logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Musa Kolay [2. B.], B. No: 2020/13045, 17/7/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSA KOLAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/13045)

 

Karar Tarihi: 17/7/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Mehmet AKTEPE

Başvurucu

:

Musa KOLAY

Vekili

:

Av. Mehmet Özgür TÜRKCAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu hakkında Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle hakkında soruşturma başlatmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık tarafından başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 2/8/2017 tarihinde iddianame düzenlenmiştir. İddianamede başvurucunun üsteğmen olarak görev yaparken olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi (KHK) ile kamu görevinden çıkarıldığı, adına kayıtlı 0507 ... 98 numaralı hat üzerinden ByLock isimli programı aktif bir şekilde kullandığı iddialarına yer verilmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı tarafından başvurucu hakkında düzenlenen "ByLock CBS Sorgu Sonucu" başlıklı rapor Mahkemeye sunulmuştur. Anılan raporda başvurucunun 0507 ... 98 numaralı hat üzerinden 35...16 IMEI numaralı cihazla, ilk tespit tarihi 7/11/2014 olacak şekilde ByLock şifreli haberleşme programını kullandığı tespitine yer verilmiştir.

5. Başvurucu; müdafiinin hazır bulunduğu 5/1/2018 tarihli ilk celsede alınan savunmasında ByLock kullanmadığını, ayrıca dosyasında bu programı kullandığına ilişkin User-ID tespiti de olmadığını beyan etmiştir. Mahkeme başvurucunun ByLock kullanıldığı ileri sürülen 0507 ... 98 numaralı GSM hattının ve 35...16 IMEI numaralı cihazın 1/1/2014-16/7/2016 tarihleri arasındaki baz bilgilerini gösterir şekilde iletişiminin tespiti için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) müzekkere yazılmasına karar vermiştir. Yazışma cevabı geldiğinde ise duruşma günü beklenilmeksizin cevabın kolluğa gönderilerek görüşme dökümünün çıkartılıp sık görüşülen kişiler arasında FETÖ/PDY üyesi olmakla, ByLock kullanmakla ve mahrem imam olmakla suçlanan kişilerin olup olmadığının ve örgütün tepe yapılanmasında yer alan kişi bulunup bulunmadığının araştırılmasına ayrıca 800'lü veya ankesörlü telefonlardan arama yapılıp yapılmadığının tespit edilmesinin istenilmesine karar vermiştir.

6. Duruşmanın ikinci celsesinde HTS kayıtları Mahkemeye ulaşmıştır. Mahkeme, HTS kayıtlarını incelemiş ve suça konu hattın ByLock kullanıldığı ileri sürülen tarih aralığında yalnızca başvurucuya ait telefonun IMEI numarasıyla kullanıldığını belirlemiştir. Mahkeme ayrıca GPRS verileri ile ByLock'a ilişkin CGNAT kayıtlarını mukayese ederek her bir bağlantı için gösterilen tarih ve saatlerde özel IP bilgilerinin aynı olduğunu ve baz bilgilerinin CGNAT kayıtları ile örtüştüğünü tespit etmiştir.

7. Üçüncü celsede BTK'dan gelen kayıtların kolluğa gönderilerek HTS Analiz Raporunun hazırlanmasının istenilmesine karar verilmiştir. Kolluk tarafından hazırlanan 11/10/2018 tarihli HTS Analiz Raporu beşinci celsede okunmuştur ancak bu celseye başvurucu veya müdafii katılmamıştır. Bahse konu raporda 0507 ... 98 numaralı GSM hattının takılı olduğu IMEI numaraları, hattın belirlenen tarih aralığındaki tüm irtibat bilgileri, başvurucunun sık görüşme yaptığı kişilerden az görüşme yaptığı kişilere doğru sıralanmış hâli, başvurucunun rapor tarihine kadar FETÖ/PDY kapsamında işlem yapılan kişilerle irtibatı, bu kişilerin olay bilgileri ile ByLock durumları yer almıştır. Ayrıca raporda başvurucuya ait hattın FETÖ/PDY mahrem imamı olarak tabir edilen kişiler ile irtibatına rastlanılmadığı ve başvurucunun HTS verileri ile Şırnak'ta bulunup listelenen ankesörlü telefonlar ve büfe telefonlarının herhangi bir irtibatının bulunamadığı belirtilmiştir. Başsavcılık makamınca bu celsede esas hakkında mütalaa da sunulmuştur. Mahkemece, mütalaaya karşı savunma yapmak için başvurucuya gelecek celseye kadar süre verilmiştir.

8. Yargılamanın son celsesinde Başsavcılığın sabit aramalara ilişkin tespit tutanağı okunmuş ve başvurucuya diyecekleri sorulmuştur. Mahkemece başvurucunun atılı suçtan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararda, başvurucunun Ankara Beytepe Jandarma Sınıf Okulunda görev yaptığı sırada biri kendisi gibi üsteğmen rütbesinde olan N.K. ile ardışık biçimde olmak üzere sabit hatlardan birçok kez arandığına ilişkin kayıtlar ile ByLock programını kullandığına ilişkin Mahkemece bizzat yapılan tespit delil olarak hükme esas alınmıştır. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... Üsteğmen olarak görev yapan sanığın, üzerine kayıtlı olup kullanımında olduğu ikrarı ve HTS Analiz Raporuyla sabit olan 0507 ... 98 numaralı GSM hattı üzerinden, ilki 31/10/2014 günü olmak üzere, 6/12/2014 gününe kadar toplam 280 defa ByLock adlı yazılımla veri alışverişinde bulunduğunun; ByLock Sorgu Tutanağı ve BTK'dan temin edilen ByLock kullanımına dair İnternet Bağlantı İletişim Sorgu Sonuçları (CGNAT kayıtları) ile sabit olduğu,

BTK'dan temin edilen ByLock kullanımına dair İnternet Bağlantı İletişim Sorgu Sonuçlarına göre; suça konu hat üzerinden gerçekleştirilen bütün bağlantıların, ByLock yazılımı tarafından bağlanılan 46.166.164.177 Hedef IP numarasına yönelik olduğu ve Hedef Port (internet üzerinden bilgisayara ulaştırılan verinin bilgisayarda işleneceği uygulamayı bildiren numara) bilgisinin, ByLock uygulaması tarafından kullanılan 443 numarasını gösterdiği,

ByLock isimli uygulamanın kullanıldığı tarihler arasında Şırnak'ta görev yaptığı anlaşılan sanıkla ilgili bu bilginin de, ByLock ile ilgili İnternet Bağlantı İletişim Sorgu Sonuçlarında verilen BAZ bilgileri (bağlantıların Şırnak'tan yapıldığına dair sinyal bilgisi) ile zaman mefhumu bakımından uyumlu olduğu,

'...2014 yılında Şırnak'ta Sony Xperia Z2 marka telefon kullanıyordum.' şeklindeki savunmanın, 35472406932716 IMEI numaralı olup ByLock kullanıldığı belirlenen cep telefonuyla ilgili www.turkiye.gov.tr adresinden yapılan sorgulama sonucu (Sony Xperia Z2) ile örtüştüğü, ayrıca 35472406932716 IMEI numaralı cihazın, ByLock kullanılan dönemde 0507 ... 98 numaralı GSM hattı ile kullanıldığının HTS kayıtları ile sabit olduğu,

0507... 98 numaralı GSM hattı ile ilgili BTK'dan temin edilen iletişim tespitindeki GPRS bilgileri, ByLock kullanımına dair CGNAT kaydı ile mukayese edildiğinde; örneğin, ByLock'a ilk bağlantının yapıldığı 31/10/2014 günü, saat 21.26 itibarıyla hatta tahsis edilen '10.137.121.73' IP numarası ve son bağlantının yapıldığı 6/12/2014 günü itibarıyla hatta tahsis edilen '10.190.10.223' IP numarası ile ByLock bağlantısına dair Özel IP bilgisindeki numaraların aynı olduğu ve diğer bütün bağlantılara dair IP numaralarının karşılıklı mukayesesinde tamamının birbiriyle örtüştüğü,

Yine, 0507 ... 98 numaralı GSM hattı ile ilgili BTK'dan temin edilen iletişim tespitindeki BAZ bilgileri, ByLock kullanımına dair CGNAT kaydı ile mukayese edildiğinde; ByLock bağlantılarındaki BAZ bilgileri ile hatta dair aynı tarihli bağlantılara ilişkin BAZ bilgilerinin birbirleriyle uyumlu olduğu,

Ayrıca, 2012 ilâ 2014 yılları arasında Ankara Beytepe Jandarma Sınıf Okulu'nda görev yaptığı anlaşılan sanığın;... 2012 yılı Mart ayı ilâ 2014 yılı Haziran ayı arasında birçok kez arandığı,

Bunlardan, Türk Telekom'a ait 0312 ... 32 numaralı sabit hatla yapılan 3/3/2012 günlü aramanın, sanık gibi Üsteğmen rütbesinde olan [N.K.] ile ardışık biçimde gerçekleştirildiği ..."

9. Başvurucu, istinaf ve gerekçeli temyiz dilekçelerinde -diğerlerinin yanı sıra- suç teşkil etmeyen eylemleri nedeniyle peşinen suçlu kabul edilerek ByLock kullandığının tespiti için zorunlu belgeler temin edilmeden karar verildiğini, ardışık veya periyodik olmayan tekil aramaların varlığı ile haksız olarak cezalandırıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

10. Başvurucu, Yargıtay onama kararının içeriğini 9/3/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu, Tespit ve Değerlendirme Tutanağı temin edilemediği hâlde delil niteliği bulunmayan birtakım kayıtlara istinaden ByLock kullanıcısı olduğunun kabul edildiğini ve gerekçesiz olarak cezalandırıldığını beyan ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun sabit hatlardan aranma kayıtlarına da dikkat çekilerek FETÖ/PDY mensuplarınca haberleşme amacıyla kullanılan ByLock programını telefon hattı üzerinden kullanarak silahlı terör örgütüyle organik bağ kurduğu belirtilmiştir. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına da atıfla ByLock programının FETÖ/PDY mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dâhil olunduğu ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespit edildiği ve bu durumun başvurucunun örgütle bağlantısını gösteren bir delil olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca görüşte ByLock programının mahkûmiyete dayanak alınmasının adil yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerini tamamen etkisiz hâle getiren ve açıkça keyfî bir uygulama olarak değerlendirilemeyeceğinin altı çizilmiştir.

14. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında kendisine ilişkin ByLock tespitinde kullanıcı adı ve şifre bilgileri ile User-ID bilgilerinin tespit edilemediğini, CGNAT kayıtlarının tek başına kendisinin ByLock kullanıcısı olduğunu göstermeyeceğini ve sabit hatlardan yapılan ardışık aramalara ilişkin bilirkişi raporu da aldırılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

17. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (çok sayıda karar arasından bkz. Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Caner Kandırmaz [2. B.], B. No: 2013/3672, 30/12/2014, §§ 27-32).

18. Somut olayda istinaf ve temyiz denetiminden geçerek onanan gerekçeli karara göre başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasında dayanılan deliller ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin teknik veriler, bu verilerin Mahkemece bizzat değerlendirilmesi sonucu başvurucunun ByLock kullandığına dair ulaşılan sonuç ve başvurucunun ankesörlü/kontörlü hatlardan kendisi gibi üsteğmen rütbesinde olan başka bir kişi ile ardışık arandığına dair yapılan tespittir. Mahkeme başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğu yönündeki kanaate, kolluk birimleri tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan ByLock Sorgu Sonucu Tutanağı ve GSM hattına ait CGNAT kayıtlarına istinaden varmıştır. Başvurucu, yargılamanın tüm aşamalarında ByLock kullanıcısı olduğu iddiasına itiraz etmiş; ByLock tespitine konu GSM hattının kendisine ait olduğunu ancak söz konusu programı kullanmadığını savunmuştur.

19. Yargıtay içtihadı uyarınca kişinin ByLock kullanıcısı olduğunun tespiti açısından sadece BTK'dan getirtilen CGNAT kayıtları yeterli delil olarak kabul edilmemektedir [birçok karar arasından bkz. (Kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 30/6/2021 tarihli ve E.2020/2018, K.2021/4527; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 4/10/2022 tarihli ve E.2021/18943, K.2022/5428 sayılı kararları]. Somut olayda Yargıtay içtihadında açıklanan gerekli bilgi ve belgelere dayalı inceleme yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.

20. Diğer yandan Yargıtay kişilerin sabit veya ankesörlü hatlarla örgütsel iletişim kurma yöntemi uyarınca FETÖ/PDY'nin mahrem yapılanmasına dâhil olup olmadıklarının hukuki bir kesinlik içinde ortaya konulabilmesi için -somut olayın özelliğine göre- yapılması gerekli görülen araştırma işlemlerini içtihatlarında açıkça belirlemiştir (bkz. Murat Albayrak [GK], B. No: 2020/16168, 8/3/2023, §§ 127-132. Ayrıca bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20/11/2024 tarihli ve E.2024/705, K.2024/15150; 19/11/2024 tarihli ve E.2022/6992, K.2024/14586; 21/10/2024 tarihli ve E.2022/3927, K.2024/11894 sayılı kararları).

21. Bu çerçevede Yargıtayın anılan kararlarında; sanıkla birlikte ardışık arandığı tespit edilen kişiler hakkında herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığının araştırılması, ardışık aranan diğer şahıslar hakkında soruşturma bulunması hâlinde bu kişilerin tüm aşama ifadelerinin getirtilerek gerekirse tanık olarak dinlenmesinin sağlanması, sanığın kullandığını bildirdiği GSM hattı dışında operasyonel ve/veya patates hat kullanıp kullanmadığına yönelik yetkili kurumlar nezdinde araştırma yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, sanıkların bütün görev yerlerini kapsayan HTS kayıtları getirtilerek üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda “gerçekleştirilen arama sayısı, aramaların ardışık ya da periyodik olup olmadığı, aramaların gerçekleştirildiği saatler, konuşma süreleri, farklı ankesörlü telefonlardan aranıp aranmadıkları, ardışık aramaya dâhil olan şahısların aynı kuvvete mensup ve aynı rütbede olup olmadıkları, aramaları gizlemek için herhangi bir şifreleme yönteminin kullanılıp kullanılmadığı” hususlarını gösterir analiz inceleme ve tespit raporunun düzenlettirilmesi, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) araştırma yapılarak sanık hakkında herhangi bir ifade yahut beyan bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa onaylı örneklerinin getirilerek duruşmada 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 217. maddesi uyarınca sanık ve müdafiine okunması, anılan Kanun'un 210. maddesi kapsamında tek veya belirleyici ifade yahut beyan sahiplerinin duruşmada tanık sıfatı ile dinlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği de ifade edilmiştir (bkz. R.T. [GK], B. No: 2021/47924, 29/5/2025, § 30).

22. Başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararı incelendiğinde Mahkemenin başvurucunun askerî personel olarak görevli olduğu dönem içinde aynı ilde bulunan ankesörlü/kontörlü sabit hatlar üzerinden örgütün kullandığı iletişim yöntemlerine uygun olarak aranmasını örgütle bağlantısını gösteren bir delil olarak değerlendirdiği görülmüştür. Mahkeme bu değerlendirmeyi yaparken Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde (TEM) görevli kolluk görevlilerince hazırlanan ankesörlü telefonlara ait HTS kayıtlarını içeren 8/10/2018 tarihli Sabit Arama Tespit Tutanağına dayanmıştır.

23. Gerekçeli karar içeriği ve hükme esas alınan deliller dikkate alındığında başvurucunun, sabit hat ve/veya ankesörlü telefonlar üzerinden örgütün hücre tipi yapılanmasına ait haberleşme ağına dâhil olduğuna ilişkin tespitlerin mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Yargıtayın yukarıda belirtilen uygulamaları dikkate alındığında, başvurucunun hakkında yapılan tespitlerin ardışık olmadığı, ardışık aramada uygulanan yöntemlere uygun bulunmadığı itirazıyla ilgili kolluk tarafından düzenlenen HTS analiz raporuna karşı bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, sabit hat ve/veya ankesörlü telefonlar üzerinden başvurucu ile arandığı tespit edilen kişilerin tanık sıfatıyla Mahkemece dinlenmediği açıktır. Başvurucuyla ardışık arandığı tespit edilen kişiler hakkında herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığının araştırılması, bu kişilerin tüm aşama ifadeleri getirtilerek gerekirse tanık olarak dinlenmesinin sağlanması, başvurucunun kullandığını bildirdiği GSM hattı dışında operasyonel ve/veya patates hat kullanıp kullanmadığına yönelik yetkili kurumlar nezdinde araştırma yapılması ve bütün görev yerlerini kapsayan HTS kayıtları getirtilerek üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda analiz inceleme ve tespit raporunun düzenlettirilmesi gerektiği Yargıtay kararlarından anlaşılmaktadır (bkz. §§ 20, 21). Ayrıca gerekirse UYAP'ta araştırma yapılarak başvurucu hakkında herhangi bir ifade yahut beyan bulunup bulunmadığı, varsa onaylı örneklerinin getirilerek duruşmada başvurucu ve müdafiine okunması, gerekirse de ifade yahut beyan sahiplerinin duruşmada tanık sıfatı ile dinlenerek sonucuna göre başvurucunun hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla muhakeme sürecinde elde edilen deliller ve Mahkemenin gerekçesi dikkate alındığında, kişilerin sabit hat ve/veya ankesörlü telefonlar üzerinden örgütün hücre tipi yapılanmasına ait haberleşme ağına dâhil olup olmadıklarının belirlenmesi açısından Yargıtay tarafından ilkesel olarak ortaya konulan ve adli makamlarca yapılması gerekli görülen araştırmaların somut olayda yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

24. Somut olayda Mahkemenin terör örgütüne üye olma suçundan verdiği mahkûmiyet kararında başvurucunun iddialarını ayrı ve açıkça tartışmadığı görülmektedir. Bu kapsamda Mahkemenin başvurucunun FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanmasına kendi isteğiyle ve bilerek dâhil olduğunu gösteren, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk içeren ve delil olarak kabul edilen ByLock kullanımı olgusunu Yargıtay uygulamasına uygun olarak teknik verilerle yeterli bir şekilde ortaya koyduğunu kabul etmek mümkün olmamıştır. Dahası gerek Bölge Adliye Mahkemesi kararında gerekse Yargıtay onama kararında hangi gerekçeyle Yargıtayın bu yöndeki uygulamasının aksine davranıldığına ilişkin bir açıklamaya da yer verilmediği görülmüştür. Diğer bir deyişle FETÖ/PDY mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensubu tarafından kullanılan bir iletişim ağı olan ByLock programı ile başvurucu arasındaki bağlantının açık bir şekilde kurulamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan Mahkeme tarafından başvurucunun sabit veya ankesörlü hatlarla örgütsel iletişim kurup kurmadığının tespiti açısından Yargıtay tarafından ortaya konulan ilkeler çerçevesinde adli makamlarca yapılması gerekli görülen araştırmalar da somut olayda yapılmamış, başvurucunun örgüt kapsamında sabit veya ankesörlü hatlarla örgütsel iletişim kurmadığına yönelik iddialarına ne Mahkemece ne de kanun yollarında ayrı ve açık bir yanıt verilmemiştir. Sonuç olarak yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında -somut olayın özel koşullarında- ilk derece mahkemesi ve kanun yolu merciilerinin davanın sonucuna etkili hususlar hakkında yeterli bir yanıt vermediği anlaşılmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Ömer ÇINAR bu sonuca katılmamıştır.

