TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA UÇAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/38890)
Karar Tarihi: 28/5/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Metin KIRATLI
Raportör
Mustafa Erdem ATLIHAN
Başvurucu
Mustafa UÇAR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltına alınmadan önce ve gözaltındayken kolluk görevlilerince fiziksel ve psikolojik şiddet uygulandığı iddiasıyla yapılan şikâyet hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olduğu gerekçesiyle yargılanan başvurucu, başvurunun incelenme tarihi itibarıyla terör örgütüne üye olma ve kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçlarından mahkûm edilmiş olup hükümlü sıfatıyla ceza infaz kurumunda bulunmaktadır (15 Temmuz darbe girişimine ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017).
3. Başvurucu 11/3/2020 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunmuştur. Bu şikâyet dilekçesine göre 2017 yılı Mayıs ayında evinin önünden kendilerini istihbarat görevlisi olarak tanıtan iki kişi tarafından kaçırılmış, bu kişiler tarafından bindirildiği araç içinde darp edilmiş, ölümle ve eşinin takip edildiğine dair sözlerle aile bireylerinin güvenliği ile ilgili tehdit edilmiş ve daha sonra aranacağı söylenerek serbest bırakılmıştır. Takip eden günlerde bu şahısları evinin etrafında birkaç defa gören başvurucu bir süre sonra telefonla aranarak bir alışveriş merkezine çağrılmış, buraya gittiğinde ise kendisine fotoğraflar gösterilerek yine tehdit edilmiştir. 17/6/2017 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şubesi görevlilerince gözaltına alınan başvurucu, aynı iki şahıs tarafından alınarak Terörle Mücadele Şubesine götürülmüş ve burada da kendisine fiziksel ve psikolojik şiddet uygulanarak müdafii eşliğinde ifadesi alınmıştır. 22/6/2017 tarihinde adli kontrol şartıyla serbest bırakılan başvurucu ikinci defa gözaltına alındığı 11/4/2018 tarihine kadar geçen sürede de yine aynı iki şahıs tarafından sürekli bildiklerini anlatması yönünde baskı gördüğünü ve psikolojik şiddete uğradığını iddia etmiştir. Gözaltında on dört gün kaldığını ve sağlık kontrolleri dışında da zaman zaman bu iki kişi tarafından nezarethaneden çıkarıldığını iddia eden başvurucu, ifadesinin de bu şahısların fiziksel ve psikolojik şiddeti ile oluşturulduğunu ileri sürmüş ve herhangi bir belge ya da delile dayanmaksızın kendisine kötü muamele uyguladığını iddia ettiği kolluk görevlilerinden şikâyetçi olmuştur.
4. Başsavcılık, 25/7/2016 tarihli ve 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (668 sayılı KHK) 37. maddesi gereğince ilgili kamu görevlileri hakkında soruşturma ve kovuşturma olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 16/7/2020 tarihinde soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz sulh ceza hâkimliği tarafından 3/9/2020 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
5. Başvurucu, nihai kararı 19/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra 2/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucu, gözaltına alınmadan önce kendilerini istihbarat personeli olarak tanıtmış olan kamu görevlileri tarafından kaçırılması, yine gözaltına alınmadan önce ve gözaltı sürecinde kötü muameleye maruz kalması ve bu olaylara ilişkin şikâyeti hakkında Başsavcılıkça gerekçesiz karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun gözaltına alınmasından uzun bir süre geçtikten sonra kötü muamele iddiasında bulunduğu, ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
9. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
10. İspat külfetinin devlete geçtiği durumların söz konusu olmadığı hâllerde kötü muameleye uğramaları nedeniyle mağdur olduklarını ileri süren kişiler, kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delilleri -haklı bir gerekçeleri olmadığı sürece- zamanında yetkili makamlara sunma konusunda özenli davranmakla yükümlüdür. Olgulara dayanmayan yetersiz açıklamalar, iddiaların deliller ile desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu veya kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeler gibi hususlar kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddianın savunabilir olduğundan dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemez. Kaldı ki iddialarını güçlü bir dayanakla birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirmemeleri hâlinde mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerinin söylenebilmesi mümkün değildir (Beyza Metin [1. B.], B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45-47).
11. Somut olayda başvurucu gözaltına alınmadan önce ve ilk gözaltına alındığı süreçte, adli kontrol şartıyla serbest kaldığı tarih ile ikinci kez gözaltına alındığı tarih aralığında ve son olarak ikinci defa gözaltına alındığında kötü muameleye maruz kaldığını ileri sürmesine rağmen -başvuru formunda ikinci gözaltına alındığı dönemde sağlık raporlarının alınması amacıyla nezarethaneden çıkarılmış olduğunu da ifade ederek- uğramış olduğu fiziksel şiddet eylemleri sonucu meydana gelen herhangi bir fiziksel yaralanmadan bahsetmemiş olduğu gibi fiziksel bir yakınmada da bulunmamıştır. Kendisini istihbarat görevlisi olarak tanıtan iki kişi tarafından ilk gözaltına alındığı tarihten önce evinin önünden kaçırıldığını iddia eden başvurucu; anlatımında tüm süreçler boyunca fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmış ancak kendi beyanına göre yine aynı süreçte ifadeler vermiş, birden fazla defa hâkim önüne çıkmış, müdafii ile görüşmüş, dahası 22/6/2017 tarihi ile 11/4/2018 tarihleri arasında yaklaşık on ay süreyle adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Tüm bu süreç boyunca kötü muamele iddiasını dile getirmemiş olan ve şikâyetini yetkili mercilere iletmek noktasında herhangi bir engel, endişe ya da korku duyduğundan bahsetmeyen başvurucunun şikâyette bulunmak için niçin yaklaşık iki yıla yakın bir süre beklediği hususunda da açıklamada bulunmadığı görülmüştür. Dolayısıyla iddiaları savunulabilir nitelikte olmayan başvurucunun iddialarını güçlü bir dayanakla birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirmemesi nedeniyle somut olayda başvurucunun iddialarına ilişkin resmî bir soruşturma yürütülmesi gerekli değildir.
12. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 28/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.