|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
SERDAR MEMİÇ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2020/36454)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 8/1/2025
|
|
R.G. Tarih ve Sayı: 1/10/2025 - 33034
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Muhammed Cemil KANDEMİR
|
|
Başvurucu
|
:
|
Serdar MEMİÇ
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Burak KONAL
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, işe iade talebinin kabulüne ilişkin iş
mahkemesi kararını kaldıran bölge adliye mahkemesi kararında kullanılan
ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun iş akdi, başvurucunun dolaylı yoldan
ticaret yapmak maksadıyla faaliyet gösteren saadet zinciri tarzı bir yapılanma
içine girerek gelirine oranla yüksek bir borç yükü altına girdiği ve bu durumun
potansiyel risk oluşturduğu gerekçesiyle feshedilmiştir.
3. Başvurucu, işe iade talepli tespit davası açmıştır.
Giresun İş Mahkemesi (Mahkeme) 13/3/2020 tarihli kararıyla başvurucunun işe
iade talebinin kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; soruşturma
dosyasında başvurucunun müşteki sıfatı ile yaptığı şikâyetinin bulunduğunu,
başvurucunun banka müşterilerini bahsi geçen saadet zinciri tarzı oluşuma
davalı bankanın adını kullanarak dâhil ettiğine ilişkin bir tanık beyanı
dışında delil olmadığını ve feshin süresinde yapılmadığını belirtmiştir.
4. Mahkeme kararına karşı davalı işveren istinaf kanun
yoluna başvurmuştur. Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi (Bölge
Adliye Mahkemesi) mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine kesin
olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinde aşağıdaki ifadelere yer
verilmiştir:
"...dosya arasında bulunan
soruşturma ve kovuşturma dosyası içerikleri, idari soruşturma evrakları ve
özellikle davacının idari soruşturma sırasında alınan beyanı gözetildiğinde
davacının banka müşterisi olan [A.K.nın] soruşturma dosyasına konu
oluşuma dahil olmasına aracılık etmiş olduğu sabit bulunmuştur... Somut olayda;
davacının bankadaki görevini kullanarak ve görevi nedeniyle ulaşabildiği,
bankada vadeli mevduat hesabı bulunan banka müşterisini kendisinin de sadece
para koyarak yüksek gelir elde etmek amacıyla dahil olduğu oluşum içine dahil
olmasını sağlamak suretiyle davalı işveren bankaya karşı güven sarsıcı
davranışta bulunduğu anlaşılmakla..."
5. Başvurucu, nihai hükmü 18/10/2020 tarihinde
öğrendikten sonra 10/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
7. Öte yandan başvurucu hakkında dolandırıcılık suçundan
ceza davası açılmıştır. Giresun 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama
sonunda 25/1/2021 tarihinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendi gereğince yüklenen
suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraat kararı verilmiştir. Mezkûr
karara karşı yapılan istinaf başvurusu 26/5/2021 tarihinde kesin olarak
reddedilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında
kullanılan ifadelerin masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
9. Masumiyet karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir
kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis
edilene kadar suçlu sayılmaması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti
ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır (AYM, E.2013/133, K.2013/169,
26/12/2013). Anılan karine, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı
kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına almaktadır.
Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve
kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine
tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
10. Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet
karinesinin sağladığı güvencenin iki yönü bulunmaktadır: Güvencenin ilk yönü;
kişi hakkındaki ceza yargılaması sonuçlanıncaya kadar geçen, bir başka ifadeyle
kişinin ceza gerektiren bir suçla itham edildiği (suç isnadı altında olduğu)
sürece ilişkin olup suçlu olduğuna dair hüküm tesis edilene kadar kişinin
suçluluğu ve eylemleri hakkında erken açıklamalarda bulunulmasını yasaklar.
Güvencenin bu yönünün kapsamı sadece ceza yargılamasını yürüten mahkemeyle
sınırlı değildir. Güvence aynı zamanda diğer tüm idari ve adli makamların da
işlem ve kararlarında, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçlu
olduğu yönünde ima ya da açıklamalarda bulunmamasını gerekli kılar. Dolayısıyla
sadece suç isnadına konu ceza yargılaması kapsamında değil ceza yargılaması ile
eş zamanlı olarak yürütülen diğer hukuki süreç ve yargılamalarda da (idari,
hukuk, disiplin gibi) masumiyet karinesinin ihlali söz konusu olabilir (Galip
Şahin, B. No: 2015/6075, 11/6/2018, § 39).
11. Güvencenin ikinci yönü ise ceza yargılaması sonucunda
mahkûmiyet dışında bir hüküm kurulduğunda devreye girer ve daha sonraki
yargılamalarda ceza gerektiren suçla ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe
duyulmamasını, kamu makamlarının toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu
izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan kaçınmasını gerektirir (Galip
Şahin, § 40).
12. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucunun iş
akdinin feshine karşı dava açtığı ve başvurucu hakkında dolandırıcılık suçundan
ceza davası açıldığı anlaşılmıştır. Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi
kararlarında başvurucu hakkındaki ceza yargılamasında ileri sürülen suçlamayla
ilgili değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür. Bu değerlendirmeler hukuk
yargılaması ile ceza yargılaması arasında bağlantı bulunduğu sonucuna
ulaşılması bakımından yeterli kabul edilmiş, masumiyet karinesinin somut olayda
uygulanabilir olduğu kanaatine varılmıştır.
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Başvurucu hakkındaki ceza yargısı ve hukuk yargısı
süreçlerinin eş zamanlı olarak yürütüldüğü ancak iş akdinin feshine karşı
açılan hukuk davasının ceza yargılaması devam ederken sonuçlandığı, bir başka
ifadeyle iş mahkemesinin kararının verildiği tarihte başvurucunun suçluluğunun
hükmen sabit olmadığı görülmüştür. Bu itibarla somut olayda masumiyet karinesinin
birinci yönünün sağladığı güvenceye uygun davranılması gerekir.
15. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında suçluluğa
yönelik bir ithamın bulunmadığı, suç vasfının ve mahiyetinin tartışılmadığı,
yalnızca somut olayın işlem tarihindeki şartları dikkate alınarak mevzuat
bağlamında idari yönden değerlendirildiği durumlarda masumiyet karinesine
yönelik bir müdahalenin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır (M.A.B., B. No:
2015/288, 19/11/2020, § 39). Anayasa Mahkemesi, Galip Şahin kararında
ise ceza yargılamasında kişinin isnat edilen eylemleri işlediği ve suçlu
olduğu yönünde bir çıkarımda bulunulmadığı, kararlarda geçen ifadelerin gerek
kullanılan dil gerekse bağlamı itibarıyla ceza hukuku anlamında ve teknik
unsurlarıyla yargılamaya konu suça ya da bu suçun işlendiğine işaret etmediğini
belirterek kullanılan dil ve gerekçenin masumiyet karinesine yönelik bir ihlal
teşkil etmediği sonucuna ulaşmıştır (Galip Şahin, §§ 52, 53).
16. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesinin kullandığı
ifadeler, başvurucunun -disiplin soruşturma dosyasına dayalı olarak- bankanın
güveninin sarsılmasına yol açan oluşuma dâhil olunmasına aracılık edildiği
olgusunun tespitine ve bu oluşuma gelir elde etme amacıyla dâhil olunduğu ilave
bilgisine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesi ceza davasının devam ettiğini
tespit ederek işveren bankanın güveninin sarsılıp sarsılmadığı ile sınırlı bir
değerlendirme yapmış, dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmadığı veya
başvurucunun eyleminin herhangi bir biçimde cezai sorumluluk da teşkil ettiği yönünde
bir açıklama yapmamıştır.
17. Bireysel başvuruya konu olan yargılamada başvurucu
hakkındaki ceza yargılaması sürecine ve sebeplerine dair hukuki irdeleme
yapılmamıştır. Mahkeme kararında suça konu bir eylemin gerçekleşip
gerçekleşmediği yönünde bir değerlendirmede bulunulmamıştır. Suçun varlığına
yönelik bir kabul ile de hareket edilmemiştir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. ve 38.
maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edilmediğine
karar verilmesi gerekir.
Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 36 ve 38. maddelerinde güvence altına
alınan masumiyet karinesinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA,
C. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 8/1/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvuru, işe
iade talebinin kabulüne ilişkin iş mahkemesi kararını kaldıran Bölge Adliye
Mahkemesi kararında kullanılan ifadeler nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun iş
akdi, dolaylı yoldan ticaret yapmak maksadıyla faaliyet gösteren saadet zinciri
tarzı bir yapılanma içerisine girerek gelirine oranla yüksek bir borç yükü
altına girdiği ve bu durumun potansiyel risk oluşturduğu gerekçesiyle
feshedilmiştir.
3. Başvurucu, işe
iade talepli tespit davası açmıştır. Giresun İş Mahkemesi (Mahkeme) 13/3/2020
tarihli kararıyla başvurucunun işe iade talebinin kabulüne karar vermiştir.
Kararın gerekçesinde soruşturma dosyasında başvurucunun müşteki sıfatı ile
yaptığı şikâyetinin bulunmadığını, başvurucunun banka müşterilerini bahsi geçen
saadet zinciri tarzı oluşuma davalı bankanın adını kullanarak dâhil ettiğine
ilişkin bir tanık beyanı dışında delil olmadığını ve feshin süresinde
yapılmadığını belirtmiştir.
4. Mahkeme
kararına karşı davalı işveren istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Trabzon Bölge
Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın
reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinde aşağıdaki ifadelere
yer verilmiştir:
"...dosya arasında bulunan soruşturma ve kovuşturma
dosyası içerkleri, idari soruşturma evrakları ve özellikle davacının idari
soruşturma sırasında alınan beyanı gözetildiğinde davacının banka müşterisi
olan [A.K.nın] soruşturma dosyasına konu oluşuma dahil olmasına aracılık
etmiş olduğu sabit bulunmuştur... Somut olayda; davacının bankadaki görevini
kullanarak ve görevi nedeniyle ulaşabildiği, bankada vadeli mevduat hesabı
bulunan banka müşterisini kendisinin de sadece para koyarak yüksek gelir elde
etmek amacıyla dahil olduğu oluşum içine dahil olmasını sağlamak suretiyle
davalı işveren bankaya karşı güven sarsıcı davranışta bulunduğu anlaşılmakla..."
5. Başvurucu nihai
hükmü öğrendikten sonra bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Öte yandan,
başvurucu hakkında dolandırıcılık suçundan ceza davası açılmıştır. Giresun 1.
Asliye Ceza Mahkemesi, 25/1/2021 tarihinde, suçun unsurlarının oluşmaması
nedeniyle beraat kararı vermiş, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu ise
26/5/2021 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
7. Mahkememiz
çoğunluğu başvurucunun masumiyet karinesinin ihlal edilmediğine karar vermiş
olup çoğunluk kararına aşağıda açıklanan sebeplerle iştirak edilmemiştir.
8. Masumiyet
karinesi, hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda
suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini
ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır (AYM,
E.2013/133, K.2013/169, 26/12/2013).
9. Anılan karine,
kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak
kabul edilmemesini güvence altına almaktadır. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu
hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından
suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat
Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
10. Adil
yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin
iki yönü vardır. İlk yönü, kişi hakkında ceza yargılaması sonuçlanıncaya kadar,
yani kişi suç isnadı altında olduğu sürece suçluluğuna dair hüküm verilene
kadar suçlu olduğu yönünde erken açıklamalarda bulunulmasını yasaklar. Bu
güvence yalnızca ceza mahkemesiyle sınırlı olmayıp, tüm idari ve adli
makamların da suçluluğu sabit oluncaya kadar böyle bir ima veya açıklama
yapmamalarını gerektirir. Bu nedenle, masumiyet karinesinin ihlali sadece ceza
yargılamasında değil, ceza yargılaması ile eş zamanlı olarak yürütülen diğer
hukuki süreçlerde de (idari, hukuk, disiplin gibi) söz konusu olabilir.
11. Güvencenin
ikinci yönü ise ceza yargılaması sonucunda mahkûmiyet dışında bir hüküm
kurulduğunda devreye girer ve daha sonraki yargılamalarda ceza gerektiren suçla
ilgili olarak kişinin masumiyetinden şüphe duyulmamasını, kamu makamlarının
toplum nezdinde kişinin suçlu olduğu izlenimini uyandıracak işlem ve uygulamalardan
kaçınmasını gerektirir.
12. Bireysel
başvuruya konu olayda, başvurucunun iş akdinin feshine karşı dava açtığı ve
dolandırıcılık suçundan ceza davası açıldığı görülmektedir. Hem ilk derece
mahkemesi hem de Bölge Mahkemesi, ceza yargılamasında ileri sürülen
suçlamalarla ilgili değerlendirmeler yapmış ve hukuk ile ceza yargılaması
arasında bağlantı olduğu sonucuna varmıştır. Bu nedenle, masumiyet karinesinin
somut olayda uygulanabilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
13. Başvurucu
hakkındaki ceza ve hukuk yargı süreçleri eş zamanlı yürütülmüş, ancak iş
akdinin feshine karşı açılan dava ceza yargılaması devam ederken sonuçlanmış,
yani iş mahkemesinin kararının verildiği tarihte başvurucunun suçluluğu hükmen
sabit olmamıştır. Bu durumda, masumiyet karinesine uygun davranılması gerektiği
anlaşılmaktadır.
14. Masumiyet
karinesi değerlendirilirken hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmayan
kişilerle ilgili olarak yapılan diğer yargılamalar sonucunda verilen mahkeme
kararlarında geçen ifadelerin dikkatli ve özenli kullanılması, ifadelerin
bağlam ve amacını aşacak şekilde kullanılıp kullanılmadığının somut olay
koşullarında değerlendirilmesi gerektiği açıktır (Ahmet Teyit Keşli (4),
B. No: 2018/4502, 25/2/2021, § 36).
15. Bölge Adliye
Mahkemesi kararında "...banka müşterisi olan [A.K.nın]
soruşturma dosyasına konu oluşuma dahil olmasına aracılık etmiş olduğu sabit
bulunmuştur ...yüksek gelir elde etmek amacıyla dahil olduğu oluşum içine dahil
olmasını sağlamak suretiyle... " şeklinde yer alan ifadelerle
başvurucunun kendisine isnat edilen eylemden suçlu bulunduğu yönünde ve
başvurucuya cezai sorumluluk yükler nitelikte bir değerlendirme yapıldığı
anlaşılmaktadır. Kararlarda geçen ifadelerin gerek kullanılan dil gerekse
bağlantı itibarıyla ceza hukuku anlamında ve teknik unsurlarıyla ceza davasına
konu suçun işlendiğine işaret ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
16. Yukarıdaki
açıklamalar çerçevesinde Mahkemece hakkında herhangi bir mahkûmiyet kararı
bulunmayan başvurucunun ceza yargılamasına konu eylemleri işlediğinin sabit
olduğu varsayımına dayanılarak karar verildiği anlaşıldığından başvurucunun
Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin
ihlal edildiği kanaati ile çoğunluk kararına iştirak edilmemiştir.