logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Talha Altıntop [1.B.], B. No: 2020/18170, 15/1/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TALHA ALTINTOP BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/18170)

 

Karar Tarihi: 15/1/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Talha ALTINTOP

Vekili

:

Av. Zeynep Rana EKİNCİ KOÇ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ifadeleri belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu (sanık) tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Gaziosmanpaşa ilçesinde hâkim olarak görev yapmaktayken Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 2. Dairesinin 16/7/2016 tarihli kararı ile görevinden uzaklaştırılmış; 24/8/2016 tarihli kararı ile görevinden çıkarılmıştır.

3. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucunun Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.

4. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 9/6/2017 tarihinde iddianame düzenlemiştir. İddianamede başvurucu aleyhindeki deliller özetle;

i. Başvurucunun adına kayıtlı olan 505 ... 27 numaralı telefon hattı üzerinden 357...26 IMEI numaralı cihaz ile ilk tespit tarihi 23/8/2014 olacak şekilde ByLock şifreli haberleşme programını kullandığına ilişkin tespitler içeren 31/1/2017 tarihli "Yeni ByLock CBS Sorgu Sonucu" başlıklı tutanak,

ii. Örgütün Yargıçlar ve Savcılar Birliği Derneğinin (YARSAV) ele geçirilmesi talimatı doğrultusunda başvurucunun 23/11/2010 tarihinde anılan Derneğe üye olduğu iddiası,

iii. HSK tarafından FETÖ/PDY mensubu oldukları değerlendirilerek meslekten çıkarılmalarına karar verilen kurul müfettişleri tarafından örgütsel amaç ve politikalar doğrultusunda Akhisar Adliyesinin 2012 yılı denetiminde başvurucuya yüksek bir not (79) takdir edildiği,

iv. HSK'nın 24/8/2016 tarihli meslekten çıkarma kararındaki tespitler,

v. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15/8/2016 tarihinde "Atmaca" takma adıyla ifadesi alınan gizli tanığın kaldığı evin sorumluluğunu yürüten başvurucunun kendisine temkinli ve tedbirli davranması, cumalara gitmemesi ve eve misafir getirmemesi gerektiğini söylediği yönündeki beyanı,

vi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 22/8/2016 tarihinde ifadesi alınan tanık A.B.nin başvurucuyu Ankara hâkim adayı olarak tanıdığı, cemaatçi olmaları nedeniyle tanıştırıldıkları yönündeki beyanı,

vii. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15/2/2017 tarihinde ifadesi alınan ve örgütün Karadeniz Bölgesi Taşra-3 grubunun abisi olduğunu ikrar eden B.B.nin "gruptaki tüm örgüt mensuplarının birbirini tanıdığı ve başvurucunun da grup içerisinde yer alan mensuplardan olduğu" yönündeki beyanı şeklinde sıralanmıştır.

5. İddianamenin kabulü ile açılan dava İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) E.2017/53 sırasına kaydedilerek görülmeye başlanmıştır. Başvurucu; müdafiinin hazır bulunduğu 9/8/2017 tarihli ilk oturumda alınan savunmasında ByLock kullanmadığını, müfettişler tarafından verilen ve yüksek olmayan notun (79) özverili çalışmasının karşılığı olduğunu, YARSAV'a üye olmasının özel bir amacının bulunmadığını, tanık B.B.nin kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen soruşturmalarda yaptıkları nedeniyle beyanına itibar edilemeyeceğini, örgütün HSK seçimlerine ilişkin çalışmalarına katılmadığını, bu kapsamda seçim esnasında müşahitlik yapmadığını ve kamera kaydı almadığını beyan etmiştir.

6. Anılan oturumda -diğerlerinin yanı sıra- ByLock tespiti kapsamındaki detay bilgilerinin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden, HTS kayıtlarının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) istenmesine karar verilmiştir. Ayrıca B.B. ve A.B.nin istinabe yoluyla tanık olarak dinlenmesi ve sanık müdafilerinin tanıklardan sorulmasını istediklerine ilişkin olarak dilekçe vermeleri hâlinde bunun istinabe evrakına eklenmesine, istinabe duruşma tarihinin sanık müdafilerine tebliğinin istenmesine karar verilmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) vasıtasıyla dava dosyası üzerinde yapılan incelemede söz konusu duruşmada alınan ara karara rağmen B.B.nin beyanının alınması için bulunduğu yer mahkemesine istinabe talebinde bulunulduğuna dair herhangi bir talep yazısı tespit edilememiştir.

7. Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 17/11/2017 tarihinde dinlenilen A.B. önceki ifadesi ile uyumlu olarak "Ben sanığı 2003-2005 yılları arasında Hakim-Savcılık stajı sırasında cemaat mensubu olarak tanırım, şu anda kimin tanıştırdığını hatırlamıyorum, stajdan sonra da sanıkla görüştüğümü hatırlamıyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur. UYAP kayıtlarında anılan tanık A.B.nin dinleneceği duruşma tarihinin başvurucu veya müdafiine bildirildiğine ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmamıştır.

8. Y.C.nin Gördes Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli sıfatıyla verdiği ve başvurucu hakkında “Gördes’te örgütün memur, sanayi, esnaf grupları olduğu, sanık Talha Altıntop’un M.A. ile ilgisi olup olmadığını H.C. isimli kişiye sorduğu, söz konusu kişinin de ikisinin kardeş olduğu ve M.A.nın da memur grubunda yer aldığını söylediği” şeklinde açıklamalar içeren ifadesine ilişkin olarak 13/4/2017 tarihli tutanak oturum arasında Mahkemeye sunulmuştur.

9. BTK tarafından hazırlanan HIS (CGNAT) sorgu sonuçları ikinci oturum öncesinde Mahkemeye ulaştırılmıştır. Söz konusu belgede, başvurucunun kullandığı ileri sürülen 505 ... 27 numaralı cep telefonu hattı üzerinden ByLock sunucularına tahsis edilen IP adreslerine 23/8/2014-27/3/2015 tarihleri arasında toplam 4.957 bağlantı yapıldığı tespitine yer verilmiştir.

10. Duruşmanın 13/12/2017 tarihli ikinci oturumda iddia makamı esas hakkında mütalaa sunmuştur. Başvurucu ve müdafii, gelen belgelere ve esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep etmiştir. Mahkeme süre talebinin kabulüne, duruşmaya ara verilmesine ve yeni oturumun 6/3/2018 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.

11. İstanbul Emniyet Müdürlüğünün ByLock'a ilişkin kayıtlarda başvurucuya ait içerik bilgisinin mevcut olmadığına dair müzekkere cevabı duruşmanın üçüncü oturumu öncesinde dava dosyasına girmiştir.

12. Başvurucu, müdafiinin mesleki mazeret bildirerek katılmadığı 6/3/2018 tarihli üçüncü oturumda B.B.nin beyanının -hükme esas alınacak ise- duruşmada alınması, Yargıtay kararları kapsamında HTS kayıtlarının celbedilerek karşılaştırma yapılması gerektiğini beyan etmiştir. Mahkeme müdafiin mazeretinin kabulü ile diğer tevsii tahkikat taleplerinin reddine karar vermiştir.

13. Başvurucu müdafii M.Ç. oturum arasında müdafilikten çekilme dilekçesi ibraz etmiştir. Başvurucu, bizzat katıldığı dördüncü oturumda ByLock ile ilgili HTS kayıtlarının getirtilerek dijital verilerin karşılaştırılmasını, başkalarının bu talepleri karşılanırkenkendi taleplerinin neden karşılanmadığının açıklanmasını istemiştir. Mahkeme anılan oturumda ByLock'a ilişkin talepler yönünden bir değerlendirme yapmadan başvurucuya kendisine bir avukat seçmesi için süre vererek duruşmaya ara vermiştir.