III. GİDERİM

26. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

29. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/193, K.2018/701) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2025 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY

Başvuru, karar sonucunu etkileyecek nitelikteki esaslı iddiaların kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olup, Sayın Mahkemece yapılan değerlendirmede çoğunluk tarafından, başvurucunun Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği kabul edilmiştir. Aşağıda belirttiğimiz nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki;

Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle düzenlenen iddianamenin Mahkeme tarafından kabulü ile başvurucu hakkında ceza davası görülmeye başlanmıştır. Yapılan yargılama sonucunda başvurucuya örgüt üyeliği suçundan hapis cezası verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi başvurucunun istinaf talebini esastan reddetmiş, Yargıtay istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararı onamış ve karar kesinleşmiştir.

Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında özetle, üsteğmen olarak görev yapan sanığın (başvurucunun) üzerine kayıtlı olup kullanımında olduğu ikrarı ve HTS Analiz Raporuyla sabit olan 0507 ... numaralı GSM hattı üzerinden, ilki 31.10.2014 günü olmak üzere, 06.12.2014 gününe kadar toplam 280 defa ByLock adli yazılımla veri alışverişinde bulunduğunun; ByLock Sorgu Tutanağı ve BTK’dan temin edilen ByLock kullanımına dair İnternet Bağlantı İletişim Sorgu Sonuçlan (CGNAT kayıtları) ile sabit olduğu, BTK’dan temin edilen ByLock kullanımıma dair İnternet Bağlantı İletişim Sorgu Sonuçlarına göre; suça konu hat üzerinden gerçekleştirilen bütün bağlantıların, ByLock yazılımı tarafından bağlanılan 46.166…. Hedef IP numarasına yönelikolduğu ve Hedef Port (internet üzerinden bilgisayara ulaştırılan verinin bilgisayarda isleneceği uygulamayı bildiren numara) bilgisinin, ByLock uygulaması tarafından kullanılan 443 numarasını gösterdiği, ByLock isimli uygulamanın kullanıldığı tarihler arasında Şırnak’ta görev yaptığı anlaşılan sanıkla ilgili bu bilginin de ByLock ile ilgili Internet Bağlantı İletişim Sorgu Sonuçlarında verilen BAZ bilgileri (Bağlantıların Şırnak’tan yapıldığına dair sinyal bilgisi) ile zaman mefhumu bakımından uyumlu olduğu, “2014 yılında Şırnak’ta Sony Xperia Z2 marka telefon kullanıyordum.” şeklindeki savunmanın, 35472.… IMEI numaralı olup ByLock kullanıldığı belirlenen cep telefonuyla ilgili www.turkiye.gov.tr adresinden yapılan sorgulama sonucu (Sony Xperia Z2) ile örtüştüğü, ayrıca 35472… IMEI numaralı cihazın ByLock kullanılan dönemde 0507 ... numaralı GSM hattı ile kullanıldığının HTS kayıtları ile sabit olduğu, 0507... numaralı GSM hattı ile ilgili BTK’dan temin edilen iletişim tespitindeki GPRS bilgileri, ByLock kullanımına dair CGNAT kaydı ile mukayese edildiğinde; örneğin, ByLock'a ilk bağlantının yapıldığı 31.10.2014 günü, saat 21:26 itibariyle hatta tahsis edilen “10.137….” IP numarası ve son bağlantının yapıldığı 06.12.2014 günü itibariyle hatta tahsis edilen “10.190….” IP numarası ile ByLock bağlantısına dair Özel IP bilgisindeki numaraların aynı olduğu ve diğer bütün bağlantılara dair IP numaralarının karşılıklı mukayesesinde tamamının birbiriyle örtüştüğü, yine 0507 ... numaralı GSM hattı ile ilgili BTK'dan temin edilen iletişim tespitindeki BAZ bilgileri, ByLock kullanımıma dair CGNAT kaydı ile mukayese edildiğinde; ByLock bağlantılarındaki BAZ bilgileri ile hatta dair aynı tarihli bağlantılara ilişkin BAZ bilgilerinin birbirleriyle uyumlu olduğu, ayrıca 2012 ilâ 2014 yılları arasında Ankara Beytepe Jandarma Sınıf Okulu'nda görev yaptığı anlaşılan sanığın;... 2012 Mart ayı ila 2014 yılı Haziran ayı arasında birçok kez arandığı, bunlardan Türk Telekom'a ait 0312 ... numaralı sabit hatla yapılan 03.03.2012 günlü aramanın, sanık gibi Üsteğmen rütbesinde olan [N.K.] ile ardışık biçimde gerçekleştirildiği belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin Aydın Yavuz ve Diğerleri başvurusun ilişkin kararında (Başvuru Numarası: 2016/22169, Karar Tarihi: 20/6/2017, R.G. Tarih ve Sayı: 30/6/2017-30110) darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanmaya ilişkin olarak FETÖ/PDY örgütünün özellikleri hakkında kapsamlı açıklamalara yer verilmiştir. Söz konusu kararda, yetkili makamlarca ve soruşturma mercilerince 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'ye ilişkin olarak özellikle son yıllarda yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda bu yapılanmanın özelliklerine ve faaliyetlerine ilişkin birçok tespit ve değerlendirmeye yer verilerek, özetle; FETÖ/PDY'nin yöneticileri ve üyelerinin, faaliyetlerini gizlilik esasıyla yürüttüğü ve gizliliği sağlayacak haberleşme yöntemleri kullandığı, gizlilik anlayışı, devlet yönetimi bakımından önemli görülen TSK, yargı, emniyet ve mülki idare birimlerinde ayrı bir titizlikle uygulandığı, FETÖ/PDY'nin gerçek amacının devleti ele geçirmek olduğu belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Murat Albayrak (GK, B. No: 2020/16168, 8/3/2023) başvurusunda ise, FETÖ/PDY'nin "Askeri Mahrem" yapılanmasına, bu yapılanma içerisindeki örgütsel iletişim kurma yöntemlerine değinerek, örgütün askeri mahrem yapılanmasına mensup kişilerin örgütsel toplantıları organize etmek amacıyla birbirleriyle belirli gizlilik kuralları içerisinde ankesörlü/sabit hatlarla iletişim kurduklarını belirtmiştir. Mahkeme söz konusu kararında, hem ankesörlü/kontörlü sabit hatlarla (telefonlarla) kurulan, hem de bu hatlarla aranan kişilere ait GSM hattının iletişimlerinin tespiti sonucunda HTS verilerinin elde edilerek kolluk görevlilerince analiz edilmesini ve bu verilerin delil olarak kullanılmasını bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik içeren bir uygulama olarak değerlendirmemiş ayrıca, somut olayın özelliğine göre telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespitine ilişkin kayıtların mahkûmiyet kararında tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasında adil yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna ulaşmıştır (Murat Albayrak, § 124-146).

Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, kural olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

Somut olayda yerel mahkeme gerekçeli kararında, başvurucunun kullandığı GSM hattının ve telefonların ByLock bağlantısı olduğunu, yine HTS kayıtlarına göre başvurucunun kullandığı GSM hattı ile değişik tarihlerde ardışık olarak arandığını, baz istasyonu verilerinin zaman ve yer bakımından sanığın görev yaptığı illerle uyumlu olduğunu, yukarıda belirtildiği üzere, açıkça ve ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur. Başvurucu hakkında terör örgütü üyeliğinin sübut bulduğunu kabul eden yerel mahkeme, somut olay bağlamında HTS ve CGNAT kayıtlarını ayrıntılı şekilde değerlendirmiş, kararını gerekçelendirmiş ve hüküm kurmuştur. Yerel mahkemenin kararında, hukuk kurallarının uygulanmasında bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de mevcut değildir.

Bu nedenlerle başvurucunun, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

 Ömer ÇINAR

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Musa Kolay [2. B.], B. No: 2020/13045, 17/7/2025, § …)
   
Başvuru Adı MUSA KOLAY
Başvuru No 2020/13045
Başvuru Tarihi 30/3/2020
Karar Tarihi 17/7/2025
Resmi Gazete Tarihi 30/6/2017 - 30110

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi