logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Süleyman Benzer [1.B.], B. No: 2020/23395, 18/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SÜLEYMAN BENZER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/23395)

 

Karar Tarihi: 18/4/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Mustafa Erdem ATLIHAN

Başvurucu

:

Süleyman BENZER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda infaz koruma memurları tarafından darbedilme ve bu olaya ilişkin olarak ceza soruşturmasının etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. İddiasına göre başvurucu, hükümlü olarak tek kişilik odada tutulduğu Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) 30/4/2019 tarihinde saat 10.00 sıralarında tutulduğu odanın havalandırma alanına çıkarılmıştır. Burada yürüyüş yaparken aynı havalandırma alanına pencereleri bakan ve süngerli oda olarak tabir edilen odaya alınan, kim olduğunu bilmediği birkaç kadın mahkûmun bağırışını duyan başvurucu, merakla kadınlara kim olduklarını ve neden buraya konulduklarını sormuş ancak bağırışlar devam ettiği için sesini duyuramamıştır. Bir süre sonra süngerli odaya alınan kadın mahkûmlar başvurucuya kim olduğunu ve saatin kaç olduğunu sormuş, başvurucu yanıt verdikten sonra yürümeye devam etmiştir. Saat 10.30 sıralarında havalandırma alanına beş altı infaz koruma memuru gelmiş, herhangi bir direnç göstermemesine rağmen kendisini uyarmadan kollarını arkasına doğru ters çevirmiş, tekme ve yumruk atıp hakaret ederek kendisini havalandırma alanından içeri almıştır. Talebi üzerine saat 12.00 gibi revire götürülmüş, revirde yedi ila on kadar infaz koruma memuru olduğunu görünce bu duruma itiraz etmiş, infaz koruma memurları hakaret etmiş, birkaç infaz koruma memuru kolunu ve boğazını sıkmıştır. Olayların kayda geçirilmesi talebi karşısında ise doktor ve revir odasındaki sağlık memuru sessiz kalmıştır.

3. Dört infaz koruma görevlisi başvuruya konu olay hakkında aynı gün bir tutanak tutmuştur. Bu tutanağa göre "..saat 10.35 sularında havalandırmada olan Süleyman Benzer, plastik odanın havalandırma tarafına bakan pencere demirlerine tırmanmış şekilde plastik odada bulunan A.Ç. P.B., H.A. ve N.A.'a yaptıkları eylemlerinde yanlarında olduğunu, eylemlerine devam etmelerini, kendilerine destek olacağını ve plastik odada kalanlarla birlikte slogan atarken görevli infaz koruma memurları tarafından fark edilerek havalandırması bitirilip koğuşuna götürülmek istendiğinde aktif direniş gösterip zorluk çıkartmıştır. Orantılı güç kullanılarak koğuşuna götürürken bu devlet bunun hesabını verecek, hepiniz şerefsizsiniz, sonuna kadar eylemlere destek vermeye devam edeceğini beyan etmiştir. Hükümlü Süleyman Benzer koğuşa alındıktan sonra da koğuş penceresinden aynı eylemlerine devam etmiştir."

4. Olay nedeniyle Ceza İnfaz Kurumunun başlattığı soruşturmada Disiplin Kurulu 7/5/2019 tarihli kararla "...Kurum görevlilerine karşı uygunsuz söz sarf etmek veya davranışta bulunma..." gerekçesiyle başvurucunun ücret karşılığı çalışılan işten 3 ay yoksun bırakma disiplin cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş, başvurucunun bu cezaya itirazı etmesi üzerine Düzce İnfaz Hâkimliği eylemin sabit olmadığı gerekçesiyle disiplin cezasının kaldırılmasına karar vermiştir. İnfaz Hâkimliğindeki beyanında başvurucu; sloganlara katılmadığını, sadece infaz koruma memurlarının havalandırma alanına gelip kendisine saldırdığında "Kahrolsun işkence" şeklinde slogan attığını belirtmiştir.

5. Başvurucunun olay nedeniyle hakkında verilen disiplin cezasına itirazını inceleyen Düzce İnfaz Hâkimliğine gönderilen ve Ceza İnfaz Kurumunca yazılan 15/5/2019 tarihli müzekkere cevabından olayın asıl yaşandığı yer olan tekli koğuşların havalandırma bahçesinde kamera sistemi olmadığı, dolayısıyla olaylara ilişkin kamera görüntüsü bulunmadığı anlaşılmıştır.

6. Ceza İnfaz Kurumu hekimi tarafından başvuru hakkında düzenlenen 30/4/2019 tarih ve 12.13 saatli genel adli muayene raporunda "muayene edenin şikayeti: her iki ayakta ağrı tarifliyor lezyon yok sol yanakta ağrı tarifliyor lezyon yok" notuna ve "muayene bulguları: boyun sağ kenarında kızarıklık mevcut 5x1 cm ön kolda abrazyon mevut darp cebir izine rastlanmamıştır basit tıbbi müdahale ile giderilebilir katii hekim raporudur." tespitine yer verilmiştir. Raporda başvurucunun da imzası mevcuttur.

7. Başvurucunun Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) verdiği şikâyet dilekçesi üzerine olay hakkında başlatılan soruşturma kapsamında Başsavcılık, kamera görüntülerini temin etmiştir. Bu görüntülere ilişkin alınan 16/7/2019 tarihli kamera çözüm raporunda görüntülerde sadece Ceza İnfaz Kurumunun koridorlarının olduğu, başvurucuya karşı uygulanan fiziki şiddete ya da başvurucunun direnç gösterdiğine dair bir tespitte bulunulmadığı belirtilmiştir. Rapora göre;

- Saat 10.02'de koğuşundan çıkarılan başvurucunun üzeri aranmış ve bir personel nezaretinde alt kata indirilerek saat 10.03'te havalandırmaya çıkarılmıştır.

- Saat 10.35'te iki personel nezaretinde üç personel havalandırma alanının kapısını açarak içeri girmiş ve başvurucuyu havalandırma alanından almıştır.

- İki personelin koluna girmesi suretiyle üst kata çıkardığı başvurucu saat 10.36'da koğuşuna yerleştirilmiştir.

- Koğuşundan çıkarılan başvurucu saat 12.01'de kendisine eşlik eden iki personelle birlikte muayene odasına girmiştir.

- Saat 12.02'de bir diğer personel muayene odasına girmiştir. Saat 12.03'te muayene odasının kapısı kapatılmıştır.

- Saat 12.13'te başvurucu, iki personel nezaretinde muayene odasından çıkarılarak koğuşuna yerleştirilmiştir.

8. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma neticesinde "Olay anına ilişkin kamera kayıtlarının yapılan incelemesi neticesinde düzenlenen kamera çözüm raporunda hükümlü Süleyman Benzer'e memurlarca kötü muamele, darp veya cebirde bulunulduğuna dair herhangi bir görüntü bulunmadığı,...tekli odada kalmakta olan ve havalandırma saati sırasında, havalandırma duvarına ve odasının penceresine tırmanmaya çalışan müşteki Süleyman Benzer'in aynı saatte ceza infaz kurumundaki süngerli odada bulunan ve slogan atan DHKPC'li kadın mahkumların eylemlerine destek vermeye çalıştığı, bu nedenle memurlarca kendisine müdahale edildiği, müştekinin vücudundaki lezyonların boyunda kızarıklık ve sol kolunda abrazyon şeklinde basit yaralanma olduğu, bu durumun da memurlarca müştekiye müdahale edilirken meydana geldiği ve memurlarca zor kullanma yetkisinin aşıldığı anlamına gelmeyeceği, bu nedenle müştekiye işkence yapıldığına dair, doktor raporu ve kamera kayıtlarıyla desteklenmeyen soyut iddialar dışında ilgili memurlar hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği anlaşılmış olmakla..." gerekçesiyle 2/12/2019 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.

9. Başvurucu, Başsavcılık kararına 23/1/2020 tarihli dilekçe ile itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu; alınan doktor raporunun infaz koruma memurlarının kendisine fiziksel şiddet uyguladığını ispat ettiğini ve infaz koruma memurlarına direndiğinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, kamera görüntüleri izlenirse memurlara direnmediğinin görüleceğini ileri sürmüştür. Başvurucunun itirazını Düzce 1. Sulh Ceza Hâkimliği 21/2/2020 tarihli kararıyla, ileri sürülen sebeplerin kararın kaldırılmasını gerektirir nitelikte olmadığını, verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğunu değerlendirerek reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya 21/6/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 21/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

11. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda görevli infaz koruma memurlarının sözlü ve fiziksel şiddetine uğradığını, Başsavcılığa verdiği şikâyet dilekçesi üzerine etkili bir soruşturma yürütülmediğini, kamera kayıtlarının toplanmadığını ifade ederek kötü muamele yasağının, ayrımcılık yasağının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadı hatırlatıldıktan sonra adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında bireysel başvuru formundaki iddialarını tekrar etmiştir.

12. Başvuru, kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutu kapsamında incelenmiştir. Başvurucunun ayrımcılık yasağına ilişkin olarak ileri sürdüğü iddia havalandırma hakkının kullandırılmamasıdır. Başvurucunun gerek başvuru formu gerekse suç ihbarı dilekçesi, etnik kökeni veya başka bir sebeple bu şekilde davranıldığına ilişkin bir iddia içermediğinden ve havalandırma alanından çıkarılmasında komşu odaya alınan diğer mahpusların slogan atma eylemine katılması gerekçesi dışında farklı bir sebep bulunduğunu destekleyici bir argüman ya da bilgi ve belge bulunmadığından ayrımcılık yasağı yönünden ayrıca inceleme yapılmasına lüzum görülmemiştir.

A. Kötü Muamele Yasağının Maddi Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda görevli infaz koruma memurlarının sözlü ve fiziksel şiddetine uğradığı gerekçesiyle başvuruda bulunmuştur.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Genel ilkeler için bkz. Cezmi Demir ve Diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014; Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45, 46.

16. Tutuklu ve hükümlüler ceza infaz kurumu yönetiminin sorumluluk ve kontrolüne tabidir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 91; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95; Serdar Avci, B. No: 2015/19474, 9/1/2020, § 56). Anayasa'nın 17. maddesinde ceza infaz kurumunda güvenliği sağlamak, düzeni korumak ve suç işlenmesini önlemek için güç kullanımı yasaklanmamaktadır. Ancak bu kapsamda sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde, aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).

17. Başvurucu 30/4/2019 tarihinde infaz koruma memurlarınca darbedildiğini, hakaret ve tehdit edildiğini ileri sürmüştür. Aynı gün başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporunda başvurucunun boyun sağ kenarında 5x1 cm ebadında kızarıklık ve sol ön kolda sıyrık tespit edildiği ifade edilmiştir. Bir kişinin devletin gözetim ve denetimi altında bulunduğu bir zaman diliminde yaralandığının tespit edilmesi hâlinde yaralanmanın nasıl oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir (Cezmi Demir ve Diğerleri, § 94; Sinan Işık, B. No: 2013/2482, 13/4/2016, § 87; Ali Ulvi Altunelli, B. No: 2014/11172, 12/6/2018, § 63). Bu yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmemesi kötü muamele yasağının maddi boyutu açısından devleti sorumluluktan kurtarmayacaktır.

18. Olayın yaşandığı yer olan tekli koğuşların havalandırma bahçesini gösteren bir kamera olmadığından ve başvurucu ile infaz koruma memurları dışında olayın bir tanığı da bulunmadığından, infaz koruma memurlarının başvurucuya müdahalesinin şeklinin ve boyutunun belirlenebilmesi için başvurucunun anlatımı ile infaz koruma memurlarının düzenlediği tutanağın dikkate alınması gerekir.

19. Başvurucu, havalandırma alanında yürüyüş yapmaktayken bu alana bakan, pencereleri olan süngerli odaya koyulan mahpusların bağırışlarını işitmesi üzerine insani bir merakla onlarla konuşmaya çalıştığını, kesinlikle slogan atma eylemine katılmadığını, bir süre sonra havalandırma alanına gelen beş altı infaz koruma memurunun uyarmadan, kendisine saldırılarak kollarını arkasına doğru ters çevirdiğini, tekme, yumruk attıklarını ve hakaret ettiklerini iddia etmiştir. Başvurucu; direnmediğini, kendisine fiziki şiddet uygulandıktan sonra sadece "Kahrolsun işkence." şeklinde slogan attığını savunmuştur. Olay nedeniyle infaz koruma memurlarınca düzenlenen tutanakta ise başvurucunun süngerli odaya alınan mahpuslarla birlikte slogan attığının fark edilmesi üzerine koğuşuna götürülmesi için havalandırma alanına giren infaz koruma memurlarına aktif direniş gösterip zorluk çıkarmış olduğu ifade edilmiştir.

20. Bu durumda olaya ilişkin yegane iki veri arasında farklılık söz konusudur. Soruşturma makamınca değerlendirilen kamera görüntüleri ve başvurucunun vücudundaki iz ve emarelerin niteliği neticesinde dört infaz koruma memuru tarafından düzenlenen tutanak başvurucu beyanına üstün tutularak başvurucunun koğuşuna götürülmek istenmesine direndiği sonucuna ulaşılmıştır. Kamera görüntülerinde başvurucunun iki personel tarafından kollarına girilmek suretiyle koğuşuna götürülmesi ve kendisinin de olay anında "Kahrolsun işkence." şeklinde slogan attığını kabul etmesi birlikte değerlendirildiğinde Başsavcılığın ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığı değerlendirilmiştir. Bu hâlde başvurucunun alınan tedbire direnmesi nedeniyle somut olayda infaz görevlilerince zor kullanmanın kaçınılmaz hâle geldiği kamu makamlarınca ortaya konulmuştur.

21. Bu aşamadan sonra kötü muamele yasağının ihlal edilmemesi bakımından kullanılan gücün orantılı olması şartı aranmaktadır. Koğuşuna gitmemekte direnen başvurucunun basit tıbbi müdahale ile giderilecek düzeyde yaralanmasının ağırlığı da dikkate alındığında sadece boynunda kızarıklık ve sol ön kolunda sıyrık oluşturacak nitelikte olan ve kamera görüntülerine göre bir dakikadan daha az süren müdahalede (Saat 10.35'de iki personel nezaretinde başka üç personel tarafından havalandırma alanının kapısı açılarak içeri girilmiş, başvurucu havalandırma alanından alınmış ve saat 10.36'da koğuşuna yerleştirilmiştir.) kullanılan gücün orantılı olduğu sonucuna varılmıştır.

22. Diğer taraftan başvurucu götürüldüğü revir muayene odasındaki infaz koruma memurlarının kolunu ve boğazını sıktığını, bu eylemlere tanıklık eden doktor ve sağlık memurunun ise talebine rağmen rapora buna ilişkin bir kayıt düşmediklerini iddia etmişse de başvurucunun da imza etmiş olduğu gerçeği yansıtmadığını iddia ettiği bu doktor raporuna itiraz ettiğine, yeniden rapor düzenlenmesi yönünde talepte bulunduğuna dair bir bilgi/belge de bulunmadığı görülmüştür.

23. Başvurucunun sadece boynunda kızarıklık ve sol ön kolunda sıyrık olduğunun tespit edildiği tıbbi raporun başvurucunun fiziksel şiddete ilişkin (tokat, yumruk, tekme) beyanlarıyla örtüştüğü de söylenemeyecektir.

24. Başvurucu, fiziksel şiddet yanında infaz koruma memurlarının sözlü şiddetine de uğradığını iddia etmiş ancak soruşturma veya başvuru sürecinde kim tarafından, ne şekilde hakarete uğradığını veya tehdit edildiğini açıklamamıştır. Ayrıca kamera kayıtlarında ses kaydı bulunmadığından infaz görevlileri ile başvurucu arasında geçen konuşmalar kaydedilememiştir. İnfaz görevlilerinin sözlü şiddete başvurduğuna ilişkin somut delil bulunmadığı soruşturma makamınca değerlendirilmiştir. Başvurucunun bireysel başvuru aşamasında da sözlü şiddete ilişkin somut açıklamalarda bulunmadığı gibi soruşturma dosyasında bulunmayan farklı bir delil sunmadığı da görülmüştür. Bu durumda sözlü şiddet iddiası yönünden de soruşturma makamınca ulaşılan sonuçtan farklı bir sonuca ulaşmayı gerektiren bir olgu tespit edilmemiştir.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının Usul Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia

26. Başvurucu, infaz görevlilerinin kötü muamelesine maruz kalmasına rağmen ceza soruşturmasının etkili yürütülmediğinden şikâyet etmiştir.

27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

28. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün usule ilişkin bir boyutu bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve karıştıkları olaylarda kamu görevlilerinin ya da kurumlarının kendi sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve Diğerleri, § 110).

29. Buna göre bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde -Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Bu mümkün olmazsa bu madde sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).

30. Yürütülecek ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için soruşturma makamları resen harekete geçerek olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamalıdır. Dolayısıyla kötü muamele iddialarının gerektirdiği soruşturma bağımsız bir şekilde hızlı ve derinlikli yürütülmelidir. Diğer bir ifadeyle yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışmalı; soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Cezmi Demir ve Diğerleri, § 114). Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, bağımsız biçimde kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi, bir bütün olarak etkili olması gerekir (Cezmi Demir ve Diğerleri, § 116).

31. Olay günü başvurucu hakkında Ceza İnfaz Kurumu Hekimliği tarafından sağlık raporu düzenlenerek başvurucunun yaralandığı tespit edilmiştir. Başvurucunun şikâyeti üzerine infaz görevlileri hakkında derhâl ceza soruşturması başlatılarak kamera görüntüleri temin edilmiş, görüntüler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Olay günü yaşananların bütün olarak değerlendirilebilmesi amacıyla başvurucu hakkında yapılan disiplin soruşturmasının dosyası Ceza İnfaz Kurumundan getirtilmiştir. Dolayısıyla Başsavcılık tarafından makul özenle soruşturmanın tamamlandığı, olayın aydınlatılması bakımından ciddiyetle araştırma yapıldığı söylenebilir.

32. Öte yandan başvurucunun etkili bir soruşturma yapılmadığını savunurken toplanması gerektiği hâlde Başsavcılıkça toplanmadığını söylediği tek somut delil havalandırma alanına ait kamera görüntülerinin izlenmemiş olduğudur ki bu alanda kurulu bir kamera sistemi olmadığı sabittir (bkz. § 5). Bunun dışında ise başvurucunun toplanmadığını ileri sürdüğü başkaca somut delil yoktur.

33. Bir diğer husus toplanan delillerin soruşturma ve yargı makamlarınca değerlendirilmesi ve soruşturmanın tamamlanma süresidir. Somut olayda yaklaşık yedi ayda süren soruşturmanın makul sürede tamamlandığı değerlendirilmiştir.

34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Süleyman Benzer [1.B.], B. No: 2020/23395, 18/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı SÜLEYMAN BENZER
Başvuru No 2020/23395
Başvuru Tarihi 21/7/2020
Karar Tarihi 18/4/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda infaz koruma memurları tarafından darbedilme ve bu olaya ilişkin olarak ceza soruşturmasının etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi