi kıyafetlerinin çıkarıldığı, ne kadar süre ve ne şekilde (elle, X-Ray cihazından geçirilerek vb.) arandığı, giysileri çıkarıldıktan sonra giymesi için önlük verilip verilmediği, kaç kişinin bulunduğu bir ortamda aramanın gerçekleştirildiği gibi utanma duygusunu ihlal edecek nitelikte bir muameleye maruz kalıp kalmadığına yönelik değerlendirmeye yarayacak bilgileri Anayasa Mahkemesine sunmamıştır. Bu nedenle söz konusu iddiaların temellendirilmemiş şikâyet kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Olumsuz Barındırılma Koşullarına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu, ceza infaz kurumuna girişte iki gün süreyle kirli ve havalandırması olmayan bir odada tutulduğunu belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
30. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir. İddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda bireysel başvuru yoluna gidilebilir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17; Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).
31. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince başvurucunun şikâyetlerini infaz hâkimliğine iletebileceği açıktır. Başvuru formu ve eklerinden söz konusu temel hak ihlali iddialarına ilişkin olarak başvurucunun infaz hâkimliğine başvuruda bulunduğu yönünde bilgi veya belge tespit edilememiştir.
32. Başvuruya konu olay ve şikâyetler dikkate alındığında anılan yolun başvurucunun şikâyetleri açısından telafi imkânına sahip ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte olmadığını söyleyebilmeyi mümkün kılan bir sebep de bulunmadığından başvuru yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını gerektiren bir durumun olmadığı değerlendirilmiştir.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
3. Fiziksel Saldırıya Maruz Kalındığına İlişkin İddia
34. Başvurucu, nakledildiği Ceza İnfaz Kurumunda koğuş değişikliği talep etmesi nedeniyle koridorda infaz ve koruma memurları tarafından darbedildiğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Bakanlık görüşünde; başvurucunun taşkınlık çıkarması, infaz ve koruma memurlarının başvurucuya yönelik telkinleri ve başvurucuyu sakinleştirme çabalarına rağmen başvurucunun olumsuz davranışlarına devam etmesi üzerine infaz ve koruma memurlarının başvurucuya orantılı şekilde ve sınırlı bir süre kuvvet uygulamış olduğu, kamera kaydı görüntülerinde başvurucunun darbedildiğine ilişkin bir veri bulunmadığı, uygulanan kuvvet kullanımının haklı bir nedene dayandığı, orantılı olduğu, asgari eşik sınırını aşmadığı ve sınırlı bir sürede gerçekleştirildiği, dolayısıyla gerekenin ötesinde bir kuvvet kullanımının söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
36. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında darp fiilinin gerçekleştiği yeri gören kameraların görüntülerinin dosyaya sunulmamış olduğunu, sağlık raporunun geç aldırılmış olduğunu beyan etmiştir.
37. Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."
38. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
39. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
40. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).
41. Bir ceza veya muamelenin insanlık dışı ya da aşağılayıcı olarak nitelendirilebilmesi için belirli bir yasal muamele veya ceza ile bağlantılı ızdırap veya aşağılamanın kaçınılmaz unsurlarının ötesine geçmesi gerekmektedir (Cem Özen, B. No: 2014/1328, 29/9/2016, § 55).
42. Anayasa'nın 17. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi, belirli bir yasal muamele kapsamında güç kullanımını yasaklamamaktadır. Ancak sınırları belli bazı durumlarda ve sadece kaçınılmaz ve asla aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir (Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 81, 82).
43. Hükümlü veya tutuklular, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılırken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa'nın koruma alanı kapsamında bulunan diğer hak ve özgürlüklere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda sahip oldukları haklar sınırlanabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35).
44. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki kural, hükümlü ve tutuklulara yönelik uygulamalar için de geçerlidir. Bu husus 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "İnfazda temel ilke" kenar başlıklı 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında "Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz." ve yine Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde "Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir." şeklindeki düzenleme ile açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla tutuklamaya veya hapis cezasına mahkûmiyete ilişkin bir kararın yerine getirilmesi için sağlanacak şartlar, insan onuruna saygıyı koruyacak nitelikte olmalıdır (Turan Günana, § 36).
45. Anayasa’nın 17. maddesi Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete ayrıca kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Anılan yükümlülük, devletin kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini idari ve yasal mevzuat aracılığıyla koruma hususundaki pozitif yükümlülüğünü oluşturmaktadır.
46. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110; Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).
47. Başvurucu, oda değişikliği talep etmesi nedeniyle infaz ve koruma memurları tarafından darbedildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun konulduğu odada kalmak istememesi nedeniyle infaz ve koruma memurlarını çağırdığı, koğuş değişikliği talep ettiği, dilekçe ile başvuru yapması söylenmesine karşın talebinde ısrarcı olduğu hususu başvurucunun beyanları ve kamu makamları tarafından tutulan tutanak ile sabittir. Kamera kaydı görüntülerinde başvurucunun kolu arkaya bükülmek suretiyle koğuştan çıkarıldığı, koridorda ilerledikleri sırada başvurucunun ağzını infaz ve koruma memurlarının elle kapattığı, koğuştan çıkarıldıktan yaklaşık yirmi dakika sonra başvurucunun tekrar koğuşuna bırakıldığı tespit edilmiştir. Başvurucunun bu süre zarfında önce süngerli odaya konulmak istendiği ancak itiraz etmesi üzerine revire götürüldüğü, akabinde koğuşa döndüğü beyanları ve tutanakla kabul edilmektedir. Uyuşmazlık konusu olan husus, başvurucunun koridorda darbedildiği iddiasıdır.
48. Başvurucunun darbedildiği iddiasını Cumhuriyet Başsavcılığına iletmesinin akabinde başlatılan soruşturma kapsamında kamera kaydı görüntüleri temin edilerek bilirkişiye tevdi edilmiştir. Kamera kaydı görüntülerinde herhangi bir darp eylemi tespit edilmemiştir.
49. Başvurucu hakkında düzenlenen adli muayene raporunda başvurucuda darp ve cebir izine rastlanmadığı belirtilmiştir. Anılan raporun şikâyete konu olaydan iki ay sonra düzenlenmiş olması karşısında tek başına başvurucunun iddialarını çürütecek nitelikte bir rapor olmadığı kabul edilmelidir. Bunun yanı sıra başvurucu, ileri sürdüğü kötü muamele sonucunda vücudunda bir yaralanma meydana gelip gelmediği yönünde bir açıklama da yapmamıştır. Kamera kaydı görüntülerinde, odasından çıkarılarak revire götürülmesi için kolunun arkaya bükülmesi ve ağzının kapatılması dışında başvurucuya uygulanan bir güç tespit edilmemiştir. Başvurucu, kötü muamele iddialarını destekleyen bir bulgu da ortaya koymamıştır.
50. Somut olayda kamera kaydı görüntülerine ilişkin alınan bilirkişi raporu, başvurucunun olay anlatımı ile yaralanmasına ilişkin bir veri olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde infaz koruma memurları tarafından zor kullanma sınırının aşıldığına ve başvurucunun gerekli olandan fazla bir kuvvet kullanımına maruz bırakıldığına ilişkin bulgu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
51. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kol Saatinin Teslim Edilmemesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
52. Başvurucu kol saatinin uzun süre kendisine teslim edilmediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
53. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun iddiasının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
54. 4675 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri gereğince başvurucunun şikâyetlerini infaz hâkimliğine iletebileceği açıktır. Başvuru formu ve eklerinden söz konusu temel hak ihlali iddialarına ilişkin olarak başvurucunun infaz hâkimliğine başvuruda bulunduğu yönünde bilgi veya belge tespit edilememiştir.
55. Başvuruya konu olay ve şikâyet dikkate alındığında anılan yolun başvurucunun şikâyetleri açısından telafi imkânına sahip ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte olmadığını söyleyebilmeyi mümkün kılan bir sebep de bulunmadığından başvuru yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını gerektiren bir durumun olmadığı değerlendirilmiştir.
56. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Çıplak arama nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Ceza infaz kurumunda olumsuz barındırılma koşulları olması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Fiziksel saldırıya maruz kalma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Kol saatinin teslim edilmemesinden dolayı mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Geçici olarak muaf tutulan 364,60 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 15/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.