TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSA KARTAL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/26513)
Karar Tarihi: 20/6/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Muzaffer KORKMAZ
Başvurucu
Musa KARTAL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle hapis cezası verilen ve kovuşturması devam eden başvurucu hakkında 2011 yılında yapılan Komiser Yardımcılığı Sınavı'nın sorularını FETÖ/PDY aracılığıyla önceden aldığı ve anılan memuriyete yerleştiği iddiasıyla yeni bir ceza soruşturması başlatılmıştır. Gözaltına alınan başvurucu, üzerine atılı resmî belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından tutuklanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edilmiştir.
3. Hâkimlik, 9/5/2017 tarihli bilirkişi raporunda başvurucunun sınavda kopya çekmiş olabileceğine dair tespite ve S.Ç. adlı tanığın başvurucunun sınav sorularını önceden gördüğüne ilişkin beyanına dayalı olarak başvurucunun isnat edilen suçlardan tutuklanmasına karar vermiştir.
4. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 11/10/2019 tarihli iddianame ile resmî belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması istemiyle başvurucu hakkında aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.
5. İddianameyi kabul eden Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) müteaddit defa başvurucunun tutukluluk durumunu incelemiş ve son olarak 11/6/2020 tarihli duruşmada başvurucunun tutukluluğunun devamına karar vermiştir.
6. Başvurucunun karara itirazı Antalya 9. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 29/6/2020 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
7. Bu karar başvurucuya 23/7/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 24/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Mahkeme 22/9/2020 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine ve hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve haftanın belirli günü kolluk birimine imza verme şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir.
9. Yargılama süreci sonucunda 11/6/2021 tarihinde yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun beraatine karar verilmiştir.
10. Anılan karara karşı Başsavcılık istinaf kanun yoluna başvurmuş olup istinaf talebinin reddiyle karar 7/12/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
11. Komisyon tarafından başvurucunun adli yardım talebi kabul edilmiş ve bu kararda incelenen şikâyetler haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, başvuruya konu şikâyetler yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. İNCELEME VE GEREKÇE
A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
12. Başvurucu; suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, tutuklama kararının ve bu karara itirazı üzerine verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararın gerekçe içermediğini belirterek ölçülü olmayan tedbir nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
13. Bakanlık görüşünde; anılan şikâyetle ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. ve 142. maddelerinde öngörülen kanun yolu tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı ileri sürülmüştür. Anılan iddianın esasına ilişkin yapılan değerlendirmede ise başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının bulunduğu, tutuklama kararında atıf yapılan delillerin kuvvetli suç şüphesi oluşturduğu, başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacı içerdiği ve tutuklamanın ölçülü olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.
14. Başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
15. Anayasa Mahkemesi tutuklamaya konu davanın kesinleşmiş olması hâlinde başvurucuların tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiasına yönelik olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında tazminat davası açabileceğini belirtmiş ve anılan iddiayı başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Reşat Ertan, B. No: 2013/5700, 15/4/2015, § 26; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, § 34; Eyyüp Güneş [GK], B. No: 2017/28308, 21/10/2021, § 88; Murat Ağırel ve diğerleri [GK], B. No: 2020/11655, 7/4/2022, §§ 23-26). Somut olayda da kesinleşmiş bir hüküm bulunduğundan başvurucunun tutuklama tedbiri açısından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen tazminat yolunu tükettikten sonra bireysel başvuru yapabileceği görülmektedir.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia
17. Başvurucu, uzun süre tutuklu kalması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 22/9/2020 tarihinde tahliye edilen başvurucu yönünden anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.