TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA TAKYAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2020/27974)
|
|
Karar Tarihi:15/12/2021
|
R.G. Tarih ve Sayı: 21/1/2022-31726
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Fatma Burcu NACAR YÜCE
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa TAKYAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli
serbestlik tedbirinden yararlanma taleplerinin reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 24/8/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından yapılan inceleme sonunda
başvurucunun adli yardım talebi kabul edilerek kişi özgürlüğü ve güvenliği
hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarıyla ilgili olarak
11/2/2021 tarihinde açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul
edilmezlik kararı verilmiştir.
5. Komisyonca adil yargılanma hakkına ilişkin iddiaların
incelemesinin ise Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
8. Birinci Bölüm tarafından 26/5/2021 tarihinde yapılan
toplantıda, niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması
gerekli görüldüğünden başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 28.
maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütüne üye olma
suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edilmiş ve cezası 7/6/2018 tarihinde
kesinleşmiştir.
11. Başvurucunun ilgili mevzuata göre bihakkın tahliye
tarihi 17/11/2022, koşullu salıverilme tarihi ise 26/4/2021'dir.
12. Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda cezası infaz
edilen başvurucu, koşullu salıverilme tarihine bir yıl kala 27/4/2020 tarihinde
açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve kalan cezasının denetimli serbestlik
tedbiri uygulanarak infaz edilmesi talebinde bulunmuştur.
13. Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare
ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (İdare ve Gözlem Kurulu) 30/4/2020 tarihli kararı
ile başvurucunun talebini reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"...Adı geçenin kurumumuza geldiği
tarihten itibaren terör hükümlü ve tutukluların bulunduğu C-2 Koğuşunda
kaldığı, kaldığı süre içerisinde örgütten ayrıldığına dair bir talebinin
olmadığı gibi bu günü kadar Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma (FETÖ/PDY) suçundan
hükümlü ve tutuklular ile birlikte kaldığı, kurum idaresine bugüne kadar
örgütle bağlantısı olmadığına dair somut bir olay, bilgi ve belge sunmadığı,
koğuşların yatakhane bölümü güvenlik kamerası ile kontrol edilemediği, terör
suçluların tekli koğuşlara ayrılma taleplerin olması halinde kurumumuzun fiziki
konumu itibari ile tekli odalarının olmadığı, tekli oda açılsa bile bunun
örgütten ayrılma anlamına da gelmeyeceği terör hükümlüsünün koşullu salıverme
tarihi 1 Yıl'dan aşağı kaldığından cezaevinden çıkmak için bu yolu denediği
hükümlü hakkında yapılan gözlem ve değerlendirmede örgütten ayrıldığına dair
kanaate varılmadığından Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Şartlarını Taşımadığı,
Açık hakkı olmayanların denetim hakkından da faydalanamadığından Hükümlü
MUSTAFA TAKYAN' ın denetimli serbestlikten yararlanma talebinin
reddine...[karar
verildi.]"
14. Başvurucu yeniden denetimli serbestlik talebinde
bulunmuş, İdare ve Gözlem Kurulu 28/5/2020 tarihli kararı ile başvurucunun
talebini reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Silahlı Terör Örgüt suçundan
Hükümlü Mustafa TAKYAN'ın öngörülen gözlem süresinde; Bağımsız koğuşa geçme
talebi ve iyileştirme kapsamında 27/04/2016 tarihinden 28/05/2020 tarihine
kadar olan muhtelif tarihlerde kendisi ile bireysel görüşme talebinde
bulunmadığından bireysel görüşme yapılmadığı,
Adı geçenin, gerek mahkeme aşamasında,
gerekse sonrasında istihbari bilgi paylaşımı, etkin pişmanlık talebi vb. beyanı
olmadığı, idareye başvurduğu dilekçelerinde C-4 koğuşunda bulunan diğer Silahlı
Terör Örgütü (fetö/pdy) suçundan hükümlü ve tutukluların koğuş ortamında
arkadaşları ile iyi anlaştığını, bir sorununun olmadığını beyan ettiği, terör
suçlusu hükümlü ve tutukluların koğuşlarında sorun olmadığı, birbirleri ile
anlaştıkları genel bir durum olup, idarecede bu durumun gözlenmekte olduğu,
Adı geçenin, toplu koğuş da kaldığından
kendisini anlatamaya bildiğinden idare heyetine görüşmeye gelebileceği, örgüt
ile ilgili istihbaratı bilgi ve pişmanlık duyduğunu beyan eden ifade de
bulunmasına imkan verildiği halde, hiçbir görüşmeye gelmediği,
Hükümlünün Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan
Açık Ceza İnfaz Kurumuna ve Denetimli Serbestlikten Faydalanma talebinin
bulunduğu; Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliğinin 6. Madde (ç)
şıkkında ise; 'Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup mensup oldukları
örgütten ayrıldıkları İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla tespit edilenlerin,
koşullu salıverme tarihine bir yıldan az süre kalması olduğu ve toplam
cezalarının üçte birini bu kurumlarda iyi halli olarak geçiren ve koşullu
salıverme tarihine Bir yıl veya daha az süre kalanlar, açık ceza infaz kurumuna
ayrılabilir' denildiği, 5272 sayılı Kanunun 52. Maddesinde; 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu Kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere 105/A maddesinin 1.
Fıkrasında; terör suçlularının şartla tahliye tarihine 1 yıl kala denetimli
serbestlikten yararlanabileceği,
Hükümlünün koşullu salıvermesinin
26/04/2020 tarihi itibariyle 1 yılın altına düştüğü ve toplam cezasının 1/3 ünü
kapalı ceza infaz kurumunda tamamladığı, 26/04/2020 tarihine kadar tekli oda,
iyileştirme ve örgütten ayrıldığına dair somut beyanı olmadığı,
Hükümlünün bu güne kadar örgütten
ayrıldığına ve pişman olduğuna dair bir talebinin bulunmadığı, Silahlı Terör
Örgütüne Üye Olma suçundan 3713 SY 7/1.maddesi delaletiyle 5237 SY TCK'nun
314/2, 3713 SY 5/1, TCK 62, 53/1,2,3, 58/9, 63. maddelerinin uygulandığı, etkin
pişmanlık hüküm maddesi olan TCK'nın 221. maddesinden yararlanma imkanı olduğu
halde bu hakkını kullanmadığı, kurumumuzda kaldığı süre içerisinde de, ayın
tutum ve davranışları sergilediği, koğuş dışına çıktığında örgütle ilgili
herhangi bir istihbari bilgi vermediği, tutum ve davranışları nedeni ile bir
kanaat oluşmadığından, mahkemesince de pişmanlık duymadığından dolayı hüküm
giydiği,
Adı geçenin kurumumuza geldiği tarihten
itibaren, terör hükümlü ve tutuklularının bulunduğu C-Blok Koğuşlarında
kaldığı, kaldığı süre içerisinde örgütten ayrıldığına dair bir talebinin
olmadığı gibi, bu günü kadar Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma (FETÖ/PDY)
suçundan hükümlü ve tutuklular ile birlikte kaldığı, kurum idaresine bugüne
kadar örgütle bağlantısı olmadığına dair bilgi ve belge sunmadığı, koğuşların
yatakhane bölümünün güvenlik kamerası ile kontrol edilemediği, terör
suçlularının tekli ve bağımsız koğuşlara ayrılma taleplerinin olması halinde
ise; Kurumumuzun fiziki konumu itibari ile tekli odalarının olmadığı, tekli oda
açılsa bile bunun örgütten ayrılma anlamına da gelmeyeceği, terör hükümlüsünün
koşullu salıverme tarihi 1 Yıl'dan aşağı kaldığından, cezaevinden çıkmak için
bu yolu denediği, bir yıl kalana kadar hiç bir somut talebinin olmadığı,
Adı geçen hakkında yapılan gözlem ve
değerlendirmede sonucu; İdare ve Gözlem kurulunca Silahlı Terör Örgütüne Üye
Olma (FETÖ/PDY) örgütünden ayrıldığına dair kanaate varılmamıştır [karar verildi.]"
15. Başvurucunun her iki karara karşı itirazı, Niğde
İnfaz Hâkimliğinin 21/7/2020 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Açık Ceza İnfaz Kurumuna
Ayrılma Yönetmeliğinin 6. Madde (ç) bendinde; 'Terör ve örgütlü suçlardan
hükümlü olup mensup oldukları örgütten ayrıldıkları İdare ve Gözlem Kurulu
kararıyla tespit edilenlerin, koşullu salıverme tarihine bir yıldan az süre
kalması olduğu ve toplam cezalarının üçte birini bu kurumlarda iyi halli olarak
geçiren ve koşullu salıverme tarihine Bir yıl veya daha az süre kalanlar, açık
ceza infaz kurumuna ayrılabilir' denildiği, Bu bağlamda terör ve örgütlü
suçlardan hükümlü olanların, ancak mensup oldukları örgütten ayrıldıklarının
idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilmesi halinde diğer kanuni şartlar
da oluşmuşsa açık ceza infaz kurumuna ayrılabilecekleri, İtiraza konu idare ve
gözlem kurulu kararında ise, 'Adı geçenin Kurum Müdürü Başkanlığında İdare ve
Gözlem Kurulu Heyeti ile görüşme talebinin olduğu, yapılan görüşmelerde
hareket, davranış ve tutumunun olumlu olmadığı, suç işlediğine dair bir
pişmanlığının olmadığı, bireysel sorunları dile getirdiği, tüm görüşme ve
telkinlere rağmen silahlı terör örgütünden (Fetö/Pdy) ayrıldığına dair somut
istihbari bir bilgi vermediği, pişmanlık duymadığı gözlenmiştir. Hükümlünün bu
güne kadar örgütten ayrıldığına ve pişman olduğuna dair bir talebinin
bulunmadığı, kurumumuzda kaldığı süre içerisinde de, aynı tutum ve davranışları
sergilediği, koğuş dışına çıktığında örgütle ilgili herhangi bir istihbari
bilgi vermediği, tutum ve davranışları nedeni ile bir kanaat oluşmadığı, adı
geçenin kurumumuza geldiği tarihten itibaren kaldığı süre içerisinde örgütten
ayrıldığına dair bir talebinin olmadığı gibi, terör hükümlüsünün koşullu
salıverme tarihi 1 Yıl'dan aşağı kaldığından cezaevinden çıkmak için bu yolu
denediği, bir yıl kalana kadar hiç bir somut talebinin olmadığı, örgütünden
ayrıldığına dair kanaate varılmamıştır.' denilmek suretiyle somut gerekçe
gösterilmiş ve hükümlünün örgütten ayrılmadığı kanaatine varıldığı belirtilerek
hükümlünün talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu suretle somut
gerekçe gösterilerek verilen idare ve gözlem kurulu kararında usul ve yasaya
aykırı olan bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, hükümlünün itirazının reddine... [karar verilmiştir.]"
16. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
23/7/2020 tarihli dilekçeyle itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu;
ceza infaz kurumu idaresinin uygun gördüğü koğuşta kaldığını, herhangi bir
disiplin cezası almadığını, ceza infaz kurumunda geçirdiği süre içinde de
hiçbir olumsuz tutum ve davranışının bulunmadığını, ayrıca aynı suç tipinden
ceza infaz kurumunda kalan başka hükümlülerin tahliye olduğunu ancak kendisinin
tahliye edilmediğini bildirerek bu yöndeki taleplerinin ceza infaz kurumu ile
İnfaz Hâkimliğince soyut gerekçelerle reddedildiğini ileri sürmüştür.
17. Başvurucunun itirazı, Niğde 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
28/7/2020 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"...Hükümlü Mustafa Takyan hakkında
Niğde İnfaz Hakimliği'nin 21/07/2020 tarih 2020/1908 Esas 2020/2400 Karar
sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan hükümlünün itirazının reddine
karar vermek gerekmiştir..."
18. Karar, başvurucuya 30/7/2020 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
19. Başvurucu 24/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
20. Başvurucu, Niğde E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
cezasını infaz etmekte iken 26/4/2021 tarihinde koşullu salıverilmiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
21. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Açık ceza infaz
kurumları" kenar başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Açık ceza infaz kurumları,
hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine
öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan,
güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen
kurumlardır. Açık ceza infaz kurumları ihtiyaca göre ayrıca; a) Kadın açık ceza
infaz kurumları, b) Gençlik açık ceza infaz kurumları,
şeklinde kurulabilir.
...
(3) Hükümlülerin kapalı ceza infaz
kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına 89 uncu madde uyarınca
yapılan değerlendirme sonucunda karar verilir.
(4) Toplam on yıl ve daha fazla hapis
cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte
üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme
suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı
madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanların kapalı ceza infaz
kurumundan açık ceza infaz kurumuna ayrılmalarına ilişkin idare ve gözlem
kurulu kararları, infaz hâkiminin onayından sonra uygulanır.
..."
22. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlülerin
değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi" kenar başlıklı 89.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlüler, ceza infaz
kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve
güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle
kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği,
uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup
olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin
düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin
belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi
tutulur.
(2) Birinci fıkra uyarınca yapılacak
değerlendirmede, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin katıldığı iyileştirme ve
eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat
programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular
ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan
dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki
çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınır.
(3) Toplam on yıl ve daha fazla hapis
cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte
üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme
suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı
madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza
infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın
infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem
kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı
başkanlık eder. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı
tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından
belirlenen birer uzman kişi katılır.
...
(5) Kanunlarda iyi hâlliliğin arandığı
durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi bakımından
bu madde hükümleri uygulanır.
(6) Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya,
denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu
salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen
hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri bir yılı geçemez.
(7) İdare ve gözlem kurulu tarafından
yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin
çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen
hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri yönetmelikle
düzenlenir."
23. 5275 sayılı Kanun'un "Denetimli serbestlik
tedbiri uygulanarak cezanın infazı" kenar başlıklı 105/A maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) (Değişik:14/4/2020-7242/46
md.) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını
sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla, açık ceza infaz
kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine bir yıl
veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının
koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri
uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hazırlanan
değerlendirme raporu dikkate alınarak, hükmün infazına ilişkin işlemleri yapan
Cumhuriyet başsavcılığının bulunduğu yer infaz hâkimi tarafından karar
verilebilir...''
24. 2/9/2012 tarihli ve 28399 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliği'nin (Yönetmelik)
"Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler" kenar
başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlülerden;
a) (Değişik:RG-22/8/2015-29453) Toplam
(Değişik ibare:RG-22/2/2017-29987) cezaları on yıldan az olanlar bir ayını, on
yıl ve yukarı olanlar ise onda birini kurumlarda infaz edip, iyi hâlli olan ve
koşullu salıverilme tarihine yedi yıl veya daha az süre kalanlar,
...
açık kurumlara ayrılabilir.
(2) Açık kurumlara ayrılabilmek için,
ayrıca;
...
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü
olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla
tespit edilenlerin koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması,
şartı aranır..."
25. Yönetmeliği'nin "Açık kuruma ayrılamayacak
hükümlüler" kenar başlıklı 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
"(Değişik:RG-22/8/2015-29453) (1)
Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerden;
...
ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü
olup, 6 ncı maddenin ikinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri dışında kalanlar,
açık kurumlara ayrılamaz."
26. "Kapalı kurumdan açık kuruma ayırma
kararı" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kapalı kurumlarda bulunan
hükümlülerin talepleri üzerine, koşulları taşıdıklarının anlaşılması hâlinde
kurum idare ve gözlem kurulu tarafından açık kurumlara ayrılmalarına karar
verilir. Hükümlünün koşulları taşımadığının anlaşılması halinde ise talebin
reddine dair verilen gerekçeli karar ilgiliye tebliğ edilir.
...
(3) İdare ve gözlem kurulu kararı ile
birlikte;
...
ç) İyi hâl kararı,
d) Gözlem ve sınıflandırma formu,
...
Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.
...
(7) (Ek:RG-22/8/2015-29453)
Hükümlülerin talebi olmasa dahi, açık kurumda barınmalarında risk bulunmadığı
takdirde ve bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşımaları halinde idare ve
gözlem kurulunun vereceği açığa ayırma kararı üzerine Cumhuriyet
başsavcılığınca resen açık kuruma gönderilir..."
B. Uluslararası
Hukuk
1. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi
27. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme)
"Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:
"Herkes medeni hak ve
yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen
suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız
bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve
açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir."
2. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi İçtihadı
28. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) süregelen
içtihatlarına göre Sözleşme'nin 6. maddesinin uygulanabilmesi için ya cezai
anlamda bir suçlamanın ya da medeni hak ve yükümlülüklerin esasıyla
ilgili bir uyuşmazlığın olması gerekmektedir (pek çok karar arasından bkz. Boulois/Lüksemburg
[BD], B. No: 37575/04, 3/4/2012, §§ 85, 86).
29. AİHM'in yerleşik içtihadı gereğince, serbest
bırakılma taleplerinin veya hürriyeti kısıtlayıcı bir cezanın infaz edilme
şekillerine ilişkin sorunların incelenmesi, 6. maddenin (1) numaralı fıkrası
kapsamında değildir (Neumeister/Avusturya, B. No: 1936/63, 27/6/1968, §§
22, 23; Lorsé et autres/Hollanda, B. No: 52750/99, 28/8/2001).
30. AİHM, Sözleşme kurumlarının-tutarlı bir şekilde-
Sözleşme'nin 6. maddesinin infaz meseleleri için geçerli olmadığına karar
verdiklerini ifade etmektedir (AB /İsviçre (k.k.), B. No: 20872/92,
22/2/1995).
31. Ganusauskas/Litvanya ((k.k.), B. No: 47922/99,
7/9/1999) kararında AİHM, bir hükümlünün iç hukuktaki koşulları sağlayarak
koşullu salıverilmeyi hak edip etmediğine ilişkin anlaşmazlığın görüldüğü
davanın yeterli usule ilişkin güvenceleri içermediği için Sözleşme'nin 6.
maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal ettiği şikâyetini
incelemiştir. Bu davada AİHM, Sözleşme'nin koşullu salıverme yönünden bireylere
bir hak temin etmediğini, koşullu salıvermenin bir mahkeme tarafından
verilmesini yahut incelenmesini gerekli kılmadığını vurgulamıştır. Uyuşmazlığa konu
şikâyet kapsamında başvurucuya yöneltilen bir suç ithamının da bulunmadığını
tespit eden AİHM, adil yargılanma hakkı şikâyetini konu bakımından yetkisizlik
gerekçesiyle kabul edilemez bulmuştur.
32. Benzer şekilde adil yargılanma hakkı kapsamında af
yahut koşullu salıverme imkânlarından yararlanamama şikâyetinin dile
getirildiği bir başka başvuruda da AİHM, Sözleşme'nin izne bağlı ya da bir
gereklilik olarak şartlı tahliye kararı verilmesi yönünde bir hak tesis
etmediğini belirtmiştir (Jankauskas/Litvanya, B. No: 59304/00,
16/12/2003). AİHM bu içtihadını benzer yönde şikâyetler barındıran başka
kararlarda da istikrarlı şekilde sürdürmüştür (şartlı tahliye ile ilgili
uyuşmazlıklar için bkz. Hudec/Slovakya (k.k.), B. No: 4123/02,
24/10/2006; infaz ile ilgili uyuşmazlıklar için bkz. Beier/Almanya (k.k.),
B. No: 20579/04, 22/1/2008; af başvurusu ile ilgili davalar için bkz. Montcornet
de Caumont/Fransa (k.k.), B. No: 59290/00, 13/5/2003).
33. AİHM, başvuranın cezasını sağlık durumuna uygun bir
kurumda çekmesi ya da salıverilmesi talebine ilişkin uyuşmazlığı bir suç
isnadı veya medeni hak ve yükümlülük kapsamında değerlendirmemiştir.
AİHM bu kanaate ulaşırken başvuranın talebinin doğrudan cezanın infaz edilme
şekline ilişkin olduğunu vurgulamıştır (Dybeku/Arnavutluk, B. No:
41153/06, 18/12/2007, § 55).
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
34. Anayasa Mahkemesinin 15/12/2021 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
35. Başvurucu; denetimli serbestlikten yararlanma
koşulları gerçekleştiği hâlde terör örgütünden ayrılmadığı gerekçesiyle açık
ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlik tedbirinden faydalanma
talebinin Mahkemece reddedildiğini oysa terör örgütüyle hiçbir ilgisinin
bulunmadığını, kararın bireysel durumunun değerlendirildiği nesnel ve objektif
gerekçeler içermediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
36. Bakanlık görüşünde özetle İdare ve Gözlem Kurulu ve
İnfaz Hâkimliğinin başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli
serbestlikten yararlanma şartlarını taşımadığı kanaatine ulaşırken yaptığı
değerlendirmelerin bireysel başvurunun ikincilliği ilkesi uyarınca derece
mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması,
delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması
ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden
adil olup olmaması hususlarıyla ilgili olduğu, dolayısıyla iddiaların bireysel
başvuruya konu edilemeyeceği vurgulanmıştır.
37. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı daha önceki
beyanlarını yinelemiştir.
B. Değerlendirme
38. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili
kısmı şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla
Anayasa Mahkemesine başvurabilir...."
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna
ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
40. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre Anayasa
Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu
gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına
alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu ek
protokollerin de kapsamına girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve
Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
41. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında
herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde
davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasa’da adil yargılanma hakkının
kapsamı düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin Sözleşme’nin 6.
maddesi çerçevesinde belirlenmesi gerekir (Onurhan Solmaz, § 22).
42. Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6.
maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve
yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının
karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu
konularla sınırlandırılmıştır. Bu ifadeden, hak arama hürriyetinin ihlal
edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilmek için başvurucunun ya
medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olması ya da
başvurucuya yönelik bir suç isnadı hakkında karar verilmiş olması gerektiği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında adil yargılanma hakkının
ihlali iddiasına dayanan başvurular Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında
kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz (Onurhan Solmaz, § 23).
43. Başvuruda, açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve
denetimli serbestlikten yararlanma taleplerinin reddine ilişkin olarak İdare ve
Gözlem Kurulu kararına yapılan şikâyetle ilgili İnfaz Hâkimliği kararının bu itirazları
karşılayacak ölçüde yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
44. Somut olayda hükümlünün açık ceza infaz kurumuna
ayrılma ve denetimli serbestlikten yararlanma taleplerinin reddine ilişkin yapılan
şikâyetin adil yargılanma hakkı kapsamında kalıp kalmayacağının incelenmesi
gerekmektedir.
45. 5275 sayılı Kanun’un 105/A maddesinde, haklarındaki
kesinleşmiş ceza hükmü infaz edilmekte olan ve cezasının son altı ayını
kesintisiz şekilde açık ceza infaz kurumunda iyi hâlli olarak geçirmiş olup
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az bir süre kalan hükümlülerin ceza
infaz kurumunda geçirdikleri sürenin son bir yılını denetimli serbestlik
tedbiri uygulanmak suretiyle dışarıda infaz edebilmelerine yönelik yeni bir
infaz rejimi öngörülmüştür.
46. Denetimli serbestlik; kanunlarla belirlenen, şüpheli,
sanık ve hükümlüler hakkında mahkemelerce hapis cezası yerine verilen seçenek
ceza ve tedbirlerin uygulanması ile şüpheli, sanık ve hükümlülerin toplum
içinde denetim, takip ve iyileştirilmesini kapsayan alternatif bir ceza ve
infaz müessesesidir (AYM, E.2017/170, K.2018/77, 5/7/2018, § 13).
47. 5275 sayılı Kanun'un 105/A maddesinde hükümlülerin
şartlı tahliyesine bir yıl kala denetimli serbestlikten yararlanabilecekleri
belirtilmiştir. Yönetmelik'in 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (ç)
bendinde ise terör suçu ve örgütlü suçlardan hükümlü olup mensup oldukları
örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararıyla tespit edilenlerin
koşullu salıverilme tarihine bir yıldan az süre kalması hâlinde hükümlülerin
açık ceza infaz kurumuna ayrılabilecekleri düzenlenmiştir. Somut olaydaki gibi
denetimli serbestlik ile açık ceza infaz kurumuna ayrılma sürelerinin çakıştığı
durumda açık ceza infaz kurumuna ayrılma prosedürü işletilmeden hükümlülerin
denetimli serbestlikten faydalanabildikleri görülmektedir.
48. Koşulları taşıyan hükümlü hakkında denetimli
serbestlik tedbirine karar verilmesi zorunlu olmayıp bu konuda infaz hâkiminin
takdir yetkisi bulunmaktadır. Yine bu çerçevede denetimli serbestlik tedbirinin
belirleyici unsurlarından olan hükümlünün iyi hâlli olma şartı da aranmaya
devam edecektir. Salıverildikten sonra hükümlünün bir veya birden fazla
yükümlülüğe tabi tutulması ve gereklerine uyulmaması durumunda denetimli
serbestlik tedbirinin uygulanarak cezanın infazı kararının geri alınabilmesi bu
kapsamdaki hükümlüler bakımından da geçerli olacaktır (AYM, E.2020/44,
K.2020/41, 17/7/2020, §§ 53, 54).
49. Başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş ve ceza
yargılaması kesinleşerek sona ermiştir. İnfaz Hâkimliği kararına konu olan
başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlikten
yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığı, meselesi doğrudan doğruya
başvurucunun cezasının infaz edilme şekline ilişkindir. Başka bir ifadeyle
denetimli serbestlikten yararlanma talebi ile ilgili meseleler tamamen infaz
hukukunun şekline yönelik olup suçun esası ya da cezanın miktarı ile herhangi
bir ilgisi bulunmamaktadır.
50. Dolayısıyla başvurucunun suç isnadı altında
bulunmadığı bir döneme ilişkin olarak açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve
denetimli serbestlikten yararlanma talebiyle ilgili ileri sürdüğü ihlal
iddiasının cezai anlamda suç isnadı niteliği taşımadığı bu yönüyle
başvuru konusu uyuşmazlığın adil yargılanma hakkının cezai boyutu kapsamında
kalmadığı açıktır.
51. Bu durumda suç isnadı niteliğinde olmadığı anlaşılan
başvuru konusu uyuşmazlık çerçevesinde dile getirilen adil yargılanma hakkına
dair şikâyetlerin Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanının dışında kaldığı
ve bireysel başvuruya konu yapılamayacağı sonucuna varılmıştır.
52. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkına ilişkin iddiaların konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/12/2021 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.