logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Özdemir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2020/22393, 18/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET ÖZDEMİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22393)

 

Karar Tarihi: 18/12/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Fatma Gülbin ÖZTÜRK

Başvurucular

:

1.Ahmet ÖZDEMİR

 

 

2. Bahri ALKAN

 

 

3. Birol ÇOBAN

 

 

4. Elçin GENİŞ

 

 

5. Ertan GEBEDEK

 

 

6. Necmettin KAYMAK

 

 

7. Orhan YILDIZ

 

 

8. Selda KOÇER

 

 

9. Şükran KARAKUŞ

 

 

10. Turgut TARAKCI

 

 

11. Yaşar UZUN

 

 

12. Zafer GÜLGÜN

 

 

13. Zübeyir GÖK

Başvurucular Vekili

:

Av. Osman ÖZDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, toplu iş sözleşmesine (TİS) dayalı olarak açılan işçilik alacağı davasının kabulüne karar verilmesi üzerine başlatılan ilamlı icra takibinde alacak miktarının brüt değil net ücret üzerinden hesaplanması gerektiği belirtilerek yapılan icra şikâyetinde, ilamlı icraya konu edilen mahkeme kararlarının bozulmasına karar verildiği gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, başvurucular aleyhine harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesini nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesini nedeniyle ise makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucular Zonguldak İl Özel İdaresi bünyesinde daimî işçi statüsünde çalışmaktadır. Türkiye Ticaret, Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası üyesi olan başvurucular 2009 yılının Aralık ayında inşaat iş koluna geçmeleri sebebiyle Yol İş Sendikasına üye olmuşlardır. Başvurucuların üyesi oldukları Yol İş Sendikası ile işverenlerinin de üyesi olduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası arasında imzalanan TİS bulunmaktadır.

3. Başvurucular; işverenlerinden tabi oldukları TİS gereği intibaklarının yapılması, ücret farkı, yıpranma payı, ikramiye, fazla çalışma gibi alacaklarının ödenmesi talebinde bulunmuşlardır. İşverence başvurucuların bu taleplerinin reddedilmesi üzerine başvurucular iş mahkemesinde TİS'e dayalı olarak işçilik alacağı davası açmışlardır. Yapılan yargılama sonucunda Zonguldak 1 ve 2 numaralı İş Mahkemelerinin (Zonguldak İş Mahkemeleri) kararlarıyla başvurucuların davalarının ayrı ayrı kabulüne karar verilmiştir.

4. Başvurucular Zonguldak İş Mahkemelerinin kararlarının kesinleşmesini beklemeden davalı aleyhine ilamlı icra takibi başlatmışlardır. Borçlu konumundaki il özel idaresi ise hakkında başlatılan takiplere yönelik olarak Zonguldak İcra Mahkemesine (Mahkeme) her bir takip yönünden ayrı ayrı icra şikâyetinde bulunmuştur. Dava dilekçelerinde; ilamlı takiplere konu edilen Zonguldak İş Mahkemelerinin kararlarında hükmedilen alacak miktarının brüt ücret üzerinden hesaplandığını, miktarın net ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek takiplerin ve icra emrinin iptalini talep etmişlerdir.

5. 13/6/2016 tarihinde Mahkemece davaların reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararlarında; ilamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğunu, hüküm içeriğinin değiştirilemeyeceğini, icra emrindeki işçilik alacak kalemlerinin ilâmdaki miktarlar ile aynı olduğunu belirtmiştir.

6. Karar, borçlu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, ilamda açıkça net alacağa hükmedildiğinin belirtilmediği hâllerde alacağın brüt olarak kabulü gerektiğini, 31/12/1960 tarihli 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca ücretten kesilmesi gereken vergi ve sigorta primlerinin işveren tarafından ilgili kamu idaresine ödenmesinin yasal zorunluluk olduğunu, ilam konusu bedelden bu kesintilerin yapılmasının ardından oluşan net miktar üzerinden ilamlı takip yapılabileceğini belirterek kararları bozmuştur.

7. Bozmadan sonra yapılan yargılamalar sırasında Zonguldak İş Mahkemelerince verilen ve icra emrine konu edilen ilamlar davaların reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş ve iş mahkemeleri tarafından bozmaya uyularak davaların reddine karar verilmiştir.

8. Başvurucular, başlattıkları ilamlı icraların İş Mahkemelerince verilen kararların bozulması sebebiyle konusuz kaldığını belirterekZonguldak İcra Mahkemesinden davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma kararları doğrultusunda temyiz kanun yolu açık bırakılarak davaların kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararlarında, her bir icra emri yönünden alacak kalemleri yeniden hesaplanarak hüküm altına alınmış ve başvurucular 29,20 TL'si karar ve ilam harcı, 600 TL'si ise vekâlet ücreti olmak üzere toplam 629,20 TL yargılama gideri ödemeye mahkûm edilmiştir. Başvurucular karara karşı temyiz kanun yoluna müracaatta bulunmuş ise de 1/1/2020 tarihi itibarıyla uyuşmazlık konusu miktarın temyiz sınırının altında kaldığı gerekçesiyle 5/3/2020 tarihli kararlarla temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

9. Nihai kararı başvurucular 20/4/2020 tarihinde öğrenmiştir. COVID-19 salgın hastalığı (pandemi) tedbirleri kapsamında25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile dava açma sürelerinin 13/3/2020 tarihinden 30/4/2020 tarihine kadar durması, sürelerin duracağı son tarihin ise daha sonra Cumhurbaşkanı tarafından aynı fıkrada tanınan yetkiye istinaden 15/6/2020 olarak tespit edilmesi kapsamında başvurucular 10/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş olup başvurular süresindedir.

10. Komisyonca, 2020/22395, 2020/22397, 2020/22398, 2020/22399, 2020/22400, 2020/22403, 2020/22404, 2020/22408, 2020/22409, 2020/22411, 2020/22412, 2020/22420 numaralı bireysel başvuru dosyaları aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2020/22393 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiş ve 2020/ 22395, 2020/22397, 2020/22398, 2020/22399, 2020/22400, 2020/22403, 2020/22404, 2020/22408, 2020/22409, 2020/22411, 2020/22412 ve 2020/22420 numaralı başvuru dosyaları kapatılmış, incelemenin 2020/22393 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve kabul edilebilirlik ile esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucular ilama dayalı olarak başlattıkları icra takibindeki alacak kaleminin net ücret üzerinden hesaplanması yükümlülüğünün alacaklı sıfatı ile kendilerinde olmadığını ileri sürmektedir. Edaya ilişkin ilamın icra edilebilecek kısmının hüküm fıkrası olduğunu, icra dairelerinin ilamın hüküm kısmını aynen icra ile görevli olduğunu, nitekim Yargıtay kararlarında da bu hususunun altının çizildiğini ifade etmektedirler. Başvurucular; ilamlı icraya konu kararların temyiz incelemesi neticesinde bozulduğunu ve davaların reddine karar verildiğini, İcra Mahkemesi nezdinde yürütülen yargılamalarda da bu hususu bildirdiklerini belirterek ortada takibe konu edilecek bir ilam kalmamasına rağmen Mahkemece bu durumun gözetilmediğini ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 8/10/1997 tarihli ve E.1997/12-517, K.1997/776 sayılı kararına aykırılık teşkil edecek şekilde karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmeyerek davaların kabulüne karar verildiğini ileri sürerek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42-45).

13. Somut olayda başvurucuların şikâyetlerinin özü ilamlı icraya konu ettikleri mahkeme kararlarının temyiz incelemesi neticesinde bozulması ve bozma kararı doğrultusunda Zonguldak İş Mahkemeleri tarafından davaların reddine karar verilmesine ilişkin vakıa gözetilmeden bireysel başvuruya konu yargılamalarda davanın kabulüne karar verilmesine ilişkindir.

14. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun "İcranın iadesi" kenar başlıklı40. maddesinin (2) numaralı fıkrası ilamlı icra takibinde takibe konu kararın bozulmasına ilişkindir. Bozma kararının ardından icra işlemlerinin duracağının düzenlendiği maddede hakkında icra işlemi yapılan kişilerin hiç veya o kadar borcu olmadığının kesin bir ilamla tasdik edilmesi durumunda ise ayrıca hükme gerek kalmaksızın icranın tamamen veya kısmen eski hâline iade olunacağı ifade edilmiştir.

15. Başvurucuların başlattıkları ilamlı icra takiplerine konu mahkeme kararlarının bozma sonucunda ortadan kalktığı ve bozma doğrultusunda davaların reddine karar verildiği gözetildiğinde ilgili takipler yönünden 2004 sayılı Kanun'un 40. maddesi kapsamında icra işlemlerinin durduğu açıktır. Bu kapsamda bireysel başvuruya konu kararlarda İcra Mahkemesi tarafından şikâyet tarihindeki koşullar gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinin keyfî olduğu söylenemez.

16. Bu açıklamalara ek olarak bozma kararının ardından icra işlemlerinin durduğu, davanın kesin şekilde reddedildiği hâllerde ise icranın tamamen veya kısmen iade olunacağı olgusu dikkate alındığında bireysel başvuruya konu kararın icra şikâyetine konu takiplere karar tarihi itibarıyla bir tesiri olmayacağı da açıktır. Dolayısıyla başvuru konusu davalarda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren başvurucuların yargılama sonucuna yönelik şikâyetleri yönünden güncel ve kişisel bir haklarının doğrudan etkilendiğini ortaya koyamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Başvurucular, karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi neticesinde aleyhlerine hükmedilen yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin adil yargılanma ve hukuki dinlenilme haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Yukarıda belirtilen şikâyetler mahkemeye erişim hakkı kapsamında ele alınmıştır.

20. Başvurucuların ileri sürdüğü ihlal iddialarının niteliği nazara alınarak başvurunun anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.

21. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır.

22. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek nitelikte olsa bile Kanun’da belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).

23. Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür. Anayasal önem olarak adlandırılabilecek olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır (K.V., § 57).

24. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir (K.V., § 63). Anayasa’nın uygulanması açısından önem taşıma unsurunda ise Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).

25. Kişisel önemin bulunması koşulu ise -başvurucunun içinde bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilir (K.V., §§ 66, 67).

26. Somut olayda başvurucular, ödemelerine karar verilen toplam 629,20 TL yargılama giderinin mali durumlarına ciddi anlamda zarar verdiği ve kendileri için ne denli önemli olduğu hususunda bireysel başvuru formunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Başvurunun genel bir soruna işaret etmediği yahut Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından bir önem taşıdığının ortaya konulamadığı, tutarın da nispeten düşük olduğu gözetilerek başvurunun başvurucular açısından kişisel öneminin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.

27. Bu itibarla başvurunun Anayasa'nın yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucuların da önemli bir zarara uğramadığı sonucuna varılmıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

29. Başvurucular, bireysel başvuruya konu yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarından şikâyet etmektedir.

30. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ahmet Özdemir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2020/22393, 18/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı AHMET ÖZDEMİR VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2020/22393
Başvuru Tarihi 10/7/2020
Karar Tarihi 18/12/2024
Birleşen Başvurular 2020/22395, 2020/22397, 2020/22398, 2020/22399, 2020/22400, 2020/22403, 2020/22404, 2020/22408, 2020/22409, 2020/22411, 2020/22412, 2020/22420

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, toplu iş sözleşmesine (TİS) dayalı olarak açılan işçilik alacağı davasının kabulüne karar verilmesi üzerine başlatılan ilamlı icra takibinde alacak miktarının brüt değil net ücret üzerinden hesaplanması gerektiği belirtilerek yapılan icra şikâyetinde, ilamlı icraya konu edilen mahkeme kararlarının bozulmasına karar verildiği gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, başvurucular aleyhine harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesini nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesini nedeniyle ise makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Anayasal ve Kişisel Önemin Olmaması
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Kişi Bakımından Yetkisizlik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi