TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
OSMAN ÖZBEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/36282)
Karar Tarihi: 21/5/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Mehmet Yavuz YAŞAR
Başvurucu
Osman ÖZBEK
Vekili
Av. Abdullah SIĞINÇ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tazminat davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Bireysel Başvuru Öncesi Süreç
2. Başvurucu 3/10/2005 tarihinde Özdemirci Belediyesi Başkanlığı bünyesinde geçici işçi olarak çalışmaya başlamıştır. 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanun kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilmeyeceği gerekçesiyle başvurucunun iş akdi askıya alınmıştır.
3. Başvurucunun anılan işlemin iptali talebiyle Denizli İdare Mahkemesinde açtığı davada 15/12/2008 tarihli kararla dava konusu işlem iptal edilmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun 2006 yılında 6 aydan fazla çalıştığı ve 21/4/2007 tarihi itibarıyla iş akdinin devam ettiği, bu sebeple mevzuat gereği geçici işçi statüsünden sürekli işçi statüsüne geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
4. Belirtilen yargı kararı, ilgili Belediye tarafından yerine getirilmemiştir. Özdemirci Belediyesi 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uyarınca tüm personeli ve varlığıyla 30/3/2014 tarihi itibarıyla Çivril Belediye Başkanlığına (İdare) devredilmiştir.
5. Başvurucunun geçici işçi sözleşmesi, İdare tarafından 29/6/2014 tarihinde tek taraflı olarak feshedilmiştir. Başvurucu 31/1/2018 tarihli dilekçesi ile İdareye başvurarak, Denizli İdare Mahkemesinin 15/12/2008 tarihli kararının uygulanmasını ve sürekli işçi pozisyonuna ya da sözleşmeli personel pozisyonuna atamasının yapılmasını talep etmiştir.
6. Yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucu tarafından açılan davada, Denizli İdare Mahkemesi 19/2/2019 tarihli kararıyla dava konusu işlemi iptal etmiştir. Kararın gerekçesinde, İdarenin 6360 sayılı Kanun uyarınca tüzel kişiliği sona erdirilerek kapatılan Özdemirci Belediyesini her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları ile devraldığı dolayısıyla başvurucu lehine verilen ve Özdemirci Belediyesi tarafından uygulama yükümlülüğü bulunan anılan iptal kararının uygulanması yükümlülüğünün İdarece devralındığı vurgulanmıştır. Anılan karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.
B. Bireysel Başvuru Süreci
7. İdare tarafından Denizli İdare Mahkemesince verilen 19/2/2019 kararın da uygulanmaması üzerine başvurucu, Denizli İdare Mahkemesinin 15/12/2008 tarihli kararı ile 19/2/2019 tarihli kararı arasındaki sürede hak ettiği pozisyonun verilmesi ve maaş farklarına ilişkin zararının ödenmesi talebiyle 21/6/2019 tarihinde İdareye yeniden başvurmuştur.
8. Başvurucu tarafından yapılan talebin zımnen reddi üzerine maaş farkına ilişkin işçilik alacaklarına karşılık olarak 10.000 TL tazminatın tarafına ödenmesi talebiyle açılan davada Denizli İdare Mahkemesi (Mahkeme) 26/2/2020 tarihli kararıyla davanın reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Dava konusu uyuşmazlıkta; Mahkememizin 31.01.2020 günlü ara kararı ile davacının15.12.2008 ve 19.02.2019 tarihleri arasındaki döneme ilişkin hak kayıplarının tespit edilmesi amacıyla, anılan tarihler arasında sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olsaydı mevcut çalışmasına karşılık alacağı ücret miktarında herhangi bir artış olup olmayacağının, şayet artış söz konusu ise oluşacak farkın ne kadar olacağının davalı idareye sorulduğu, davalı idarece ara kararına cevaben sunulan dilekçede, 'davacının, 15.12.2008-31.03.2014 tarihleri arasında kapanan Özdemirci Belediyesi'nde, 31.03.2014-29.06.2014 tarihleri arasında Çivril Belediyesinde çalıştığı, söz konusu dönemde Özdemirci Belediyesi'nde kadrolu işçi çalışmadığı, 31.03.2014 tarihinden sonra 6360 sayılı Kanuna göre Özdemirci Belediyesi, Çivril Belediyesine devredilip, Çivril Belediyesine gelen geçici işçi pozisyonundaki Osman Özbek, 29.06.2014 tarihine kadar Çivril Belediyesindeki kadrolu işçilerle aynı ücreti almıştır. Bu nedenle Osman Özbek'in aralıksız bir şekilde çalıştığı göz önüne alındığında davacının geçici işçi olarak çalışmış olması ile kadrolu işçi olarak çalışmış olması arasında net maaşta herhangi bir fark yoktur.' şeklinde cevap verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda; davacı tarafından Mahkememizin 15.12.2008 ve 19.02.2019 tarihli kararları arasındaki döneme ilişkin işçilik haklarının tazmininin talep edildiği, davacının 15.12.2008 tarihi ile 29.06.2014 tarihi arasında Özdemirci Belediyesi (kapanan ve Çivril Belediyesine devredilen) ile Çivril Belediyesi bünyesinde çalıştığı, davacıya ödenecek işçilik hakları bakımından kadrolu veya sözleşmeli statüde çalışması arasında herhangi bir fark bulunmadığı, dolayısıyla davacının kadrolu işçi statüsüne alınmaması nedeniyle maddi bir zararının söz konusu olmadığı, ayrıca; davacının 29.06.2014 tarihinde iş akdinin davalı idarece feshedildiği, davacı tarafından iş akdinin feshine karşı dava açılmadığı, yalnızca işçilik haklarının (kıdem tazminatı, yıllık izin ücret alacağı, hafta tatili ücreti, ikramiye alacağı) tazmini istemiyle Çivril Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, söz konusu davanın devam ettiği, 29.06.2014 tarihinden sonra davalı belediye bünyesinde çalışmadığı açık olan davacının söz konusu tarihten sonraki döneme ilişkin olarak da işçilik hakkı alacağından söz edilemeyeceği, gelinen aşamada davacının maddi zararının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının maddi tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır."
9. Bu karara karşı, başvurucu tarafından sunulan istinaf dilekçesinde özetle; yeterli araştırma yapılmadan yalnızca idarenin cevapları doğrultusunda karar verildiği, geçici işçiler ile sürekli işçiler arasında ücret farkı bulunduğu, Sosyal Güvenlik Kurumundan bilgi alınmadan, diğer belediyelerden emsal ücret araştırması yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu iddialarına yer verilmiş ve bu kapsamda istinaf dilekçesine iki adet emsal bordro eklenmiştir.
10. İstinaf başvurusunu inceleyen İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin (Daire) 8/10/2020 tarihli kararıyla, başvurucunun iddialarına yönelik bir gerekçeye yer verilmeksizin istinaf talebinin kesin olarak reddine hükmedilmiştir.
11. Karar 28/10/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 17/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
13. Başvuru belgelerinin bir örneği, bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu; Mahkemenin İdare dışındaki bir belediyeden kendi durumuyla ilgili emsal ücret araştırması yapması gerekirken bu hususta araştırma yapmaksızın davayı reddettiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca, 2011 yılında Özdemirci Belediyesinde iken normal işçi olarak çalıştığı zamanda aldığı ücretle kendisi ile aynı pozisyonda çalışıp kadrolu olan bir işçinin aldığı maaş arasında bariz olarak fark varken mahkemenin davalı belediyenin yazılı beyanına istinaden davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Bu kapsamda başvurucu, mahkemenin ara kararla İdareden temin ettiği belgeleri doğru kabul edip irdelemeden gerekçeye esas alması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetleri gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
18. Somut olayda başvurucu 15/11/2019 tarihli savunmaya cevap dilekçesinde geçici işçiler ile sürekli işçiler arasında ücret farkı bulunduğunu, bu konuda Sosyal Güvenlik Kurumundan bilgi alınabileceğini, gerekirse Mahkemece ücret araştırması yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkeme 31/1/2020 tarihli ara kararı ile başvurucunun 15/12/2008 ve 19/2/2019 tarihleri arasındaki döneme ilişkin hak kayıplarının tespit edilmesi amacıyla anılan tarihler arasında sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olsaydı mevcut çalışmasına karşılık alacağı ücret miktarında herhangi bir artış olup olmayacağını, şayet artış söz konusu ise oluşacak farkın ne kadar olacağını İdareden sormuştur. İdarenin verdiği cevapta, başvurucunun geçici işçi olarak çalışmış olması ile kadrolu işçi olarak çalışmış olması hâlinde net maaş bakımından arada herhangi bir fark olmadığı belirtilmiştir. Mahkeme bu cevaptan hareketle, başvurucunun kadrolu işçi statüsüne alınmaması nedeniyle maddi bir zararının söz konusu olmadığı sonucuna varmıştır. Mahkeme ayrıca başvurucunun 29/6/2014 tarihinde iş akdinin idarece feshedildiği, başvurucu tarafından iş akdinin feshine karşı dava açılmadığı, yalnızca işçilik haklarının tazmini talebiyle Çivril Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, söz konusu davanın devam ettiği ve gelinen aşamada maddi zararının bulunmadığını vurgulamış ve davayı reddetmiştir.
19. Bu karara karşı başvurucu, Mahkemece yeterli araştırma yapılmadan yalnızca idarenin cevapları doğrultusunda karar verildiğini, geçici işçiler ile sürekli işçiler arasında ücret farkı bulunduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumundan bilgi alınmadan, diğer belediyelerden emsal ücret araştırması yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuş ve bu iddiasını ispata yönelik olarak istinaf dilekçesine emsal bordrolar eklemiştir. Ancak Daire, başvurucunun iddialarına yönelik bir gerekçeye yer vermeksizin istinaf talebinin kesin olarak reddine hükmetmiştir.
20. Tazminat talepli açılan bir davada davacının hangi sebeple maddi zararının bulunmadığının açıkça ortaya konulması önemlidir. Bu kapsamda derece mahkemelerinden beklenen, davacının ileri sürdüğü esaslı iddiaların kararda karşılanarak tazminat şartlarının oluşup oluşmadığının buna göre değerlendirilmesidir.
21. Mahkeme başvurucunun maddi tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna ulaşırken İdareden temin ettiği bilgi ve belgeleri esas kabul etmiştir. Başvurucunun savunmaya cevap dilekçesinde karşı iddiaları değerlendirmemiş ve buna dair gerekçelerini kararına yansıtmamıştır. Yine Daire kararında da başvurucunun istinaf dilekçesindeki anılan iddialarına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir.
22. Bu itibarla başvurucunun belirtilen esasa dair iddialarının Mahkeme ve Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde yer almadığı görülmüştür. Diğer bir ifadeyle maddi zarara ilişkin başvurucunun iddiaları açıklığa kavuşturulmamıştır. Yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
23. Diğer taraftan bu ihlal kararının davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 15.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla Denizli İdare Mahkemesine (E.2019/1079, K.2020/238) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.