TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN BENZER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/23395)
|
|
Karar Tarihi: 18/4/2024
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Mustafa Erdem ATLIHAN
|
Başvurucu
|
:
|
Süleyman BENZER
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda infaz koruma memurları
tarafından darbedilme ve bu olaya ilişkin olarak ceza soruşturmasının etkili
yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
2. İddiasına göre başvurucu, hükümlü olarak tek kişilik
odada tutulduğu Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu)
30/4/2019 tarihinde saat 10.00 sıralarında tutulduğu odanın havalandırma
alanına çıkarılmıştır. Burada yürüyüş yaparken aynı havalandırma alanına
pencereleri bakan ve süngerli oda olarak tabir edilen odaya alınan, kim
olduğunu bilmediği birkaç kadın mahkûmun bağırışını duyan başvurucu, merakla
kadınlara kim olduklarını ve neden buraya konulduklarını sormuş ancak
bağırışlar devam ettiği için sesini duyuramamıştır. Bir süre sonra süngerli
odaya alınan kadın mahkûmlar başvurucuya kim olduğunu ve saatin kaç olduğunu
sormuş, başvurucu yanıt verdikten sonra yürümeye devam etmiştir. Saat 10.30
sıralarında havalandırma alanına beş altı infaz koruma memuru gelmiş, herhangi
bir direnç göstermemesine rağmen kendisini uyarmadan kollarını arkasına doğru
ters çevirmiş, tekme ve yumruk atıp hakaret ederek kendisini havalandırma
alanından içeri almıştır. Talebi üzerine saat 12.00 gibi revire götürülmüş,
revirde yedi ila on kadar infaz koruma memuru olduğunu görünce bu duruma itiraz
etmiş, infaz koruma memurları hakaret etmiş, birkaç infaz koruma memuru kolunu
ve boğazını sıkmıştır. Olayların kayda geçirilmesi talebi karşısında ise doktor
ve revir odasındaki sağlık memuru sessiz kalmıştır.
3. Dört infaz koruma görevlisi başvuruya konu olay
hakkında aynı gün bir tutanak tutmuştur. Bu tutanağa göre "..saat 10.35
sularında havalandırmada olan Süleyman Benzer, plastik odanın havalandırma
tarafına bakan pencere demirlerine tırmanmış şekilde plastik odada bulunan A.Ç.
P.B., H.A. ve N.A.'a yaptıkları eylemlerinde yanlarında olduğunu, eylemlerine
devam etmelerini, kendilerine destek olacağını ve plastik odada kalanlarla
birlikte slogan atarken görevli infaz koruma memurları tarafından fark edilerek
havalandırması bitirilip koğuşuna götürülmek istendiğinde aktif direniş
gösterip zorluk çıkartmıştır. Orantılı güç kullanılarak koğuşuna götürürken bu
devlet bunun hesabını verecek, hepiniz şerefsizsiniz, sonuna kadar eylemlere
destek vermeye devam edeceğini beyan etmiştir. Hükümlü Süleyman Benzer koğuşa
alındıktan sonra da koğuş penceresinden aynı eylemlerine devam etmiştir."
4. Olay nedeniyle Ceza İnfaz Kurumunun başlattığı
soruşturmada Disiplin Kurulu 7/5/2019 tarihli kararla "...Kurum
görevlilerine karşı uygunsuz söz sarf etmek veya davranışta bulunma..."
gerekçesiyle başvurucunun ücret karşılığı çalışılan işten 3 ay yoksun bırakma
disiplin cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş, başvurucunun bu cezaya
itirazı etmesi üzerine Düzce İnfaz Hâkimliği eylemin sabit olmadığı
gerekçesiyle disiplin cezasının kaldırılmasına karar vermiştir. İnfaz
Hâkimliğindeki beyanında başvurucu; sloganlara katılmadığını, sadece infaz
koruma memurlarının havalandırma alanına gelip kendisine saldırdığında "Kahrolsun
işkence" şeklinde slogan attığını belirtmiştir.
5. Başvurucunun olay nedeniyle hakkında verilen disiplin
cezasına itirazını inceleyen Düzce İnfaz Hâkimliğine gönderilen ve Ceza İnfaz
Kurumunca yazılan 15/5/2019 tarihli müzekkere cevabından olayın asıl yaşandığı
yer olan tekli koğuşların havalandırma bahçesinde kamera sistemi olmadığı,
dolayısıyla olaylara ilişkin kamera görüntüsü bulunmadığı anlaşılmıştır.