14. Başvurucu; duruşmanın 6/6/2018 tarihli beşinci ve son oturumunda HTS kayıtlarının getirtilmesini, A.B.nin yeminsiz olarak yeniden dinlenilmesini, B.B.nin dinlenilmesini, B.B.nin dinlenilmemesi hâlinde beyanının hükme esas alınmamasını talep etmiştir. Başvurucu ayrıca önceki savunmalarını tekrarlamak suretiyle isnat edilen silahlıterör örgütü üyesi olduğu iddiasını reddetmiştir. Başvurucu müdafii de esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanında delillerin yeterince toplanmadığını ve CGNAT verileri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Söz konusu oturumda Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... sanık tarafından kullanıldığı sabit olan 505 ... 27 GSM numarası ile, hattın takılı olduğu 357...26 IMEI numaralı telefona ilişkin 23.08.2014 ilk tespit tarihli [ByLock] tespit raporu mevcuttur.

...

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı'na yazılan müzekkerelerin cevapları dosya içinde mevcuttur. 11.09.2017 tarihli cevabi yazıya göre sanığın [ByLock] için Baltics Servers-Litvanya adlı firmadan kiralandığı anlaşılan sunuculara 23.08.2014 tarihinden 27.03.2015 Tarihine kadar toplamda 4.957 kez internet bağlantı iletişim sorgu kaydı oluşturacak şekilde bağlantı kurduğu anlaşılmaktadır. BTK yazı cevapları incelendiğinde; [ByLock] tespit raporuna göre [ByLock] sunucularına irtibata kaynak olan telefonun [IMEI] numarası ile BTK'nın cevabi yazısında belirtilen sanığın kullandığı bilinen telefon numarasının takılı olduğu telefon IMEI bilgilerinin uyumlu olduğu ve BTK cevabi yazısındaki [ByLock] sunucularına bağlantıya ilişkin baz istasyon bilgilerinin sanığın bulunduğu yer bilgisiyle örtüştüğü anlaşılmaktadır.

Somut dosya kapsamında mevcut sanığın [ByLock] kullanımına dair BTK cevabi yazısında belirtilen IMEI numarası ile CGNAT verilerinin alındığı telefon numarası ve IMEI bilgilerinin, sanığın bulunduğu yer bilgileri ile ve CGNAT verilerine esas verilerin sinyal kayıtlarının alındığı yer bilgilerinin birbirleriyle uyumlu olduğu, dolayısıyla konu ile ilgili olarak bilirkişi incelemesi cihetine gidilmesi yönünden dosyaya katkı sağlayacak bir gereklilik görülmemiştir.

...

Tüm bu anlatılanlar sanığın hukuki durumunu [ByLock] tespiti yanında destekler nitelikte görülmüş ve sanık aleyhine anlamlı bulunmuştur. Sanık hakkında [ByLock] kullanımı ve tanık beyanlarıyla birlikte değerlendirme yapıldığında, sanık hakkında yüksek not takdir edilmesi, söz konusu terör örgütünün mensuplarını öne çıkartmak amacıyla hareket edildiği kanaatini mahkememizde oluşturmuştur. Aynı şekilde sanığın örgüt ile irtibatlı/iltisaklı olduğu değerlendirilen YARSAV'a üye olması diğer delillerle birlikte dikkate alındığında tüm bu verilerin atılı suç bakımından sanık aleyhine değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşmamıza neden olmuştur.

...

Mahkememizce alınan tanık beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanığın mesleğini icra ettiği dönemde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından düzenlenen toplantılara katıldığı, bu terör örgütü ile irtibatlı hakim ve savcılarla birlikte hareket ettiği, sanığın [ByLock] programını kullanım özellikleri ile örtüşmesi karşısında tüm tanık beyanlarına açıklanan yönlerden tam olarak itibar edilmiştir. Nitekim tanıkların sanık aleyhine beyanda bulunmak için somut bir nedenleri de tespit edilememiş ve sanık tarafından tanıkların beyanlarının gerçek dışı olması sebebini doğurabilecek, tanıklarla arasında somut ve kabul edilebilir husumet iddiasında da bulunulmamıştır.

