TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
VURAL AKYILDIRIM BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/18814)
Karar Tarihi: 19/10/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Vural AKYILDIRIM
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında mal varlığı üzerinde uygulanan ihtiyati haciz nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/7/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde albay rütbesiyle istihbarat okulları komutan yardımcısı olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrasında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu başta olmak üzere birçok suçtan tutuklu olarak yargılanan başvurucu, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/6/2019 tarihli kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmış, darbe girişimi nedeniyle açılan davada ise beraat kararı verilmiştir. Dosyanın Yargıtay aşamasında olduğu ve başvurucunun 20/6/2019 tarihinde tahliye olduğu anlaşılmıştır (15 Temmuz darbe girişimine ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017).
7. Millî Savunma Bakanlığı (MSB); 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı iddia edilen başvurucunun da aralarında bulunduğu 230 kişi hakkında Genelkurmay Başkanlığı ve MSB karargâhlarında güvenlik ve emniyetin sağlanması sırasında oluşan hasarlardan doğan zararlardan haksız fiil hükümlerine göre sorumlu oldukları iddiasıyla tazminat davası açmış ve bu kişilerin mal varlığı üzerine ihtiyati haciz tedbiri konulması talebinde bulunmuştur. MSB dava dilekçesinde başvurucu ile birlikte diğer davalılar adına kayıtlı taşınmaz, kara, hava ve deniz taşıtları ile üçüncü kişiler, bankalar ve yardımlaşma kurum ve sandıklarında mevcut alacakları üzerine 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 257. ve devamı maddeleri gereğince dava konusu yapılan 643.425 TL miktarınca teminatsız kayden ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
8. Dava dilekçesinde, başvurucunun 15 Temmuz 2016 günü darbe girişimi sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde istihbarat okulları komutan yardımcısı olarak albay rütbesiyle görev yaptığı, olay günü saat 23.00 sıralarında şahsi aracıyla istihbarat okulları kışlası girişi yol ayrımındaki bariyerin önüne geldiği, aracından indiği, nizamiye binasına girip nöbetçi heyetten duruma ilişkin bilgi aldıktan sonra bölgeden ayrıldığı ifade edilmiştir. Başvurucunun 16/7/2016 günü saat 01.25 civarında silahlı olarak kışlaya gelerek resmî kıyafetlerini giyindiği darbe faaliyetine başlama talimatı olarak değerlendirilmesi gereken mesajlara uyduğu, bu talimat doğrultusunda gece boyunca kışlada bu vaziyette kaldığı, saat 07.19'da sivil kıyafetli olarak kimlik kartını turnikeye okutmadan kışlayı terk ettiği belirtilmiştir. Dilekçede ayrıca başvurucunun 29/8/2016 tarihinde kanun hükmünde kararname ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarıldığı ifade edilmiştir.
9. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 12/2/2019 tarihli ara kararı ile başvurucu ve diğer davalıların menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile kara, deniz ya da hava ulaşım araçları ile yardımlaşma sandık ve kurumlarından olan alacakları üzerine dava değeri olan 643.425 TL ile sınırlı olarak ihtiyati haciz konulmasına karar vermiştir.
10. Başvurucu, yargılama sırasında ihtiyati haciz kararına 12/3/2019 tarihli dilekçe ile itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde oluşan zarar nedeniyle kusurunun bulunmadığını ifade etmiş ve davanın reddi ile mal varlığı üzerindeki ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
11. Somut başvuruya konu tazminat davasında henüz karar verilmeden başvurucu hakkında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2017/109 sayılı dosyasında darbeye teşebbüs suçu yönünden beraat kararı verilmiştir. Başvurucu ceza davasında hakkında anılan suçtan beraat kararı verilmesi nedeniyle bir kez daha ihtiyati haczin kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme ihtiyati haciz kararına yapılan itirazı 24/1/2020 tarihli duruşmada reddetmiştir. Mahkeme, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında ihtiyati haciz için 2004 sayılı Kanun'un 257. maddesindeki yasal şartların mevcut olduğu tespitinde bulunmuştur. Mahkeme kararında ayrıca, başvurucu hakkında darbe girişimi nedeniyle açılan davada verilen beraat kararının kesinleşmediğine ve hukuk hâkiminin beraat kararıyla bağlı olmadığına işaret ederek itirazın yerinde bulunmadığını ifade etmiştir.
12. Başvurucu, karara karşı 12/2/2020 tarihinde istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde önceki dilekçelerini tekrarlayarak ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
13. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 20/4/2020 tarihli kararı ile istinaf talebi kesin olarak reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, ceza dosyası kapsamı nazara alındığında davacının maddi zararlarının olabileceğinin kuvvetle muhtemel olduğu, alacağın kesin olarak kanıtlanmasının gerekmediği, davacının alacağının rehinle de temin edilmediği, istinaf yoluna başvuran davalılara ait mal varlığına istinaf talebine konu ara kararında belirtilen şekilde ve dava değeri ile sınırlı olarak ihtiyati haciz konulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilmiştir.