6. Ceza İnfaz Kurumu hekimi tarafından başvuru hakkında
düzenlenen 30/4/2019 tarih ve 12.13 saatli genel adli muayene raporunda "muayene
edenin şikayeti: her iki ayakta ağrı tarifliyor lezyon yok sol yanakta ağrı
tarifliyor lezyon yok" notuna ve "muayene bulguları:
boyun sağ kenarında kızarıklık mevcut 5x1 cm ön kolda abrazyon mevut darp cebir
izine rastlanmamıştır basit tıbbi müdahale ile giderilebilir katii hekim
raporudur." tespitine yer verilmiştir. Raporda başvurucunun da imzası
mevcuttur.
7. Başvurucunun Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına
(Başsavcılık) verdiği şikâyet dilekçesi üzerine olay hakkında başlatılan
soruşturma kapsamında Başsavcılık, kamera görüntülerini temin etmiştir. Bu
görüntülere ilişkin alınan 16/7/2019 tarihli kamera çözüm raporunda
görüntülerde sadece Ceza İnfaz Kurumunun koridorlarının olduğu, başvurucuya
karşı uygulanan fiziki şiddete ya da başvurucunun direnç gösterdiğine dair bir
tespitte bulunulmadığı belirtilmiştir. Rapora göre;
- Saat 10.02'de koğuşundan çıkarılan başvurucunun üzeri
aranmış ve bir personel nezaretinde alt kata indirilerek saat 10.03'te
havalandırmaya çıkarılmıştır.
- Saat 10.35'te iki personel nezaretinde üç personel
havalandırma alanının kapısını açarak içeri girmiş ve başvurucuyu havalandırma
alanından almıştır.
- İki personelin koluna girmesi suretiyle üst kata
çıkardığı başvurucu saat 10.36'da koğuşuna yerleştirilmiştir.
- Koğuşundan çıkarılan başvurucu saat 12.01'de kendisine
eşlik eden iki personelle birlikte muayene odasına girmiştir.
- Saat 12.02'de bir diğer personel muayene odasına
girmiştir. Saat 12.03'te muayene odasının kapısı kapatılmıştır.
- Saat 12.13'te başvurucu, iki personel nezaretinde
muayene odasından çıkarılarak koğuşuna yerleştirilmiştir.
8. Başsavcılık, yürüttüğü soruşturma neticesinde "Olay
anına ilişkin kamera kayıtlarının yapılan incelemesi neticesinde düzenlenen
kamera çözüm raporunda hükümlü Süleyman Benzer'e memurlarca kötü muamele, darp
veya cebirde bulunulduğuna dair herhangi bir görüntü bulunmadığı,...tekli odada
kalmakta olan ve havalandırma saati sırasında, havalandırma duvarına ve
odasının penceresine tırmanmaya çalışan müşteki Süleyman Benzer'in aynı saatte
ceza infaz kurumundaki süngerli odada bulunan ve slogan atan DHKPC'li kadın
mahkumların eylemlerine destek vermeye çalıştığı, bu nedenle memurlarca
kendisine müdahale edildiği, müştekinin vücudundaki lezyonların boyunda
kızarıklık ve sol kolunda abrazyon şeklinde basit yaralanma olduğu, bu durumun
da memurlarca müştekiye müdahale edilirken meydana geldiği ve memurlarca zor
kullanma yetkisinin aşıldığı anlamına gelmeyeceği, bu nedenle müştekiye işkence
yapıldığına dair, doktor raporu ve kamera kayıtlarıyla desteklenmeyen soyut
iddialar dışında ilgili memurlar hakkında kamu davası açılması için yeterli
şüphe oluşturacak delil elde edilemediği anlaşılmış olmakla..." gerekçesiyle
2/12/2019 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
9. Başvurucu, Başsavcılık kararına 23/1/2020 tarihli
dilekçe ile itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu; alınan doktor
raporunun infaz koruma memurlarının kendisine fiziksel şiddet uyguladığını
ispat ettiğini ve infaz koruma memurlarına direndiğinin kabul edilmesinin
hatalı olduğunu, kamera görüntüleri izlenirse memurlara direnmediğinin
görüleceğini ileri sürmüştür. Başvurucunun itirazını Düzce 1. Sulh Ceza
Hâkimliği 21/2/2020 tarihli kararıyla, ileri sürülen sebeplerin kararın
kaldırılmasını gerektirir nitelikte olmadığını, verilen kararın usul ve kanuna
uygun olduğunu değerlendirerek reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya 21/6/2020
tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 21/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
11. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda görevli infaz koruma
memurlarının sözlü ve fiziksel şiddetine uğradığını, Başsavcılığa verdiği
şikâyet dilekçesi üzerine etkili bir soruşturma yürütülmediğini, kamera
kayıtlarının toplanmadığını ifade ederek kötü muamele yasağının, ayrımcılık
yasağının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet
Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadı
hatırlatıldıktan sonra adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçtan
ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığı ifade edilmiştir. Başvurucu,
Bakanlık görüşüne karşı cevabında bireysel başvuru formundaki iddialarını
tekrar etmiştir.
12. Başvuru, kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutu
kapsamında incelenmiştir. Başvurucunun ayrımcılık yasağına ilişkin olarak ileri
sürdüğü iddia havalandırma hakkının kullandırılmamasıdır. Başvurucunun gerek
başvuru formu gerekse suç ihbarı dilekçesi, etnik kökeni veya başka bir sebeple
bu şekilde davranıldığına ilişkin bir iddia içermediğinden ve havalandırma
alanından çıkarılmasında komşu odaya alınan diğer mahpusların slogan atma
eylemine katılması gerekçesi dışında farklı bir sebep bulunduğunu destekleyici
bir argüman ya da bilgi ve belge bulunmadığından ayrımcılık yasağı yönünden
ayrıca inceleme yapılmasına lüzum görülmemiştir.
A. Kötü Muamele
Yasağının Maddi Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda görevli infaz koruma
memurlarının sözlü ve fiziksel şiddetine uğradığı gerekçesiyle başvuruda
bulunmuştur.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Genel ilkeler için bkz. Cezmi Demir ve Diğerleri,
B. No: 2013/293, 17/7/2014; Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018,
§§ 45, 46.
16. Tutuklu ve hükümlüler ceza infaz kurumu yönetiminin
sorumluluk ve kontrolüne tabidir (S.D., B. No: 2013/3017,
16/12/2015, §§ 89, 91; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No:
2013/8137, 20/4/2016, § 95; Serdar Avci, B. No: 2015/19474, 9/1/2020, §
56). Anayasa'nın 17. maddesinde ceza infaz kurumunda güvenliği sağlamak, düzeni
korumak ve suç işlenmesini önlemek için güç kullanımı yasaklanmamaktadır. Ancak
bu kapsamda sınırları belli bazı durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece
kaçınılmaz hâllerde, aşırı olmaması koşuluyla güvenlik güçleri tarafından
fiziksel güce başvurulmasının kötü muamele olmadığı kabul edilmektedir (Ali
Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).
17. Başvurucu 30/4/2019 tarihinde infaz koruma memurlarınca
darbedildiğini, hakaret ve tehdit edildiğini ileri sürmüştür. Aynı gün
başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporunda başvurucunun boyun sağ
kenarında 5x1 cm ebadında kızarıklık ve sol ön kolda sıyrık tespit edildiği
ifade edilmiştir. Bir kişinin devletin gözetim ve denetimi altında bulunduğu
bir zaman diliminde yaralandığının tespit edilmesi hâlinde yaralanmanın nasıl
oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir (Cezmi
Demir ve Diğerleri, § 94; Sinan Işık, B. No: 2013/2482, 13/4/2016, §
87; Ali Ulvi Altunelli, B. No: 2014/11172, 12/6/2018, § 63). Bu
yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmemesi kötü muamele yasağının maddi
boyutu açısından devleti sorumluluktan kurtarmayacaktır.
18. Olayın yaşandığı yer olan tekli koğuşların havalandırma
bahçesini gösteren bir kamera olmadığından ve başvurucu ile infaz koruma
memurları dışında olayın bir tanığı da bulunmadığından, infaz koruma
memurlarının başvurucuya müdahalesinin şeklinin ve boyutunun belirlenebilmesi
için başvurucunun anlatımı ile infaz koruma memurlarının düzenlediği tutanağın
dikkate alınması gerekir.
19. Başvurucu, havalandırma alanında yürüyüş yapmaktayken
bu alana bakan, pencereleri olan süngerli odaya koyulan mahpusların
bağırışlarını işitmesi üzerine insani bir merakla onlarla konuşmaya
çalıştığını, kesinlikle slogan atma eylemine katılmadığını, bir süre sonra
havalandırma alanına gelen beş altı infaz koruma memurunun uyarmadan, kendisine
saldırılarak kollarını arkasına doğru ters çevirdiğini, tekme, yumruk attıklarını
ve hakaret ettiklerini iddia etmiştir. Başvurucu; direnmediğini, kendisine
fiziki şiddet uygulandıktan sonra sadece "Kahrolsun işkence."
şeklinde slogan attığını savunmuştur. Olay nedeniyle infaz koruma memurlarınca
düzenlenen tutanakta ise başvurucunun süngerli odaya alınan mahpuslarla
birlikte slogan attığının fark edilmesi üzerine koğuşuna götürülmesi için
havalandırma alanına giren infaz koruma memurlarına aktif direniş gösterip
zorluk çıkarmış olduğu ifade edilmiştir.
20. Bu durumda olaya ilişkin yegane iki veri arasında
farklılık söz konusudur. Soruşturma makamınca değerlendirilen kamera
görüntüleri ve başvurucunun vücudundaki iz ve emarelerin niteliği neticesinde
dört infaz koruma memuru tarafından düzenlenen tutanak başvurucu beyanına üstün
tutularak başvurucunun koğuşuna götürülmek istenmesine direndiği sonucuna
ulaşılmıştır. Kamera görüntülerinde başvurucunun iki personel tarafından
kollarına girilmek suretiyle koğuşuna götürülmesi ve kendisinin de olay anında "Kahrolsun
işkence." şeklinde slogan attığını kabul etmesi birlikte
değerlendirildiğinde Başsavcılığın ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir
neden bulunmadığı değerlendirilmiştir. Bu hâlde başvurucunun alınan tedbire
direnmesi nedeniyle somut olayda infaz görevlilerince zor kullanmanın kaçınılmaz
hâle geldiği kamu makamlarınca ortaya konulmuştur.
21. Bu aşamadan sonra kötü muamele yasağının ihlal
edilmemesi bakımından kullanılan gücün orantılı olması şartı aranmaktadır.
Koğuşuna gitmemekte direnen başvurucunun basit tıbbi müdahale ile giderilecek
düzeyde yaralanmasının ağırlığı da dikkate alındığında sadece boynunda
kızarıklık ve sol ön kolunda sıyrık oluşturacak nitelikte olan ve kamera
görüntülerine göre bir dakikadan daha az süren müdahalede (Saat 10.35'de iki
personel nezaretinde başka üç personel tarafından havalandırma alanının kapısı
açılarak içeri girilmiş, başvurucu havalandırma alanından alınmış ve saat
10.36'da koğuşuna yerleştirilmiştir.) kullanılan gücün orantılı olduğu sonucuna
varılmıştır.
22. Diğer taraftan başvurucu götürüldüğü revir muayene
odasındaki infaz koruma memurlarının kolunu ve boğazını sıktığını, bu eylemlere
tanıklık eden doktor ve sağlık memurunun ise talebine rağmen rapora buna
ilişkin bir kayıt düşmediklerini iddia etmişse de başvurucunun da imza etmiş
olduğu gerçeği yansıtmadığını iddia ettiği bu doktor raporuna itiraz ettiğine,
yeniden rapor düzenlenmesi yönünde talepte bulunduğuna dair bir bilgi/belge de
bulunmadığı görülmüştür.
23. Başvurucunun sadece boynunda kızarıklık ve sol ön
kolunda sıyrık olduğunun tespit edildiği tıbbi raporun başvurucunun fiziksel
şiddete ilişkin (tokat, yumruk, tekme) beyanlarıyla örtüştüğü de
söylenemeyecektir.
24. Başvurucu, fiziksel şiddet yanında infaz koruma
memurlarının sözlü şiddetine de uğradığını iddia etmiş ancak soruşturma veya
başvuru sürecinde kim tarafından, ne şekilde hakarete uğradığını veya tehdit
edildiğini açıklamamıştır. Ayrıca kamera kayıtlarında ses kaydı bulunmadığından
infaz görevlileri ile başvurucu arasında geçen konuşmalar kaydedilememiştir.
İnfaz görevlilerinin sözlü şiddete başvurduğuna ilişkin somut delil bulunmadığı
soruşturma makamınca değerlendirilmiştir. Başvurucunun bireysel başvuru
aşamasında da sözlü şiddete ilişkin somut açıklamalarda bulunmadığı gibi
soruşturma dosyasında bulunmayan farklı bir delil sunmadığı da görülmüştür. Bu
durumda sözlü şiddet iddiası yönünden de soruşturma makamınca ulaşılan sonuçtan
farklı bir sonuca ulaşmayı gerektiren bir olgu tespit edilmemiştir.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde
güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilmediğine
karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele
Yasağının Usul Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucu, infaz görevlilerinin kötü muamelesine
maruz kalmasına rağmen ceza soruşturmasının etkili yürütülmediğinden şikâyet
etmiştir.
27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
28. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma
hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün usule ilişkin bir boyutu
bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve
ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa
cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek
durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları
önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve karıştıkları
olaylarda kamu görevlilerinin ya da kurumlarının kendi sorumlulukları altında
meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve
Diğerleri, § 110).
29. Buna göre bireyin bir devlet görevlisi tarafından
hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir
muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması
hâlinde -Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri”
kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında-
etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu soruşturma,
sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli
olmalıdır. Bu mümkün olmazsa bu madde sahip olduğu öneme rağmen pratikte
etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî
dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını
istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, B. No: 2012/969,
18/9/2013, § 25).
30. Yürütülecek ceza soruşturmaları, sorumluların
tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli
olmalıdır. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için
soruşturma makamları resen harekete geçerek olayı aydınlatabilecek ve sorumluların
tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamalıdır. Dolayısıyla kötü muamele
iddialarının gerektirdiği soruşturma bağımsız bir şekilde hızlı ve derinlikli
yürütülmelidir. Diğer bir ifadeyle yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle
öğrenmeye çalışmalı; soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek
için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Cezmi Demir ve
Diğerleri, § 114). Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, bağımsız
biçimde kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi, bir bütün
olarak etkili olması gerekir (Cezmi Demir ve Diğerleri, § 116).
31. Olay günü başvurucu hakkında Ceza İnfaz Kurumu
Hekimliği tarafından sağlık raporu düzenlenerek başvurucunun yaralandığı tespit
edilmiştir. Başvurucunun şikâyeti üzerine infaz görevlileri hakkında derhâl
ceza soruşturması başlatılarak kamera görüntüleri temin edilmiş, görüntüler
üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Olay günü yaşananların bütün
olarak değerlendirilebilmesi amacıyla başvurucu hakkında yapılan disiplin
soruşturmasının dosyası Ceza İnfaz Kurumundan getirtilmiştir. Dolayısıyla
Başsavcılık tarafından makul özenle soruşturmanın tamamlandığı, olayın
aydınlatılması bakımından ciddiyetle araştırma yapıldığı söylenebilir.
32. Öte yandan başvurucunun etkili bir soruşturma
yapılmadığını savunurken toplanması gerektiği hâlde Başsavcılıkça
toplanmadığını söylediği tek somut delil havalandırma alanına ait kamera
görüntülerinin izlenmemiş olduğudur ki bu alanda kurulu bir kamera sistemi
olmadığı sabittir (bkz. § 5). Bunun dışında ise başvurucunun toplanmadığını
ileri sürdüğü başkaca somut delil yoktur.
33. Bir diğer husus toplanan delillerin soruşturma ve
yargı makamlarınca değerlendirilmesi ve soruşturmanın tamamlanma süresidir.
Somut olayda yaklaşık yedi ayda süren soruşturmanın makul sürede tamamlandığı
değerlendirilmiştir.
34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde
güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edilmediğine
karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul boyutunun İHLAL
EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 18/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.