Sanığın [ByLock] programını kullandığı hususunun Mahkememizce gerekli olan araştırmaların yapılması suretiyle kabul görmesi karşısında somut bir gerekçe, itibar edilir resmi evrak(Baz istasyon bilgilerinin aksini gösteren nitelikli belge) içermeyen ve sabit görülen [ByLock] programının kullanımı ile ilgili olarak örgüt stratejisi amacının dışında bir kullanım iradesinin varlığını havi olmayan sanık savunmasına itibar edilmemiştir. Bu nedenlerle, sanığın örgüt talimatıyla bu ağa dahil olduğu ve gizliliği sağlamak amacıyla anılan programı kullandığı sonucuna ulaşılmıştır. Şu halde sanığın örgüt hiyerarşine dahil eski tarihlerde yürüttüğü örgüt yapılanması içerisindeki konumunu, mesleğini icra ettiği zamanda da [ByLock] programını kullanarak devam ettirmesi ve bu bağlamda örgüt iradesine terk etmesi bakımından önemlidir.

...

Sanığın [ByLock] ağına dahil olduğu yönündeki kesin tespitin yanında yukarıda özetlenen sanık hakkında örgüt üyesi olması sebebiyle meslekten ihraç edilen müfettiş tarafından yüksek not takdir edilmesi, örgüt ile irtibatlı olan Yarsav'a üye olması, tanık beyanlarıyla sabit olan örgütle düzenli irtibatının var olduğu gibi hususlar dikkate alındığında anılan silahlı terör örgütünün kurgusuna dahil olma konusundaki iradesinin, terör örgütü bilinç ve iradesini kapsamakla birlikte TCK 30. maddesinde belirtilen hata hükümlerinin ve hukuka uygunluk nedenlerinin somut olayda uygulamasına mahal yoktur. Zira, sanık örgütün hiyerarşisine dahil olmuş ve asli olarak [ByLock] programını yoğun bir şekilde kullanmış, tali olarak ise örgütün 2014 yılındaki üye seçimlerine ilişkin stratejisine uygun davranışlarıyla örgüt hiyerarşisindeki konumunu pekiştirmiş, böylelikle atılı suça konu olacak şekilde manevi unsuru taşıdığını göstermiştir."

15. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı istinaf kanun yolu başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 7/2/2019 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir. Başvurucu ve müdafii bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

16. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 26/2/2020 tarihinde temyiz isteminin reddine ve hükmün onanmasına karar vermiştir. Onama kararında sanığın YARSAV üyeliğinin örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği ve ByLock kullanıcısı olduğuna dair ayrıntılı ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı getirtilmeden karar verilmesinin diğer delillerin atılı suçun sübutu açısından yeterli görülmesi nedeniyle sonuca etkili bulunmadığı belirtilmiştir.

17. Başvurucu, nihai hükmü 17/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 26/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

19. Başvurucu; aleyhinde beyanda bulunan tanıklar A.B., B.B. ve Y.C.nin duruşmada dinlenilmemesi nedeniyle tanıkları sorgulama imkânı verilmediğini, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca söz konusu tanık ifadelerinin başvurucuya okunarak beyanlara karşı başvurucu ve müdafiinin diyeceklerinin sorulduğu, başvurucunun bu kapsamda tanık ifadelerine karşı savunmasını Mahkemeye sunduğu, tanık ifadelerinin tamamı ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin başvurucuya bildirildiği vurgulanmıştır.

21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

22. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

23. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021).Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

24. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

25. Somut olayda Mahkeme tarafından tanıklar B.B., A.B. ve Y.C.nin soruşturma ve kovuşturma evrelerinde dava dosyasına giren ifade tutanakları, başvurucu ve müdafiine okunmuş ancak tanıkların huzurda dinlenilmesine ilişkin herhangi bir çaba gösterilmemiştir. İlgili duruşma tutanakları ve gerekçeli kararda da tanıkların duruşmada hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun duruşmada sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

26. Mahkeme; ByLock haberleşme programı kullanımına ilişkin veriler, tanık ifadeleri, YARSAV üyeliğine ilişkin belgeler, meslekten çıkarılan HSK müfettişleri tarafından verilen teftiş notu, HSK'nın meslekten çıkarma kararı ve ekli belgelere istinaden mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır. Öte yandan Mahkeme, iddianamede yer alan gizli tanık beyanına gerekçeli kararda yer vermemiş ve bu beyanı hükme esas almamıştır. Hüküm, Yargıtay tarafından YARSAV üyeliğinin örgütsel bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği kabulü ile onanmıştır.

27. Ayrıca Yargıtay içtihadı uyarınca kişinin ByLock kullanıcısı olduğunun tespiti açısından somut olayda da olduğu gibi- sadece Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan getirtilen CGNAT kayıtlarının yeterli delil olarak kabul edilmemektedir [birçok karar arasından bkz. (Kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 30/6/2021 tarihli ve E.2020/2018, K.2021/4527; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 4/10/2022 tarihli ve E.2021/18943, K.2022/5428 sayılı kararları].

28. Gerekçeli karar içeriği, onama kararı ve hükme esas alınan delillere ilişkin Yargıtay uygulaması gözönüne alındığında tanık ifadelerinin başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğu yönündeki kanaatin oluşmasında dikkate alındığı sonucuna ulaşmak mümkündür. Diğer bir ifadeyle sorgulama imkânı tanınmayan tanık anlatımlarının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

29. Sorgulanmalarına imkân sağlanmayan tanıkların ifadelerinin mahkeme kararında belirleyici delil olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir. Yeterli dengeleyici faktörlerin somut olayda mevcut olup olmadığı dikkatli bir şekilde incelendiğinde istinabe yolu ile dinlenen A.B. ile kendileri hakkında yürütülen soruşturmalar kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınan B.B. ve Y.C.nin soruşturma evresindeki ifadelerine ilişkin tutanakların başvurucu ve müdafii huzurunda okunduğu görülmüştür. Öte yandan yargılama sürecinde başvurucuya olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır.

30. Bununla birlikte başvurucu ve müdafii, tanıklar B.B. ve Y.C.nin kovuşturma evresinde dinlenilmemesi, tanık A.B.nin beyanının ise istinabe yoluyla alınması nedeniyle tanıkları sorgulayamamış; beyanlarının doğruluğu ve güvenilirliğini Mahkeme huzurunda test edememiştir. Söz konusu tanıkların beyanları Mahkeme tarafından sanık (başvurucu) ve müdafiinin huzurunda okunmuş ve başvurucuya tanık beyanlarına karşı diyecekleri sorulmuş ise de bu durum tanık beyanlarına karşı yeterli bir itiraz imkânı bulamayan savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek yeterli karşı dengeleyici güvenceler olarak değerlendirilemez.

31. Son olarak ilgili duruşma tutanaklarında ve gerekçeli kararda, tanıkların neden Mahkeme huzurunda savunmanın hazır bulunduğu oturumlarda dinlenilmediği hususunda bir gerekçeye yer verilmediği gibi ilk oturumda B.B.nin beyanının kovuşturma evresinde istinabe yoluyla alınmasına karar verilmesine rağmen bu karardan neden vazgeçildiğine ilişkin bir açıklama da yapılmamıştır. Yine gerekçeli kararda başvurucunun örgüt hiyerarşisi içerisinde Karadeniz Bölgesi Taşra-3 grubunda yer aldığına ve örgüt ile irtibatının adaylık döneminde de mevcut olduğuna ilişkin sorgulanamayan tanık beyanlarını doğrulayan başkaca delillere dayanıldığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Dahası 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 180. maddesinin " ... tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır." şeklindeki (5) numaralı fıkrasına rağmen Mahkemenin sözü edilen tanıkları SEGBİS yoluyla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye de ulaşılamamıştır. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık ifadesi belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunma tarafına karşılaştığı zorlukları telafi edecek dengeleyici güvencelerin tanınmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

33. Başvurucu ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

34. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıpAnayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

35. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır.Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

36. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/53, K.2018/114) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Talha Altıntop [1.B.], B. No: 2020/18170, 15/1/2025, § …)
   
Başvuru Adı TALHA ALTINTOP
Başvuru No 2020/18170
Başvuru Tarihi 26/6/2020
Karar Tarihi 15/1/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ifadeleri belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu (sanık) tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi