logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Salim Adanur (2) [1.B.], B. No: 2019/9275, 28/2/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SALİM ADANUR BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2019/9275)

 

Karar Tarihi: 28/2/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Aydın AYGÜN

Başvurucu

:

Salim ADANUR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun çok sayıda dilekçe yazarak suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yaptığı gerekçesiyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasından dolayı ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/3/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan hükümlü olarak bulunmaktadır.

6. Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 24/10/2018 tarihinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğüne bir yazı yazmıştır. Başsavcılık yazıda, FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan tutuklu veya hükümlü olarak Ceza İnfaz Kurumunda bulunan bazı kişilerin Ceza İnfaz Kurumuna ve Başsavcılığa aynı veya benzer konularda sürekli dilekçeler yazdıklarını, aynı eylemin başka ceza infaz kurumlarında da gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, anılan örgütle bağlantılı olarak ceza infaz kurumunda bulunanların bu şekilde davranmalarının bir örgütsel faaliyet çerçevesinde yapılıp yapılmadığının araştırılarak bilgisinin verilmesini istemiştir.

7. İl Emniyet Müdürlüğünün 12/11/2018 tarihli cevap yazısında, FETÖ/PDY'nin, bu örgütle bağlantılı suçlardan tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanlara;

i. Ülkedeki tüm ceza infaz kurumlarındaki şartların mahkûmlar açısından elverişsiz olduğunu ve kurumlarda birçok hukuksuzluk yaşandığını belirten dilekçeler yazılması, bu dilekçelerle infaz hâkimliklerine ve Cumhuriyet başsavcılıklarına doğrudan veya kurum aracılığıyla başvurulması,

ii. Ceza infaz kurumlarındaki olumsuzlukları içeren dilekçelerle Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesine başvurulması,

iii. Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komitesine posta veya online form ile şikâyette bulunarak inceleme heyeti talep edilmesi,

iv. Uzun tutukluluk ile ilgili olarak şahsen veya avukatlar aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurular yapılması, bu yola başvuru öncesinde iddianame kabulüne kadar sırasıyla sulh ceza hâkimliklerine ve Anayasa Mahkemesine, iddianamenin kabulü sonrasında ise ağır ceza mahkemelerine ve Anayasa Mahkemesine başvuru yapılması,

v. Yargılamalar sırasında öne sürülen taleplerin kabul edilmemesi durumunda ilgili hâkimler hakkında Hâkimler ve Savcılar Kuruluna şikâyette bulunulması, bunun yanında Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) gibi resmî kurumlara da şikâyetlerin iletilmesi,

vi. Sürekli olarak ceza infaz kurumu personellerini şikâyet etmeleri, bu hususta dilekçeler yazmaları talimatları verdiği yönünde istihbari bilgilere ulaşıldığını açıklamaktadır.

8. Başsavcılık gelen yazı içeriğini dikkate alarak Ceza İnfaz Kurumuna 19/11/2018 tarihinde bir yazı göndermiştir. Yazının içeriğinde FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan Ceza İnfaz Kurumunda bulunan Salim Adanur'un (başvurucu) örgütün istek ve talepleri doğrultusunda sürekli bir şekilde dilekçe yazdığını, bu kişi hakkında Ceza İnfaz Kurumunda örgüt faaliyeti yürütmek eyleminden dolayı gerekli işlemlerin yapılması gerektiğini belirtmiştir.

9. Başsavcılık yazısı üzerine başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu (Disiplin Kurulu) yaptığı soruşturma sonucunda suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapma veya yaptırma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle başvurucu hakkında 11 gün hücreye koyma cezası verilmesine karar vermiştir.

10. Disiplin Kurulu 5/12/2018 tarihli ve K.2018/971 numaralı kararında, başvurucunun benzer ve aynı konulara ilişkin olarak 197 adet dilekçe yazdığını, dilekçelerde özellikle Ceza İnfaz Kurumu personelini ve işleyişini sürekli aynı nedenlerden ötürü şikâyet ettiğini ve böylece sürekli bir şekilde taleplerde bulunduğunu belirtmiştir. Disiplin Kurulu bu tespit sonrasında, Başsavcılık ve Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü yazılarını da dikkate alarak, başvurucunun bu dilekçeleri FETÖ/PDY'nin sürekli bir şekilde kamu görevlilerinin şikâyet edilmesi talimatı doğrultusunda ve örgütsel bir faaliyetin icrası kapsamında yazdığını ifade etmiş ve anılan disiplin suçunun somut olayda oluştuğunu kabul etmiştir.

11. Başvurucu, Disiplin Kurulunun kararına karşı Trabzon İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği/Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun itirazını 21/1/2019 tarihinde reddetmiştir. Hâkimlik, başvurucunun yazdığı dilekçelerin sayısı ve içeriği ile Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu süre birlikte değerlendirildiğinde, dilekçelerin şahsi ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olmaktan ziyade, kamu kuruluşlarını ve çalışanlarını iş yoğunluğu ile yıldırma amacı taşıdığını belirtmiştir. Daha sonra İnfaz Hâkimliği, başvurucunun eylemi ile mensubu bulunduğu örgütün organizasyonuna hizmet etme ve örgüt üyelerinin motivasyonunu sağlama amacı taşıdığını ifade etmiştir. Bu değerlendirmeler sonrasında İnfaz Hâkimliği, başvurucunun suç örgütlerinin propagandası faaliyetini yerine getirdiğini kabul etmiş ve şikâyeti reddetmiştir.

12. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle anılan itirazı 11/2/2019 tarihinde reddetmiştir.

13. Başvurucu, nihai kararı 15/2/2019 tarihinde öğrendikten sonra 14/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 37. maddesinin (1) numaralı fıkrasının olay tarihindeki hâli şöyledir:

"Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır."

15. 5275 sayılı Kanun’un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (l) bendi şöyledir:

"(3) Onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:

l) Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak.

…"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 28/2/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

17. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

18. Başvurucu; yazmış olduğu dilekçelerin Ceza İnfaz Kurumunda kayıt altında olduğunu ve bir suç unsuru içermediğini, varsa bir örgüt faaliyetinin bu dilekçelerden rahatlıkla ortaya çıkarılabileceğini belirtmiştir. Disiplin cezasının dilekçe hakkından vazgeçmek için baskı ve korkutma amacıyla kasıtlı olarak verildiğini, İnfaz Hâkimliği kararında belirtilen gerekçenin gerçekle örtüşmediği, yazdığı dilekçelerinin incelenmeden ön yargılı olarak karar verdiğini, itiraz mercinin itirazı incelemeden klişe cümlelerle itirazını reddettiğini belirterek adil yargılanma hakkının, masumiyet karinesinin ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

19. Bakanlık görüşünde, başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapma ve yaptırma konulu disiplin cezasının verilmesini gerektirecek bir eyleminin olmadığını bildirmiştir.

2. Değerlendirme

20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Anayasa'nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar "söz, yazı, resim veya başka yollar" olarak belirtilmiş ve "başka yollar" ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43). Somut olayda başvurucu, iç dünyasında sahip olduğu düşüncelerini yazı ile açıklamış; söz konusu dilekçeleri düşünceyi açıklama özgürlüğünün bir aracı olarak kullanmıştır. Bu nedenle mevcut şartlar altında başvurucunun şikâyetlerinin ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

22. Yazmış olduğu dilekçelerin çokluğu nedeniyle hakkında disiplin cezası uygulanan başvurucunun ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen şartları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

23. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (l) bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amaçları kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

i. Hükümlü ve Tutukluların İfade Özgürlüğü

24. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altında olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Bununla birlikte ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlanabilir. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

ii. Hükümlü ve Tutuklular Hakkında Disiplin Cezası Uygulanmasına İlişkin İlkeler

25. Disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesine göre ceza infaz kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre hükümlü hakkında kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Memiş Berber, B. No: 2017/38744, 20/10/2021, § 22).

26. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumunda yapılacak bir eylemin 5275 sayılı Kanun’un 39. ile 44. maddeleri arasında öngörülen disiplin suçunu oluşturduğu açık olsa dahi bu durumun disiplin cezası verilmesi için tek başına yeterli olmayacağını, eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013; Murat Karayel (5), §§ 43, 44; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 22). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun yazdığı dilekçelerin kurumdaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek nitelikte kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmelidir.

iii. Somut Olayın Değerlendirilmesi

27. Başvurucu hakkında yazmış olduğu dilekçelerin çokluğu nedeniyle bir disiplin soruşturması yapılmış, örgüt talimatı çerçevesinde ve örgütsel dayanışmayı canlı tutmak amacıyla söz konusu dilekçe yazmayı örgütsel bir eylem şekli olarak benimsediği değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonrasında suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapma veya yaptırma eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle başvurucu hakkında disiplin cezası uygulanmıştır.

28. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararında 5275 sayılı Kanun'da yer alan suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin suçunun, sadece terör örgütlerinin propagandasının yapılmasını değil her tür suç örgütünün ceza infaz kurumunda propagandasının yapılmasını düzenlediğini, söz konusu suç örgütünün silahlı bir örgüt olmasının mümkün olduğu gibi silahsız bir örgüt olmasının da mümkün olduğunu belirtmiştir. Bu değerlendirme sonrasında Anayasa Mahkemesi, suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin suçunun sadece bir terör örgütün şiddet ve tehdit yöntemlerini meşru gösterme veya övme ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik etmeyle sınırlandırılmasının mümkün olmadığını, örgütsel motivasyonu güçlendirmek, örgüte bağlılığı canlı tutmak, örgütün amaçlarını gerçekleştireceği ümidini aşılamak, örgütün korkutuculuk gücünü yaymak, örgütsel eylemleri yüceltmek, örgütün kurucu, yönetici veya üyelerini övmek amacıyla yapılan, ceza infaz kurumlarının güvenliği ve disiplini tehdit eden, mahkûmların ıslahı amacı ile çatışan faaliyetlerin tamamının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini kabul etmiştir (Abdulkadir Yurcu [GK], B. No: 2018/35713, 26/1/2023, § 25; Şeyhmus Ablak, B. No: 2019/14529, 30/3/2023, § 31; Çetin Sağır ve diğerleri, B. No: 2021/8864, 24/5/2023, § 37).

29. Bu açıklamalardan çıkan sonuca göre terör örgütlerinin çağrısı üzerine yapıldığı ya da örgütsel bağlılığı canlı tutma amacına yöneldiği konusunda makul şüphe bulunan ve ceza infaz kurumlarının güvenliği ve disiplinini tehdit eden, mahkûmların ıslahı amacı ile çatışan faaliyetlerin suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yapma disiplin eylemi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Ancak yapılan eylemin terör örgütlerinin çağrısı üzerine yapıldığı ya da örgütsel bağlılığı canlı tutma amacına yöneldiği konusunda makul şüphenin var olduğu somut verilere dayalı olarak gösterilmek zorundadır.

30. Somut olayda başvurucunun örgütsel bir talimatın gereği olarak sürekli bir şekilde dilekçe yazarak örgütsel dayanışmayı canlı tutmayı amaçladığı kabul edilmiştir. Söz konusu eylemin örgütsel bir talimatla icra edildiği Başsavcılığın bir yazısına dayandırılmıştır. Başsavcılık ise Trabzon İl Emniyet Müdürlüğünün bir araştırma yazısını bu hususta gerekçe yapmıştır.

31. Trabzon İl Emniyet Müdürlüğünün yazısında birtakım tespitlerin olduğu görülmektedir. Ancak söz konusu tespitlerin tamamen soyut istihbari verilerden oluştuğu, somut bir bilgi içermediği yazının içeriğinden anlaşılmaktadır. Varsayıma dayanan ve soyut değerlendirmeler içeren bir yazıya dayanılarak başvurucunun eyleminin terör örgütlerinin çağrısı üzerine yapıldığının ya da örgütsel bağlılığı canlı tutma amacına yöneldiğinin kabul edilmesi ifade özgürlüğünün özünü zedeler.

32. Öte yandan ilgili idare ve derece mahkemelerinin kararlarında dilekçelerin bir örgütün çağrısı üzerine yazıldığı ya da örgütsel bağlılığı canlı tutma amacına yöneldiği konusunu ortaya koyacak şekilde dilekçelerin yazılma sıklığı ve içeriğinde ne tür bilgilerin bulunduğu hususlarında bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bundan başka ilgili kararlarda örgütün genel bir eylem biçimi olarak bu yola başvurduğunu ortaya koyacak şekilde ceza infaz kurumlarında aynı örgüt kapsamında bulunan kişilerin benzer eylemlerine dair de somut bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmektedir. Son olarak kararlarda başvurucunun anılan eylemi yapmasının Kurum düzeni ve güvenliği üzerindeki etkisi yönünden de hiçbir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

33. Sonuç olarak hükümlü olan başvurucunun yoğun bir şekilde dilekçe yazarak suç örgütlerinin propaganda faaliyetlerini yaptığının ve bu şekilde Kurum düzeni ve güvenliğini tehlikeye düşürdüğünün ortaya konulamadığı anlaşıldığından söz konusu eylem nedeniyle başvurucu hakkında disiplin cezası uygulanmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği; ceza infaz kurumu üzerinde iş yoğunluğuna neden olduğu ortaya konsa bile terör örgütlerinin çağrısı üzerine yapıldığı ya da örgütsel bağlılığı canlı tutma amacına yöneldiği açıkça ortaya konulamayan dilekçeleri nedeniyle başvurucuya 11 gün hücre cezası verilmesinin orantısız olduğu ve dolayısıyla müdahalenin bir bütün olarak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir.

34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

35. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve 100.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

36. Başvurucu, tahliye edildiğinden yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Bununla birlikte yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve eski hâle getirme kuralı çerçevesinde başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Trabzon İnfaz Hâkimliğine (E.2018/1890, 2019/127 sayılı karar) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Salim Adanur (2) [1.B.], B. No: 2019/9275, 28/2/2024, § …)
   
Başvuru Adı SALİM ADANUR (2)
Başvuru No 2019/9275
Başvuru Tarihi 14/3/2019
Karar Tarihi 28/2/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun çok sayıda dilekçe yazarak suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yaptığı gerekçesiyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasından dolayı ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 37
44
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi