TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERDAL YILMAZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/35257)
Karar Tarihi: 20/12/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Muzaffer KORKMAZ
Başvurucu
Erdal YILMAZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında Twitter adlı sosyal medya platformu üzerinden bir siyasetçiye hakaret ettiğine yönelik şikâyet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından soruşturma başlatılmıştır.
3. Başvurucu 23/8/2020 tarihinde gözaltına alınmıştır. Kolluk görevlilerince başvurucunun mobil telefonunda yapılan inceleme sonucu telefonda kurulu farklı Twitter hesapları üzerinden müştekiye yönelik hakaret içeren paylaşımlar yapıldığı tespit edilmiş ve inceleme raporu tanzim edilmiştir.
4. 24/8/2020 tarihinde müdafii eşliğinde kolluk görevlilerine ve Başsavcılığa verdiği ifadelerinde başvurucu; paylaşımların bir kısmını kendisinin yaptığını, bazı paylaşımların ise kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Savunmasının alınmasının ardından Başsavcılık tarafından adli kontrol talebiyle Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilen başvurucunun serbest bırakılmasına ve hakkında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir.
5. Müşteki vekili 7/9/2020 tarihinde verdiği dilekçe ile başvurucunun Twitter hesabından hakaret söylemlerini sürdürdüğünü belirterek yeniden şikâyetçi olmuştur. Anılan şikâyet dilekçelerine konu Tunç@Tun65630113 rumuzlu hesap üzerinden yapılan paylaşımların zamanı ile başvurucunun telefonu üzerinden Twitter'a erişim sağladığı zamanın örtüştüğü kollukça tespit edilmiş ve inceleme raporu düzenlenmiştir.
6. Başvurucu, Başsavcılığın talimatıyla kamu görevlisine hakaret suçlamasıyla ikinci kez gözaltına alınmış ve tutuklanması istemiyle Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk edilmiştir.
7. Başvurucu, Hâkimlik tarafından yapılan sorgusunda gözaltına alındığı süreçte internete bağlanmasının mümkün olmadığını ancak kendisine ait olduğu iddia edilen hesap üzerinden hâlâ paylaşımlar yapıldığını ve hakaret içeren son paylaşımların kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. 9/9/2020 tarihinde tutuklama talebini reddeden Hâkimlik başvurucu hakkında yurt dışına çıkış yasağı ile -elektronik kelepçe takılmak suretiyle- konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirleri uygulanmasına karar vermiştir.
8. Başvurucu, anılan karara itiraz etmiş; itiraz kesin nitelikte kararla reddedilmiştir.
9. Ret kararı başvurucuya 28/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu ise 5/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
10. Devam eden süreçte müşteki vekili Başsavcılığa verdiği 2/2/2021 tarihli dilekçede, başvurucunun şikâyete konu paylaşımlarına ilişkin pişmanlığını ifade eden yeni paylaşımlarda bulunduğunu belirterek şikâyetten vazgeçmiştir. Aynı tarihte Başsavcılık adli kontrol kararlarını resen kaldırılmıştır.
11. Diğer yandan Başsavcılık, suçun vasıf ve mahiyeti itibarıyla resen takip edilen suçlardan olduğu gerekçesiyle başvurucunun kamu görevlisine hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer asliye ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır. Farklı rumuzlarla kullanılan Twitter hesaplarından başvurucunun yaptığı belirtilen ve iddianamede yer verilen paylaşımların bazıları şöyledir:
"Arsız hırsız ev sahibini evden kovarmış normal yaptığı karakter erozyonu var çünki o ekipte ... [müştekinin ismi açıkça yazılarak] "
"Senin kurduğun milli isim vererek kamufle ettiğin ... mafya teşkilatlarının başkanları. Kime karşı yapılanma"
"Bitirmek isteyen bitiyor. Makyaj dökülüyor. Hem KEL hemde fodul"
"Soysuzun biri istifa kararı almış benden duy istedim"
"Afaddan fonladigin paralar nerde ...[müştekinin ismi açıkça yazılarak] ?"
"[müştekinin ismi açıkça yazılarak] ... siyasi travesti. Bir aile için ne ağır utanç. Bir soyadı için ne kara leke."
12. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki dava devam etmektedir.
13. Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet haricindeki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, bu şikâyet yönünden ise başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu, şartları oluşmadığı hâlde adli kontrol tedbirine karar verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık); somut olayda soruşturma makamlarının başvurucunun atılı suçu işlediğine yönelik kuvvetli belirti olduğu şeklindeki tespitlerinin temelsiz olmadığını ve başvurucunun özgürlüğünü tutuklamadan çok daha az sınırlayan adli kontrol tedbirine karar verilmesinin keyfî, temelsiz ve ölçüsüz olduğunun söylenemeyeceğini belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.
16. Somut olayda inceleme yöntemine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin Esra Özkan Özakça ([GK], B. No: 2017/32052, 8/10/2020) kararındaki ilkeler uygulanacaktır.
17. Başvurucu, hakaret suçundan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109. maddesi uyarınca adli kontrol tedbirine tabi tutulmuştur. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır. Öte yandan bu adli kontrol tedbirinin icrası niteliğindeki elektronik kelepçe uygulamasının da kanuni bir dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi M.S. (B. No: 2018/25505, 25/2/2021) kararında 3/7/2015 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu'nun 15/A maddesinin ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin 57. maddesinin (5) numaralı fıkrasının adli kontrol tedbirinin infazında elektronik kelepçe uygulanmasının kanuni dayanağı olduğunu tespit etmiştir (M.S., § 72).
18. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan adli kontrol tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce ön koşul olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
19. Başvurucu 24/8/2020 tarihinde müdafii eşliğinde kolluk görevlilerine ve Başsavcılığa verdiği ifadelerinde paylaşımların bir kısmını kendisinin yaptığını kabul etmiştir (bkz. § 4). Diğer yandan başvurucunun mobil telefonu üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor (bkz. § 3) ile Tunç@Tun65630113 rumuzlu hesap üzerinden yapılan paylaşımların zamanıyla başvurucunun telefonu üzerinden Twitter'a erişim sağladığı zamanın örtüştüğüne dair kolluk inceleme raporu da (bkz. § 5) gözetildiğinde belirtilen tüm bu hususların adli kontrol tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir.
20. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin ve bu tedbirin elektronik kelepçe takılmak suretiyle yerine getirilmesinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
21. Başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin dayandığı hakaret suçu Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlara bağlanan bir suç değildir. Dolayısıyla somut olayda suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biri olarak görülmesi mümkün değildir (karşılaştırma için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Bu durumda başvurucunun kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların gösterilmesi gerekmektedir. Ancak Hâkimliğin -elektronik kelepçe takılmak suretiyle- konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirine ilişkin kararında sadece cezanın alt ve üst sınırının dikkate alındığı ve kaçma şüphesine dair herhangi bir açıklama yapılmadığı görülmektedir. Anılan kararda aynı şekilde delilleri karartma şüphesinin varlığına yönelik de bir değerlendirme bulunmamaktadır. Dolayısıyla Hâkimliğin başvurucunun kaçma yahut delilleri karartma şüphesinin mevcudiyetine ilişkin somut olguları ortaya koyduğunu söylemek mümkün değildir.
22. Varılan bu sonuç karşısında tedbirin ölçülü olup olmadığına ilişkin ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
24. Başvurucu, ihlalin tespiti ve adli kontrol tedbirinin sona erdirilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucunun maddi veya manevi tazminat talebi bulunmamaktadır.
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri 2, B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
26. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
27. Başvuruda, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesininihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucu hakkındaki tedbir, 2/2/2021 tarihinde kaldırılmıştır. Buna göre ihlale dayanak olan tedbirin sona ermesi nedeniyle -başvurucunun tazminat talebi de bulunmadığı gözetildiğinde- ihlalin tespitiyle yetinilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 446,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara 58. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2022/435) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.