TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
NACİYE TURĞUT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/9034)
Karar Tarihi: 16/6/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Mahmut ALTIN
Başvurucu
Naciye TURĞUT
Vekili
Av. Hamza YILMAZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir kamu kurumu aleyhine başlatılan icra takibinde alacağın ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/3/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, başvuru konusu Mersin'in Toroslar ilçesi Çavuşlu köyünde kain 538 parsel sayılı taşınmazın hissedarıdır.
6. Başvurucu, yol ve döner kavşak yapılmak suretiyle söz konusu taşınmaza el atıldığını belirterek 18/11/2011 tarihinde Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı (İdare) aleyhine kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davası açmıştır.
7. Mahkemece 30/12/2013 tarihinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarında, taşınmazın 1384 m²lik kısmının zeminde yol ve döner kavşak içerisinde kaldığı ve el atılan bu kısımdaki başvurucu hissesinin değerinin 83.536 TL, üzerindeki ağaçların değerinin 2.010 TL, taşınmazın el atmadan sonraki değer düşüklüğünün 4.708 TL olduğu belirtilerek toplam kamulaştırmasız el atma bedeli 90.254 TL tespit edilmiştir.
8. Mahkemece 16/4/2014 tarihinde davanın kabulüne karar verilerek bu parsel yönünden 90.254 TL tazminata hükmedilmiştir. Ayrıca el atılan kısmın başvurucu hissesinin iptali ile İdare adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
9. İdare tarafından temyiz edilen kararın başvuru konusu parsele ilişkin kısmı Yargıtay 18. Hukuk Dairesince (Daire) 1/12/2015 tarihinde onanmıştır. Yine İdarenin karar düzeltme talebi de Daire tarafından 26/4/2018 tarihinde reddedilerek başvuru konusu parsel yönünden hüküm kesinleşmiştir.
10. Kararın kesinleşmesinin ardından başvurucu, İdare aleyhine 7/6/2018 tarihinde Mersin 5. İcra Dairesinin E.2108/6676 sayılı dosyasında ilamlı takip başlatmıştır. İdarenin takibe itiraz etmemesi nedeniyle icra takibi kesinleşmiştir.
11. Müteakiben 15/11/2018 tarihinde başvurucu, bahse konu tazminatın tahsili amacıyla İdarenin bankalardaki hesaplarına haciz konulması talebinde bulunmuştur. Başvurucunun haciz talebini kabul eden İcra Müdürlüğü, 15/11/2018 tarihinde haciz ihbarnamesi göndermiştir.
12. İdare, Mersin'in Taşucu köyünde kâin 8470 parsel sayılı taşınmaz üzerinden haciz ve takip işlemlerine devam edilebilecekken banka hesaplarına haciz konulmaması gerektiğini belirterek ve haczin kaldırılmasını talep ederek 20/11/2018 tarihinde Mersin 3. İcra Hukuk Mahkemesinde (İcra Mahkemesi) haciz işlemini şikâyet etmiştir.
13. Başvurucu 19/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. İcra Mahkemesince taraflar uzlaşmaya davet olunmuş ve başvurucu vekili 19/6/2019 tarihli duruşmada davayı kabul ettiğini belirtmiştir. Bu nedenle İcra Mahkemesince 19/6/2019 tarihinde şikâyet kabul edilerek İdare aleyhine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. İdarenin yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin istinaf talebi üzerine kararın miktar itibarıyla istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı gerekçesiyle 23/9/2019 tarihinde istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
15. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre icra dosyasında 17/6/2019 tarihi itibarıyla 180.093,80 TL tutarında borcun bulunduğu görülmüştür. Bununla birlikte geçen süre zarfında da İdare tarafından başvurucunun alacağına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 16/6/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, kamulaştırmasız el atma nedeniyle hükmedilen tazminatın tahsili amacıyla İdare aleyhine yürüttüğü ilamlı icra takibinin kesinleşmesine karşın uzun süredir alacağının ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
18. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60). Somut başvuru yönünden başvurucunun alacağının varlığı kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasında hüküm altına alınmış ve idare tarafından da kabul edildiğine göre icra edilebilir nitelikteki söz konusu alacağın mülk teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır.
21. Nitekim başvurucu tarafından 26/4/2018 tarihinde kesinleşen ilama dayalı olarak 7/6/2018 tarihinde icra takibi başlatılmış olup borçlu İdare icra takibine süresinde itiraz etmediğinden takip kesinleşmiştir (bkz. § 10).
22. Öte yandan İdarenin banka hesapları değil de Mersin'in Taşucu köyünde kâin 8470 parsel sayılı taşınmaz üzerinden haciz ve takip işlemlerine devam edilebileceği gerekçesiyle banka hesaplarına konulan haczin kaldırılması talebiyle açılan şikâyet davası bireysel başvuru tarihinden sonra başvurucu tarafından kabul edilerek haczin kaldırılmasına karar verilmiştir (bkz. §§ 12, 14). Bununla birlikte dosya kapsamında borcun ödendiğine veya borcun olmadığına dair İdare tarafından açılan bir davanın varlığına ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda borcun varlığı ile ilgili olarak taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mersin 5. İcra Müdürlüğünce yapılan dosya hesabında 17/6/2019 tarihi itibarıyla 180.093,80 TL tutarında borcun bulunduğu görülmüştür (bkz. § 15). Dolayısıyla alacağın belirli, kesin ve icra edilebilir mahiyette olduğu dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkının varlığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak İcra Müdürlüğü aracılığıyla yapılan takip işlemi sonucunda alacak kesinleşmiş olmasına rağmen başvurucunun bu alacağı hâlen ödenmemiş durumdadır.
23. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında icra edilebilir bir alacağın da mülkiyet hakkı kapsamında korunan ekonomik bir değer ifade ettiği kabul edilmiştir. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarınca böyle bir alacağın ödenmemesi ya da ödenmesinin uzun sürmesinin mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale teşkil ettiği ve bu müdahale nedeniyle oluşan belirsizliğin ise mülkiyet hakkının ihlaline neden olduğu sonucuna varılmıştır (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, §§ 55-75; Şenal Haylaz, B. No: 2013/3457, 25/2/2015, §§ 60-79).
24. Somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu olmayıp başvurucunun icra edilebilir nitelikteki kesinleşmiş alacağının İdare tarafından borcun varlığının da kabul edilmesine rağmen dört yılı aşkın bir süreyi geçtiği hâlde ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmak gerekir.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. Giderim Yönünden
26. Başvurucu 500.000 TL maddi tazminat ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Anayasa Mahkemesi, İdare aleyhine başlatılan icra takibinde kesinleşen alacağın ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin idari işlemden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İhlalin sonuçlarının giderilmesi için icra takibi sonucunda kesinleşmiş alacağının başvurucuya ödenmesi gerekmektedir. İhlal kararının yerine getirilmesi sorumluluğu Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına düşmektedir. Bu sebeple kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının giderilmesi için Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
28. Diğer yandan yalnızca ihlal tespitiyle ve kararın Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına gönderilmesi suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 36.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Bununla birlikte tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının giderilmesi için kararın bir örneğinin Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 36.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.