TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HÜSEYİN BOZKURT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/8224)
Karar Tarihi: 3/10/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Muhammed Cemil KANDEMİR
Başvurucu
Hüseyin BOZKURT
Vekili
Av. Halil İbrahim TURAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, 30 Ağustos 2016 tarihi itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi gereğince nasıplarının yapılmaması üzerine açılan tazminat davasının Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulunda eğitim aldığı ve 30 Ağustos 2016 tarihinde astsubay olarak nasbedilmeyi beklediği anlaşılmaktadır.
3. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ardından çıkarılan 25/7/2016 tarihli ve 669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin (669 sayılı KHK) 104. maddesinde harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılacağı düzenlenmiştir. Mezkûr KHK'nın 105. maddesinde 30 Ağustos itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin nasbının yapılmayacağı ve bunlara durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullarca diploma verileceği kuralına yer verilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun nasbı yapılmamıştır. Bu düzenleme uyarınca başvurucuya, Ordu Üniversitesi Fatsa Meslek Yüksekokulu Gemi Makineleri İşletme Bölümünden diploma verildiği anlaşılmaktadır.
4. Başvurucu; 669 sayılı KHK gereğince eğitim aldığı okulun kapatılması, söz konusu okulla ilişiğinin kesilmesi ve astsubaylığa nasbedilmeyeceğini öğrenmesi üzerine astsubay olarak atanması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali, bu mümkün değil ise maddi ve manevi zararının tazmini talebiyle dava açmıştır.
5. Ankara 5. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 21/9/2017 tarihli kararıyla idari yargı yerlerinden idari işlem niteliğinde ve terditli talepte bulunulamayacağı gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
6. Bunun üzerine başvurucu dava dilekçesini yeniden düzenleyerek dava açmıştır. Söz konusu davada, astsubay olarak atamasının yapılmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir.
7. Mahkeme 21/3/2018 tarihli kararında, başvurucunun askerî öğrencilikle ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin 669 sayılı KHK gereği olduğunu, idareye bu konuda herhangi bir yetki tanınmadığını, idarenin bağlı yetki çerçevesinde hareket ettiğini belirtmiştir. Mezkûr kararda, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek başvurucunun bu işlemden kaynaklanan maddi ve manevi zararlarının tazmini istemi reddedilmiştir.
8. Bölge İdare Mahkemesi, istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddine karar vermiştir. Kararda, askerî öğrencilik statüsünün doğrudan ve kanun niteliğini taşıyan bir hukuki düzenleme olan 669 sayılı KHK ile sona erdiği, bu nedenle idari davaya konu edilebilmesine olanak bulunmadığı, dolayısıyla başvurucunun idari işlemden kaynaklanan zararından söz edilemeyeceğinden davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı, davanın incelenmeksizin reddi yönünde karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
9. Nihai karar başvurucuya 11/2/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 8/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu; askerî okulların kapatılması üzerine başka bir fakülteye yerleştirildiğini, atamasının yapılması yerine kendisine aldığı eğitimle ilgisi olmayan bir diploma verilmesinin kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğunu belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; yargı mercilerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durum bulunmadığı, başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün ekinde yer alan Millî Savunma Bakanlığı yazısında; bağlı yetki kapsamında tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu, başvurucunun iptalini talep ettiği söz konusu yasama işlemine karşı yapılan bireysel başvurunun reddedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında formda yer alan iddialarını yinelemiştir.
12. Başvurucunun iddialarının mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Anayasa Mahkemesinin olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Ömer Faruk Bayar (B. No: 2019/14214, 20/9/2023) kararına konu olayda, Kara Harp Okulundaki eğitimini 2016 yılında tamamlayan başvurucunun, 30 Ağustos 2016 tarihinde subaylığa nasbedilmeyi beklediği anlaşılmaktadır. Başvurucu, nasbının yapılmamasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davanın incelenmeksizin reddedilmesi üzerine bireysel başvuru yapmıştır.
15. Anılan kararda; 669 sayılı KHK'nın 104. maddesinde harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılacağı, aynı KHK'nın 105. maddesinde 30 Ağustos itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin nasbının yapılmayacağı ve bunlara durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullarca diploma verileceği kurallarına yer verildiği bu kapsamda başvurucunun nasbının yapılmadığı ve başvurucuya Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Programı diploması verildiği belirtilmiştir (Ömer Faruk Bayar, § 15). Kararda ayrıca, söz konusu diplomada başvurucunun işletme programını Kara Harp Okulunda başarıyla tamamlayarak 669 sayılı KHK kapsamında diploma almaya hak kazandığı ibarelerine yer verildiği de ifade edilmiştir.
16. 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca belirtilen işlemler hakkında karar verme görevinin OHAL Komisyonuna verildiği ve anılan Kanun'un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasında doğrudan KHK ile tesis edilen hangi işlemlerin OHAL Komisyonunun görev alanında olduğunun gösterildiğine işaret edilen kararda başvurucunun hukuki statüsüne ilişkin olduğu açık olan nasbının yapılmamasına dair başvuru konusunda mahkemenin işlemin doğrudan KHK ile tesis edildiği tespitini yaptıktan sonra başvuruyu 7075 sayılı Kanun gereğince OHAL Komisyonuna göndermesinin -yargısal denetime imkân sağlayacağından- başvurucuyu keyfîliğe karşı koruyacak usule ilişkin bir güvence oluşturacağı vurgulanmış, yargılama mercilerinin 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapmadan davayı incelenmeksizin reddetmelerinin öngörülemez nitelikte olduğu değerlendirilmiştir (Ömer Faruk Bayar, §§ 73-75).
17. Kararda, başvurucunun nasbının yapılmaması üzerine açtığı davanın keyfîliğe karşı başvurucuya anayasal güvenceler sağlayacak yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı, başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Ömer Faruk Bayar, §§ 77-78).
18. Başvurucunun eğitim aldığı askerî okulun 669 sayılı OHAL KHK'sı ile kapatılması sonrasında başvurucuya nakledildiği yüksekokul tarafından doğrudan diploma verilmiştir. Bunun üzerine başvurucunun açtığı iptal ve tam yargı davasında dava dilekçesi reddedilmiştir. Yenilenen dilekçeyle sadece tazminat talepli dava açılmıştır. Her ne kadar başvurucunun bu davada nihai talebi sadece tazminat olsa da başvurucunun ilk dilekçesinde atamasının yapılmaması işlemini de dava konusu ettiği, tazminat talebinin ise Ömer Faruk Bayar kararı uyarınca OHAL Komisyonun yetkisine giren bir işlemden kaynaklandığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, başvurucunun açtığı davanın keyfîliğe karşı başvurucuya anayasal güvenceler sağlayacak nitelikte bir yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeden reddedildiği anlaşıldığından, somut başvuruda Ömer Faruk Bayar kararında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
19. Ayrıca yine Ömer Faruk Bayar kararında da belirtildiği üzere OHAL Komisyonunun görev süresi 22/1/2023 tarihinde sona ermişse de 7075 sayılı Kanun'a eklenen geçici 5. maddede görev süresinin sona ermesinden sonra Komisyonun görevleri kapsamındaki hususlarda mahkemelerce verilecek kararlar üzerine yapılması gerekli iş ve işlemleri yürütecek kurum ve kuruluşlar belirlenmiştir (Ömer Faruk Bayar, § 76).
20. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için 7075 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesi çerçevesinde oluşturulan başvuru yolu dikkate alınarak yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 5. İdare Mahkemesine (E.2017/3339, K.2018/714) GÖNDERİLMESİNE,
D. 364,60 TL harç ve 30.000,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.364,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.