14. Başvurucu hakkında ceza yargılamasında darbeye teşebbüs suçundan verilen beraat kararına yapılan istinaf talebi Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesinin 13/10/2020 tarihli ve E.2020/1, K.2020/746 sayılı kararıyla esastan reddedilmiştir. Başvurucu 2/11/2020 tarihli dilekçesi ile ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiş ve Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 5/11/2020 tarihinde ihtiyati haczi kaldırmıştır.
15. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden (UYAP) yapılan inceleme neticesinde yargılamanın devam ettiği ve duruşmanın 29/12/2023 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
16. 2004 sayılı Kanun'un 257. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. ..."
17. 2004 sayılı Kanun'un 258. maddesi şöyledir:
"İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.
(Ek fıkra:17/7/2003 – 4949/60 md.; Değişik: 2/3/2005-5311/16 md.) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir."
18. 2004 sayılı Kanun'un 259. maddesi şöyledir:
"İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.
Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür."
19. 2004 sayılı Kanun'un 265. maddesi şöyledir:
"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
(Ek ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.) Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî
haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.
İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.
(Ek fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.; Değişik:2/3/2005-5311/17 md.) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz."
B. Uluslararası Hukuk
20. İlgili uluslararası hukuk için bkz. Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018, §§ 23-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
22. Başvurucu, başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
23. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu; darbe girişimiyle bir ilgisinin olmadığı gibi zararın meydana geldiği iddia olunan yerleşkede bulunmaması nedeniyle oluşan kamu zararıyla ilişkilendirilemeyeceğini iddia etmiştir. Başvurucu bu iddialarından hareketle malvarlığı üzerindeki ihtiyati haczin hukuka aykırı olduğunu öne sürmüş ve Mahkemenin itirazını reddetmesi nedeniyle eşitlik ilkesi ile adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık görüşünde, yargılamanın devam etmesi sebebiyle verilen ihtiyati haciz kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği ifade edilmiştir. 2004 sayılı Kanun'un 259. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıkması durumunda borçlunun ve üçüncü kişilerin haciz sebebiyle uğradıkları zararlardan sorumluluğunun düzenlendiği, başvurucunun bahsedilen düzenleme uyarınca alacaklıya karşı tazminat davası açmaksızın bireysel başvuruda bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu, meşru ve ölçülü olduğu ifade edilmiş; yapılacak incelemede Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
2. Değerlendirme
26. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de mal varlığı üzerine konulan ihtiyati hacze yönelik şikâyetinin esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirdiği anlaşıldığından başvurucunun bütün şikâyetlerinin mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
28. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. başvurusunda incelemiş ve sonuca bağlamıştır.
29. Anayasa Mahkemesi, muhtemel bir alacağın güvence altına alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir süreyle hukuki tasarruflarda bulunmanın sınırlandırılması bakımından geniş bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak devletin mülkiyet hakkına ilişkin pozitif yükümlülükleri çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda söz konusu tedbirlerin uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir külfet de yüklememesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda hukuki ilişkinin diğer tarafının haklarını korumak için tedbiri uygulayan kamu makamlarının söz konusu tedbirin başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye yol açmaması gerekmektedir (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., § 79).
30. Buna göre mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin uygulanmasının ölçülü olabilmesi için ise gerek kapsamı gerekse de süresi itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekmektedir. Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirler uygulanması ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam etmesi ancak bireye şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği takdirde ölçülü görülebilir. Diğer bir deyişle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi hâlde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., §§ 73-80).
31. İhtiyati haciz uygulanmasının kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli olduğu kuşkusuzdur. Gereklilik ölçütü yönünden ise öncelikle tazminat davasındaki alacağın teminat altına alınması için borçluya ait mal varlığına haciz konulması bakımından kamu makamlarının belirli bir takdir yetkisinin olduğu kabul edilmelidir. Kuşkusuz alacağın teminat altına alınması için borçlunun mal varlığı üzerinde ihtiyati haciz uygulanarak tasarruf yetkisinin kısmen sınırlandırılması müdahaleyi meşru amaca ulaşmak bakımından gerekli kılmaktadır. Ancak borçlunun gereğinden fazla mal varlığı üzerinde ihtiyati haciz uygulanması ise müdahalenin orantılılığıyla ilgili bir sorundur.
32. Orantılılık yönünden ise öncelikle ihtiyati hacze karşı iddia ve savunmalarını etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanağının başvurucuya tanınıp tanınmadığı değerlendirilmelidir. Başvurucu, ihtiyati haczin uygulanmasıyla ilgili iddialarını itiraz konusu edebilmiş; ret kararına karşı istinaf yoluna başvurabilmiştir. Başvurucunun yargılama safhasında tüm iddia ve savunmalarını etkin bir biçimde ortaya koyabilme imkânına sahip olduğu anlaşılmıştır.
33. Müdahalenin orantılılığında kamu makamlarının takdir yetkisinin sınırlarının belli ölçütler çerçevesinde ele alınması gerekir. Bu kapsamda teminat altına alınmak istenen davanın niteliği, davacının haklılığını ortaya koyacak delillerin kapsamı, dava konusu alacak miktarına göre ihtiyati haciz uygulanan mal varlığının miktarı, ihtiyati haczin boyutu, uygulandığı süre, hukuk davasıyla yürütülen ceza yargılaması ve bu kapsamda verilen ceza kararının niteliği ve hukuk davasına etkisi gibi unsurların da dikkate alınması gerekmektedir.
34. Orantılılık açısından ihtiyati hacizle mülkiyet hakkına yapılan müdahalede kişinin mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanma boyutu dikkate alınmalıdır. Zira bazı durumlarda söz konusu tedbirle mal varlığı üzerinde daha hafif bir yöntemle sınırlama mümkünken daha ağır bir sınırlama aracı getirilmesi müdahaleyi ölçüsüz kılabilir. Bu kapsamda öncelikle kişinin mülkiyet hakkına müdahale oluşturan ihtiyati haczin uygulanması neticesinde borçlunun mallarına geçici olarak fiilen el konulabileceği, alacaklı olduğu iddia edilenin davasında haklı çıkması hâlinde borç tahsil edilene kadar mal varlığının bu şekilde muhafaza altına alınmasına imkân sağlandığının ifade edilmesi gerekir. Ancak söz konusu işlemin her durumda borçlunun mal varlığı üzerindeki fiilî kullanımını engellediği de söylenemez. Bazı durumlarda ihtiyati haczin malikin tasarruf yetkisi üzerinde hukuken herhangi bir kısıtlama getirmemesi ancak bu konuda fiilî bir etkide bulunması söz konusu olabilir.
35. Somut başvuruda darbe girişimi sırasında verilen zararlardan açılan tazminat davasında başvurucunun mal varlığı üzerinde 12/2/2019 tarihinde ihtiyati haciz uygulanmış, anılan karar 5/11/2020 tarihinde kaldırılmıştır. Böylelikle ihtiyati haciz kararı 1 yıl 8 ay 23 gün uygulanmıştır.
36. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından dolayı yürütülen ceza davasında başvurucu haricinde iki yüz on bir sanık mevcuttur. Sanıkların her birinin darbe teşebbüsünde oynadığı iddia olunan role göre farklı ve çok sayıda fiilin yargılaması söz konusu olup soruşturmaya konu bu suç/suçlar kapsamında çok sayıda kişi hayatını kaybetmiş ve 352 kişi de katılan sıfatıyla yargılamaya iştirak etmiştir. Bu itibarla söz konusu yargılamanın oldukça karmaşık niteliği nazara alındığında maddi zararın meydana gelmesine hal ve hareketleri ile neden olan kişilerin ilk planda tespitinin mümkün olmadığı ve bağlayıcı olmasa dahi ceza yargılamasında yapılacak tespit ve değerlendirmelerin tazminat davası açısından belirleyici unsurlar taşıdığı açıktır.
37. Hukuk yargılamasında ihtiyati haciz kararına başvurucu, ceza yargılamasında darbeye teşebbüs suçu yönünden verilen beraat kararından önce ve anılan karardan sonra itirazda bulunmuş, Mahkemece ret kararı verilmiştir. Söz konusu kararlara ilişkin itirazları istinaf mahkemesi de benzer gerekçelerle reddetmiştir (bkz. §§ 10, 11, 13). Bununla birlikte bölge adliye mahkemesi kararından yaklaşık 7 ay sonra ihtiyati haciz kararı kaldırılmıştır.
38. Somut olayda tazminat davasıyla bağlantılı ceza yargılamasının özelliği, ihtiyati haczin kapsamı ve uygulandığı mal varlığının miktarı dikkate alındığında başvurucunun malvarlığı üzerinde 1 yıl 8 ay 23 gün süren ihtiyati haczin yukarıda açıklanan ölçütler çerçevesinde öngörülebilir ve makul olmadığı söylenemez. Yargılama aşamasında başvurucuya ihtiyati hacze yönelik itirazlarını ileri sürme imkânı verildiği, yapılan itirazların yargı makamlarınca objektif ve kabul edilebilir nedenler gösterilerek değerlendirildiği ve bu itibarla başvurucunun mülkiyet hakkının sağladığı usuli güvencelerden de yararlandırıldığı açıktır. Bu halde somut olayda mülkiyet hakkının ihlali yönünden ölçülülük bağlamında esas teşkil eden hususu malvarlığı üzerindeki haczin süresi oluşturmaktadır. Bu kapsamda uygulanan ihtiyati haciz kararının belirtilen süre boyunca devam etmesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği ve müdahalenin kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozmadığı sonucuna varılmıştır. Buna göre ihtiyati haciz kararıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla olayın koşulları altında bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.