logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Akif Özecik [2.B.], B. No: 2020/29352, 18/9/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AKİF ÖZECİK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/29352)

 

Karar Tarihi: 18/9/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

Akif ÖZECİK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; devlet memurluğundan çıkarılma disiplin işleminin iptali istemiyle açılan davada ceza yargılaması dikkate alınmayarak karar verilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Kocaeli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde şef olarak görev yapmaktayken bazı şirket sahipleri ile olağan dışı bağlantılar içerisine girdiği ve bazı resmî bilgileri bu şirketlere aktardığı gerekçesiyle yürütülen adli soruşturma kapsamında gözaltına alınmış, akabinde başvurucu hakkında idari soruşturma başlatılmıştır.

3. Yürütülen idari soruşturma sonucunda başvurucu 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde yer alan memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiilini işlediğinden bahisle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının (İdare) 19/8/2011 tarihli kararıyla iki kez devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.

4. İdarenin Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen bahse konu kararda başvurucunun bazı şirketlere ait ihale ve benzeri özel bilgileri resmî kayıtlar üzerinden sorguladığı, bu bilgileri ilişkide olduğu şirket sahipleri C. kardeşlere süreklilik arz edecek şekilde aktardığı, bunun yanında R.S.nin ortağı veya sahibi olduğu şirketlere aldığı talimata rağmen haciz uygulamayarak bu şirketleri icra takibinden koruduğu belirtilmiştir. Bunların karşılığı olarak da başvurucunun bankadan çektiği krediyi bu kişilere ödetmek, kızına burs ve kardeşine hatır çeki temin etmek şeklinde birtakım menfaatler sağladığı vurgulanmıştır.

5. Öte yandan 19/8/2011 tarihli kararda başvurucunun toplantıya katılmaması nedeniyle sözlü savunma yapma hakkından vazgeçmiş sayıldığı belirtilmiştir. Buna ilişkin olarak, 18/8/2011 tarihinde yapılması planlanan yüksek disiplin kurulu toplantısının il müdürleri toplantısıyla çakışması nedeniyle ertelendiği, bu durumun başvurucu ve avukatına bildirildiği ancak başvurucu ve avukatının şehir dışından geldiğini ve bekleyemeyeceklerini belirterek hazırladıkları savunma belgelerini birimine teslim ederek ayrıldıkları hususu anılan kararda belirtilmiştir. Ayrıca 18/8/2011 tarihli tutanakta da kararda belirtilen bu hususlar aynen yer almaktadır.

6. Başvurucu iki kez devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali talebiyle Kocaeli 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu disiplin cezasına konu suçlamalar ile ilgili olarak ceza yargılamasında beraat ettiğini, savunma hakkı tanınmadan hakkında disiplin cezası tesis edildiğini ileri sürmüştür. İdare Mahkemesi 11/10/2012 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle başvurucu hakkında yürütülen ceza yargılamasında beraat kararı verildiği belirtilmiştir.

7. Bu karara İdare tarafından yapılan temyiz başvurusu, Danıştay Onikinci Dairesince (Daire) kabul edilerek İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde başvurucu hakkındaki beraat kararlarının delil yetersizliği nedeniyle verildiği ve memurun ceza kanununa göre mahkûm olmamasının disiplin cezasının uygulanmasına engel olmayacağı vurgulanmıştır. Bununla birlikte başvurucunun firma sahipleri ile yaptığı telefon görüşmelerinde, görev yaptığı dönemde kurum kayıtlarındaki vergi hesap numarası, kuruma olan borç miktarı, hangi tarihlerde kuruma ödeme yapıldığı, borçların ödenmesinde sıkıntı çekilip çekilmediği, hangi illerde hangi ihale konusu işlerin ne zamandan beri yapılmakta olduğu, hangi işte hangi tarihte kaç işçi çalıştırıldığı, ihale kazanılmışsa borcu yoktur yazısının getirilip getirilemeyeceği şeklindeki bilgileri ilgili şahıslara aktardığı hususunun kendi ifadesiyle sabit olduğu ve bu yolla menfaat sağladığı belirtilmiştir. Neticede başvurucuya isnat edilen fiillerin, mevzuata uygun şekilde yapılan telefon dinleme kayıtları ve başvurucunun ifadeleriyle sübuta erdiği ve başvurucunun devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

8. Başvurucunun bu karara yönelik yaptığı karar düzeltme başvurusu Daire tarafından kısmen kabul edilmiştir. Kararda başvurucuya isnat edilen R.S.nin ortağı veya sahibi olduğu şirketlere aldığı talimata rağmen haciz uygulamayarak bu şirketleri icra takibinden koruduğuna ve bu yolla menfaat temin ettiğine ilişkin fiilinden hareketle verilen devlet memurluğundan çıkarma cezasının hukuka aykırı olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bu kısmının onanmasına karar verilmiştir. Başvurucunun şirket sahibi olan C. kardeşlere bilgi aktardığı ve bu yolla menfaat temin ettiği hususunun ise sabit olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının işlemin iptaline ilişkin bu kısmının bozulmasına karar verilmiştir.

9. İdare Mahkemesi 11/10/2018 tarihinde Dairenin bozma ilamına uyarak davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun C. kardeşlere resmî bilgileri aktardığı ve bunun karşılığı olarak gayrimenkul alıp satmak, kendilerinden aldığı gayrimenkulu yine onlara kiraya vermek, bankadan çektiği krediyi ödetmek, anılan kişilerden birinin satın aldığı arabayı kendi üzerine kaydettirmek, kızına burs ve kardeşine hatır çeki temin etmek, anılan kişilerden borç para almak ve çalıştığı kuruma televizyon bağışlatarak amirlerine hoş görünmek suretiyle menfaat sağladığı vurgulanmıştır. Neticede başvurucu hakkında Kocaeli 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen iletişimin tespiti kararı uyarınca elde edilen telefon kayıtlarından ortaya konulan bu hususların başvurucunun fiilinin sübuta erdiğini gösterdiği belirtilmiştir. Başvurucunun bu karara yönelik temyiz başvurusu Dairenin 24/6/2019 tarihli, karar düzeltme başvurusu ise 1/7/2020 tarihli kararlarıyla reddedilmiştir.

10. Başvurucu nihai kararı 4/8/2020 tarihinde öğrendikten sonra 1/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

11. Öte yandan başvurucu hakkında rüşvet suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 14/9/2022 tarihinde beraat kararı verilmiştir. Anılan kararda başvurucunun kızına burs verilmesi, yengesi adına kayıtlı şirkete toplam 6.000 TL tutarında iki adet çek verilmesi, başvurucunun çalıştığı kuruma televizyon hibe edilmesi şeklindeki eylemlerinin rüşvet anlaşması kapsamında yapıldığına ilişkin başvurucunun anılan suçtan cezalandırılmasına yeterli derecede her türlü şüpheden uzak, açık, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği belirtilmiştir. Bununla birlikte başvurucu hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda anılan suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Ağır Ceza Mahkemesi 12/10/2011 tarihinde beraat kararı vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; hukuka aykırı olarak yapılan iletişimin dinlenmesi kararları gereği hakkında ceza davası açıldığını ve devlet memurluğundan çıkarma cezası verildiğini, İdarenin yüksek disiplin kurulu kararının ertelendiği hususunun kendisine tebliğ edilmediğini ve bu nedenle savunmasını yapamadığını, ceza yargılaması süreci dikkate alınmaksızın açtığı davanın reddedildiğini belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararından sonra tarafına ödenen meblağın Dairenin bozma kararından sonra tahsil edilecek olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

16. Bakanlık görüşünde, idari yargı yerlerince verilen kararlarda başvurucunun ceza hukuku anlamında suçlu olduğunu ifade veya ima eden bir ifadenin bulunmadığı, somut olayın idare hukuku alanında değerlendirildiği belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun iddia ve savunmalarını makul bir şekilde yetkili mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olduğu, yargısal makamların maddi olay ve olgular ile delilleri değerlendirdiği ve uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucu gerekçelendirdikleri ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

17. Başvuru, masumiyet karinesi kapsamında incelenmiştir.

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

19. Masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır (AYM, E.2013/133, K.2013/169, 26/12/2013). Anılan karine, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26; Galip Şahin, B. No: 2015/6075, 11/6/2018, § 44). Öte yandan ceza muhakemesi sonucunda kişinin müsnet suçu işlemediğine dair hükümler dışında ceza mahkemesi hükmü, disiplin makamları açısından doğrudan bağlayıcı değildir. Ancak cezai sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi aynı olaylar nedeniyle -daha hafif bir ispat külfeti temelinde- kişi hakkında başka tür bir sorumluluğun tesis edilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Özcan Pektaş, § 25; Kürşat Eyol, § 30; Galip Şahin, § 46).

20. Ceza muhakemesiyle eş zamanlı olarak yürütülen, bir başka ifadeyle kişinin henüz suç isnadı altında olduğu, ceza makamları tarafından hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı süreçte devam eden disiplin soruşturma ve yargılamalarında masumiyet karinesi bakımından önemli olan husus; kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından henüz suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleridir. Bununla birlikte ceza yargılamasına konu maddi olay ve olguların disiplin hukuku esasları çerçevesinde diğer kamu makamlarınca (idari/adli) ayrıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ulaşılacak kanaate göre işlem/karar tesis edilmesi mümkündür. Bu bağlamda disiplin işlem ve yargılamalarında ceza yargılamasında elde edilen bir delile istinat edilmesi ya da kişi hakkında yapılan ceza yargılamasına bir olgu olarak atıf yapılmış olması tek başına masumiyet karinesinin sağladığı güvencelere aykırılık teşkil etmez. Ancak adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak kişiyi suçlu ilan etmesi veya bu bağlamda birtakım çıkarımlarda bulunması masumiyet karinesinin ihlaline yol açabilir. Masumiyet karinesi kapsamındaki güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının tespiti yapılırken ise kararın gerekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir (Galip Şahin, § 47, 48).

21. Somut olayda başvurucu hakkında adli soruşturma devam ederken aynı zamanda idari soruşturmaya başlanmış ve soruşturma sonucunda başvurucunun devlet memurluğundan çıkarılmasına karar verilmiştir.

22. Başvurucu hakkında yürütülen ceza yargılamaları sonucunda suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle, rüşvet suçu yönünden ise yeterli derecede her türlü şüpheden uzak, açık, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir. Bununla birlikte idari yargı yerlerince ceza yargısından bağımsız olarak başvurucu hakkında verilen disiplin cezasının hukuka uygunluğu yönünde bir denetim yapılmıştır. Neticede disiplin cezasının hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılırken disiplin soruşturması süreci ve dosya kapsamında bulunan deliller üzerinden bir değerlendirme yapılarak başvurucunun disiplin cezası gerektiren fiili gerçekleştirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediğinin anlaşılabilmesi adına açıklığa kavuşturulması gereken husus yargısal makamların idari davanın sınırları içinde kalıp kalmadığı ve kullandığı dilin başvurucunun masumiyeti üzerine gölge düşürüp düşürmediğidir.

23. İdare Mahkemesi, Kocaeli 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen iletişimin tespiti kararı uyarınca elde edilen telefon kayıtlarından hareketle başvurucunun fiillerini ortaya koymuş ve bu fillerin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu niteleme yapılırken de özensiz bir dil kullanılmamış, başvurucunun masumiyetine gölge düşürecek şekilde ceza yargılaması süreci sorgulanmamıştır. Sonuç olarak İdare Mahkemesinin masumiyet karinesinin sağladığı güvenceyi ortadan kaldıracak biçimde, idari davanın sınırlarının dışına çıkarak ceza hukuku alanında kalan bir suç isnadında bulunduğu söylenemez.

24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesi ile 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Akif Özecik [2.B.], B. No: 2020/29352, 18/9/2024, § …)
   
Başvuru Adı AKİF ÖZECİK
Başvuru No 2020/29352
Başvuru Tarihi 1/9/2020
Karar Tarihi 18/9/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, devlet memurluğundan çıkarılma disiplin işleminin iptali istemiyle açılan davada ceza yargılaması dikkate alınmayarak karar verilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Masumiyet karinesi (idare) İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi