TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ARZU AVCILAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/31822)
Karar Tarihi: 7/6/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Soner GÖÇER
Başvurucular
1. Arzu AVCILAR
2. Kalender AVCILAR
3. Kudret BULDU
4. Latif AVCILAR
5. Nurullah AVCILAR
6. Ramazan AVCILAR
7. Yusuf AVCILAR
Başvurucular Vekili
Av. Bülent ÖNCÜL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda hükümlü iken kanser hastalığı nedeniyle meydana geldiği kabul edilen ölümün şüpheli olduğu, esasen ölümün kötü muameleden ve sağlık hizmetine erişim konusunda gösterilen ihmalden kaynaklandığı, ayrıca olaya ilişkin ceza soruşturmasının etkili bir şekilde yürütülmediği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların, Adana E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutulmakta olan yakınları İ.A.nın sağlık şikâyetleri nedeniyle 1/3/2019 tarihinde İnfaz Kurumu revirinde, 6/3/2019 tarihinde sevk edildiği Şehir Hastanesi Kardiyoloji Polikliniğinde, 22/3/2019 ve 29/3/2019 tarihlerinde Ceza İnfaz Kurumu revirinde, 5/4/2019 tarihinde ise sevk ediliği Şehir Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilatasyon Polikliniğinde muayenesi ve tedavisi yapılmıştır. 12/3/2019, 22/3/2019 ve 1/4/2019 tarihlerinde Ceza İnfaz Kurumu diş hekimi, yaptığı muayeneleri sonucunda apikal apse ve gingivitis (diş eti iltihabı) tanısıyla İ.A.ya ilaç reçete etmiş; 15/4/2019 tarihinde ise İ.A.nın iki dişini çekmiştir.
3. 12/4/2019 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu hekimi, İ.A.nın dispeptik (karında süren ağrı, iştahsızlık) şikâyetleri üzerine yaptığı muayenede "Kilo kaybı mevcut, şahısta halsizlik artmış, ivedilikle gastroentoloji sevki yapılmış." şeklinde görüş belirtmiş; ayrıca miyalji ve dispepsi tanısı ile İ.A.ya ilaç reçete etmiştir. 19/4/2019 tarihinde İ.A., Şehir Hastanesi Gastroloji Polikliniğine sevk edilmiş; uzman hekim tarafından yapılan muayenesi sonucunda "2 aydır yemek yiyemiyormuş, kilo kaybı mevcut, yemek yiyince midesinde yanma oluyormuş, 20 gündür gaita çıkışı yok, karın ağrısı yok, batın muayenesinde bir bulgu yok." görüşüyle endoskopi randevusu alınması istenerek muayene tamamlanmıştır.
4. 25/4/2019 tarihinde İ.A.nın rahatsızlanması üzerine Şehir Hastanesi Acil Polikliğine sevk edilerek hastaneye yatış işlemi gerçekleştirilmiş ve kendisine burkitt tümörü (lenf kanseri) tanısı konmuştur. İ.A. 22/5/2019 tarihinde yatarak tedavi gördüğü Şehir Hastanesinde hayatını kaybetmiştir.
5. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) başlatılan soruşturmada, ölü muayene ve klasik otopsi işlemleri gerçekleştirilmiş; Adana Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinin 29/7/2019 tarihli ayrıntılı otopsi raporuyla İ.A.nın ölümünün kendisinde mevcut olan kanser hastalığı ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, otopside saptanan sternum kırığı ile kot kırıklarının (kaburga, göğüs ön kemiği kırığı) uzamış canlandırma işlemi ile husulünün mümkün olduğu, toksikolojik incelemelerde saptanan maddelerin ilaç etken maddeleri olduğu ve öldürücü doz içermediği tespitinde bulunulmuştur. Şüpheli ölüm nedeniyle yürütülen soruşturma neticesinde ölümünün kanser hastalığı ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği gerekçesiyle herhangi bir şüpheli ismine ya da meçhul şüpheli ibaresine de yer verilmeden kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
6. Başvurucular söz konusu karara İ.A.nın kanser hastalığından ziyade personel tarafından uğradığı şiddet, revirde uygulanan yanlış tedavi ve idari ihmaller sonucu öldüğü iddiasıyla itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen sulh ceza hâkimliği, başvurucuların iddialarının araştırılması gerektiği kanaati ile itirazı kabul etmiş ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırmıştır.
7. Karar sonrası devam eden soruşturmada, başvurucuların dinlenmesini talep ettiği kişilerden tutuklu/hükümlü olan ikisi Ceza İnfaz Kurumu 2. müdürünce dinlenerek beyanları soruşturma dosyasına gönderilmiştir. İ.A.nın öz kardeşi olduğu, ağabeyiyle birlikte Ceza İnfaz Kurumunda bir süre aynı koğuşta kaldıkları -ve aynı zamanda bireysel başvuruda başvurucu durumunda bulunduğu- anlaşılan L.A. ile diğer mahpus U.B., herhangi bir darp olayına şahit olmadıklarını ve çok kez İ.A.nın revire çıkarıldığını gördüklerini ifade etmiştir.
8. Başsavcılıkça -tekrar yürütülen soruşturma işlemleri neticesinde- Ceza İnfaz Kurumu personeli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Başvurucuların karara yaptığı itiraz sulh ceza hâkimliğince reddedilmiştir.
9. Sulh ceza hâkimliği kararı, başvurucular vekiline 12/9/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucular 28/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucular, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunduğu sırada vefat eden yakınları olan İ.A.nın ölümünün şüpheli olduğunu, Ceza İnfaz Kurumu revirinde iltihaplı olan dişinin antibiyotik tedavisi uygulanmadan çekildiğini, sonrasında kilo kaybına uğradığını, ısrarlarına rağmen hastaneye gönderilmediğini, dahası Ceza İnfaz Kurumu personelinin fiziksel şiddetine maruz kaldığını, otopside göğüs kafesinde kırık ve göğüste dış lezyonlar tespit edildiğini, İ.A.nın kanser hastalığından ziyade personel tarafından uğradığı şiddet, revirde uygulanan yanlış tedavi ve idari ihmaller sonucu öldüğünü, Başsavcılıkça tek bir rapora istinaden, otopsideki bulgular tartışılmadan, tanıklar ve şüpheliler dinlenmeden karar verildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucuların başvuru konusu olayla ilgili olarak idare mahkemeleri önünde tam yargı davası açıp açmadıkları hususunda bireysel başvuru formunda herhangi bilgi vermedikleri, bu hususunun kabul edilebilirlik incelemesinde değerlendirilmesi gerektiği, başvurucuların yakınının sağlık sorunları ile ilgili gerekli tüm tetkiklerin ve tedavilerin özenle yerine getirildiği, gördüğü kötü muamele sonucu vefat ettiğine dair iddianın makul şüphe kriterine uygun delille desteklenip desteklenmediği hususunda inceleme yapılması gerektiği, soruşturmanın özenle yürütüldüğü ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki beyanlarına benzer beyanlarda bulunmuştur.
13. Başvurucuların iddiası; yakınları İ.A.nın kanserden ziyade personel tarafından uğradığı şiddet, revirde uygulanan yanlış tedavi ve idari ihmaller sonucu öldüğü, Başsavcılıkça etkili soruşturma yapılmadığı hususlarına ilişkindir. Bu nedenle başvuru, yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir. Kötü muamele yasağından ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
14. Yaşam hakkının maddi ve usul boyutuna ilişkin ilkelere Serpil Kerimoğlu ve diğerleri (B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§ 50-58) kararında yer verilmiştir.
15. Somut başvuruda, başvurucuların iddiaları (bkz. § 11) dört başlık altında incelenebilir:
i. İ.A.nın Israrlarına Rağmen Hastaneye Gönderilmediği, Ölümünün Bu Neviden İdari İhmaller Sonucu Olduğu İddiası:
- İ.A.nın çeşitli sağlık problemleri nedeniyle gerek Ceza İnfaz Kurumu revirinde muayene ve tedavi edilmesi gerekse de hastaneye sevk edilmesi suretiyle sağlık hizmetinden faydalandırıldığı (bkz. § 2), dispeptik (karında süren ağrı, iştahsızlık) şikâyetleri üzerine Ceza İnfaz Kurumu hekimi tarafından yapılan muayenesi sonucunda 19/4/2019 tarihinde Şehir Hastanesi Gastroloji Polikliniğine sevk edildiği, burada uzman hekim tarafından yapılan muayenesi sonucunda "Batın muayenesinde bir bulgu yok." teşhisiyle endoskopi randevusu alınması istenerek muayenesinin tamamlandığı (bkz. § 3), 25/4/2019 tarihinde rahatsızlanması üzerine Şehir Hastanesi Acil Polikliğine sevk edildiği ve hastaneye yatış işleminin gerçekleştirildiği (bkz. § 4), 22/5/2019 tarihinde yatarak tedavi gördüğü Şehir Hastanesinde hayatını kaybettiği, gerek Kurumda muayenesinde ve tedavisinde gerekse hastaneye sevki hususunda gecikme yaşandığına dair -Başsavcılığın ulaştığı sonuçtan farklı bir sonuca ulaştıracak- bir bulguya rastlanmamıştır.
ii. İ.A.nın Ceza İnfaz Kurumu Revirinde İltihaplı Dişinin Antibiyotik Tedavisi Uygulanmadan Çekildiği, Revirde Uygulanan Bu Yanlış Tedavi Sonucu Öldüğü İddiası:
- İ.A.nın Ceza İnfaz Kurumu diş hekiminin muayenesi sonucunda apse ve diş eti iltihabı tanısıyla İ.A.ya ilaç reçete edildiği, akabinde diş çekimi yapıldığı (bkz. § 2), Morg İhtisas Dairesinin ayrıntılı otopsi raporuyla İ.A.nın ölümünün kendisinde mevcut olan kanser hastalığı ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği (bkz. § 5) görülmüştür. İ.A.nın ölümünün iltihaplı dişin çekilmesinden kaynaklandığına dair -Başsavcılığın ulaştığı sonuçtan farklı bir sonuca ulaştıracak- bir bulguya rastlanmamıştır.
iii. İ.A.nın Ceza İnfaz Kurumu Personelinin Fiziksel Şiddetine Maruz Kaldığı, Nitekim Otopside Göğüs Kafesinde Kırık ve Göğüste Dış Lezyonlar Tespit Edildiği, Uğradığı Şiddet Sonucu Öldüğü İddiası:
- Morg İhtisas Dairesinin ayrıntılı otopsi raporuyla İ.A.nın ölümünün kendisinde mevcut kanser hastalığı ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği tespit edilmiş, otopside saptanan sternum kırığı ile kot kırıklarının (kaburga, göğüs ön kemiği kırığı) uzamış canlandırma işlemi ile husulünün mümkün olduğu mütala edilmiştir (bkz. § 5). İ.A.nın kötü muameleye uğradığı, dahası bu muamele nedeniyle öldüğüne dair -Başsavcılığın ulaştığı sonuçtan farklı bir sonuca ulaştıracak- bir bulguya rastlanmamıştır.
iv. İ.A.nın Ölümün Şüpheli Olduğu, Başsavcılıkça Tek Bir Rapora İstinaden, Otopsideki Bulgular Tartışılmadan, Tanıklar ve Şüpheliler Dinlenmeden Karar Verildiği İddiası:
- Soruşturma işlemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde Başsavcılıkça gecikmeksizin soruşturmaya başlandığı, otopsi işlemi ve adli tıp raporuyla ölüm nedeninin netleştirildiği, İ.A.nın öz kardeşi olduğu, ağabeyiyle birlikte Ceza İnfaz Kurumunda bir süre aynı koğuşta kaldıkları -ve aynı zamanda bireysel başvuruda başvurucu durumunda bulunduğu- anlaşılan L.A. dahil mahpusların beyanlarının alındığı, soruşturmanın makul bir sürede tamamlandığı anlaşılmıştır.
16. Özetle, İ.A.nın muayene ve tedavi ve sevki hususunda gecikme veya ihmal gösterildiğine dair bir bulguya rastlanmadığı; İ.A.nın diş çekimi işleminin apse ve diş eti iltihabı için reçete edilen ilaçlar kullanıldıktan sonra yapıldığı, dahası ayrıntılı otopsi raporuyla İ.A.nın ölümünün kendisinde mevcut olan kanser hastalığı ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin tespit edildiği ayrıca otopside saptanan kaburga ve göğüs ön kemiği kırığının uzamış canlandırma işlemi ile husulünün mümkün olduğunun mütalaa edildiği görülmüştür. Kaldı ki İ.A.nın öz kardeşi olduğu, ağabeyiyle birlikte Ceza İnfaz Kurumunda bir süre aynı koğuşta kaldıkları -ve aynı zamanda bireysel başvuruda başvurucu durumunda bulunduğu- anlaşılan L.A.nın, kardeşi İ.A.nın darp edildiğine şahit olmadığını ve çok kez İ.A.nın revire çıkarıldığını gördüğünü ifade ettiği, L.A. ve diğer mahpusun beyanının Başsavcılıkta değil Kurum Müdürlüğünde alınmasından yakınılmış ise de başvuru formunda Kurum Müdürlüğünde dile getirilen beyanın ötesinde bir iddianın da ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak İ.A.nın kanserden ziyade Ceza İnfaz Kurumu personeli tarafından uğradığı şiddet, revirde uygulanan yanlış tedavi ve idari ihmaller sonucu öldüğü, Başsavcılıkça etkili soruşturma yürütülmediği iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilmiştir.
17. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.