TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
RAFET BATMAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/16624)
Karar Tarihi:2/5/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Hasan SARAÇ
Başvurucu
Rafet BATMAN
Vekili
Av. Gözde SEVİNÇ MERAL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, davanın sonucuna etkili olabilecek nitelikteki bir iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Y.B.nin Ölümü ve Olaya İlişkin Ceza Soruşturması Süreci
2. Başvurucunun oğlu Y.B., Söğüt-Bilecik'te askerlik görevini ifa ederken askerliksüresinin bitimine dört gün kala 22/5/2012 tarihinde saat 20.40 sıralarında askerî kışla içerisindeki tuvalet kabini içerisinde yığılmış hâlde bulunmuş ve Söğüt Devlet Hastanesine kaldırılmıştır.
3. Yapılan ilk müdahalenin ardından Bilecik Devlet Hastanesine sevk edilen Y.B., Eskişehir Osmangazi Tıp Fakültesi (Tıp Fakültesi) Hastanesinin yoğun bakıma kaldırılmış ise de 23/5/20212 tarihinde vefat etmiştir.
4. Eskişehir Cumhuriyet Başsavacılığınca yürütülen soruşturma kapsamında yapılan otopsi sonucunda, Y.B.nin ölümünün peritonit (karın zarı iltihabı) sonucu husule geldiği, ölümünün doğal ölüm olduğu, müessir cebir ve şiddet izine rastlanmadığı şeklinde görüş bildirilmiştir. Y.B. hakkında ayrıca Tıp Fakültesi de bir rapor düzenlemiştir. Bu raporda, Y.B.nin ölümünün peritonit sonucu husule geldiği, ölümünün doğal ölüm olduğu, Y.B.nin ölümüne neden olabilecek cebir ve şiddet izine rastlanılmadığı şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
B. Vazife Malullüğü Talebine İlişkin Dava Süreci
5. Başvurucu, askerlik görevini ifa ettiği dönemde vefat eden Y.B.nin görevinin neden ve etkisi ile vefat ettiğinden bahisle, haklarında vazife malullüğü hükümleri uygulanarak vazife malullüğü aylığı bağlanması talebi ile Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK)başvuruda bulunmuştur. SGK özetle, ölüme neden olan hastalığın oluşumunda askerlik görevinin neden ve etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle 6/3/2013 tarihli işlemiyle talebi reddetmiştir. Başvurucunun bu ret kararına karşı bir dava açıp açmadığı, açmışsa neticesine dair bir bilgiye ulaşılamamıştır.
6. Başvurucu, aylık bağlanmaması nedeniyle süre gelen bir hukuka aykırılık bulunduğundan bahisle6/12/2017 tarihinde vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasını yeniden talep etmiştir. SGK 11/1/2018 tarihli işlemi ile bu talebi reddetmiştir.
7. Başvurucu bu ret işlemine karşı, Ankara 18. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde, Y.B.nin ölümünün askerliğin neden veya etkisi olup olmadığı araştırılmaksızın taleplerinin reddediliğini, Y.B.nin, sağlık muayenesinden geçirildikden sonra sağlıklı bir şekilde askerliğe alınmasına rağmen hastalığın askerlik müddetince teşhis ve tedavi edilmediğini, böylece askerliğe sağlam olarak alınan bir kişinin askerlik sırasındaki ölümünün, askerlik neden ve etkisi ile oluştuğunun kabul edilmesi gerektiğini öne sürmüştür.
8. İdare Mahkemesi 12/12/2018 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir:
''Dosyanın incelenmesinden; davacının oğlunun Bilecik-Söğüt 2.J. Eğt. Tug. J. Ulş. Tb. Hiz. ve Mhf. Bl. K.lığı emrinde askerlik görevini jandarma er olarak yapmakta iken, 22.05.2012 tarihinde B. Blok 1. kattuvaletinde yere yığılmış durumda bulunduğu, Söğüt ve Bilecik Devlet Hastanelerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ileri tetkik amacıyla sevkedildiği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesinde tedavi görmekte iken 26.05.2012 tarihinde vefat ettiği, ölüm olayı hakkında,Eskişehir Osmangazi ÜniversitesiTıp Fakültesince düzenelenen 26.05.2012 tarihli otopsi raporunda, kişinin ölümünün, 'peritonit sonucu husule geldiği, ölümünün doğal ölüm olduğu, ölümüne müessir cebir ve şiddet izine rastlanmdığı...' belirtildiği, söz konusu ölü muayene tutanağında ayrıca ölen adına düzenlenmiş olan 23.05.2012 günlü Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine ait 1029704 numaralı hasta müşahade evrakının tetkikinde tuvalette bayılma sonucu .... Acil servise getirilen hastanın genel durum kötü bilinç kapalı nabzı 160/dk, bağırsak sesleri hiipoaktif tespit edildiği, Pupillex fix, hipoksit beyin BBT Röntgen filminin normal tespit edildiği ve tüm tetkik ve tedavilere rağmen vefat ettiği" bilgisinin kayıtlı olduğunun belirtildiği, bu tespitleri değerlendiren SGK Başkanlığı Vazife Malullüğü TespitKurulunca 06.03.2013 tarihinde, 'Ölümüne neden olan hastalığının oluşunda görevinin neden ve etkisinin bulunmadığına karar verildiğinden, hakkında 5434 sayılı Kanunun vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı' kararı verildiğianlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacının oğlunun ölüm olayının, peritonit sonucu meydana geldiği ve doğal ölüm olduğu, vefat olayının askerlik görevi sırasında meydana geldiği görülmekle birlikte, askerlik vazifesinin neden ve etkisiyle meydana gelmediği anlaşıldığından, hakkında vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmayacağına yönelik tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.''
9. Başvurucu söz konusu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu istinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır. Başvurucu bu dilekçesinde ayrıca, idareye başvuru dilekçesi ile dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların İdare Mahkemesince araştırılmadığını, eksik inceleme ile hüküm verildiğini, sağlık kurulunun ölümün nasıl ve neden meydana geldiği hususunda yeterince araştırma ve inceleme yapmaksızın eksik inceleme ile rapor düzenlediğini, ölümün doğal olduğuna dair raporlarda askerlik neden ve etkilerine dair değerlendirmeler yapılmadığını, İdare Mahkemesince teknik bilgilere ilişkin olarak bilirkişi raporlarının alınmadığını, resen inceleme yapılmadığını öne sürmüştür.
10. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesi (Dava Dairesi) 27/2/2020 tarihli kararıyla istinaf talebini kesin olarak reddetmiştir
11. Kararın 23/3/2020 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, başvurucu pandemi nedeniyle uzatılan dava açma sürelerine göre 16/6/2020 tarihinde süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurucu, aynı iddia ve taleplere dayalı olarak farklı bir tarihte SGK'ya başvuruda bulunmuş ise de SGK 16/3/2018 tarihinde talebin reddine karar vermiştir. Başvurucunun aynı gerekçeler ile açtığı dava Ankara 9. İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Yasal sürecin sonunda kesinleşen karara karşı Anayasa Mahkemesine 2021/52884 sayılı dosya üzerinden yapılan bireysel başvuru incelemesinde, Komisyonlar tarafından adil yargılanma hakkı, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı, mülkiyet hakkı ve eşitlik ilkesi yönlerinden inceleme yapılarak 2/12/2022 tarihinde kabul edilemezlik kararı verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
13. Başvurucu, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddialarının yeterli gerekçeyle karşılanmadığını ve böylelikle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu bu kapsamda, yargılamanın başından itibaren murisinin askerlik hizmetine alınırken herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığını, ölümüne neden olan hastalığın askerlik hizmetinin başında var olduğuna dair kamu otoritelerince herhangi bir tespit yapılmadığını, buna rağmen ölümün devletin hüküm ve otoritesi altında bulunan bir yerde ve askerliğinin bitimine çok kısa bir süre öncesinde meydana geldiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca murisindeki ölümcül nitelikteki hastalığın 18 ay gibi uzun sayılabilecek askerlik hizmeti süresi içerisinde teşhis edilemediğini, askerlik hizmetinde bireylerin istedikleri gibi sağlık hizmetlerine ulaşamadıklarını, böylece ölüme neden olan hastalıkta askerlik hizmetinin bu niteliğinin de gözönünde bulundurulması gerektiğini buna rağmen bu hususların ölüme olan etkisinin irdelenmediğini, böylece gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesinin bu hakka ilişkin içtihatlarına yer verildikten sonra yargı mercilerinin, dava konusu maddi olay ve olgular ile delilleri değerlendirdikleri, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardıkları sonucu ve kullandıkları takdir yetkisinin sebeplerini gerekçelendirdikleri açıklanmıştır.
15. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
18. Somut olayda, başvurucunun iddialarına bakıldığında (bkz. § 13) başvurucunun yargılama sürecinin başında sunmuş olduğu dava dilekçesi ile karara karşı başvurmuş olduğu istinaf kanun yolu aşamasında, askerlik öncesinde sağlıklı bir birey olan murisinin askerliğe alınması sırasında da herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığını, askerlik hizmeti içerisinde murisinin rahatsızlığının tespit edilemediğini, ölüm olayının meydana gelmesinde askerliğin etkisinin araştırılmadığını, ölümüne neden olan hastalığın askerlik hizmetinin başında var olduğuna dair kamu otoritelerince herhangi bir tespit yapılmadığını iddia etmiştir. Davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte esaslı iddialar ileri sürülmesine rağmen İdare Mahkemesi, iddia edilen rahatsızlığın askerlik gibi zor bir kamu görevinin sebep ve tesiri ile meydana gelip gelmediği hususunda bir değerlendirme sunmaksızın davanın reddine karar vermiştir (bkz. § 8). Anılan karara karşı kanun yoluna başvurulmuştur. Dava Dairesi kararında da bu konuda herhangi bir gerekçe sunulmamıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
20. Başvurucu, gerekçeli karar hakkının yanında yerleşik içtihatlara aykırı olarak karar verilmesi nedeniyle ayrıca adil yargılanma hakkının, mülkiyet hakkının ve kanun önünde eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini öne sürmüştür. Başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden bu iddialar hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmadığına karar verilmesi gerekir.
21. Diğer taraftan bu ihlal kararının davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu, yeniden yargılama yapılması ile 20.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
24. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
B. Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 18. İdare Mahkemesine (E.2018/428, K.2018/2175) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.